Güncelleme Tarihi:
Ben atletizmin içinde doğdum. Yıllarca Türkiye liselerarası atletizm şampiyonalarına katıldım.
50 yıl önce Fenerbahçe Stadı'nda 20 bin, İnönü Stadı'nda 30 bir kişinin izlediği GÜL KUPASI, CEZMİ OR KUPASI ve BALKAN ŞAMPİYONLUKLARINI yaşadım.
Taa Suphi Ural, Eşref Aydın, Ekrem Koçak, Cahit Önel, Şevki Koru, Ferhan Devekuşuoğlu, Osman Coşgül, Erdal Akkan, Çetin Şahiner, Fahir Özgüden, Aydın Or, Turhan Göker, Doğan Acarbay, Çetin Göre ve Muzaffer Selvi gibi nice şampiyonların yakını oldum.
Onların sporculuk aşkı ve başarılarıyla iftihar ettim.
Sonra yıllar geçti, gele gele bu günlere geldik.
Atletizm ilgisizlik ve bilgisizlikten öldü ya da katledildi.
Organizasyon yoksunu sözde yöneticiler, yurt genelinde yetenekli evlatlarımızı bulamayıp, yurt dışından ithal ettikleri taşıma sularla atletizm değirmenini döndürmeye çalıştılar.
Aldandılar... 65 milyon Türk'ten bir tek Olimpiyat Şampiyonu çıkaramadılar.
Suçlu kim? Siz, biz, onlar... Hepimiz...
Yuh olsun, evet hepimize yuh olsun.
Sabrın sonu
Selamettir derler. Bu sözcük Fenerbahçe'nin karaoğlanı Johnson'a çok yakıştı.
‘‘Johnson Fener'e gel’’ dediler, geldi.
‘‘Defans oynayacaksın’’ dediler, oynadı.
‘‘Olmadı, libero olacaksın’’ dediler, oldu.
‘‘Ön libero sana daha uygun’’ dediler, o da oldu.
Kısaca sağa koştu, sola koştu, gol attı, gol attırdı, yine de kimselere yaranamadı.
Ülkesinin milli oyuncusu Johnson, çoluğu çocuğu ile bir anlamda sefil oldu. Genç takıma sürüldü, itiraz etmedi.
Yılmadı, çalıştı, çabaladı, terbiyesi ve efendiliğiyle sabretti, nihayet muradına erdi.
Karaoğlan şimdilerde Fenerbahçesi'ne yeniden kavuşmanın heyecanını yaşıyor.
Aynı heyecanı telefonda Johnson'a övgüler yağdıran taraftarlar da yaşıyor. Tabii ben de. Hatta ben Johnson'u, Anderson'un yanında görmek istiyorum.
BU NASIL VEFA?
- Arkadaşlar, kimdir bu tesisimizin girişindeki büst?
- Vefa Küçük efendim.
- Ne işi var o büstün orada?
- Ne işi olacak efendim, binaya giren çıkanı kontrol ediyor.
Topluca gülüşmeler ve diyalog devam ediyor...
- Beyefendi beyefendi, görev yaptığımız bu yönetim binasını sayın Küçük yaptı. Hem de tamamını kendi cebinden ödeyerek.
- Yaptıysa yaptı, büstünü mü koyması lazım?
- Efendim, kendisi değil, devrin başkanı sayın Ali Şen vefa hissi olarak bu büstü koydu.
- Ne demek canım. Vefa bey burayı yaptı da, biz yan gelip de mi yattık? Biz de koskoca bir stat yapıyoruz. O halde benim de stadın önüne heykelim dikilsin.
- Tabii, hakkınızdır efendim
-Olmaz beyler, ne benim, ne de başkasının hakkı değil. Adet çıkarmayalım.
Ve Vefa Küçük'ün büstü, konduğu yerden kaldırıldı.
Yukarıdaki ‘hayalİ’ diyalog İstanbul Kadıköy'den Şansal Özyurt ve arkadaşlarından geldi. Üzülerek aynen kullanıyorum.
Ayrıca, sayın Vefa Küçük'e, muhterem validesinin vefatı nedeniyle spor servisimiz adına başsağlığı diliyorum.
Yürekli olun
Beşiktaş'ın yediği altılık ve dörtlükten sonra taraftarlar adeta ateş püskürüyor.
F.Bahçe'ye çakılan üçlükle şampiyonlukta artan ümitler suya düşünce, Karakartal'a gönül verenler çılgına dönüyor.
Gelen faks, telefon ve mektuplarda, üzüntülerini dile getiren taraftarlar arasında, Bursa'dan Erdoğan Önder satırlarında özetle ‘‘Benim Karakartal'ım öncelikle yüreklidir. Doksan dakika süresince topa girerken gözünü budaktan esirgemez’’ derken, Konya'dan Mehmet Kahraman'da hakemlerin siyah beyazlılara karşı olumsuz tutumlarından şikayetçi olup,‘‘ Bunların arasında Bülent Uzun'u ömrümüzce unutmayacağız’’ diyor.
Bende kendilerine hak verip, bundan sonraki maçlarında başarılar diliyorum. Tabii, Karakartal'ın bugünkü rakibi Trabzon'a da aynı şekilde başarı dileklerimi iletiyorum.
Bir bu eksikti
Müjdeler olsun Fenerbahçemiz'in nihayet Moskova şubesi de açıldı.
Yakında Putin de üyemiz olur herhalde. Stalin'e de bir mevlit okutursak deymeyin keyfimize.
Bu arada Sibirya şubesi de devreye girer, böylece başarısız topçuları Sibirya'ya sürmenin keyfini de yaşarız.
Oh..Oh..Oh.. Alın size bir yönetim başarısı daha.
Bu dahiyane buluş kimin aklına geldiyse vallahi aşkolsun.
Yani güler misiniz, ağlar mısınız... Şaştım kaldım. Bu Fener bir alem ki, ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.
Fener siftah etti
Basketbolda Galatasaray'ı yenip Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kazanan Fenerbahçeli kızlar şampiyonluğa siftah ettiler.
Kendilerini candan kutluyorum.
Ancak taraftarlar ‘Ankara’daki törende ne başkan, ne de yöneticiler yoktu’ diyorlar.
Olur mu arkadaşlar, kupa töreninde yönetici sayın Mahmut Uslu’nun sezonun ilk kupasını nasıl iftiharla kaldırdığını görmediniz mi?
ÖRNEK ALTYAPI
İstanbul Bahçeşehir'den Arda Gürkan, Galatasaray altyapı tesislerine uğramış. Kendisini yönetmen Büyük Metin karşılamış. Tesisi gezdirmiş, hayran olmuş. Telefonda öve öve bir hal oldu.
Ben de yıllardır Beşiktaş'ın, şimdilerde Fenerbahçe'nin de şahane tesislere sahip olduğunu söyledim. Herhalde oraları da ziyaret eder.
Önemli olan altyapı kardeşler. Yoksa varımız yoğumuz yurtdışına, Afrikalar'a, Avrupalar'a akıp gider.
Bu nedenle altyapılara uğraş veren tüm yöneticilere koskoca alkışlar da benden.
İzmir’i özledik
Bunca yıl sonra ligde koskoca İzmir'den bir tek takım yok.
Hayret ki ne hayret. Yani olacak şey değil.
Özellikle yıllardır Altayları'na kol kanat geren Zorlu ailesinin çabası da İzmir'i kurtaramadı.
Rahmetli Göztepeli Haşmet abimiz sağ olsaydı, kim bilir neler söylerdi. Gelen faks ve telefonlardaki hıçkırıkları yazıp anlatmaya vallahi gücüm yetmiyor.
Hadi benim, kordon boylularım, meltemcilerim, çipuracılarım, zenginin hasları, para babaları davranın bakalım. Pamuk eller ceplere girsin, futbolumuza renk gelsin.