Güncelleme Tarihi:
BİLİYORUM İbrahim deyince aklınıza hemen basketbolun kralı İbrahim Kutluay'la sanat dünyamızın kralı İbrahim Tatlıses geliyor değil mi?
Ancak bu İbrahim, benim tanıdığım en fanatik ve özellikle Galatasaray'dan başka rakip tanımayan çılgınlar gibi Fenerbahçe'li eczacı ve Deli namıyla maruf İbrahim Kösem'dir.
Derbi maçı ertesi, başta unutulmayan Başkanımız Faruk Ilgaz ve takım kaptanımız K.Fikret Kırcan olmak üzere Dr.Melih, Canavar Burhan, Kaleci Lastik Şükrü, Arnavut Niyazi, geçmişin büyük futbolcusu Aydemir Nemli, ağbim Fenton Yavuz, tenisci Nazmi Bari, Dr.Şirzat, Alpay Cin, Fehim ve Ali ağbilerim, eski kalecimiz Hayrullah ağbim ve Melih Eczacıbaşı ile hepimiz Büyük Kulüp'te zafer yemeğindeyiz.
Salona girdiğimde Deli İbrahim birden boynuma sarıldı, ağlıyordu. Şaşırdım, diğerlerine baktım, hepsi çok duyguluydular. ‘‘İbrahim'i dinle Hulki’’ dediler.
Ve o hasta Fenerli, o Galatasaray denilince tüyleri diken diken olan yılların İbrahim'i anlatmaya başladı. ‘‘Hulki'cim. Cep telefonum çaldı, arayan Galatasaray'lı ve bir dönem Galatasaray'da yöneticilik yapmış ünlü basketbolcu Sinan King'di. Önce galibiyetimizi, sonra da o gece ki maçı, muhteşem stadı ve seyircileri kutladı.
Sonucu ne olursa olsun, o maçı izledikten sonra, bir Galatasaraylı olarak Fenerbahçe gibi ezeli ve ebedi bir rakibe sahip olduğum için iftihar ettim’’ dedi. Devam etti,
‘‘Helal olsun o stadı yapanlara, helal olsun o stada Fenerbahçeli olarak sahip olanlara’’ diye ilave etti. İşte bu sözlerden sonra tövbe ettim. 70 yıl sonra artık bende Galatasaray gibi bir rakibe sahip olduğumuz için çok mutluyum.
İbrahim'in duyguları karşısında masadaki tüm Fenerbahçeliler bu dostluğun şerefine kadeh kaldırdık.
İşte olay, işte şahitler. Derbi sonrası için bundan daha güzel bir anı var mı beyler?
Çelik koltuk
STADYUMLARDA son yılların en büyük modası maçlardan sonra, plastik koltukların kırılıp sahaya atılması. Aslında çok çirkin ve üzücü bir olay.
Konuyla ilgili olarak İstanbul Aksaray'da Ali Girişken ve arkadaşlarından ilginç bir faks geldi. ‘‘Her stadyumda rakiplere ayrılan bölüm belli. Üstelik sayıları da sınırlı.
Buralara plastik koltuklar yerine, parklardaki emsalleri gibi, çelikten yapılmış ızgara şeklinde sıralar yapılsa ve betona çakılsa daha emniyetli olmaz mı?
O zaman sıkıysa söksünler bakalım sıraları’’ diye uyarılarını sunuyorlar.
Bende bu güzel uyarıyı aynen ilgilere iletiyorum.
Medyaya çağrı
İSTANBUL Kadıköy'den Fenerbahçe'li Saffet Altınışık ve arkadaşlarıyla yine Şişli'den G.Saray’lı Kamil Alturfan ve arkadaşlarının fakslarındaki uyarıların güzelliğine bakın.
‘‘Derbiden sonra lig tam anlamıyla kızıştı. Bu nedenle hepimize önemli görevler düşüyor. Başta medyamız olmak üzere hepimiz çok dikkatli olmalıyız.
Geçenlerde bir TV. yayınındaki medya mensubu (Fenerbahçe Stadı'ndaki olayları Galatasaray'lılar unuturmu sanıyorsunuz?) gibi tahrik edici bir ifade kullandı.
Oysa görsel olsun, yazılı olsun, tüm medya mensuplarının böyle bir ortamda uzlaştırıcı ve bunun bir sportif olay olduğunu belirtmeleri gerekmez mi ağbimiz?’’
İşte gerçeğin en güzel ifadesi. Arkadaşlar Fenerli, Galatasaraylı ya da hangi kulüp taraftarı olursak olalım, hepimiz böylesine sportmence düşündüğümüz sürece hiçbir konuda sırtımız yere gelmez. O medya mensubu arkadaş da kimse, herhalde kötü bir niyetle söylememiştir. Lütfen daha dikkatli olalım.
Hatalısın Lucescu
DERBİ maçını takiben gelen telefonlardan biri de İstanbul Mecidiyeköy'de koyu Galatasaraylı olduğunu söyleyen Oktay Şensöz'e aitti. ‘‘Lucescu'yla, ligi yüzdük yüzdük tam kuyruğuna geldik, öncelikle kendisi su koyverdi.
İşini gücü bıraktı (Yok efendim atlar, itler) deyip, bir yanda Fenerbahçe'lerine gönül veren taraftarlarını, öte yanda futbolcularını konsantre edip başımızı belaya soktu. Hata ettiği yetmiyormuş gibi, rakibine bir de (Orta sahamızın presine güveniyorum) diye kozunu verince, sonunda da kendisine tabelayı gösteriverdiler. Haksız mıyız Hulki ağbimiz?
Ben bu saatten sonra ‘‘Haklısın’’ desem ne yazar, ‘‘Haksızsın’’ desem ne yazar, atı alan Üsküdar'ı geçmiş kardeşim. Daha da önemlisi Lucescu ‘‘Yedi aydır para alamıyorum’’ diyor. Acaba çaktırmadan Galatasaray yönetiminden intikam mı alıyor, ne dersiniz ?..
Sus Baliç
FAKS Bursa Çekirge'de Samim Atmaca ve arkadaşlarından geldi. Baliç'e sesleniyor ve ‘‘Bursa'dan Fener'e, Fener'den Real Madrid'e, Real Madrid'den tekrar Fener'e gittin geldin. Bu arada yuvanı da dağıttın.
Şimdi de Fener'imizi bırakıp, tekrar bir yerlere gitmek istiyorsun. Hemde ligin böylesine kızıştığı bir ortamda Fenerbahçe gibi bir takımdan gitmek istiyorsun.
Sen tek kelimeyle şaşkınsın Baliç. Sus artık sus...’’ diyorlar.
Bende taraftarların duygularına aynen katılıyor, Baliç'e ‘‘Daha çok gençsin ve aslında çok iyi futbolcusun. Aklını başına al ve bir an önce futboluna dön ’’diyorum.
Beşiktaş’a hafif geldi
LİGDE final yarışında gerilerde kalan Beşiktaş'lılar bir yanda şampiyonluk ümitlerini yitirmenin üzüntüsünü yaşarken, öte yanda, gelecek sezon için yapılan transfer hareketlerini endişeyle izliyorlar.
Hafta boyu gelen faks ve telefonların arasında Adana'dan Kamil Turan ve arkadaşları ‘‘Bu yıl yıkıldığımız yeter. Şimdi de kendimize önümüzdeki yılın kurtarıcısı olarak BAYA diye şöhreti meçhul bir futbolcuyu alıyoruz. Kısaca derdimiz binbir iken, binbeşyüz mü oluyor?
Yani durduk durduk da turnayı gözünden mi vurduk. Ne dersin ağbimiz?’’ diye sordular.
Bende kendilerine ‘‘Azıcık sabırlı olun, bu işler kolay değil, çok zor arkadaşlar’’ dedim.
İyi mi dedim, kötü mü dedim bilmiyorum ama itiraf edeyim, BAYA'nın adı Beşiktaş’a ‘‘HAFİF’’ gibi geldi, sevmedim. Yine de karar sizlerin.
Hakem başının gafı
ANKARA'dan Ünal Ermiş telefonda sordu: ‘‘TRT'nin Spor Saati'nde hakemlerin başkanı Bülent Yavuz'a sordular? (Emre'nin önce Rüştü'ye tabanıyla, sonra gole giderken Baliç'e yaptığı hareketlerin cezası nedir?) dediler.
İşte hakem başının cevabı: (Emre tarafından önce Rüştü'ye, sonra da gole giden Baliç'e yapılan hareketler faul değildi. Ama hakem Baliç'inkine faul çaldığına göre göstereceği kartın rengi kendisine aittir, karışamam) oldu.
Oysa Emre'nin yaptığı hareketi takiben Rüştü sedyeyle oyunu terk etti, Baliç'e de faul çaldığına göre, gösterdiği kartın rengi kırmızı olmalıydı değil mi?’’
Hakemler konusunda uzun süredir değerlendirme yapmıyor, sezon sonunu bekliyorum. Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz.