Güncelleme Tarihi:
Beşiktaş’ın 2-1 kaybettiği son maçta; Fatih Kaya yazıyor
Fenerbahçe’nin attığı golden önce faulü çalamayan…
Semih’in attığı golden önce ofsayt bayrağını kaldıramayan…
Selçuk’un Ersnt’i indirmesine penaltıyı veremeyen…
Hakem triosu ile aynı…
Yunus Yıldırım, Serkan Gencerler ve Volkan Narinç...
Hepsi ayrı ayrı pozisyonların içindeler…
Kaderin oyunu gibi…
Şimdi…
Uyum sürecini aşmışlar…
MHK'de değiştirmeden atamayı yapmış…
İyi bir 3’lü olduklarına kanaat getirilmiş...
Süper Kupa Finalini yönetecekler…
Dönelim 2008 Mart ayına; Beşiktaş – Fenerbahçe şampiyonluk maçı, hakem yine Yunus Yıldırım…
Bütün Türkiye’nin gördüğü pozisyonu göremiyor!
Kazım’ın ceza sahasında elle müdahalesine “oynayın, oynayın” işareti yapıyor…
Süper Kupa maçı çok önemli bir maç değil…
Lig ve Kupa Şampiyonu Beşiktaş, zaten tescilli ‘Süper’…
Formalite anlamında bir kupa…
Ancak, MHK öyle bir atama yapıyor ki…
Beşiktaş cephesi iyice geriliyor…
İnat yapar gibi…
Almanya’da oynansın ‘yok’!
Ertelensin ‘yok’!
Bir de üstüne Yunus Yıldırım…
Pes doğrusu!
Barış Kupası…
Derinlemesine inceleme yapmaya çok gerek yok.
Sezon öncesi eksiklerin görülmesi için yapılan maçlar bunlar...
Yine de yenilerin, eskiler ile adaptasyon sürecini izlemek heyecan verici...
Üstüne üstlük bu çocukların hepsinin olumlu sinyaller vermesi daha da keyiflendiriyor...
Kısa özetlersek...
Gördüğüm artılar...
- İlk 15 dakika topa daha fazla sahip olarak oyuna hakim olma isteği...
- Rakibe her alanda basarak top kapma mücadelesi...
- Kapılan toplar ile süratli çıkıp skor elde etme planı...
- Orta alanda tek paslar ile kanatlardan hücumu sonuçlandırma...
Doğrusun söylemek gerekirse bu kadar erken süreçte iyi futbol beklemiyordum...
Çok etkilendim...
Kısaca futbolculara değinirsek…
Ferrari tam hazır değil... Çok ağır... Kendiside “yüzde 45 kapasitei ile oynuyorum" diyerek bunu kabul ediyor...
İsmail, geçen 2 maça oranla biraz durgundu... Gereksiz hamleler yaparak oyundan düşüp, rakibini kaçırdı... Daha kontrollü basması lazım... Öncelikli görevinin savunma olduğunu hiçbir zaman unutmamalı...
Erhan, bir alkışı haketti. Avrupa'nın en güçlü ve süratli futbolcularının başında gelen Hulk'a sadece bir kere geçit verdi... Aynı zamanda hücuma da katkıda bulundu...
Dün gecenin Fink ile beraber en iyisiydi...
Fink demişken ona da değinmeden olmaz... Ernst'in tahtı sallanacak gibi... İşin esprisi bir kenara... Savunma ve hücumun bu kadar gelişmesindeki baş aktör... Aynı zamanda potansiyel bir gol tehlikesi takip etmekten yoruldum…
Yavaş yavaş değil çok hızlı adımlar ile gelişiyor...
Devam edelim...
Tello'nun topu daha az ayağında tutması lazım...
Lyon maçında kaptırdığı topa benzer bir hareketi, Porto maçında da yaptı...
Ancak rakip değerlendiremedi...
Uğur ve Serdar için artık konuşulacak bir şey kalmadığını düşünüyorum...
Her şey onların elinde... Serdar'da geçen maçlara göre biraz kıpırdanma vardı. Ancak yeterli mi? Bence hayır...
Daha fazla çalışmaları lazım...
Beşiktaş'ı ciddi anlamda beğendim...
Hem kalite olarak hem de futbol olarak rakiplerinden çok ilerde...
8 numara sahibini buldu...
Sezonun flaş transferi sonunda formasına kavuştu...
Nihat’ı Beşiktaş forması ile izlemek, 10 dakika bile olsa çok keyifliydi...
Villarreal'de yaşadığı o şansız sakatlıkları geride bıraktığını gördük...
Böylelikle “sakat o sakat” diyenlere de en güzel cevabı verdi…
Kara Kartal'a çok faydalı olacaktır...
Yuvana hoş geldin Nihat...