Her hamle hatalıydı

BEŞİKTAŞ’ta işler son sürat kötü giderken insanın gözünün önüne şampiyonlukla biten sezon sonundan bugünlere kadar geçen süre geliyor.  Önce Mustafa Denizli’nin Çeşme’den dönüp-dönmeyeceği ve yeni sezonda Beşiktaş’ın başında olup olmayacağı beklendi. Denizli kararını verdiğinde Haziran ayının ortasına gelinmişti. Sezon hazırlıkları da tuhaf başladı Kara Kartal’da. İstanbul dışına çıkılmadı. İspanya için turnuvaya gidilmekle yetinildi. Ki, o turnuvada finale çıkılsa Süper Kupa’nın finalinde as kadrosuyla mücadele edemeyecekti siyah beyazlılar. Bu küçük dipnot sezonun neden bu kadar kötü başladığının da bir göstergesi oldu. Aynı gün iki maç oynayacak kadar habersiz bir program var ortada.    �

Transferler deseniz onlar da öyle. Gaziantep’e sayılan milyonlarca Euro karşılığı İsmail Köybaşı ve son düzlükte takıma katılan Tabata’nın ederinin kat be katına transfer edilmesini kim açıklayabilir?

KiM AÇIKLAYACAK
Yine Nihat’ın hazırlık kampına katılmamasına rağmen Denizli’nin olmazsa olmaz ısrarlarıyla takıma dahil edilmesini ve her türlü dengeyi alt üst edişini kim nasıl anlatacak? Verimli olacağına hangi Beşiktaşlı gönülden inanıyor?

Geçtiğimiz sezon sonu bedelsiz Marsilya’ya giden Cisse’nin yerine alınan Fink’in devre arası kiralanacağının konuşulması acizlik değil de nedir? Saha dışındaki bu karışıklar ve belirsizlikler elbette ki saha içerisine de yansıdı. Geçtiğimiz sezonun pozisyon bulmakta sıkıntı çekmeyen takımı, bu sezona gol atamayarak başladı. Her geçen maç işler oturacak dendi ama işler oturmak yerine ayağa kalktı! İsmail’e verilen onca paraya karşın sol kanatta sağ ayaklı Ekrem Dağ’ın kullanılması Denizli’nin de çaresizliğini gösteriyor.

DENİZLİ’NİN ÇARESİZLİĞİ
“RT15” diyerek C.Ronaldo’ya nazire yapılan Tabata bugüne kadar ne verdi, ne kadar oynatıldı? Ayrıca Şampiyonlar Ligi’nin en pahallı yedeklerinden biri olması da dikkat çekici bir unsur. Bonservisi iki arada bir derede alınan Delgado sakatlıklardan kurtarabilecek mi? sorusunun da cevabı yok. Tamam bu soruların cevapları zor olabilir. Peki sezonun 10 maçı geride kalırken her maçta hangi futbolcunun sahaya çıkacağını bilememek ve acabalarla İnönü’nün yolunu tutmak Beşiktaş’ın ve Denizli’nin çaresizliğinin özeti değil midir?

BAŞKAN SUÇSUZ MU!
Tüm bu çaresizlikler içerisinde yönetsel hatalar mutlaka yapılmıştır. Ancak takımın bugünkü durumunda başkan Demirören’in payı yok mu. Geçen yıllarda Celal Kolot ve Mario Berk’in her konuda anlaştığı İtalya Milli Takım defans oyuncusu Legrotaglie, İngiliz Milli Takım’ın yeni golcüsü Carlton Cole’nin reddedilmesi, Tottenham’da oynayan Dos Santos’un yerine iki katı fiyat verilerek alınan Tabata ve İsmail Köybaşı’nın kadroya dahil edilmesinin suçlusu kamuoyunda Denizli gibi gösterilse de, asıl isteyenin Demirören olduğu gerçeği yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Hatta yönetimin önemli isimlerinin “Denizli’nin de bu transferlerde payı var ama Başkan bize danışmadan Tabata, Ferrari, Nihat ve İbrahim Kaş transferlerini gerçekleştirdi” yorumunu yapması dikkat çekiyor. Geçen yıl kazanılan kupaların kutlanmasında önemli pay sahibi olan asbaşkan Levent Erdoğan’ın bazı yöneticiler tarafından eleştirilmesi de düşündürücüdür.

KONTROL YOK!
Ancak unutulmaması gerekir ki daha fazla ısrar başkanı çok önde olduğu seçim yarışında gerilere çeker. İki kupalı hocamızla vedalaşıp yeni bir yol haritası çizmek elzem olmuştur. Çaresizlik kadar hatta ondan daha da kötü olan bu çaresizliğe ortak olmaktır. Denizli ne olursa olsun kariyerinin tartışılamayacağını söyleyerek yaşanan ve yaşanacak kaostan kendini sıyırıp gidecek. O halde bir an önce gitsin.

Beşiktaş’a daha fazla zarar vermeden. Alkışlarla gitsin yoksa gidiş şekli iki kupayı gölgede bırakacak kadar dramatik olacak. Çaresizliğe şu ana kadar ortak olan başkanın parasını ve sağlığını vermiş olması ise onun açısından hafifletici sebep olsa da çaresizliğe ortaklık affedilmez bir hata olarak kalacak hafızalarda. Ama ben başkanın bunu silecek hamleleri yapacağına inanıyorum Başkanın tek suçu Denizli ile bu sezona devam etmesi ve profesyonelce kontrol etmeden her dediğini yapmasıydı.

Tüm transfer başarısızlıkları belki de tarihinde ilk kez Beşiktaş taraftarlarını öfkelendirdi. CSKA maçı dönüşü havalimanında kıvılcım ateşlendi. Denizli ile İnönü Stadı’nda yapılan karşılaşma tam bir kaosa dönüştü. Numaralı, kapalı ve açık tribünde ele avuca sığmayan ve dünyada örnek gösterilen taraftarlar birbirine girmesini kim izah edebilir. Sezon başından bu yana tribünlerde kol kola maç izleyenlere ne oldu da birbirlerine girdiler.

“Yeter Yıldırım Demirören” diyen ile “Her yerde her zaman en büyük kartal” diyen de... Sesini çıkartan dayağı yedi. Açık, kapalı ve numaralı hep bir ağızdan yükselen “istifa” sesleri başarısız transferlerin faturası mıydı?.

HESAP GENEL KURULDA SORULUR
Buna rağmen Büyük Beşiktaş’ın gerçek taraftarı hava alanı önlerinde 106 yıllık kulübü temsil eden başkanının arabasını tekmelemez ve yumurta atmaz. Bu kesinlikle gerçek Beşiktaşlılık değildir. Gerçek Beşiktaşlı gider sandıkta asilce oyunu kullanır. Ancak beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz. Beşiktaş’ın 2 genel kurulu Yıldırım Demirören’e başkanlığı uygun görmüştür. Bu nedenle gerçek Beşiktaş taraftarının kulübüne en iyi şekilde destek olacağını sanıyorum.

GENEL MENAJER ŞART
Gerçi simsarlar pazara çoktan çıktılar. Ersun Yanal haberleri boy gösterdi medyada. Gelenin gideni aratacağı bir modeli pohpohlayanları Allah’tan biliyor başkan da bu oyunlara yol vermiyor.

Dünyayı yeniden keşfe gerek yok. Başarılı teknik kadroların hepsinde kuvvetli genel menajerler var. Beşiktaş için de kaçınılmaz nokta burası. Yeni hoca kim olur nasıl olur tartışılır ama Beşiktaş Futbol Takımı hocanın kollarına bırakılamayacak kadar büyük ve önemlidir. Hoca kim olursa olsun Mustafa, Ahmet, George, Hans fark etmez. Bu gömlek bol gelir. Adam akıllı bir genel menajer şart dedirtir. Aksi halde başarısızlık kaçınılmaz olur.

BÖLÜNDÜLER

Beşiktaşlı taraftarlar Denizlispor maçı için stadı doldurmuştu. Ancak her zaman birlikte hareket eden siyah beyazlılar, bu sefer ikiye bölünmüştü. Bir kısım Demirören’e destek verirken, bir bölüm de  protesto etti.