Hulki İlgün: Fatih kazanmayı sever

Güncelleme Tarihi:

Hulki İlgün: Fatih kazanmayı sever
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2001 00:00


Hulki İLGÜN
Haberin Devamı

O'nu bu şekilde tanımlarken, aramızda geçen bir olayı anlatayım da dinleyin.

‘‘Yıllar önce Kadıköy Dalyan'da her pazar sabahları, o devrin en ünlü Milli futbolcuları aralarında şahane maçlar yapardı. İzleyenlerin çokluğu nedeniyle trafik tıkanırdı.

25 yıl yaz kış aralıksız sürdü bu unutulmaz pazar sabahları. Maçların da değişmez hakemi bendenizdim.

Düşünün, o dönemin futbolcuları, Can Bartu'lar, Canavar Burhan'lar, Dr.Melih'ler, Basri, Halit, Müjdat, Dr.Vedii, Birol, Ercan, Ziya, Vedat, Şükrü, Nedim, Erol, Sarı Sadi, Fırça Bahri, Vidin, Ergun, Eşref ağbi, Deli Altan, Puskaş Ergun'lar ve şu an hatırlayamadığım sayısız ünlüler, bu şölende yer alıyordu. Hakem de yine ben. Ve de çok ilginçtir, 25 yıl süreyle yönettiğim maçların hepsini öyle yaptım, böyle yaptım berabere bitirdim. Kimsenin de kalbini kırmadım.

Derken, o günlerde Adalar'dan bir maç teklifi geldi.

Kalktık bir pazar sabahı, Heybeli Ada'ya gittik. Deniz Harp Okulu'nun sahasında Adalar Karması'yla oynayacaktık. O takımda da, başta futbolumuzun Ordinaryüs Profesörü Lefter olmak üzere, Fatih Terim, Sanlı gibi yine ünlü Milli'ler vardı.

Tribünleri de Amiraller, yüksek rütbeli subaylar ve öğrencilerle, ada halkı tıklım tıklım doldurmuştu. Maçın hakemi de yine bendim.

Maçın sonlarına doğru, baktım Fatih'in de libero oynadığı Adalar Karması 2-1 galip.

Ama bir şeyler yapıp, sonucu 2-2'ye bağlamam lazımdı.

İşte tam 90. dakikaya gelirken, bir ara yanıma yanaşan bir adalı oyuncu, (Hakem bey hakem bey, 90 dakika daha dolmadı mı?) diye sorunca, Kör'ün istediği bir göz, Allah verdi iki göz misali, (Vay sen misin saati soran) diye bastım düdüğü, penaltı...

İşte o an, Fatih Terim'in 18'den kopup, üstüme koşarak (Bu nasıl penaltı, olmaz Hulki ağbi) diye yakama bir sarılışı vardı ki, o hırsı, o galibiyeti kaçırışında ki isyanı, ömrümce unutamam.

Düşünün, maçı berabere bitirmek için, dümenden düdük çalmışım. Ya maazallah mağlubiyetine çalsam...?

İşte sevgili Fatih Terim, bunun için daima başarılı oluyor. Kulakları çınlasın. Başarısı daim olsun.’’

KARAKARTAL'IN FERYADI

Faks, Balıkesir'de İbrahim Erden'den geliyor.

‘‘Beşiktaş'ımızda yıllar sonra, Seba'mızı emekliğe ayırıp, Sayın Bilgili'yi başkan yaptık. Hay yapmaz olaydık. Sezona büyük ümitlerle girdik. Hatta liderliğe bile yükseldik. Ama şimdilerde , bir patırtı bir gürültü ki, sormayın gitsin.

Bir yanda görevden kaçan yöneticiler, öte yanda kavga patırdı, birbirini yiyen topcular. Ve sonunda yaralanan koskoca Karakartal'ımız.

Lütfen kendilerine iletin bu uyarımızı ağbicim. Öncelikle Şifo'muzun en verimli çağında, jübile kararı erken değil mi?

Ayrıca takımın nesi var? Scala'ya da güveniyoruz. O halde moralimizi bozmayalım. Çıkın sahaya, Karakartal'lar gibi rakiplerimizle çarpışıp, puanlarımızı toplayın kardeşim. Haksız mıyım Hulki Abicim’’

Hemde yerden göğe haklısın. Kupadaki son üçlüğü bunun delili değil mi? Dileğine aynen katılıp, ilgililere iletiyor, Beşiktaş'ımıza her zaman olduğu gibi ben de başarılar diliyorum.

SAKATLIK İLLETİ

Son yılların bu moda hastalığı, aslında bütün takımları sardı. Özellikle başrol oyuncuları da büyük takımlarda.

Taraftarlar uzun süredir sakatlık illetine, şikayet üstüne şikayet yağdırıyorlar. Bunların en anlamlısı da, İstanbul Aksaray'dan Reşit Dalgakıran ve arkadaşlarından geliyor.

‘‘Abicim nedir bu sakatlık numaraları? Medyada antrenman haberlerini izlerken daima yüreğimiz ağzımızda. Yok şunun dizi şişti, yok bunun arka adalesinde çekme var, yok ötekinin topuğu apse yapmış, yok bilmem kimin tepesi atmış gibi daha neler neler.

Sok bacağını MR'a, yan bağ sakat. Sok kolunu, parmağın incinmiş. Sok kafanı, tepen atmış. Nasıl yiyor, nasıl yutuyor ilgililer bu numaraları şaşıp kalıyoruz. Ya maç sabahı ayaklanıp sahaya çıkıyor, ya da aylar boyu yan gelip yatıyorlar.

Şimdi sor bakalım bu numaracılara, (Eski futbolcular çelikten mi yapılmıştı? Yoksa şimdikiler plastik mi kaplı?)’’

Hadi cevabını verin bakalım ilgili numaracılar. Taraftarlar haksızsa da ‘‘HAKSIZ’’ deyin.

VEFASIZLAR

Medyada sporcular hakkında yapılan eleştirilere, zaman zaman ilgililerden yanıt gelir.

Sözüm ona haksız olarak yaptığımız eleştirilere isyan edenler, ‘‘Canım, futbolcular da insan, onlar da hatalı olabilirler’’ derler.

Bu konuda bir faks da, Bursa Çekirge'de Avni Ulutaş'tan geldi. Satırlarında ‘‘Hep sporcular mı suçlu, medyanın hiç mi günahı yok?’’ diye soruyor.

İşte konuya sıcağı sıcağına cevabım.

Geçenlerde Tv'de bir sabah programında Gülben Ergen'i izledim. Konuğu ünlü sanatçılara yıllardır vokalist olarak eşlik eden sanatçı Adnan Yavuzer'le, Hatice isimli bir türkücüydü. Bir ara stüdyonun telefonu çaldı. Arayan ünlü sanatçı Emel Sayın'dı. Konuk sanatçı Adnan da yıllarca Emel Sayın'ın yanında vokalist olarak çalışmıştı.

Emel telefonda,‘‘ Adnan'la iftihar ediyorum. O'nu artık vokalist olarak değil, assolist olarak görmekten mutluluk duyuyorum’’ derken ağlıyordu. Gülben de Emel'in bu vefalı davranışı karşısında gözyaşlarını tutamıyordu. Ben de çok duygulandım.

O an aklıma geldi. ‘‘Bunca yıldır spora, sporculara daha doğrusu futbola hizmet veriyoruz’’ diye düşündüm kendi kendime.

Şimdi soruyorum o futbolculara, hanginiz antrenman, ya da maçlardan artan bir gününüzü, medya ziyaretlerine ayırıyorsunuz?

Buna vefasızlık denmez mi?

DİKKAT... DİKKAT...

Taraftarların en önemli şikayetlerinden biri de, sahalarda uzun süredir süre gelen terördü.

Önceleri futbolda ki olaylar, ne yazık ki son haftalarda basketbola da sıçramıştı.

Bu konuda başta Sayın ve Sevgili Bakanımız Tantan olmak üzere emniyet güçlerine de, yardımcı olmaları için uyarılarda bulunmuştum. Bugün Emniyet Genel Müdürlüğü Basın Merkezi'nden gelen bir açıklamada ‘‘Sahalarda bundan böyle kötü tezahüratta bulunan, taşkınlık yapan ve şiddet eğilimi gösteren taraftarlar videoya kaydedilecek.

Açık kimlikleri arşivlenerek spor müsabakalarına alınmayacaklar.

Bu konuda halen 23 ilde 1085 fanatik taraftar tesbit edilmiş ve sahalara girişleri yasaklanmıştır.’’ deniliyor.

Ben de durumu sevgili taraftarlara önemle iletip, bundan böyle yanlış davrananları da uyarmaları konusunda göreve davet ediyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!