Güncelleme Tarihi:
Hıncal'a saldırmanın dayanılmaz cazibesi..
Yani birisini büyük bir keyifle okumaya başlamayayım.. Keyfimi satırlara dökmeyeyim.. Bir şeyler oluyor sanki. Adamda bir Hıncal takıntısı başlıyor.. Ya da Hıncal'a saldırmanın dayanılmaz cazibesi onu da çekiyor..
Ercan Güven..
Spor sayfalarında okuduğum ender yazarlardan biri.. Bana en ters gelen düşüncelerini okurken dahi zevk alıyorum. Adam yazar çünkü.. Ve de Hıncal'a takılmasına, saldırmasına hiç mi hiç ihtiyacı yok..
Önce şu "Saldırı" sözcüğünü açıklamam gerek.. Yukarda Allah var. Ercan tüm yazılarında Hıncal Ağabeyine fevkalade saygılı bir üslup kullanıyor.. O zaman niye bu ağır sözcüğü seçiyorum.
Çünkü yazısı, Hıncal'ın bir fikrine yanıt değil.. "Ben öyle düşünmüyorum" değil.. Yazısı, Hıncal'ın kimliğine, kişiliğine, yazarlığına yönelik her Hıncal düşmanının ağzındaki ucuz klişeler..
Diyor ki, Perşembe yazısında..
"Duayenlerin bile 'Çağır yemeğe senin lokantanı yazayım' alış verişine girdiği" çirkin ve ucuz imasını geçiyorum..
Diyor ki..
"Ayni Hıncal Ağbi, yatağın ters tarafından uyansaydı, ya da bir başka meslektaşı onun yazdıklarını daha erken yazsaydı, bu defa tam tersine bir fikri kaleme alabilirdi ve bizi de inandırırdı.."
Bak Sevgili Ercan..
Bunca yıl okuduğun, izlediğin Hıncal Ağabeyini ne yazık ki, hâlâ tanıyamamışsın..
Üstelik adı "Ters Köşe" olan bir sütunun yazarı olmana rağmen, "Hıncal herkesin dediğinin tersini yazar" komik tuzağına sen de düşmüşsün..
Bu sebepten bir kere daha nasıl yazdığımı anlatacağım.. Özellikle de genç meslek adayları için, kulaklara küpe şeyler söyleyeceğim. Kesip cüzdanlarına koysunlar. Gazetecilik okullarında tartışsınlar..
* * *
Gazeteci olmak için insanda iki M olmalıdır mutlak.. Birisi yoksa, bırakın gidin, kalem efendisi olun, maaş alın, 20 yıl sonra da emekli..
Bu iki M'nin birincisi Merak'tır.. Merak etmeyenden gazeteci olmaz.. Gazete meraklara yanıt verir çünkü. Kendi merak etmeyen, milletin neyi merak ettiğini nerden bilecek.. Yaşamdaki her ama her şeyi merak edeceksin.. Gazetecilik bir hobi değildir, bu yüzden sadece hobilerine meraklı olma hakkın yoktur.
İkinci M, Mantık..
Merak edip öğrendiğim şeyi, bir mantık süzgeci içinde yazacaksın.. O zaman, ancak o zaman inandırıcı olursun.
Şimdi, yazına konu olan Kemal Dinçer olayına gelelim..
Ben önce Türk medyasını merak ettim ve yazdım..
"Sizler değil misiniz, göreve başladıktan aylar sonra, bir gazetecinin ısrarlı soruları üzerine 'Çocukken Galatasaray sempatizanıydım' dediği için bu ülkenin gelmiş geçmiş en başarılı Merkez Hakem Komitesi Başkanı Ahmet Güvener'i yerle bir eden, istifa ettiren.. Şimdi üstelik Fener'in maaşlı menecerliğini yapan, kongre üyesi Kemal Dinçer hakemleri denetleyen kurulun başkanı oldu, neden sesiniz çıkmıyor?.. O Kemal Dinçer değil mi üstelik Fener'de görev yaparken Saracoğlu'nda sahaya atılan bir bıçağı hakemden ve gözlemcilerden gizli alıp saklamaya çalışırken kameralara yakalanan.. Yani tam da kediye ciğer!.."
Şimdi bu soru fevkalade "Mantıklı" değil mi, Ercan?..
Ve de bu soruya niçin kimse yanıt veremiyor da, soruyu soranın yazar kimliğine saldırılıyor..
İkincisi..
Eski Federasyonu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la işbirliği yapan Aziz Yıldırım yıkmadı mı?.. Yeni Federasyon, gene ayni işbirliği içinde kurulmadı mı?.. Hasan Doğan, Erdoğan'ın kızlarının Amerika bursunu ödeyen arkadaşı ve her kapının ardında söyleniyor, Aziz Yıldırım'ın iş ortağı değil mi?..
Bu federasyon ve kurullarında Aziz Yıldırım ve adamı Şekip Mosturoğlu'nun etkisi bilinmiyor mu?..
Fenerbahçe'in maaşlı meneceri Kemal Dinçer başka bir kuruluş içinde Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu Başkanlığı'na gelebilir miydi?..
Şimdi hafta sonu sadece maç izleyip dört satır yazı yazarak, mebus maaşı kazanan adam, bu arpalığın elinden gitmesini ister mi?..
Bu ortam içinde bazı şeyleri görmezden gelip, bazılarının altını çizmenin fevkalade menfaatine olduğunu düşünmez mi?..
Kemal'in bir şey söylemesine gerek yok. Para öyle ballı, iş öyle kolay ki, bir takım ucuz adamlar kendiliklerinden önlem alacaklardır. Nitekim aldılar da.. SABAH'ta Emrah Kayalıoğlu maç maç, adam adam kimlerin ne zaman neyi görüp, neyi görmediklerini yazıyor, Gözlemci ve Temsilci, ya da Kemal'in adamları olarak..
Şimdi burada mantıksız olan şey ne?..
Ya da insanın merak etmeyeceği..
Bu soruların yanıtı yok.. Ne var?..
Hıncal azgın teke.. Bir beleş yemeğe yazı yazar.. Her şeyin tersini yazmaya meraklıdır. Ak dediğini, Kara diye de savunur..
Bakın kardeşlerim.. Bakın sevgili meslektaşlarım..
Diyelim ki, seks düşkünü, genç kızlara meraklı bir sapık, kalemini üç kuruşa satan bir rezil, her fikri keyfi ve menfaatine göre savunan bir iğrenç adamım..
Size ne?..
Okuyorsanız eğer böyle bir adamın yazısını, fikrini gene de tartışıyorsanız, o zaman fikrine yanıt verin.. Fikirlerine ve sorularına yanıt verin de görelim boyunuzu..
Hıncal'ı aşağılamak, onun fikirlerini yok etmez. Tersine sizin o fikirleri çürütmekteki aczinizi gösterir. "Fikrini çürütemiyorum, bari adamı çürüteyim.."
Bir de Sevgili Dostlar,
Erkekseniz.. Kendinize güveniyorsanız, uygarsanız, Hıncal'a yanıt vermeden önce, köşenizde, açık ve net Hıncal'ın ne dediğini alıntılayın, kendi görüşünüzü, yanıtınızı ondan sonra koyun.
Okurunuz benim yazımı okumuyor. Sizin yazdığınız ve anlattığınızı doğru sanıyor. O zaman da meydan size boş kalıyor. Okurunuzu kandırıyorsunuz.
Bunun adı kaçak güreşmektir. Gazeteciliğe sığmaz..
Tamam mı?..