Hawkins resmen G.Saray'da

Galatasaray resmi internet sitesi aracılığıyla geçtiğimiz sezonu Beşiktaş'ta tamamlayan ABD'li oyuncu ile 3 yıllık sözleşme imzaladığını duyururken oyuncunun kariyeri ile ilgili de bilgiler verdi.

İşte galatasaray.org'da yer alan açıklama;


"28 Kasım 1982'de Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti olan Washington, DC.'de dünyaya gelen David Gregory Hawkins liseye doğup büyüdüğü yerdeki Archbishop Carroll High School'da gitti.

Burada geçirdiği sophomore sezonunda (1997-98) 24 sayı, 10 ribaund ve 4 asist ortalamasıyla oynayan ve lise kariyeri boyunca harika performanslar sergileyen Hawkins, District of Columbia bölgesinin 2000 yılı en değerli oyuncu adayları arasında yer alıp mansiyon ödülüyle onurlandırıldı. Tulane University yerine kolej tercihini Temple University'den yana kullanan David, freshman sezonunda NCAA Turnuvası oynama şansını yakaladı. Son sekize kadar yükselen Owls, bölge finalinde Jason Richardson ve Zach Randolph'lu kadrosuyla Michigan State'e kaybetti ve Final Four şansını yitirdi. Hawkins'in takım arkadaşlarından biri Lynn Greer idi. İkinci sezonunda George Washington karşısında 28 sayıyla oynayan David takımının NIT (National Invitation Final Four) üçüncüsü olmasına yardımcı oldu. Junior sezonuyla birlikte gelişimi sürdüren oyuncu Boston College önünde 36 sayı kaydetti ve Atlantic 10 Konferansı'nda sıralamalara girmeye başladı.

2003-04 senior sezonunu da muhteşem geçiren Hawkins 24,4 sayı, 5,1 ribaund, 2,8 asist, 2,7 top çalma ortalamaları buldu. Tüm kolejler arasında ülke çapında en skorer dördüncü isim olmayı başaran Hawkins, takımının & 37,5 sayısını üreterek bu alanda NCAA birinciliğini elde etti. 3 kez konferansında haftanın oyuncusu ve Atlantic 10 Konferansı en iyi beşine seçilen Hawkins, UMass karşısında 41 sayıyla kariyer rekorunu kırdı. Bu maçın uzatma periyodunda 17 sayı kaydeden David, NCAA tarihinde bir uzatma periyodunda en çok sayı üreten oyuncu olma onuruna da erişti. Üst üste 17 maç 20 sayı ve üzeri atarak Temple tarihine geçen oyuncu, üniversitesinin en çok sayı kaydeden üçüncü (2077) ve en çok top çalan (259) dördüncü oyuncusu da oldu. CBS gibi değerli bir kurum tarafından tüm Amerika'nın en iyi ikinci beşine seçilen oyuncu dört senelik kolej kariyerini 127 maçta 16,4 sayı, 4,8 ribaund, 2,2 asist, 2 top çalma ortalamalarıyla tamamladı.

Dwight Howard'ın birinci sıradan seçildiği 2004 NBA Draftı'na katılan ancak seçilemeyen Hawkins, Eylül ayında Houston Rockets ile kontrat imzaladı. Sezon öncesi dört hazırlık maçına çıkan Hawkins Kasım ayında ise Amerika kıtasından ayrılma kararı aldı ve İtalya'nın yolunu tuttu. 2. lig takımlarından Sebastiani Rieti'de 18 maçta yaklaşık 37 dakika süre alıp 25,8 sayı, 5,3 ribaund, 2,4 asist ve 3,1 top çalmayla oynayan Hawkins dikkatleri çok çabuk bir şekilde üzerine çekmeyi başardı. Mart 2005'te Virtus Roma'ya geçen Amerikalı böylelikle kısa sürede seviye atladı. O yaz Washington Wizard yaz ligine katılan David Hawkins 2005-06 sezonunda Pesic ve 2006-08 arası Repesa antrenörlüğünde çalışıp ilk tam sezonunda Ilievski, Avrupa basketbolu efsanesi Dejan Bodiroga ve Tusek'li kadroyla Eurocup'ta çeyrek finale kadar gelinmesinde önemli rol oynadı. 14 maçta 18,5 sayı, 4,1 ribaund, 2,1 asist ortalamalayla oynayan Hawkins maç başına 3 top çalmayla da turnuvaya bu kategoride liderlik etti. 2006 İtalya Kupası'nda takımı finalde Carpisa Napoli'ye kaybetse de 23 sayı, 7 ribaund ile oynayan Hawkins en değerli oyuncu seçildi. 2007-08'de Serie A'ya da yabancılık çekmediğini gösteren Hawkins istatistik standartlarını koruyarak 42 maçta 17,5 sayı, 4,5 ribaund, 2,1 asist ve 3,4 top çalmayla oynadı. Bir sonraki sezonda Euroleague ile tanışan David, Top 16'ya kadar yükselen takımın parçasıydı. 17 maçta 13,6 sayı, 3,1 ribaund, 2,4 top çalma üreten oyuncu Ocak 2007'de Huertas, Rudy Fernandez, Ricky Rubio'lu DKV Joventut karşısında 25 sayıyla kariyer rekorunu kırdı. Lottomatica Roma'daki ikinci tam sezonunda da bir kez daha Euroleague'de oynayan Hawkins ligde ise finalde M. Siena'ya kaybeden ekipte yer aldı.

2008-09 sezonunda AJ Milano'ya geçen oyuncu Euroleague'de bir kez daha Top 16 seviyesine kadar gelebildi ve 16 maçta 13,8 sayı, 3,1 ribaund, 2,6 asist ile oynadı. Ligde ise finalde rakip değişmedi ve Kaukenas, Sato, Lavrinovic, Domercant, Stonerook'lu kadrosuyla Montepaschi bir kez daha mutlu sona ulaştı. Şubat 2009'da  oynanan Premiata Montegranaro maçında Hawkins 35 sayı, 10 ribaund üretti ve kariyerinin en iyi performanslarından birini sergiledi. Üst üste iki sezon boyun eğdiği M. Siena'ya katılan Roma ve Milano'da takımın ana savunmacısı olan David, Pianigiani yönetiminde Euroleague'de yine Top 16'dan sonrasını göremedi. İtalya Ligi ve kupasında ise sonunda şampiyonluk yaşama mutluluğuna eriştikten sonra 2010-11 sezonu için tekrar Milano'ya döndü. Üst üste beşinci kez Euroleague'de oynama şansını yakalayan Hawkins 10 maçta 13 sayı, 3 ribaund, 3 asist ile oynadı. Aralık 2010'da gerçekleşen Efes Pilsen maçında 24 sayı, 3 ribaund, 5 asist, 2 top çalma ve 1 top kaybı içeren bir performans sergileyip 30 index puanına ulaştı.

Ergin Ataman'ın çalıştırdığı Beşiktaş ile 2011-12 sezonu için anlaşan David Hawkins, lig şampiyonluğu, Türkiye Kupası ve EuroChallenge kazanılıp üçleme yapılan harika bir sezon geçirdi. Ligde normal sezonu 11,1 sayı, 3,3 ribaund ve 3,6 asist ile bitiren David, playofflarda 18,3 sayı, 5,5 ribaund, 3,3 asist ortalamasıyla oynayıp takımı adına büyük bir fark yarattı. Fenerbahçe Ülker serisinde 22,5 sayı, 8,5 ribaund, 4 asist, Galatasaray Medical Park serisi kaybettiğimiz son üç maçta 23 sayı, 6,3 ribaund ve 2 asist ortalaması üretip takımını finale taşıyan en önemli isim olan Hawkins, Anadolu Efes serisinin dördüncü maçında 23 sayı, 5 ribaund, 7 asist ile oynayıp sezona adını altın harflerle yazdırmayı başardı. Ligde toplam 40 maça çıkan David iki sayılık atışlarda % 56 ve üç sayılık atışlarda % 37 isabet ile oynadı.
Â
1.93 metre boyundaki Şahin (The Hawk) lakaplı David, şutör guard ve kısa forvet pozisyonlarında görev alabiliyor. Kuvvetli fiziğinin etkisiyle savunmada inatçı ve hücumda agresif davranmasıyla, potaya güçlü yüklenip sayıya ulaşmasıyla, öldürücü dış şutlarıyla, rakip takım skorerine yaptığı yıldırıcı defansıyla ve en önemlisi, kritik maçlarda takıma liderlik edip kazanma karakterini parkeye yansıtmasıyla beğeni topluyor.