Bu federasyon önümüzdeki ayın sonunda
Türkiye'miz de oynanacak olan
Avrupa Basketbol Şampiyonluğu'nu organize eden
Basketbol Federasyonu.
Turgay Demirel başkanlığındaki federasyon, öncelikle
Aydın Örs'ün coach'luğu ve
Doğan Hakyemez'in menajerliğin de
Türkiye'mizin yetiştirdiği birbirinden değerli basketçi evlatlarımızı seçti.
Önce
İstanbul'da, daha sonra
Almanya'da kamplara aldı. Özel maç ve seminer programları hazırlayıp
Avrupa'da şampiyon olmaya namzet bir takım yarattı.
Basketbola gönül verenlerden, ne olumlu eleştiriler geldi görmenizi isterdim. Arada
AEK'dan
Panathinaikos'a yaptığı transferle
Yunanistan'ı ayağa kaldıran spor elçimiz
İbrahim Kutluay'la,
NBA'deki elçimiz
Hidayet Türkoğlu'na yapılan övgüler görülmeye değerdi.
Ben de ulusumuz adına basketbolcularımıza daha bugünden başarılar diliyor, onlardan
"Avrupa Şampiyonluğu bekliyoruz" diyorum.
ABACIYLA 11'LERİ YAPTIKMuazzez Abacı'yla yaklaşık 30 yıllık bir dostluğumuz var. O'nu kimselerin tanımadığı ve
Ankara Radyosu'nda
"KORİST" olarak şarkı söylediği dönemlerde tanımış ve "
Bu çıtı pıtı kız, şahane sesi ve yorumuyla ortalığı yakıp yıkacak" demiştim.
Haklı çıktım. O günlerin
Muazzez'i, bugün sanat dünyamızın muhteşem
Abacı'sı olup çıktı. Bir gün için ayrılmadık, bir an için kırmadık birbirimizi. Daima dost, daima ağbi kardeş olduk. Yıllar boyu
Hicaz'ların,
Hüzzam'ların arasında yoğrulup bugünlere geldik.
Sadece bir konuda anlaşamadık.
Muazzez sporcu ve boksör babadan iyi bir
G.Saray'lı, bendeniz de malum.
Son buluşmamızın konusu yine futbol ve yine
Fenerbahçe Galatasaray yarışmasıydı.
Yeni sezon için 11'lere taktık kafamızı.
Muazzez mevcut şartlarda yapıverdi
Cimbom'un 11'ini.
Mondragon, Capone, Popescu, Hakan, Ümit Davala, Ayhan, Suat, Sergen, Ergün, Berkant ve Hasan Şaş. Tabii problemli
Ümit Karan, Perez ve
Serkan'da da kararsız kaldı.
Ben de
Fenerbahçe'nin bugünkü kadrosuna göre bir 11 yapıverdim.
Rüştü, M.Doğan, Ümit Özat, Abdullah, Lazetic, Yusuf, Ogün, Johnson, Revivo, Andersson ve
Rapaiç. Tabii benimde kafamda
Serhat, Ceyhun ve iki
Ali ile başta
Serkan olmak üzere gençler ve yapılacak muhtemel transferler vardı.
Serkan ve yapılacak muhtemel transferler vardı.
Sonunda
Abacı'yla tatlı bir iddiaya da giriştik.
Galatasaray şampiyon olursa ben kendisine
Hicaz ağırlıklı repertuar yapacağım,
Fenerbahçe şampiyon olursa
Abacı'da yaptığım repertuarı özel bir konserde bana okuyacak.
Hakem olarak da kadim dostumuz, magazincilerin kralı sevgili
Ergil Tezerdi'yi seçtik. Sonu hayırlı olsun.
Başkan Yıldırım’aYeni sezona yepyeni bir stadyumla girmeye hazırlanan
Başkan Aziz Yıldırım'a taraftarlardan ilginç öneriler geliyor.
Aralarında ilginç olanları, torunlarım
Ömer, Ali ve
Erduş Şenay'dan geldi.
"Dünyanın her yerinde takımların 12 numaralı forması taraftarındır. Bu nedenle başta İtalya olmak üzere, 12 nolu taraftar formaları çok satılıyor. Fenerbahçe'mizin yönetimi de, yeni sezonda bunu uygulasın.
Ayrıca stadımızın altına müzemizi taşıyalım. Avrupa'daki örnekleri gibi maç dışındaki günler, stadımızı gezmek isteyenlere, belirli bir ücret karşılığında hizmet verelim.
Örneğin konuklar bir milyon ödesin, öğrenciler de bunun yarısı versinler.
Emin olun başta 15 milyon İstanbul'lu ve okullardaki öğrenciler olmak üzere, şampiyon takımın stadını görmek ve fotoğraflarını çekmek için milyonlarca sporsever kuyruğa girecektir.
Böylece hem Fenerbahçe'nin büyüklüğünü, hem de stadının ihtişamını canlı olarak yaşamış olacaklardır.
Bu önerimizi lütfen Başkanımıza ulaştırın.
Ulaştırmasına ulaştırayım ama,
Başkan Yıldırım'a ulaşmak kolay değil sevgili torunlarım.
Örneğin dedeniz
Hulki İlgün olarak ben, bir yıldır kendisine ulaşıp, birlikte bir şampiyonluk fotoğrafı çektiremiyorum.
Ancak önerinizi çok sevdim. Hiç değilse köşemden sayın Başkanımıza iletmek sözü veriyor, ilgileneceğine inanıyorum.
Selami Bey neredesin?Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın inşaatı süratle devam ederken, taraftarlar da özellikle otopark sorununa el atıyorlar. Sporseverlerden gelen uyarılar, öylesine çoğaldı ki bu önemli konuyu bir kez daha ele almaya karar verdim.
İşte yüzlerce taraftarlar arasında
İstanbul Suadiye'den
İlhan Korkmazoğlu ve arkadaşlarının satırları
"Stat büyüdükçe otopark olayı da büyük bir sorun haline geliyor. Kuşdili bu konuda şahane bir bölge. Hazinenin de olsa, Belediye'nin de olsa, sonuç Kuşdili devletin malıdır. En azından oraya, temelden aşağı 2-3, toprak seviyesinden de 5-6 kat çıkıldığında, binlerce arabalık şahane bir kapalı otopark yapılabilir. Altı da kapalı ve daimi bir pazar yeri olarak Kadıköy'lülere hem alışveriş, hem de otopark olarak hizmet verir.
Üstelik belediyenin parası yoksa, yap işlet devret olarak da yapacak firma bulunabilir.
Bu kanuda tek yetkili Kadıköy Belediye Başkanı sayın Selami Öztürk'tür. Çeşitli caddelere komik komik zafer takları yapacağına, lütfen ihtiyacımız olan Kuşdili Otopark'ını yapsın." Ben de sporsever
Kadıköy'lülerin haklı dileklerine katılıyor,
"Sayın Başkan Selami Öztürk'e konuyu defalarca yazıp dile getirdik. Her halde tatildeler. Dönüşünde acele cevap bekliyoruz" diyorum.
Karakartal yüksek uçarher zaman söylüyor,
"Büyük olmak kolay değil, özellikle kulüplerin büyüklüğü metreyle mezurayla ölçülmez" diyorum.
Bu sözler güncel olarak
Beşiktaş'ımızla ilgili. Geçen sezonun başarısızlığı üstüne taraftarlardan ne telefonlar.
"Başkan Serdar Bilgili'ye kayıp ilanı gönderenler",
bu arada "
Fransa Marsilya'dan, Hikmet Çevik'in Nouma hakkında Fransız Tv'sin de yayınlanan yüz kızartıcı programla ilgili mektubu", nihayet
"Başta Erman efendiyle, o'na uyan tuhaf sakallı arkadaşlarını eleştiren telefonlar" ve daha neler neler.
Bu arada şair
İlkan San kardeşimiz de
Beşiktaş'la ilgili olarak yazdığı uzun şiirinde özetle
"Eğilmez hiç başımız- Hep genç kalır yaşımız- Her zaman en büyüktür- Şanlı Beşiktaş'ımız" diyor.
Ben de tüm taraftarlara eleştirilerinde hak verirken
İlker San'ı da güzel duyguları için kutluyorum.
Sergen’in son şansı
Şair "Kara bahtım kem talihim, taşa bassam iz olur" demiş ya, sanki bu sözleri
Sergen için söylemiş.
Son defa
G.Saray'la anlaşan süper star
Sergen'le ilgili olarak, özellikle büyük takımların taraftarlarından çeşitli uyarı ve yakınlamalar geldi.
Buluştukları ortak nokta şöyle.
"Tanrı Sergen'i futbolcu olarak yaratmış (Sen sahada öyle fantaziler yapacak, öyle goller atacak, ya da attıracaksın ki, yer yerinden oynayacak. Milyonlar sana hayran olup, oynadığın futbola adeta tapacak.) Ama güle dikenini veren tanrı, sahanın dışında sana öyle bir alın yazısı yazacak ki, elinde olarak, ya da olmayarak yaptığın hatalarla kimselere yar olmayacaksın" deyip, samimi duygularını dile getiriyorlar.
Gelin de bu sıcacık değerlendirmeye hak vermeyin bakalım. Ancak şimdi bütün gözler
G.Saray'lı
Sergen'imiz de. Tanrı yardımcısı olsun.