Güncelleme Tarihi:
Fakslar, fakslar, fakslar... Telefonlar, telefonlar, teşekkürler, sevgiler, öpücükler, göz yaşları ve alkışlar... Hepsi ama hepsi Cimbom'a, Fatih ve aslanlarına. Emin olun tamamını yazsam köşem değil, gazetenin tamamına sığmaz. Bu nedenle Edirne'den Kars'a, Samsun'dan Mersin'e, Asya'dan Avrupa'ya, hatta Amerika'ya kadar beni arayan Galatasaraylısı, Fenerlisi, Beşiktaşlısı ne kadar taraftar varsa tümünün duygularına tercüman oluyorum. ‘‘Bu günleri de gördük. Ne mutlu hepimize. Tanrı kardeş kulüplerimize de böyle günler yaşatsın. Cimbom'umuzu her türlü kaza, bela ve sakatlıktan korusun. Bu maç hap gibi geldi. Hedef final oynamak. UEFA'nın muhteşem kupasını Türkiye'mize taşımak. Helaldir bu Cimbom'a hem de analarının ak sütü gibi.’’ Buraya kadar taraftara tercümandım, şimdi erkekçe özel duygularımı açıklıyorum. F.Bahçeliyim, Cimbom’umuzla iftihar ettim. İmrendim. Ama itiraf ediyorum, Cimbom'u kıskanıyorum. Ben göremem ama, inşallah torunlarım Fenerbahçe'mi böyle günlerde görür diyorum. Aah...Aah.. Nerdesin benim Fener’im. Rahmetli Ziya Taşkent’im, nerdesin benim hicaz faslım ve mutlu günlerim. Gel de arama bakalım...
DENİZLİ'NİN İŞİ ZOR
FENERBAHÇE'nin başarısızlığı Milli Takımı'ı da etkiliyor. İzmir Hatay'dan Çetin Türkoğlu, altı arkadaşı adına, ‘‘Yani şimdi Sayın Denizli Antalya'dan Fazlı ve Zafer'le Gaziantep'ten Oktay ve Erhan'ı çağırmayacak da acaba Fener'de top koşturan Ogün ve Tayfun gibi formsuz oyuncuları mı davet edecek, çok merak ediyoruz’’ diye soruyor.
Öncelikle söyleyeyim, hangi kulübü tutuyorsak o konuda fikir yürütelim ama devreye milli takım girince susup bekleyelim. Mustafa hocamız bu konuda çok ince eler sık dokur. Ama sonunda kurduğu takımla rakiplerinin canına okur. Bu nedenle Denizli hocamıza saygı duyalım ve milli takıma kimi seçerse seçsin onlara başarılar dileyelim, tamam mı arkadaşlar.
Taraftardan taraftara
FENERLİ taraftarların derdi büyük. Önce futbolculara sataşmışlar, sonra yöneticilerle atışmışlar, sonunda 5'lik yenilgiyi görünce şaşırıp kalmışlar. Çaresizlik karşısında da, yurt içinden, yurt dışından yazıp üzüntülerini dile getiriyorlar. İşte Ankara'dan eski Fenerbahçeli futbolcu Seracettin'in torunu Seracettin Ataç, İstanbul'dan Tokay, Şardağ ve Durmuşoğlu aileleri adına Zehra Durmuşoğlu, Türk Pirelli'den Ahmet Yıldız, İçerenköy'den Hasan Gültekin, Kastamonu'dan Avukat Halit Arslan, Hakan Yağcı ile Almanya Nürnberg'den Cemil Aydın ve Hollanda Den Haak'tan N.Durak'ın uzun fakslarının müşterek özeti:
‘‘Fenerimizi Rıdvan yaktı, kaçtı. Zeman yangının üzerine benzin sıktı ve takımın posası çıktı. Sonunda duruma Turhan el koydu, Gaziantep karşısında da işin rezaleti tavana vurunca yöneticilerimiz ezeli rakiplerimizden, başta Fatih Terim olmak üzere sözümona bazı futbolcuları alıp, Fenerbahçemizi kurtarmak istiyorlar. Şimdi soruyoruz onlara, bizleri hiç düşünmüyorlar mı? Kurtuluşumuz kala kala Galatasaraylılar'a mı kaldı? Alın Fatih Terim'i futbolun başına, Doğan Hakyemez'e de verin basketi, Faruk Süren'i de başkan yapın, taşının Florya'ya, takımın adını da Fenersaray koyun. ondan sonra Fenerbahçe'nin hayrını görün. Bu nasıl anlayıştır? Kocaman yanlıştır. Bizler Fenerbahçeliyiz ve büyük değil, çok büyük bir kulübüz. Unutmayalım, yensek de, yenilsek de Fenerbahçeliyiz.’’
Hadi buyurun, bu satırlardan sonra gelin de taraftara hak vermeyin bakalım.
KAHPE FELEK
DÜNYA tatlısı ve Fenerbahçeliler’in belki de en hası Mehmet Ali Erbil'le uzun yıllardır ağabey-kardeşizdir. TV'de reytinglerin kralı olan Mehmet Ali sinemadaki son zaferi, ‘‘Kahpe Bizans’’ tan sonra şimdi de, ‘‘Kahpe Felek’’ filmini çevirmeye hazırlanıyormuş. Mehmet Ali'nin İstanbul Üsküdar'dan ismini vermeyen bir yakını yazmış: ‘‘Fenerbahçemiz'in akıl almaz görüntüsü Mehmet Ali'mizi de çok harap etti. Şimdilerde bunu sinemaya aktarmak istiyor. Ancak filmin ismi hakkında kararsız. Kanaryalar'ın talihsizliğinin işleneceği senaryonun adı ya, ‘Kahpe Felek', ya da, ‘Kimine karpuz yedirir, kimine kelek' olacak. Sen ne dersin abicim?’’ diye soruyor.
Öncelikle söyleyeyim, bu faksın sahibi herhalde şakacı bir arkadaş. Sevgili Mehmet Ali'nin koyu değil de en az benim kadar hasta bir Fenerli olduğunu bildiğim için konuyu gündeme getirdim. Karpuzu Cimbom yiyeceğine göre, Fenerimiz'e bu yıl yine kelek kalacak herhalde.
FENER'E PSİKOLOG
TANIDIĞIM en köklü ve katıksız Fenerbahçeli Aziz Erhan kardeşim, faksında ‘‘Amcam rahmetli Namık Kemal Erhan, İstanbul emniyetinin üst kademelerinde 40 yıllık şerefli hizmetinin yanı sıra Fenerbahçe Spor Kulübü'nün de divan üyesiydi. (Aynı zamanda Sayın Hülya Koçyiğit ve Selim Soydan'ın da nikah şahidiydi) Sevgili kızı Psikolog Canan Erhan halen özel Acıbadem Hastanesi'nde görevine devam etmektedir. Batıda spor hekimlerinin yanısıra psikologlar da yeralmaktadır. Hatta takımların başarısında büyük hizmetleri vardır. Acaba Sayın Başkan Yıldırım'ın ikinci dönem yönetimi, hem de Fenerbahçe Kongre üyesi olan deneyimli psikolog hanım kızımıza görev vermeyi düşünür mü?’’
Faksı görür görmez çok duygulandım. Şimdi milyonlarca Fenerbahçeli taraftarın önünde Sayın Başkan ve yöneticilere sesleniyor, hiç ama hiç vakit geçirmeden psikolog Sayın Canan Erhan hanımı kulübe davet edip görevlendirmenizi bekliyorum.
A
TÜRK Sanat Müziği'nin dev starı Muazzez Abacı anneanne oldu, duydunuz. Evladı Saba, Amerika'da ona nurtopu gibi bir torun armağan etti, kutluyoruz. Ama Abacı hasta bir Galatasaraylı, herhalde onu da biliyorsunuz. Benim de canımın içi Muazzez. Yaklaşık 25 yıllık kadim dostum. Halen de Amerika'da. Nereden duymuşsa duymuş, ‘‘Fatih, Fener'e gidiyor’’ demişler. Vay efendim vay, ‘‘Fatih nasıl Fener'e gidermiş, bu işte benim parmağım varmış’’ gibi bir köpürmüş, bir köpürmüş ki sormayın gitsin. O hızla bana telefon açtı: ‘‘Nasıl olur Hulkiciğim. Fener kendine başka bir isim bulsun. Üstelik Fatihimiz Cimbom'un simgesi. Fenerbahçe'ye ve taraftarlarına saygım sonsuz ama taş yerinde ağırdır, taşıma suyla da değirmen dönmez. Bizler Fener ve Galatasaray olarak asırlık dostuz. Ne olur, bu dostluğu bozmayalım.’’ Şaşırdım kaldım, kendisine, ‘‘Bu haber Fenerbahçeli yöneticilerin profesyonel girişimlerinin sonucunda alevlendi. Şadan ve Selim kardeşlerimizin buluşu. Başkan Yıldırım tarafından da benimsenince olay vitrine çıktı’’ dedim. Herşeyin ötesinde sevgili Abacı'ya, bu transfer olayına Fatih'in öncü kuvvetlerini temsilen sevgili evladı Merve'nin ilk engeli koyup, ‘‘Sakın ha babacığım’’ dediğini ve sırada evdeki İçişleri Bakanı ve Fatih'in sevgili eşi Fulya'nın bu konuda en büyük sözcü olduğunu ve halen sustuğunu vurgulayıp merak etmemesini söyledim. Sonunda da ‘‘Muazzezciğim, ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda'. Aramızdaki Kanarya-Cimbom dostluğunu da kimse bozamaz.’’ deyip gönlünü aldım. İlahi Abacı, torununla sen çok yaşa e mi.
BEŞİKTAŞ'I YAKACAKLAR
BALIKESİR'den Sefa Çalışkan, hasta mı hasta bir Beşiktaşlı ve satırlarında çok samimi. ‘‘Bizimkilere rahat batıyor. Hele başkanlık bir alem ki, sormayın gitsin. Yıllardır G.Saray, Fener'i, Fener G.Saray'ı çekiştire dursun bizler ne güzel çaktırmadan sessiz sedasız şampiyonluğa aday oluyorduk. Ancak Seba’dan sonraki gelişmeler kulübü cadı kazanına çevirdi. Başkanlığa her gün yeni bir aday çıkınca ortalık tozduman oldu. Herşeyin ötesinde, takım şampiyonluk olmasa bile lig ikinciliğini kovalarken nereden çıktı bu kargaşa beyefendiler? Yani şu kadar üye birleşip de tek bir isimde anlaşamıyor mu? Vallahi yakacaklar Beşiktaş'ı. Sonra kendileri de yanıp duman olacaklar ama iş işten geçecek’’ diyor en yakın günlerde Karakartal'a gönül veren tüm Beşiktaşlılar'ı bir isim etrafında birleşmeye çağırıyor.
Aferin Sefa Kardeş, işte taraftarlık böyle olur. Hepimiz kargaşayı endişe ile izliyoruz ama sonunda, ‘‘Nerede hareket, orada bereket’’ deyip, Beşiktaşımız'ın demokratik bir araştırma sonunda layık olduğu başkana kavuşacağına inanıyoruz.