Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL Aksaray'dan Necdet Tunalı yazmış, ‘‘Futbol, futbol. Bıktık bu çirkin futboldan. Her kulüp başarısız sonuçlarla mahvolmuş, batmış gibi abicim. Koca İstanbul'da şöyle iftihar edilecek bir spor kulübü yok mu Allahaşkına?’’
Olmaz mı? Hem de sanat dünyamızın unutulmaz jönü Göksel Arsoy'un başkanlığını yaptığı İstanbul Tenis Kulübü'nü gör, hayran olursun. Geçenlerde başta Spor Bakanımız Fikret Ünlü olmak üzere, Beden Terbiyesi Genel Müdürü Kemal Mutlu, İstanbul Bölge Müdürü Vedat Bayram, sevgili spor müdürlerimiz Nezih Alkış, İhsan Topaloğlu, İbrahim Seten, ayrıca Turgay Şeren ve Candemir Berkman'ın da aralarında olduğu topluluk spor anılarıyla dopdolu şahane bir gece yaşadık. Görmeyenlere tavsiye ediyorum. Gidin, İstanbul Tenis Kulübü'nü görün, iftihar edin...
KARTAL’I DA VURDULAR
BALIKESİR'DEN Semih Türkeş fanatik Beşiktaşlı ve çok dertli. ‘‘Artık Fenerlisi olsun, Beşiktaşlısı olsun öyle fiyaka yapıp, biz dev takımlarız demesinler. Hadi F.Bahçe çok kötüydü, öyle bir darbe yedi diyelim. Ya Karakartalımıza ne buyurulur kardeşim. Bunlarda hiç utanma sıkılmada mı kalmamış. Al birini vur birine. Sonra da Süleyman Seba hala koltuğunda otursun ve hadi bana eyvallah demesin. Yani olacak şey mi. Haksızmıyım abicim.’’
Takımlar hakkındaki düşüncelerinde haklısın. Ancak sahaya Süleyman abimiz mi çıkıp oynayacak. Bu yönetim ama eğri ama doğru bir takım yapmış. Paraysa para, pulsa pul demiş, esirgememiş. Çıkın oynayın şampiyon olun demiş. Bu adamlar oynayamıyor, maç kazanamıyorsa hatta ve hatta bir ikinci lig takımına yenilip kupadan eleniyorsa Seba ne yapsın? Laf aramızda Beşiktaş'ta Briegel'de yolcu galiba. Hem de vatandaşı futbolcularla birlikte. Benden duymamış olun.
FENERİ KİM KURTARIR...
Fener'in başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Hele Pendik faciası bütün olumsuz olayların üstüne tuz biber ekti. Tepkiler nedeniyle telefon ve faksım kitlendi gibi. Sözcükler bile solda sıfır kalır. Tamamını yazsam sütunlar yetmez. İşte aralarından bir tanesi, Eskişehir'den Tufan Tüfekçioğlu'nun faksı, ‘‘ F.Bahçe milyonların yaşantısının bir parçası. Örneğin bana da, aileme de ekmek vermeyim, Fener'imizin zaferleriyle süslenmiş güzel haberler anlatın, canımızı alın. Nedir bu halimiz? Her şey tepetaklak oldu. Yalnız futbolda değil, bütün sportif dallarda nal topluyoruz. Koskoca Fenerimiz yandı bitti kül oldu. Kimdir bunun suçluları, Fener nasıl kurtulur?’’
Kabahat, Samur Kürk olsa kimse alıp giymiyor. Şimdi herkes suçu birbirine atıyor. Görünen köy de klavuz istemiyor kardeşler. Tek suçlu yönetim. Demek ki para pul ve iyiniyet sahibi olmak, tesis mesis de bir şey ifade etmiyor. Taraftar hasretini çektiği şampiyonluktan öte bir şey istemiyor.
Fenerbahçe'de çalıştırıcı yabancı, yani dili yok. Oysa Galatasaray'da Türk oğlu Türk ve psikolog Fatih Terim var. Asırlık Fenerbahçe'nin ise bir Terim'i yok. Özetle söyleyim, Fenerbahçe Spor Kulübü şirket olur, değerli insanlar el ele verirse ve de Mustafa Denizli teknik direktörlüğe getirilirse Fenerbahçe kurtulur. Karar da kongrenindir. Yoksa Ahmet gider Mehmet gelir, olanlar Fenerbahçe'ye olur. Gerisi boş laftır.
ZEMAN YOLCU MU?
YALOVA'dan Zeki Hoşgör yazmış, ‘‘F.Bahçe'ye geldiği günden beri en ufak bir şey vermeyen Zeman hala görev başında. Yönetim bu suratsız ve lanet adama nasıl tahammül ediyor, trilyonları sokağa atıyorlar. Üstelik bizler gidiyoruz diyorlar da, Zeman Efendi için hiçbir karar yok. Başımıza bela mı bu adam? Ne zaman gidecek söyle ağabey Allahaşkına.’’ diyor.
Zeman konusunda ben gerekeni yazdım ve yönetime, ‘‘Atın bu Zeman'ı’’ dedim. Adam hala görev başında. Tahminime göre Noel için geldiği yere postalanır ve orada kalır. Böylece F.Bahçe de kurtulur. Ama bu zarar neye malolur onu bilemem.
NASIL CİMBOMLU OLUNUR?
SON günlerde gelen mektup ve fakslarla telefonlar şikayet yüklü. Özellikle F.Bahçe ve Beşiktaşlı taraftarlar tuttukları takımlara karşı sevgilerinin kalmadığın belirtip, ‘‘Oysa G.Saraylılar yıllardır ne kadar mutlular. Bizlerse tuttuğumuz takımlardan her maç sonu üzüntü ve ızdırap çekmekten bir hal olduk. Galibiyetlere hasretiz. Kapıkule'den çıkmak bizlere hayal oldu. G.Saraylılar'a imreniyor, onları kıskanıyoruz. Acaba G.Saraylı olmak istesek nasıl oluruz?’’ diyorlar.
Çok kolay. Hele Ramazan'ı idrak ettiğimiz bugünlerde iki rekat nafile namazı kılıp ellerinizi göğe açıp Tanrı'ya yakaracaksınız, ‘‘Niyet ettim, niyet eyledim Allah rızası için G.Saraylı olmaya’’ diyeceksiniz. Böylece muradınıza ereceksiniz. Oysa bir zamanlar bu dua Fenerbahçe için geçerliydi. Daha doğrusu bir zamanlar maziye bak, ne kadar Fenerliydik değil mi? Daha ne söyleyeyim, bari azıcık da tebessüm edelim diye bu cevabı yazdım sevgili okurlarım.