Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2002 01:37
Şampiyonluk yarışında kimse hata yapmak istemiyor. Zirve yarışı stresi getiriyor. Takımlar psikolojik baskı altına giriyor. Futbolcular her an her şey olur korkusu içinde. Ve takımlarda lider oyuncunun olmaması kötü futbola neden oluyor.
Türkiye Futbol Ligi 44. sezonunu yaşarken, ligin bitmesine 5 hafta kala ne şampiyon belli, ne de ligden düşecek takımlar. Kimine göre lig ateşten gömlek, kimine göre de cadı kazanı. Uzun yıllar üç büyüklerin hiç bu kadar atbaşı gittiği görülmedi. Ancak G.Saray, F.Bahçe ve
Beşiktaş son haftalarda puan kaybederken, kötü futbollarıyla dikkat çekiyor. İşte HÜRRİYET yazarları, Türk futbolunun lokomotiflerinin neden kötü futbol oynadığını açıkladı.
TOGAY BAYATLIÜÇ büyük takım da psikolojik baskı içinde. Üç büyük takımın da puan cetvelinde çok az farkla birbirleri ile yarışması, futbolcular üzerinde bunalım yaratıyor. Hepsi korkuyor, hepsi önce hata yapmamayı, kalelerinde gol görmemeyi düşünüyor. Aynı konu teknik direktörler ve yöneticiler için de geçerli.
VEDAT OKYARPROFESYONEL çerçeve içinde top oynayan adam. Transfer ayı geldiğinde sahanın dışında hiç strese girmeden tabii ki hakettiklerini istemeyi biliyorlar. Bilsinler de, hani bir yerde işlerini biliyorlar diyelim. Sahanın içine girince ligin boyu kısaldı. Strese giriyoruz demek ne kadar profesyonellik. Böyle diyen, böyle düşünen futbolcu varsa ben de ona amatör futbolcusu derim. Futbol oynama kalitesi iyi olan iyi oynar. Para istemeyi bildikleri gibi bana da top oynayacaklar. Benim başka birşeye aklım ermez.
KORKUT GÖZEBEŞİKTAŞ'ın teknik yapısı yeterli değil. Bir Tümer'in yokluğu işleri alt üst edebiliyor. G.Saray, Sergen gibi bir liderden yoksun kalmanın sıkıntılarını yaşıyor. Deplasmanlarda onu arıyor. F.Bahçe bir türlü beklenen tempoyu yakalayamadı. Rakip savunmanın üzerine giderken, sanki mevsimler değişiyor. Bir de Anadolu'nun gücünü gözardı etmeyin. İstanbul'a korkmadan geliyorlar. Sakın bir fantazi gibi düşünmeyin. Zaman zaman 3 büyüklerden iyi oynuyorlar.
DEVRİM SAĞIROĞLUBU sezon lig, geçmişe oranla daha renkli geçiyor. Her takım, üç büyüklere karşı kanının son damlasına kadar mücadele ediyor. Beşiktaş ve G.Saray kolektif oyuna yatkın olmakla birlikte, bireysel oyuncu kalitesi açısından yeterli düzeyde değil. F.Bahçe'de yıldız çok, ama kolektif oyun yok. Üçünün bu kifayetsizliği, karşı takımların da direnci, oyunu kilitliyor. Kalitesiz oyun puan kayıplarını beraberinde getiriyor.
İLHAN SÖYLERLİGİN dibindeki kazan ‘‘Fokur fokur kaynıyor’’ herkes can derdinde. Kimse küçük büyük demiyor. Nasıl
Galatasaray, Avrupa sahalarında kimseyi büyütmeyip savaşıyorsa, alt tabaka da, üst tabakaya kafa tumasını biliyor, lige de tat katıyor. Galatasaray'a gelince, oyun içinde gerçek bir oyun okuyan bir lidere sahip olmaması başını ağrıtıyor. Bunun da faturasını ağır ödüyor.
ERCAN SAATÇİASLINDA her takım için ayrı bir değerlendirme yapılmalı. Ama bu 3 büyük takımın, aynı ligde oynadıkları için kötü futbollarını birbirlerine yansıttıkları da bir gerçek. Hakem tartışmalarının, federasyon ve kulüp yöneticilerinin demeçleri futbolcuların ruh hallerini etkiliyor. Son haftalara 3 takım da eşit puanlarla giriyorlar. Futbolcular, ‘‘Her an her şey olabilir’’ korkusunu yaşıyorlar. En büyük etkenlerden biri de
Dünya Kupası'na gidecek Milli Takım'a olan ilgi azlığı ile transfer dedikoduları. Tüm bunlar futbola yansıyor.
KANAT ATKAYA‘‘GELDİ bahar ayları, gevşer gönül yayları’’ demekle işin içinden çıkılamaz. G.Saray'ın problemleri belli. Birincisi Sergen'in eksikliği, ikincisi Lucescu'nun '80 model İtalyan futbolunu andıran sıkıcı oyun planı. F.Bahçe'ye gelince; zaten hiç iyi olmadı ki. Gençlere fırsat tanımadığı sürece de böyle gider. Beşiktaş en iyi hücum yapan takım ama oyuncular seyirci baskısına taktılar kafalarını. Ligi kim alırsa alsın, ‘‘Şampiyon’’ diye tur atmamalı bence bu sene.