Hayat, meteorit kraterlerinde mi tetiklendi?
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2004 20:05
Dünya’ya çarpan göktaşlarının açtıkları kraterde, çok zengin yaşam izleri bulundu. Kraterler hayat için çok elverişli koşullara sahip. Yaşamın kraterlerde tetiklenmiş olabileceği öne sürüldü.
Meteorit kraterlerinde yaşamın oluşumu için uygun koşullar barınıyor. Cambridge Üniversitesi’nden Charles Cockell, bu ilginç görüşü ortaya attı. Bilim adamının tezi Kanada’ya bağlı arktik bölgedeki meteorit kraterinde bulunan bakterilere dayanıyor.
Cockell ve ekibi 1998 ila 2004 yılları arasında, bundan 23 yıl önce meteorit çarpması sırasında oluşan yirmi kilometrelik Haughton kraterinden örnekler toplayarak, çarpışmanın etkisiyle başta feldispat olmak üzere siyah ve opak minerallerin buharlaştığını gördüler. Geriye birkaç santim kalınlığında delikli bir tabaka kalmış.
Bu tabakanın mikroskop altında incelenmesi sırasında ise bakteri kolonileri saptanmış. Mikroorganizmalar fotosentez için gerekli olan güneş ışığını tabaka içindeki silikat birikimlerinden alıyorlar.
Yaşam orada mı?
Krater kayalıklarının günümüzde mikroorganizmalara yaşam alanı sundukları gibi yaşamın oluşumunu da tetiklemiş olabilirler diye düşünüyor Cockell.
Kraterin çukurluğunda su birikmiş ve asteroit çarpmasıyla oluşan ısı basit moleküllerin daha karmaşık yapılar olarak birleşmesi için yeterli enerji sunmuştu. Örneğin aminoasitler ve bir olasılıkla bunlardan da probiyotik moleküller türemiş.
Bilim adamı bu bilgiler ışığında meteorit kraterlerinin de diğer gezegenlerdeki yaşamın arandığı bölgelere dahil olması gerektiğini vurguluyor.
Örneğin Mars. Mars’ın üzeri kraterlerle kaplı ve burada da eskiden suyun bulunduğunu gösteren kanıtlar mevcut. Haughton Kraterindeki bulgular kesinlikle Mars’a benzeyen bir ortama ait.
Bilim adamları doksanlı yılların başından bu yana Mars’taki benzer koşullara sahip olması nedeniyle kraterden Mars araştırmaları için yararlanıyorlar.
Cockell ve ekibi 1998 ila 2004 yılları arasında, bundan 23 yıl önce meteorit çarpması sırasında oluşan yirmi kilometrelik Haughton kraterinden örnekler toplayarak, çarpışmanın etkisiyle başta feldispat olmak üzere siyah ve opak minerallerin buharlaştığını gördüler. Geriye birkaç santim kalınlığında delikli bir tabaka kalmış.
Bu tabakanın mikroskop altında incelenmesi sırasında ise bakteri kolonileri saptanmış. Mikroorganizmalar fotosentez için gerekli olan güneş ışığını tabaka içindeki silikat birikimlerinden alıyorlar.
Yaşam orada mı?
Krater kayalıklarının günümüzde mikroorganizmalara yaşam alanı sundukları gibi yaşamın oluşumunu da tetiklemiş olabilirler diye düşünüyor Cockell.
Kraterin çukurluğunda su birikmiş ve asteroit çarpmasıyla oluşan ısı basit moleküllerin daha karmaşık yapılar olarak birleşmesi için yeterli enerji sunmuştu. Örneğin aminoasitler ve bir olasılıkla bunlardan da probiyotik moleküller türemiş.
Bilim adamı bu bilgiler ışığında meteorit kraterlerinin de diğer gezegenlerdeki yaşamın arandığı bölgelere dahil olması gerektiğini vurguluyor.
Örneğin Mars. Mars’ın üzeri kraterlerle kaplı ve burada da eskiden suyun bulunduğunu gösteren kanıtlar mevcut. Haughton Kraterindeki bulgular kesinlikle Mars’a benzeyen bir ortama ait.
Bilim adamları doksanlı yılların başından bu yana Mars’taki benzer koşullara sahip olması nedeniyle kraterden Mars araştırmaları için yararlanıyorlar.