Hilmi Yavuz'u gazeteye alsaydık dinozor demezdi

Güncelleme Tarihi:

Hilmi Yavuzu gazeteye alsaydık dinozor demezdi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2000 00:00

Haberin Devamı

‘‘Dinozor tartışması’’ yeni bir boyut kazandı. İlhan Selçuk'a ‘‘dinozor’’ diyen Hilmi Yavuz'a, Hikmet Çetinkaya yanıt verdi. Çetinkaya, ‘‘Hilmi Yavuz, Cumhuriyet'e köşe yazarı olmak istedi, kabul edilseydi böyle yazar mıydı?’’ dedi.

HİLMİ Yavuz'un Zaman Gazetesi'nde Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk'a yönelttiği cuntacılık ve 40 yıldır aynı şeyleri yazma' eleştirisine yanıt yine Cumhuriyet'ten geldi.

Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya dün, Politika Günlüğü köşesinde, 'Günce'sinden notlarla ‘dinozor’ suçlamasına yanıt verdi.

Çetinkaya, 'Yalakalık Nedir?..' başlıklı yazısında, Hilmi Yavuz'un, geçmişteki sohbetlerde, Selçuk'e övgüler yağdırdığını ve Cumhuriyet'te çalışmak isteğini dile getirdiğini belirterek şu soruyu sordu:

‘‘Acaba Hilmi Yavuz'a istediği ücret verilseydi ve Cumhuriyet'te köşe yazarı olsaydı, yazısının başlığını şöyle atabilir miydi:

İlhan Selçuk 40 yıldır aynı şeyleri yazıyor ve insanı bezdiriyor...'

Sahi sizce iki yüzlülük ve yalakalık nedir Hilmi Yavuz?’’

YALAKALIKÖRNEKLERİ

Hikmet Çetinkaya, 10 Haziran 1994'teki bir yemekte geçen konuşmaları şöyle aktardı:

‘‘İlhan Selçuk, Nurettin Sözen, Hilmi Yavuz ve ben Çatı Restoran'da beraberdik...

Sohbet koyulaşmıştı...

Hilmi Yavuz, İlhan Selçuk'a övgüler yağdırıyor, onu ilahlaştırıyordu...

Hilmi Yavuz'u dikkatle izliyordum...

Diyordu ki:

'Abi, sen ve arkadaşların gazeteden ayrıldıktan sonra Cumhuriyet'i almamaya başladım. Ne zaman döndünüz sevinç çığlıkları attım...'

İlhan Selçuk sessizce dinliyordu Hilmi Yavuz'u:

O konuşuyordu:

'Abi yazılarında bir derinlik ve felsefe var senin. Bu hiçbir yazarda yok. Ben şairim, bilirim. Sen aydınlanmanın bir ışığısın...'

İlhan Selçuk gülümseyerek yanıt verdi:

'Hilmi bizde ne zaman yazmaya başlayacaksın?...'

Sanırım Hilmi Yavuz böyle bir teklif bekliyordu:

'Hazırım İlhan Abi!..'

NEÖVMESİ, ONATAPIYORUM

Çetinkaya, o sohbette, 'Hilmi Yavuz, biraz da Cumhuriyet'i eleştir; hep İlhan Abi'yi övüyorsun!..' sözlerine de şu yanıtı almış:

'Ne övmesi, ben ona tapıyorum!'

Hikmet Çetinkaya daha sonra 12 Mart 1971 sonrası, bir temmuz akşamı Büyükada'daki bir sohbeti hatırlatıyor:

‘‘Bir temmuz akşamında Bülent Dikmener , Hilmi Yavuz ve ben Büyükada'ya gittik. Bir meyhanede iyice içtik...

Hilmi Yavuz, Bülent'in omzuna elini attı:

‘Bana Cumhuriyet'in genel yayın müdürlüğü yakışmaz mı?’’

O tarihte ya askerliğini yapıyordu ya da yeni terhis olmuştu...

Bülent, Hilmi Yavuz'a baktı:

‘Sana yakışır!''

Uzun süre bu düşle yaşadı Hilmi Yavuz!.. ''

CUMHURİYETZİYARETLERİ

Çetinkaya, Hilmi Yavuz'un Zaman gazetesinde yazmaya başlamadan önce Cumhuriyet'e ziyaretlerini sıklaştırdığını belirtiyor:

‘‘Bir gün İlhan Selçuk; Orhan Erinç, İbrahim Yıldız ve bana sordu: ‘Hilmi Yavuz bizde yazmak istiyor, ne dersiniz?''

Yanıtımız şu oldu: ‘Cumhuriyet'in genç yazarlara gereksinimi var!..''

İlhan Selçuk:

‘Hilmi de genç sayılır canım! Gelsin Orhan'la konuşsun...''

Hilmi Yavuz, Orhan Erinç'le konuşmuştu... Dün sabah Orhan Erinç görüşmeyi şöyle anlattı:

‘Hilmi Yavuz'un istediği parayı çok buldum. Bunu kendisine söyledim. O da kabul etmedi...''

Bir süre sonra Fethullahçıların Zaman Gazetesi’nde yazmaya başladı... ''

Hikmet Çetinkaya İlhan Selçuk'un 'iyi niyetinden, kimi zaman çevresini kuşatan ikiyüzlülerden ve yalakalardan' çektiğini de yazıyor.

HİLMİ YAVUZ NE DEMİŞTİ?

Değişmemeyi erdem sanıyor

Bu tür insanların yıllardan beri aynı şeyleri yazdıkları, aynı şeyleri düşündükleri, hatta dünyanın en temel ilkesi olan değişmeye karşı bir tavır aldıklarını biliyoruz. Dünyada değişmeyen tek şey varsa değişimdir ama, bu insanlar değişmiyorlar ve bunu bir tür tutarlılık gibi sunuyorlar ve bundan bir erdem çıkarıyorlar. Biz tutarlıyız, biz dönmedik.

Birdenbire sıkıldım. Çok bireysel bir şey, sıkılma hakkımı kullanıyorum, bu insanlardan sıkılıyorum ve sıkıldığımı söylemeliyim. Bu insanların cevap verme konusunda bir duyarlılıkları olmayacağını da biliyorum. Onların kendilerine göre küçümseme yöntemleri vardır.

Küçük bir dipnotla, meselenin özüne dokunmadan harcama yoluna giderler. Ama biliyorum ki bu konuda yalnız değilim. Yazıda da belirttiğim gibi, Hasan Cemal ekibinin tasfiyesinden sonra bütün ağırlık İlhan Selçuk'un eline geçmiştir. İlhan Selçuk köşe yazarı da olsa, gerçekte gazetenin hem fikriyatını hem bütün ayrıntılarını yönetir. İlginç olan şu:

İlhan Selçuk'un Cumhuriyet'e girdiği yıllarda ben de gazetedeydim. Gazetenin, o günün koşullarıyla örtüşmeyen, eskimiş bir kimliği olduğunu düşünenlerin arasında ben de vardım. Nadir Bey bunun farkına vardı ve gazeteyi günün koşullarına uygun hale getirecek yöntemler düşündü.

O zaman Burhan Felek yıllardır yazıyordu, muhafazakarlığı Burhan Felek temsil ediyormuş gibi bir tavır

alındı. Önce Cevat Fehmi Bey sonra Burhan Felek tasfiye edildi. İlhan Selçuk'un Burhan Felek'in tasfiyesinde rolü oldu. Nadir Beyi ve yakın çevresini yakın markaja aldı. Burhan Felek'te karşı çıkılan şey yıllardır İlhan Selçuk için de geçerli. O da kırk yıldır yazıyor, bana mısın demiyor.

O cuntacılığı bir hayat biçimi haline getirmiştir. Gerek kendi dostlarıyla ilişkisinde, gerek patronlarıyla olan ilişkisinde belli bir iktidar kurabilmek ve bu iktidarı yeniden üretebilmenin koşullarını sağlayacak taktikler, oyunlar geliştirmek üzerine kurar her şeyi.

Kemalizmi de sosyalizmi de birkaç slogana indirgemiştir. Bu sloganlara bir tür üslup cilası çeker, ki o üslupta da büyük ölçüde Yusuf Ziya'nın etkisi vardır. Bu cilayı kaldırdığınızda düzayak, basit bir Kemalizm çıkar ortaya.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!