Güncelleme Tarihi:
MUSTAFA Denizli, Rize maçı arifesinde medyaya ‘‘Takımda hiç sakat kalmadı. İlk 11'i nasıl kurucağımı bilemiyorum’’ demişti.
Sonrası malum. Kanarya'nın iki gol ayağı Andersson'la Serhat Rize'de maç öncesi yapılan sözüm ona ter antrenmanında! sakatlanınca, koskoca takım bir anda topal kalıverip, iki kıymetli puanı da Rize'ye armağan ediverdi.
Maçtan sonra öfkeli Fener'lilerden ilginç fakslar geldi. Aralarında Amerika'da üniversite eğitimlerini sürdüren Los Angeles'li Fenerbahçe'lilerden Erduş Şenay ve Tolga Gürkan ile arkadaşları satırlarında ‘‘Fenerbahçe antrenman mı yapıyor, yoksa harakiri mi?. Eloğlunu rakipler sakatlarken, bizimkiler de sözümüz ona yaptıkları antrenmanlarda birbirlerini sakatlıyorlar.
Lütfen sayın Denizli ve Oğuz ağbimize iletin. Özellikle maç arifesindeki sakatlık antrenmanlarını! iptal etsinler. Emin olun buralarda Kanarya'mızı seyrederken rakiplerimizden çok, sakatlıklardan korkuyoruz’’ diyorlar.
Bende taa Amerika'lardaki sevgili Fenerbahçe'lilere yüzde yüz hak vererek, dileklerini ilgililere iletiyorum.
İsmail’in kehaneti
İSMAİL Er, spor servisimizin Beşiktaş muhabir ve yazarı. Tek kelimeyle espiri küpü ve dünya tatlısı kardeşimiz.
Fenerbahçe'nin son Rize seferi arefesinde sevgili Turgay Şeren'le yolculuk hazırlığımızı yaparken, servisde İsmail'in sesi yükseldi. ‘‘Arkadaşlar, Turgay Şeren'le Hulki ağbimiz Rize seferine çıkıyorlar. Biri Galatasaray'lı, biri de Fener'li. Allah sonlarını hayır etsin’’ dedi ve ilişikteki fotoğrafı çekti.
Bizler de ertesi sabah saat 07.00'de Turgay, Atılay ve bendeniz Trabzon uçağına bindik.
Hay binmez olaydık. Uçak havalanıp daha 1-2 bin metreye yükseldiği an, sol motorda ‘‘Paaattt’’ diye bir patlama olmaz mı!
Uçağın içi bir anda dumanla dolup, korku filmlerine döndü.
Allah'tan Hasan Yürekli ve Türkon kaptanlarımız ‘‘Sayın yolcularımız, telaşlanmayın. Sol motorumuza kuş sürüsü girdi, dönüşe geçiyoruz’’ dediler ve Allah'a şükür salimen Yeşilköy'e indik.
Daha sonra bir başka uçakla yine Trabzon'a, oradan da Rize'ye gittik.
Gitmesine gittik de, ya gidemeseydik?
Bu fotoğraf için her halde İsmail iyi bir ödül alırdı değil mi?
Milletçe yanınızdayız
HAFTA içinde tüm telefonlarım Milli maç için çaldı. Tüm taraftarlar Dünya Kupası'na gidişin Slovakya ve Makedonya maçlarının sonucuna bağlı olduğunu söylüyorlardı.
Arada bir tanesi dikkatimi çekti. Konuşan kendini İstanbul Sultanahmet'ten Hüsamettin Tanman olarak tanıttı ve ‘‘Bugün Fenerli, Galatasaray'lı, Beşiktaş'lı ya da nereli olursak olalım her zaman olduğu gibi ele ele, gönül gönüle kenetlenip tribünlerimizi tıklım tıklım dolduralım.
Öncelikle Slovak'ları bileğimizin hakkıyla yenip, hemen arkasından Makedonya engelini de aşalım.
Bu nedenle hepimizin göz bebekleri aslanlarımıza İngiltere'den, İtalya'dan ve İspanya'dan gelen arkadaşlarıyla birlikte başarılar diliyor, futbolumuzda yeni bir tarih sayfası yazacaklarına inanıyorum’’ dedi.
Ne güzel sözler değil mi bunlar? İşte ekonomi mekonomi bütün problemler bir yana, benim milletim böyledir. Devreye ‘‘Milli’’ sözcüğü girince bir anda tek yumruk olup, bütünleşir ve adeta kükrer.
Ben de 65 milyon Türk'ün arasında bu güzel dileğe büyük coşkuyla katılıyor aslanlarımızdan yeni zaferler bekliyorum.
Doğuştan Fenerli
Sözümüz muhabirlerimizden açılmışken Fenerbahçe muhabirimiz Sadi Kemal Yaşar'ın bir oğlu oldu. Yiğit adı verilen yavrunun saçları sarı, gözleri de lacivert. Allah'ın bir mucizesi.
Müjdeli haberi Prof.Dr.Gülay Can'dan alan Filiz ve Sadi Yaşar çifti halen doğuştan Fener'li olan oğullarına kavuşmanın heyecanını yaşıyorlar. Bizler de onların mutluluğunu paylaşıyoruz.
Salı Pazarı otopark olsun
Şükrü Şaraçoğlu Stadı'nın yeniden ve görülmemiş süratle yapılanmasını taraftarlar hayranlık ve şaşkınlıkla izliyorlar.
Aralarında Moda’dan Kemal ve Meral Tosun çifti, Başkan Aziz Yıldırım'a teşekkür ederken, öte yanda ‘‘Stadımız şahane oluyor ama arabalarımız ortalıkta. Acaba Sayın Yıldırım Kadıköy Belediyesi'yle anlaşıp Salı Pazarı'na kapalı bir otopark yaptırsa, hem altı kapalı pazar olur, üstü de taa Altıyol'dan Bahariye'ye kadar tüm arabalar için kapalı otopark olur.
Kadıköy Belediyesi para kazanırken, biz de maç günlerinde arabaları rahatça park ederiz’’ diye ilginç uyarıda bulunuyorlar.
KELİN merhemi olsa
GÜZEL bir atasözüdür. ‘‘Kelin merhemi olsa, başına sürermiş’’ derler.
Son günlerde Galatasaray'ın başında kavak yelleri esiyor ya, taraftarlardan gelen, başta Fenerbahçe'li Genç Bayrampaşa Grubu olmak üzere sayısız mesajları görseniz, ya da duysanız aklınız durur.
‘‘Yok efendim Hagi'ye ceza değil, ödül verilmiş’’, ‘‘Hagi'ye ceza verenler, hakeme en az Hagi kadar hakaret eden Okan'la Ümit'e, ayrıca olayların ana suçlusu olup, topu eliyle kaleye atan Hasan Şaş'a da ceza vermeliymiş’’ diyenlerin yanı sıra,
Siirt maçıyla ilgili olarak da,
‘‘Siirt'imiz cezalıydı tamam. Ama burnumuzun dibinde Diyarbakır Stadı dururken, taa İzmir'lerde ne işimiz vardı?’’ diye dert yanan Siirt'liler,
Ayrıca ‘‘ Hagi'den aldığı dersle! hakemin yüzüne tüküren kaptan Bülent'in’’ alacağı cezayı merak edenlerin yanı sıra, en ilginç satırlardan biri de Konya'dan Coşkun Özer ve arkadaşlarından geldi. Güzelliğine bakın.
‘‘Hulki Ağbimiz, galiba medyamızda şaşırdı. Neymiş, Galatasaray Rize'ye Fener'i yensinler diye teşvik pirimi göndermiş. Beyefendi (Kelin merhemi olsa, başına sürermiş) derler. Galatasaray'ında parası olsa, öncelikle oyuncuların maaşlarını verirler’’ diyorlar.
Ben de tüm görüşlere saygı duyarak, ‘‘Anlayana sivri sinek saz’’ misali ilgilileri uyarıyorum. Oysa bu konularda spor dünyamızda ne davul, ne de zurna'nın kalmadığını bildiğim halde..