Hititler neden yeryüzünden silindi?

Güncelleme Tarihi:

Hititler neden yeryüzünden silindi
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2002 17:58

Almanya’da Troya sergisinden sonra Hitit sergisi de ilgiyle izleniyor. Hititler’in, Firavunlar Mısır’ından sonra dünyanın ikinci güçlü devleti iken tarihten silinmeleri ve hatta unutulup gitmeleri merak uyandırdı.

Anadolu tarihsel kimliği ile dünyanın gözünü üzerinde topluyor. Troya sergisi Almanya’da büyük sükse yapar ve Troya’nın önemi konusunda Alman bilim adamları arasında büyük tartışmalar çıkarken, başka bir Anadolu uygarlığı olan Hititler üzerine sergi de Almanya’da büyük ilgi çekti. Ciddi Alman dergileri ve gazeteleri ile televizyonları sergiye geniş yer ayırdılar ve sordular: Hititler neden yokoldu?

İ.Ö.17.yy’da Anadolu ve Suriye’nin önemli bir bölümünü içine alarak Fırat ırmağından Ege kıyılarına kadar uzanan Hitit uygarlığından İ.Ö.1200 yıllarına gelindiğinde geriye pek bir şey kalmamıştı. Yani 500 yıllık uygarlık kaybolup gitti. O dönemlerde dünyanın ikinci büyük gücü olarak, Mısır kralı Ramses II’yi karşısına alan koskoca devlet, sadece gözlerden değil insanların düşüncelerinden de silinip gidivermişti.

Adı din kitaplarında

Gerçi bazı küçük devletlerin yıkılmasından sonra da varlığını sürdüren Hitit gelenekleri nedeniyle, Hitit ismi unutulmamış hatta İncil’de de yirmi kez ele alınması onu Yeni çağa kadar taşımıştı, ama Hitit anıtlarıyla ilgili tek yazılı antik belge Halikarnaslı Herodotos’a ait.

Ne var ki o da çok önemli bir hata yapmış, Karabel’deki kaya kabartmalarında Mısır kralı Sesostris III’ün profilini bulduğunu sanmıştı. Kabartma 1839’da yeniden incelendiğinde uzmanlar yine bir Mısır kaynağına rastladıklarını düşünmüşlerdi. Oysa gerçekte Hitit sanatında ölümsüzleşen Mira Tarkasnawa kabartması söz konusuydu.

Çöküşünden 3000 yıl sonra Hitit uygarlığı yeniden keşfedildi. 19. ve 20.yy’daki Anadolu gezginlerinin kaya kabartmaları ve hiyeroglifle tanışmalarının ardından, Ankara’nın 150 km doğusundaki Hitit başkenti Hattuşa (Boğazköy) bulundu. Çok sayıda çivi yazılı belgeler arasında, dünya tarihinin ilk uluslararası barış antlaşması da vardı. Antlaşma Kadeş savaşından sonra (İ.Ö.1285) Ramses II ve Hitit kralı Hattuşili III arasında imzalanmıştı.

Gün ışığına çıkarılan 30 000 çivi yazılı tablet 50 yıldan bu yana çözülmeye çalışılırken arkeologlar Hitit devleti ve yayılım alanları hakkında önemli ipuçları buldular.

İhtişam yok

Almanya’nın Bonn kentinde sergilenen Hitit buluntuları arasında altın takılar fazla değil. Ziyaretçiler daha çok kabartma ve bol miktarda da kil tabletleri izlemekle yetiniyorlar. Hatti ülkesinin kalesi bile gösterişten uzak, kayaların içine oyulmuştu (Yazılıkaya). Son yıllarda Boğazköy’deki kazılara devam eden arkeolog Jürgen Seeher de mimariden söz ederken şöyle konuşuyor: ‘Hititler, Mısırlılara göre çok daha sade yapılar inşa etmişler. Evler düz damlı ve basit planlı. Duvar resimleriyle çok ender karşılaştık. Toplantı salonu bile günümüz yer altı garajlarını andırıyor.’

Göklerin hakimi fırtına tanrısı Teşup ile birlikte sayısız doğa tanrısı hüküm sürmüştü Hatti ülkesinde.

Her ne kadar Hattuşa kralları komşu bölgelerdeki küçük krallıkları antlaşmalarla kendilerine bağlamaya çalıştıysalar da sekiz farklı dilin konuşulduğu Hitit devleti uzun süre zayıf bir birlik olarak kaldı.

Mısırlılarla savaş

İmparatorluğun askeri güçlerle birleşmesi ancak Suppiluliuma döneminde (İ.Ö. 1355-1320) gerçekleşebildi. Hitit kuvvetleri İ.Ö.1275 yılında Kadeş (Suriye) önlerine kadar ilerleyerek Mısırlılarla savaştılar. Bazı kaynaklar Mısır’ın bu saldırıyı çok küçük kayıplarla atlattığından söz ediliyorsa, savaşın esas galibinin Hititler olduğu de belirtiliyor.

Mısır’ın tanrısal kralları ülkelerini dev anıtsal yapılarla donatırken komşu Hitit devleti ortadan kalkmıştı bile. ‘İ.Ö.1200 yılından kısa bir süre sonra’ diyor Seeher ‘Hattuşa büyük bir yangınla yıkılmış geriye ne takılar, ne madeni kaplar ne de çanak çömlek kalmış.’

Oysa aynı tarihte yine büyük bir yangın geçiren Troya yerleşmesi, buluntularıyla görkemli bir zenginlik yansıtır. Troya’da örneğin olağanüstü işçilik gösteren altın takı çeşitliliğine karşın, Hitit zanaatkarları zoomorfolojik kült kapları biçimlendirmekle yetinmişlerdi.

Gelişmiş uygarlık

Ancak büyük bir sadelik içinde yaşayan Hititlerin yüksek bir uygarlık seviyesi yakalamış olmaları dikkat çekicidir. İdam cezasının neredeyse tümden kalktığı Hitit devletinde suçlular, cezalarını modern sayılacak koşullarla ödüyor, kraliçeler yönetimde söz sahibi olabiliyor ve kadınlar sorunsuz olarak boşanabiliyordu. Troya ile aynı tarihte büyük bir yangınla çökmüş olmasının yanında Hititlerden geriye kalan en heyecan verici belgeler Hitit kültürünü aydınlatan binlerce kil tableti olsa gerek.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!