"Hayalinizdeki tekneyi diken bir terziyiz"

 Bugüne kadar ürettikleri teknelerle Dünya Süperyat Ödülü, ShowBoats Tasarım Ödülü ve Yılın Teknesi gibi pek çok prestijli ödül alan firma, kriz süresince de üretim hacmini korumayı başarmış. Nedeni ise butik üretim yapıyor olmaları... Yaklaşık 30 yılını bu sektöre adayan Perotti, kişiye özel tasarlanan teknelerinin ayrıcalıklı olduğunu ve tasarımdaki çizgilerinin İtalyan tarzını tamamıyla yansıttığını düşünürken, aynı zamanda Türkiye’de gelişmekte olan tekne üretiminin de kendilerini tedirgin ettiğinden dem vuruyor. Perotti’ye göre Türkiye, denizcilik sektöründe önü alınamaz bir noktaya gelmiş durumda...

Sanlorenzo’yu diğer markalardan ayıran en önemli özellik nedir?

Sanlorenzo 50 yıllık geçmişi olan bir şirket... Kurulduğu günden bu yana tek bir amacı oldu: Tarzını yansıtan bir tasarım. Her teknemizi müşterimize özel tasarlıyoruz. Firmamız, dünya üzerinde 19-46 metre arası kişiye özel tekne yapan tek firma... Bana kalırsa bu bizim en önemli özelliğimiz

Markanızı tarif ederken “lüks” mü demeliyiz?

Düşünün ki bir terziye gittiniz ve kendinize özel bir ceket diktirmek istiyorsunuz. Terzi önce vücut ölçülerinizi alır, öyle değil mi? Sonrasında üzerinize oturuyor mu, yoksa çok mu bol geldi onu ölçüp biçersiniz. Ama
o ceketi giydiğiniz zaman sizindir ve sizi sıcacık tutacaktır. İşte bu Sanlorenzo. Teknenizi sizin hayal ölçülerinize göre diken bir terzi... Bu durumda evet, şık ve lüks bir tekne üreticisi...

Sanlorenzo’nun sizi cezbeden özelliği bu mu oldu?

Kesinlikle öyle... Tam 30 yıldır bu sektördeyim. Önce Azimut, şimdi ise Sanlorenzo... Daha önce çalıştığım firmada yılda 300-400 tekne üretiyorduk. Müşterilerin elini bile sıkamazdım, çünkü çok fazlalardı. Bir zaman sonra detaylar üzerinde daha fazla duran, insanlarla ilişkisi güçlü ve fakat küçük bir şirkette çalışmak istediğimi hissettim. Üstelik düşününce bir tekneye 2-3 milyon euro veren bir müşteri şirketle sürekli ilişki halinde olmayı da hak ediyor.

Dünyanın en iyileri İtalyanlar

Sanlorenzo’nun dünyada süperyat üretiminde üçüncü olduğu söyleniyor. Evet, doğru... ShowBoats International’ın 2012’de yayımladığı Global Order Book’ta dünya çapında 24 metre üzeri tekne üretimindeki ilk yirmi şirketi ele alan bir çalışmaları var. İlk üç sırada İtalyanlar yer alıyor: Azimut- Benetti, Ferretti ve Sanlorenzo. Ancak üretim hacmine baktığımızda birinci sıradaki şirketle aramızda yarı yarıya, hatta belki daha fazla bir fark var. Ne birinciyiz ve yılda çok sayıda tekne üretiyoruz ne de sondayız ve üretim sıkıntısı yaşıyoruz.

Yıl içinde kaç tekneyi suya indiriyorsunuz?

Ameglia’daki tersanemizde 19-32 metre arası tekneleri üretiyoruz. Daha çok fiberglas yapım motoryatlar... Viareggio’da ise 28-37 metre aralığında, Navetta tarzı, yarı deplasman tekneler ağırlıkta... Massa Carrara’yı ise  daha çok 46 Steel ve 38 EXP gibi süperyat serisinin üretim alanı olarak kullanıyoruz. Yıl içerisindeki üretime gelecek olursak, Sanlorenzo serisinde 20, semi-deplasman serisinde ortalama 16, megayat olarak da üç ya da dört tekneyi suya indiriyoruz.

“Felsefemiz netlik, gelenek ve yenilik”

Markanız ne tür değişimler yaşadı?

Öncelikle felsefemin netlik, gelenek ve yenilik olduğunu söylemeliyim. Sanlorenzo’nun en başından beri bu konuda güçlü bir yapıya sahip olduğunu düşünüyorum. Eskiye kafa tutmadan geleneksel tasarımı ve tarzı korumaya çalıştım. Tabii bunu yaparken yenilikler de kattım. Viareggio tersanesi ben geldikten sonra kuruldu. 2005 yılında sıfırdan başlayan bu tersanede 2011 itibarıyla toplam 95 tekne üretilmiş oldu. Kriz süresince de var olan üretim hacmimizi korumaya gayret ettik.

Bu oran yükselişe geçti mi peki?

Az miktarda, evet. 2011’de kriz sonrası biraz artış gözlemledik ama önemli olan bu değil bizim için. Markamız hiçbir kayba uğramadı, asıl mesele bu olmalı. Tüm dünyada hâkim olan kriz tekne dünyasının efsanevi markalarından diyebileceğimiz Amerikalı Brunschwig’i etkiledi örneğin, bugün pazarın yalnızca yüzde 20’sine hâkimler. Sanlorenzo, her biri el işçiliği barındıran tekneleri ve müşteriyle olan sıkı ilişkileri sayesinde çizgisini korudu.

En ilgi çekici pazar Türkiye

Türkiye pazarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Avrupa’daki en ilgi çekici pazar olduğunu söyleyebilirim. Şu sıra 21 metrelik bir teknenin satışını gerçekleştirdik ve başka görüşmelerimiz de var. Türkiye, güzel kıyıları olan bir ülke ve zaman geçtikçe daha fazla insan denize
yönelecektir. Ülkedeki üretimin de iyiye gittiğini biliyoruz. Bu durumda, insanlarınızı ikna etmek için İtalyan tarzı ve tasarımının bize yardımcı olmasını umuyorum.

Rakiplerimiz güçlü…

Buradaki üretim hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çok iyi gidiyorlar. Doğrusu korkuyoruz da, çünkü bir büyüme söz konusu. İyi bir üretim kapasiteniz, sessiz ancak yolunda ilerleyen bir organizasyonunuz var. Almanya’ya gidip de bu işin sırrını öğrenenler ülkeye geri döndüler ve şimdi kendileri üretiyorlar. Türkiye’deki üretim az maliyetle İtalya’daki sektörle yarışabilecek nitelikte...

Türkiye’de tekne inşa etmek gibi planlarınız var mı?

Hayır, yok. Sanlorenzo, Almanya’da da üretilmesini beklemeyeceğiniz türden bir marka... Teknelerimiz kullanılan döşemeden tutun, perdelere, ahşabına, gövdesine kadar İtalyan tarzını yansıtır nitelikte olmalı. Bu nedenle üretim yerimiz İtalya’dan başka bir yer olamaz. Türkiye pazarına Trio Deniz Araçları ile birlikte girdiniz.

Onları tercih etme nedeniniz neydi?

Türkiye’ye satışımız ve Eczacıbaşı, Bodur, Lodrik gibi ailelerle uzun zamandır bir münasebetimiz zaten vardı. Krizden sonra Türkiye tekne alım-satımı konusunda büyüyen bir pazar halini aldı. Tabii artık bölgesel bir temsilciye ihtiyacımız olduğunu hissettik ve Ekim 2011 itibarıyla buradayız. Bana kalırsa Murat (Bekiroğlu, Trio Deniz Araçları Genel Müdürü), alanında uzman bir adam, üstelik genç ve işine tutkuyla sarılıyor. Bu tam da aradığım şeydi! Bizim sektörde yüzde yüz adanmışlık çok önemlidir, çünkü işinizi doğru yaptığınıza olan inancınız artar.

Yılda ortalama kaç tekne satmayı planlıyorsunuz?

Küçük teknelerden başlayarak işi büyütmeyi ve üç ilâ beş tekne satmayı hedefliyoruz. Bu, bir yıl için çok iyi bir rakam.