Güncelleme Tarihi:
"KADERİMLE baş başa, bin bir dertle doluyum, hayatın mahkumuyum..." Bilenler belki anımsar bu şarkıyı... Hele bir takımın kalecisiysen... O zaman da kalenin mahkumu olursun. Çünkü kaleci yalnız bir adamdır. Üç direk, fileler, foto muhabirleri ve arkasında top toplayan çocuklar...
G.Saray’ın her geçen yıl doruğa çıkan Kolombiyalı kalecisi Mondragon’la ülkesine gitmeden önce kendisine ait olan iki direk arasında dertleştik. Bir yalnız adamın hikayesini bizimle paylaştı. Sorduğumuz her soruya verdiği ilginç cevaplar bakın nelerdi...
Kalede tek başınayken neler düşünürsün?
"Futbolda kaleci olmak zor. Oyun, hücumdan başlar. Ben sahanın neresindeyim. Yapılacak en ufak bir hata sonunda neyle karşılaşacağımı düşünürüm. Kötü bir durumla karşılaşmamak için de oyunu, sahanın en ucundan takip ederim. Daha sonra orta alana ve sonunda defansın alacağı düzen için avazım çıktığı kadar bağırırım arkadaşlarıma. En son durak benim. Şayet ben gelecek pozisyonda konsantremi ayarlamazsam, işte o zaman yandık. Bunun bilinci içerisinde kafamın sürekli olarak oyunun içinde olması gerekiyor. Benim yapacağım bir hatanın telafisi yok. O zaman da suçlu benim.
Kaptanlık nasıl bir duygu?
"Geldiğim günden beri hayalimde o vardı. Kaptan olarak kalıcılığa ulaşmak istedim. Galatasaray gibi bir takımda sahaya kaptan çıkmak benim için onurdur. Bu onura sahip olduğum için kendimi mutlu hissediyorum. Sevmek ve sevilmek dünyanın en güzel olayı. Bu takımda da taraftarından futbolcusuna, yönetimine kadar bana karşı gösterilen sevgiyi biliyorum ve mutlu oluyorum. Ben de onları çok seviyorum. Sahada gösterdiğim performansla onların bu sevgisine layık olmaya çalışıyorum."
Dini inançların çok mu kuvvetli?
"Benim dinim bana, sizin dininiz size. Ama arkadaşlarımın büyük bir çoğunluğunun Müslüman olması beni çok duygulandırıyor. Ortada gerçek olan tek bir şey var, o da hangi dinde olursanız olun hepimizin inandığı bir tek Allah. Onun varlığına sizler de inanıyorsunuz, ben de sizin kadar inanıyorum. O sevgiyi yaşamadığınız zaman inançsız olursunuz. Dinime olan bağlılığım bana ayrı bir güç veriyor. Takımımın attığı her gol sonrasında ellerimi açıp ona dua ediyorum."
Florya’da sana ’Baba Mondi’ diyorlarmış.
"Ben fakir bir yerde doğduğumdan, insanların yaşadığı zorlukları çok iyi biliyorum. Florya’da bizim güvenliğimiz için gece gündüz çalışan insanların sorunlarını da iyi biliyorum. İçeride bize hizmet edenler var. Her istediğimizi var güçleriyle ve severek yerine getirmeye çalışıyorlar. Ben Türkiye’de olduğum süre içerisinde dini bayramları öğrendim. Yılbaşı da benim için önemli. Onları sevindirmek, bir şeyler yapabilmek beni öyle mutlu ediyor ki anlatamam. Ben bunları yalnız burada değil, kendi ülkemde de yapıyorum. Orada sokak çocuklarının sorunlarıyla ilgilenen kurumun da başkanıyım. Para her zaman kazanılır ama iyilikler ve yardım etmek benim için daha da önemlidir."