OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 02, 2000 00:00
HAYATIMIN ERKEGI MÜKREMIN (2) "Ulan! Her gelen hergele bu evde caz yapabilir mi saniyorsun? Benim sinirlarimda rap yapma! Alirim ulan dalagini!"(Daha önce bagirsaklar güme gitmisti. Simdi de, dalak gitti gümbürtüye. Ama asil önemli olan, "her gelen" ile "hergele"nin birbirine çarptirilmasinin yarattigi Türkçe harikasi! Mükremin'in Türkçe mucizelerini -resmen ve alenen- kiskaniyorum.)***(Mükremin, Sibel'i (Demet Sener) tavlamaya çalisiyor:)"Benim çocuklugum da enteresandir... Yani, küçüklügüme denk geliyor..."(Tavlama tesebbüsü devam ediyor. Kizcagiz, bos bulunup, "Siz baskalarina hiç benzemiyorsunuz da..." deyince:)"O sundan: Dogdugum sene, benden bir tane yapmislar. Piyasada pek tutmayinca, imalata son vermisler." (Mükremincigim, piyasayi böylesine vakat insanlar doldurursa, tutmazsin tabii. Aman, isabet! Senden 800 tane olsa, enflasyona kurban giderdin. Benim "Hayatimin Erkegi de olamazdin. Hem, nadirattan olmak iyidir.)***"Muhtesem x Muhtesem = Sibel... Beter x Zulüm = Sibel'in annesi, çay ocaginin belalisi... Senin anlayacagin, bir aile faciasinin orta yerindeyiz!" (Mükremin yana yakila, Lütfiye'ye dert yaniyor. Gönül düsürdügü Sibel'in annesi, gün 24 saat, çay ocagindan sikayet eden belali hatun çikinca, tepe sersemi olmus!... Ancaaak, saskalozlugu çarpim tablolu cümleler kurmasina engel olmuyor.)***(Sarisin bir afet sokakta kalir, aile babasinin kolunda kapiya dayanir. Durum anlatilinca, babasinin öfke dolu bakislari altinda, Mükremin ikinip sikiniyor. Ve de, sarisin afet patliyor: "Bir sey söylemeyecek misin Mükremin?")"Bir sey bulunca söyleyecegim..." ***(Lütfiye Fidillioglu, babasinin 'Su oglani uyandir?' talimatina itiraz ediyor. Ancak, fena halde fitillenmis aile babasi, itiraz mitiraz tanimaz: "Saçmalama, git uyandir su herifi!.." Lütfiye, babasini, nasil bir tehlikeyle karsi karsiya olundugu konusunda aydinlatmak ister:)"Uykusunu alamamis bir Mükremin çok tehlikeli olabilir." (Lütfiye, aglama noktasinda kendi kendine söylenerek uyandirmaya gider: Vallahi, kesin beni isiracak!)***"Baska bir madur daha ararsa, Mükremin yok deyin. Nedir yahu? Superman'i ya da Batman'i arasinlar, canim. Tek hayal kahramani ben miyim bu alemde?" (Superman ya da Batman ile mi, yoksa düpedüz kendisiyle mi dalga geçiyor tam anlayamadim. Böylece, Hollywood'un en büyük icatlarindan olan "hayal kahramani" efsanesinin içine ettigini söylememe gerek var mi? Tabii bu arada, hayal kahramanlarindan medet umanlarin hali perisan! Özelikle de bu kahraman Mükremin ise...)***(Mükremin "Eti Beyaz" show'da!.. Vak'a geçen nisan ayinda cereyan etmektedir... Mükremin'in yüz haritasi kil kapli. Türkçesi, sakal ve biyiga yürü ya kulum demis... Canli telefon baglantisi kuruluyor. Heyecanli bir hanim hayraninin titreyen sesiyle müserref oluyoruz, bilmem kaç milyon Türk seyircisi... Kizcagiz ikina sikila, akli sira Mükremin'e iltifat ediyor: "Yilmaz Bey, sakal birakmissiniz. Çok yakismis...")"Vallahi, hiç sormayin..." (Iyi mi?..)(Aslinda, bana sorarsaniz, bu cevap, Mükremin türü utangaçligin kamuflaj ifadesi.)(Unutmadan... Mükremin'in tüm "Eti Beyaz Show" sirasindaki oturus pozisyonu da bir alem. Delikanliyiz ya... Mahalle kahvesinin önünden geçerken, cesaretini toplamis. "Bir ugrayayim..." demis. Dervis namzedi, gençten, haddini bilen biri gibi, kollarini kavusturmus, boynunu bükmüs bir kenarda oturuyordu... Ne cin herif!!!)***"Tamam Fidil... Seni verip cep telefonunu geri alalim." (Birileri gözlüklü damadin cep telefonunu almis! Dört dörtlük bir facia söz konusu! Mükremin de bir tasla iki kus vuracak...)***"O halde hamama
haber verelim de, tedbir alsinlar." (Tirbuson hamama gitmeye karar veriyor da... Hamamin sabun stogu açisindan "tedarikli" olmasi sart.)***"Ilk defa bulusacagiz... Bir sinemaya gidelimm, bir yerlerde oturalim diyoruz. Ama, söyle: o sinemada oturacak, ben kapinin önünde." (Mükremin, mahallenin enbien delikanlisi. Lakin, cepte kapik yok! Mecburen ve de mecburiyetten, babasinin önünde el pençe divan, fena halde vicdan yapiyor...)***"Bak Tirbuson! O an, iste bu an!" (Bir sorun var. Sorunu yarattigi farzedilen arkadasimiza durumun vahameti hissettirilirken, 'Ayagini denk al!' ikazi da eksik birakilmiyor. Ama Tirbuson da basli basina bir yazi konusu... Cevap veriyor: "Tamam, önce sen mi kafa atacaksin, yoksa ben mi? Gözünü seveyim, önce ben atayim!")***(Fettan Feristah'i platonik aski Sibel'e takdimidir:)"Hayati odunlar arasinda geçiyor, ama hâlâ birkaç tahtasi eksik..." ***"Tamam! Hatta, tamamlar'in en güzeli..." (Siz hiç 'Tamamlar'in en güzeli' dediniz mi? Belki daha da yogun seyler hissetmis olabilirsiniz, ama böyle ifade edememissinizdir. Isin dogrusu, ben sahsen bin yil yasasam aklima gelmez...)***(Feristah'i basindan savabilme ümidiyle, Mükremin, onun doyumsuz cinsel fantazilerinde rol aliyor: Mükü, 'iletisim özürlü', hayatinin sevdasini bos yere arayan, hem bahtsiz hem de bedbaht genç... Kütüphaneye girer soruyor:)"En kara sevda romanlariniz nerede?" ***(Memurdan el cevap:)Kavusamayanlar sag tarafta / Kavusup da mutlu olamayanlar sol tarafta!' ***"Bak Feristah Yenge. Kaba hatlariyla konusmak istemiyorum, ama bir an önce gitsen iyi olacak!" (Feristah anlamazdan geliyor, lafi uzatiyor...)"Tahammülümün son saniyeleri Feristah Yenge, güle güle..." (Feristah'in hala gitmeye niyeti yok...)"Orada ne kadar sabir varsa, ver..." ***"Yahu Tirbuson... Bir okulda tüm ögrenciler sinif geçecek diye kanun çiksa, sen yine istisna olursun!" ***"Içimde bir çocuk bahçesi kuruldu ki, ortalik civil civil... Içerdeki tüm çocuklara benden çay yap!" (Mükremin Sibel'den ilk randevusunu kopardi çünkü... Tarifsiz sevincini çocuk civiltilari ile bir tutmasi ne güzel... Bu arada, 'kendi içi' ile çay ocaginin oldugu yerdeki çalisanlara çay servisi emri verir, çiragina 'içerdeki çocuklar' derken, ufak çapta bir 'pan'da yapmayi hiç ihmal etmiyor.)***"Allah'im, yine mi?.. (Ufak bir es:)"Allah'im yine!.." ***(Ilk bulusma' ertesi, Mükremin, yakasi ve de paçasi fena halde darmadaginik, gecenin bir vakti kapiya dayanir. Babasindan korktugu için, Lütfiye'ye 'Yatsin da öyle gireyim' der. Tabii ki içeri alininca kiyamet de kopar... Oysa, bulusma öncesinin heyecaniyla, kiz kardesinin "Ne o, birinin randevusunu mu çaldin?" türü tacizleri karsisinda bile, kavga çikarmamis ve su cevapla yetinmistir:)"Bak Lütfiye; isim çok acil olmasaydi, simdi seni, sana hiç benzemeyen birine benzetirdim." ***"Konusabildigim dönemde, insanlarla anlasamamistim. Beni anlamadilar." ***Pes yani, pes ki ne pes...Mükremin, sen huysuzluk et, etme... Keyfin bilir... Yeter ki, konus...Ruhumuz senleniyor..Zaten kaç kisisiniz ki surada içten kahkahalarla güldürebilen?..(to be continued.)JÃœLIDE ERGÃœDER - 2 AÄŸustos 2000, ÇarÅŸamba Â
button