Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2005 21:37
Hidrojen yakıtı ile çalışan deneme amaçlı elektrik santralı, Utsira adasında başladı. Elektrik santralı sadece rüzgar enerjisi ve hidrojenle işliyor.
Norveç’in 220 nüfusluk Utsira adası dünya çapında bir ilke imza atması nedeniyle ilk kez bu kadar çok konuğu ağırlıyordu. Şirket temsilcilerini, hükümet görevlilerini ve basını bu küçük adaya çeken yeni elektrik santralıydı.
Norveç, Suudi Arabistan ve Rusya’dan sonra dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olmasına rağmen, Utsira’da ilk kez tek bir damla fosil yakıta ihtiyaç duymayan bir elektrik santrali denenmekte.
Bu bir yerde hidrojen devrinin ilk genel provası sayılabilir. Enercon firması iki rüzgar türbini kurdu. Bunlardan biri adadaki yetmiş konuttan onuna bağlı olan bir elektrik ağını besliyor.
Türbin, rüzgarın şiddetine bağlı olarak gerekli olandan fazla elektrik enerjisı ürettiğinde, bir elektrolizör, artı enerjiyi suyu hidrojen ve oksijene ayırmak için kullanılıyor ve oksijen havaya salınırken, hidrojen basınçlı bir tankta depolanmakta.
Hidrojen depoda
Türbin ender de olsa kriz nedeniyle ya da kasırga sırasında durdurulduğunda depolanmış hidrojen, enerji ihtiyacını karşılamakta. Gerekli olan elektrik enerjisi bir yakıt hücresi ve bir jeneratörle üretilmekte. Bu şekilde yenilenebilir enerji miktarı önemli ölçüde düşmesine rağmen sağlam bir elektrik ağı oluşturulmakta.
Depolanan hidrojenin bir kısmı deniz motoru ve otomobil yakıtı olarak da kullanılabilir. Çevreye daha duyarlı bir enerji üretimi düşünülemez bile. Depolanmış hidrojenin yakılması sırasında sadece su açığa çıkıyor, zararlı maddeler oluşmuyor. Bu tür enerji ekonomisinin hayalini çevreye duyarlı olanlar petrolden sonrasının dünyası için düşlüyorlar.
Türbinlerin altında uzanan beyaz konteynır içindeki tesisin parçalarından çoğu teknik yenilik bile değil. Elektrolizörle hidrojen üretimi yüz yılı aşkın bir süredir uygulanmakta. Gazı, kimyasal elektrikle suya dönüştürerek elektrik ve ısı üreten yakıt hücresi de 1839 yılında bulunmuştu.
Durmadan elektrik
Utsira’da yeni olan özellikle de en az görüneni: elektronik ayar tekniği. Bu sistem, türbin ve yakıt hücresiyle elde edilen değişken enerji miktarından, tam tamamına 50 hertzlik ve 230 voltluk gerilimin oluşmasından sorumlu
"Adadaki elektrik ağını rüzgar enerjisine dönüştürme çabaları bugüne kadar hep başarısız olmuştu" diyor Utsira’daki tesisi kuran Enercon mühendisi Rolf Rohden. Problemin patent çözümü şimdi beyaz konteynırlardan birinde işliyor:
Burada dönen 2,5 tonluk bir hız türbini saatte beş kilovatlık enerji depolamakta. Elektrik ağının zayıflaması halinde de hemen elektrik üretebiliyor. Normalde tam otomatik olarak işleyebilecek elektroniğin tümü güvenlik açısından Aurich’teki Enercon santraline bağlı.
Küçük onarım işlerini gelecekte Norveçli mühendisler, büyük problemler ise İsveç veya Almanya’daki çalışanlar giderilecek. Adadaki başlıca sorun iklim. Batı rüzgarları her yere işliyor. Türbin üretimi için ayrılan eski liman şimdiden kötü hava şartlarına kurban gitti. Bu yüzden "Utsira, araştırmalarımız için ideal bir yer" diyor tesisin sahibi olan Norveç’in ikinci büyük enerji kuruluşu Hydro. Burada işlediği taktirde her yerde kurulabilecek.
Fosil yakıt çöpe
Aynı tekniğin diğer bölgelerde uygulanmasına dayanan projeler yapıldı bile. Mesela Kuzey Kutbu’nda Avustralyalılara ait bir araştırma istasyonunda bir hidrojen deposu kurulacak. Burada şimdiden daha önce bir yılda kullanılan 800.000 litre dizelin dörtte üçü yerine iki rüzgar türbiniyle elde edilen elektrik enerjisi kullanılmakta. Ve hidrojen tekniği sayesinde fosil yakıt tamamen gereksiz kalacak.
Azur adaları da bağımsız elektrik ağına büyük ilgi göstermekte. Utsira’da denenmekte olan teknik öte yandan Afrika’daki maden kuruluşları için de çok uygun. Sonuçta dizel jeneratörlerinin yakıtı burada pahalı olduğu kadar geleceği belirsiz olan bir enerji kaynağı.
Uç koşullarda hidrojen ekonomisinin kapıları açılabilir mi? Bu pekala mümkün. Çünkü yoğun nüfuslu endüstri ülkelerinde çevre bakanlıkları ve enerji kuruluşlarının vaatlerine rağmen geleceğin enerjisine geçiş hala uzakta. Çünkü petrol hala çok ucuz ve CO2 emisyonunun bedelini de hesaplamak hala mümkün değil.
Yüzme havuzu bile
Ayrıca yakıt hücresi tekniği de henüz tam gelişmedi. Gerçi hidrojeni elektrik ve ısınma enerjisine dönüştüren aletler her fuarda sergileniyorlar ama, Hydro kuruluşu Utsira projesi için sağlam bir yakıt hücresi aradığında üreticilerden ses çıkmamıştı.
Ancak altı ay sonra bir Danimarka firması nihayet uygun bir tesisi kurmaya cesaret ettiyse de randımanı düşük. Hidrojen enerjisinin üçte biri elektrik üretimi sırasında boşa gidiyor. Üstelik hidrojenin depolanması bile enerji gerektiriyor.
Çünkü gazın önce elektrikli pompayla yoğunlaştırılması lazım. Yoksa on metre uzunluğundaki tank, ada sakinlerinin iki günlük elektrik ihtiyacını bile karşılayamaz.
Bununla birlikte adada (ve Norveç’te) elektrik enerjisi sorunu yok. Sonuçta Norveç, muazzam petrol ve doğal gaz rezervlerine rağmen, elektrik ağının %100’ünü hidrojen santralleriyle beslemekte. Bu nedenle de elektrik enerjisi çok ucuz ve neredeyse herkes elektrikle ısınmakta.
Norveç’teki konutlarda yılda yaklaşık 25.000 kilovat elektrik tüketilmekte. Hatta Utsira adliyesinin hemen yanındaki halka açık yüzme havuzu bile elektrikle ısıtılıyor.
Araşırma geliştirme
O halde rüzgar-hidrojen teknolojisi çabası niye? "Bu teknik bize göre araştırma ve gelişme demek" diyor Hydro şefi Reiten. "Tamam, bugün petrol ve gaz sayesinde iyi kazanıyoruz ama gelecekte bunlar iyice azaldığında hidrojeni sunmaya hazır olmamız gerekir."
Norveç sadece fosil enerji değil, enerji üretimi teknolojileri de ihraç ediyor. Norveç enerji kuruluşu bu yüzden patlayıcı gaz için güvenli nakil yöntemleri ve benzin istasyonlarındaki hidrojen üretimine yönelik sağlam elektrolizörler de geliştirmekte.
Rüzgar- hidrojen tekniği araştırmasının maliyeti beş milyon euroyu geçmeyecek. İki yıl boyunca yeni bilgiler edinilip değerlendirilecek. Tesis, araştırmaların tamamlanmasından sonra tekrar sökülecek ama iki türbin birkaç yıl daha elektrik ağını beslemeye devam edecek.