Hişt, sakin ol!

Güncelleme Tarihi:

Hişt, sakin ol
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 1998 00:00

Haberin Devamı

Özgür düşünce ve ifadenin yasaklandığı, yüksek düzeyde tartışmanın nerede ise asla bilinmediği bir demirperde benzeri ülkede, hiç bir şeye hayret etmemek gerekir. Ne var ki benim bazen aklım havsalam duruyor ve ellerimi açarak, ‘‘Allahım sen bana sabır ver’’ diye yakarıyorum.

Hayret ve isyanım, geçtiğimiz haftaki Galatasaray-Altay maçından sonra doruk noktaya ulaştı. Bu maçı başından sonuna kadar adeta diken üzerinde izlemiştim. Daha ilk on dakika içinde basın tribününde yanımda oturan arkadaşım İlker Kılıç'a, ‘‘Maç çok zor geçecek; hakem felaket’’ demiştim.

Hakem Ali Aydın, kusura bakmasın ama, gerçekten bir faleketti. Sanırım bir gazetede maç sabahı çıkan yayınların etkisi altında kalmıştı ve hakkındaki iddiaları silmek amacıyla Galatasaray'ı katle uğraşır gibiydi. Futbol kurallarını bir yana atması şöyle dursun, FIFA talimatlarını da unutmuşa benziyordu. Futbol oynamak isteyen takıma en ufak bir prim vermediği gibi, futbol oynatmamak için tekme-sille çırpınan diğer takımı koruma kanatlarının altına almıştı.

İzmir'den çok sevdiğim ‘‘Büyük Altay’’ küçülmüştü. Kalesinin önüne duvar örmüş, top-insan ayrımı yapmadan vuruyor, vuruyordu. Ali Aydın bütün bunları seyrediyor ve Avrupalı bir hakemin önünde oynansa, daha ilk yirmi dakikada Altay'ın belki de dokuz kişi kalacağı maçı bir pankras müsabakası imiş gibi yönetiyordu. Derken olanlar oldu. Ali Aydın hakem olduğunu hatırladı. Bu arada daha önce yapmadıklarının acısını çıkarırcasına davrandı ve sonuçta, aslında skoru bir düzinenin üzerine çıkacak maç, Galatasaraylı oyuncuların aşırı yıpranmaları nedeniyle altı golle bitti. Ve asıl kıyamet ondan sonra koptu.

Bir takım insanlar, bedenlerle başa çıkamayacaklarını anlayınca formalarla uğraşmaya başladılar. Dünyanın her tarafında normal görülen bu davranışları karalamaya çalıştılar. Bütün bunların nedeni, öncelikle onların dünya futbolundan tamamiyle habersiz olmalarıydı. Ama bundan önce gelen bir neden daha vardı. Kişi herkesi kendisi gibi sanıyordu. Ve başka bir şey bulamayınca formaya takılıyor, ağa düşmüş yılan balığı gibi orada çırpınıp kalıyordu. Oysa ben geçtiğimiz hafta bir başka şeye işaret etmiştim.

Türkiye'de politik her olguya egemen olan odakların, futbola egemen olmalarının çok daha kolay olduğunu savunmuş ve ‘‘böyle şampiyonluğun başta Galatasaray, hiç kimseye nasip olmamasını’’ dilemiştim.

Üç gün geçmedi, Fenerbahçeli dostum Kurthan Fişek Tempo'da, ‘‘Fenerbahçe şampiyon olacak. Çünkü komuta kademesi Fenerbahçeli’’ diye yazdı. Yazısını ‘‘Emret komutanım’’ diye bitirdi. İsabet de etti. İnşallah bu bir mizah yazısıdır. Eğer uğraşacaksanız bunlarla uğraşın, formalara yakalanmaktan vazgeçin. Evren zamanındaki Ankaragücü'nün hala belini doğrultamadığını bir hatırlayın. Ve Allahınızı severseniz biraz sakin olun. Şunun şurasında futbol oynuyoruz. Bırakın da en güzel futbol oynayan ve hak eden şampiyon olsun. Başka türlü gelecek olan şey, şampiyonluk değil ancak lekedir.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!