Güncelleme Tarihi:
Bu ne ilgi, bu ne yazışma kardeşler. Dertler sanki dert değil de deprem olmuş gibi önüme yağdı. Gönderdiğiniz mektup, faks ve e-maillere teşekkür ediyorum. İşte içinden öncelikle ayırdığım acil ve güncel birkaç örnek...
İstanbul Erenköy'den Sevim Uluçınar, Eyüp'ten Sevda Karapınar'ın dertleri müşterek ve çok önemli. ‘‘Sizden özür dileyerek yazıyoruz. Bizler, futbol hastasıyız. Maddi sorunumuz nedeniyle maçları ancak açık tribünde izliyoruz. Dolayısıyla devamlı olarak bilet kuyruğundayız. Son zamanlarda bu kuyruklara dadanan bazı ahlaksızlar özellikle bizler gibi bayan seyircileri bedenen ve lisanen rahatsız ediyorlar. Şunların haddini bildirsenize Allah aşkına’’ diyorlar.
Yani gel de çıldırma. Aslında benim taraftarlarım delikanlıdır. Aralarındaki ahlaksızlar devede kulaktırlar. Ulan deyyuslar bu kızlar hepimizin kızı, kız kardeşi. Üstelik spora gönül vermişler. Üç, beş kuruşlarıyla maça girip heyecanlarımızı paylaşacaklar. Utanmanız, arlanmanız yok mu? Sizin de kızınız, kısrağınız var. Yazık, günah değil mi? Ahh o evlatlarımızı rahatsız ederken, sizleri bir yakalasam!.. Ama polisimiz görev başında. Hiç çekinmeyin yavrularım, şikayetçi olun. Göreceksiniz, benim aslan polisim, o ahlaksızları suç üstü yakalayıp, cezalarını nasıl verecekler. Siz keyfinize bakın, ahlaksızları polisimize bırakın.
BU NASIL FEDERASYON?
İSTANBUL'dan Nasuhi Erdem ve on arkadaşı, Ankara'dan Fazıl Erkut, İzmir'den Ahmet Şendal sözbirliği etmiş gibi soruyorlar: ‘‘Milli Takım yener veya yenilir. Spordur bu. Alkışlar ya da eleştiririz. Ama bu Futbol Federasyonu nasıl bir kuruluştur ki, milli maçlarda ya da bilmediğimiz çeşitli olaylarda kendilerine oy verenleri hem de eşleriyle birlikte yurt içi, yurt dışı seyahatlere davet edip, çalsın sazlar oynasın kızlar misali milyarlarca lirayı sorumsuzca harcar. Medya haftalardır bu olayı ilgililere açıklar. Kimdir bu adamlar? Kimin parasını yiyorlar? Kasasını trilyonlarla doldurmak bahasına 65 milyon Türk'e bir tek lig maçı seyrettiremeyen nasıl bir federasyon bu? Kimse bunun hesabını sormuyor mu? Bunlara göre devletin malı deniz, yemeyen domuz mu?’’ diyorlar.
Haklısınız kardeşler. Hem de yerden göğe haklısınız. Ancak şunu iyi bilin ki, hükümet değişir de, Futbol Federasyonu'na kimseler dokunamaz. Yani Turgay Şeren kardeşimin deyimiyle ‘‘HALUK’’ bu koltuğa öylesine demir atmıştır ki, top atsanız yıkamazsınız.
Olay yalnız federasyon hazinesinin har vurup harman savrulması değil, yapılan bin tane yanlışın da inatla süre gelmesidir. Başkan, ‘‘Ben bana oy vereni takarım, gerisini takmam’’ diye diretmektedir. Önümüzde Alman milli maçı vardır. ‘‘HALUKZADELER’’ yine eşleriyle Münih hazırlığı içindedirler. Ancak bana göre ilgililer bu rezalete son verip ‘‘HALUKZADELER’’ bu defa ‘‘HALUKZEDE’’ olarak devlete bu savurganlığın hesabını mutlaka vereceklerdir.
BİRLİKTE OTURALIM
YİNE İstanbul'dan Hamdi Köseoğlu, Nilüfer Özen, Rıza Çavuşoğlu, Rüstem Çakır, Ali Tanca, Ülkü Kutan, Ferhat Sergenler soruyorlar. ‘‘Maçlarda rakip taraftarlar tribünlerde bloklar halinde adeta düşman cephelerindeki savaşçılar gibi oturuyoruz. Arada da yüzlerce polis barikatı bu görüntüyü daha da fazla tahrik ediyor. Oysa iki takımın taraftarı da birlikte otursa, emin olun hiç kimse kimseyle küfürleşip, takışmaz ve centilmence oyunu izleriz’’ diyorlar.
İlginç bir konu sevgili kardeşler. Bizler futbol denilen bu meredi 50 yıl süresince taraftarlar olarak omuz omuza, diz dize aynı tribünlerde izledik. Hepimiz ayrı ayrı kulüpleri tutar, gollerde en güzel marşları söylerdik. Çeşitli fantazilerle atışır, maç sonunda statları kol kola terk ederdik. Duygularınıza aynen katılıyor, resmi makamlarla kulüplerin biraraya gelip bu konuyu ele almalarını öneriyorum. Göreceksiniz kuvvetler dağılıp eşlerimiz kardeşlerimizle yine el ele diz dize oturup küfürsüz, kıyametsiz maçlar izleyeceğiz. Hele bu günlerde böyle bir ortama öyle ihtiyacımız var ki.
FRİKİK
KOCAELİ'nden Necip Türksoy'un faksına cevabım.
1962-63 sezonunda lig iki aşamalı oynandı. Birinci aşamada Galatasaray şampiyon olurken, 20 maçta 51 gol, ikinci aşamada 22 maçta 54 gol attı.
Yani, 42 maçta 105 gol. Golleri maça bölersek ortalama 2.50 ediyor.
Fenerbahçe'ye gelince... 1988-89 yılında şampiyon olurken, 36 maçta 103 gol attı. Ortalaması 2.86 ediyor. Özetle 1 sezonda en fazla golü Galatasaray atarken, en yüksek gol ortalamasını Fenerbahçe elde etti. Tamam mı Necip kardeş.
Şampiyonluklara gelince... 41 sezonluk ligimizde Fenerbahçe 13, Galatasaray 13, Beşiktaş 9, Trabzonspor da 6 şampiyonluk kazanmıştır. Bilginize sunuyorum.
Hürriyet Gazetesi Spor Servisi
‘‘YETER SÖZ TARAFTARIN’’ Köşesi Güneşli- İstanbul (34544) Fax: 0 212 677 04 00 E-mail: Hilgun&hurriyet.com.tr