OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 09, 2000 00:00
HAYATIMIN ERKEĞİ MÜKREMİN VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ "Ağzını açan bir daha kapatamaz, açık söyleyeyim!"(Mükremin fitili kapmış, tehditler savuruyor. İşin şakası yok! Tehditlerin nedeni de, annesi Telviye Hanım'ın birbaşka tehdidi. Kendi uygun gördüğü kız için, 'Yarın o kızı göreceksin!' emrini alan Mükremin'de şafak atmış bulunuyor. Lütfiye ile eniştesi Fadıl'ın da olayı dehşete kapılmış nazarlarla izlemesine, hiç mi hiç tahammülü yok!)"Gazete okumuyorum. İlanlara bakıyorum."(Kim okuyor ki? Gazete yıllardır niçin okunmuyor? Dünyada ve de ülkemizde ne olup bitiyorsa, bir gece evvel -doğru ya da yanlış- TV kanallarından, hem de fevkalade "görsel" olarak öğreniyoruz. Okumaya pek meraklı olmayan bir halk için, yeter de artar bile. 70 milyona doğru ilerleyen bir ülke nüfusunun onda biri bile gazete okumuyor. Mesleğine âşık biri için, ne acıklı bir durum... Gazete, ya promosyon kuponları, ya da ilan için alınıyor; her türlü ahval-i şerait altında Cumhuriyet okuyan fanatik cumhuriyet öğretmenleri hariç. Onlar da ecel marifetiyle sahneden çekiliyorlar zaten... Eskiden, okunmuş gazetelerden hiç olmazsa kesekâğıdı yapılırdı: şimdi "kesekâğıtlı günler"i bile özler hale geldik. Mükremin de, ailesiyle arası mayhoş, ayrı eve çıkma hayalleri kuruyor. Gazete falan okumuyor, ilanlara bakıyor!)"Yüreğimdeki kuşlar arasında bir panik havası yaşandı."(Korku dozu yüksek bir hissi dalgalanmayı anlatmak için... İfadenin şıklığına bakar mısınız?)"Tamam,
film bitti. Mükremin Çıtır ayrı eve çıkıyor!"(Aynen de Türk filmi gibi. Ültimatom beyan edilirken, gözyaşı diz boyu.)"Artık, kemeri belinden çıkarmana gerek yok. Mükremin Çıtır ayrı eve çıkıyor!"('Ayrı eve çıkma' etrafında dönüp duruyoruz. Uzun lafın kısası, ülkemizde, değil kız çocuklarının, erkek evlatların bile bağımsız bir hayat kurmasının deveye hendek atlatmaktan beter olduğunu görüyoruz. Zira, babanın oğlunu dövme tehdidi her an geçerli. Üstelik, 'Kiralık ev mi arıyormuş? Yirmi yıldır arıyor zaten.')"Evi nasıl mı tutacağım? Kulağından tutacağım, olup bitecek!"(Ev tutma meselesini, Mükremin'in dahi ciddiye alıp almadığı konusunda kuşkular beliriyor. Yoksa, olmayacak duaya amin mi diyoruz?)"Bu peruk eskisinden daha iyi oturmuş..."(Mükremin, Tirbüşon'u "Daha acil sorunlarımız var Tirbüşon. Emlakçiye gideceğiz" diye azarladıktan sonra, sahnede peruklu emlakçı belirir. Emlakçı Turgut Abimiz, tüm erkeklerin korkulu melasından mustarip: Kellik! Ne var ki, erkek erkeğe acımıyor veee Mükremin, mevzuya bir sıfır galip girebilmek için, hasmını en zayıf yerinden vuruyor. İnsanlar, merhamet etmek yerine, bunu hep yapıyor.)"Millet gazeteye meşhur olmak için ilan veriyor! Şu hale bakar mısınız? Deniz manzaralı daire, 5000 dolar! Ulan, deniz görmek marifetse, o zaman vapur jetonlarının 500 dolar olması gerekiyor. Nedir ulan? Denizin bir talebi yok ki; bedava..."(Dünya nimetlerinin bize nasıl pahalıya yutturulduğunun bundan daha kestirme ifadesi olabilir mi? Bir an tasavvur ediniz... Vapur jetonlarının 500 dolar olduğunu... Boğazda
trafik o saat durur ve hepimiz lâhzada uzun mesafe yüzücüsü kesiliriz. Kısa süreli çalıştığım bir firmanın patronundan, kavurucu temmuz sıcağında evrak getiren kurye gençlere soÄŸuk su servisi yapıyorum diye, ihtar almıştım. Gerekçesi daha da abuk idi: NeymiÅŸ efendim, öbür firmalar bizim elemanımıza ikram yapmıyormuÅŸ! Yahu, Allah'ın suyunu kimden esirgiyorsun?)"Ben hatunun evli olduÄŸunu, zaten ilk sayfanın sonunda öğrendim."(Afrodit Sibel'in kocası ve şürekâsından esaslı bir dayak yiyen Mükremin savunmada. Zira, onun sözleriyle, 'Yine, evli kadın mevzuu.' Mükremin istediÄŸi kadar, 'Aramızda bir ÅŸey geçmedi' diye feryat etsin, Lütfiye'nin "Evli hanımlar, zaten ilk sayfada iÅŸi bitirir." Hamlesini savuÅŸturamıyor... Veee, klasik kaçış yoluna baÅŸvuruyor: "Bir kıza merhaba dedik. Dünya savaşı çıktı!" Kıssadan hisse: Delikanlımız masum; abartan, kızlar!.. Ä°ÅŸinize gelirse.)"Neyse, bana müsaade... Benim banyoda su ile bir iÅŸim var da..."(Ä°fadesini alacak galiba.)"Bedavadan baÅŸlıyoruz, 100 milyona kadar yolu var..."(Mükremin'in 'Ev mi arıyorsun? Kaç paraya?' sorusuna cevabı...)"Sen bizim müsaadeyi zayi etme de bir an önce git."(Gitmezse olacaklardan Mükremin sorumlu deÄŸil.)"Ha dersi asmışsın, ha kendini Kudret. Pek farketmez."(Tehdidin de bu kadarı!..)"Åžimdi tipleri görsen, kafalarındaki ayak izlerimden tanırsın."(Birilerini iyice ıslatmış; ÅŸiÅŸiniyor.)"Bizim çorabımız diz hizasında biter."(Gerçi burada kadınların aÅŸağılanması sözkonusu ama... KonuÅŸan Mükremin olunca...)"Güveye karşı naftalin kullanılıyor. Peki, iç güveyine karşı ne kullanmak lazım?"(Fadıl FıdıllıoÄŸulları'nın ufalanma seansı. Seans, Lütfiye'nin nafile koruma müdahalesi ile uzuyor: Abi, iÄŸrenç bir hakaret bu. Bir insanın haysiyeti ile böyle uluorta oynanmaz! Elcevap:)"O da haysiyetini orta yerde bırakmasaydı!"('Orta yerde' lafı gene orta yerde...)"Son yirmi yıldır senden hızlı koÅŸuyorum da ondan..."(Mükremin, 'On yaşından beri sana bir fiske vurmadım' demek gafletinde bulunan babasına laf yetiÅŸtiriyor. Çok açıkça görüldüğü üzere, dayak tehdidi elan ve de fazlasıyla mevcut. Sadece, sürat açığından ötürü tatbik mevkiine konamıyor. Yoksa, Türk babası, yakaladığı yerde döver mi döver, alimallah!)"Lütfiye, bıçağım nerede?""Ne bıçağı?"Soruma soruyla cevap verme zamanı deÄŸildir Lütfiye! Bıçağım nerede?"(Dramatizasyonun son perdesi.)"Tirbüşon, bugünkü eziyet mevzuu nedir?"(Mükremin, Tirbüşon'un devamlı sorun çıkardığını vurguluyor. Tirbüşon'un cevabı da evlere ÅŸenlik: "Çayın köpüğü! Buyurun, köpüksüz çay!")M: "Bu durum senin iÅŸyerindeki konumuna pek uygun düşmez deÄŸil mi babacağım" cümlesi sana mı ait FadıllıoÄŸlu?"Fadıl: "Ben mi? Bilmem, hatırlamıyorum..."M: "O zaman, gözlüklerini çıkar, hatırlatayım!"(Adam gaddar... Ama delikanlı da aynı zamanda...)Jülide ERGÃœDER - 9 AÄŸustos 2000, ÇarÅŸamba Â
button