Güncelleme Tarihi:
İş hayatında en önemli adımlarınız nelerdi?
- Her yaptığım işi severek yaptım ve çok çalıştım bu yolda. Bir de istedim, başarıyı istedim. Hep hedefler koyarak çalıştım. Mesela işe başladığımda İstanbul’daki en iyi beş mali müşavirden birisi olacağım dedim. Çok kısa bir sürede 100’ün üzerinde şirketin müşavirliğini yapmaya başladım.
Müşavirlikten sağlık sektörüne giriş yapmaya nasıl karar verdiniz?
- Aslında müşavirlikte çok iyi para kazanıyordum. Bir gün şöyle düşündüm: Çalışamayacak hale gelirsem, bana bir şey olursa geride eşim ve çocuklarım var. Kurumsal bir yapıda birikimlerimi değerlendireyim, çalışamayacak hale gelirsem ayrı bir gelirimiz olsun. O dönemde yeni kurulan Acıbadem Hastanesi’nden bana danışmanlık teklifiyle geldiler. Ayrıca yüzde 10 hisse alarak ortak oldum. Aslında amaç kurumsal bir yapıda birikimlerimi değerlendirmekti.
Peki Acıbadem’i böyle farklı bir şirket yapan nedir?
- 1993 başında Acıbadem dahil hastanelerin hepsi çok yüksek faizlerle borçlanmışlardı. Bütün hastanelerin yöneticileri ve sahipleri hekimdi. Ben buraya da bir işletme gözüyle baktım. Bizi bu bakışımız farklılaştırdı. Aslında yatırdığım parayı kurtarmak için bir teklif yaptım. O yıl Acıbadem’in çoğunluk hisselerini ve yönetimini aldım.
DÜNYANIN İKİNCİ BÜYÜK HASTANE ZİNCİRİ OLDUK
Yatırımınıza müşteri odaklı baktınız diyebilir miyiz?
- Birincisi Türkiye’de bir iş olarak bakılmazdı sağlığa. Bu alanı hekimler bilir başkası anlamazdı. Bunun bir iş kolu olduğunu ortaya koyduk. İkincisi müşteri memnuniyeti zaten birinci hedefimizdi. Hastaya müşteri denmesini de doktorlarla çok tartıştık. Bunun için dünyanın üçüncü büyük halka arzını yaptık temmuz ayında ve burada dünyanın büyük yatırımcıları gelip bizim hastanemizi gezdiler, gördüler ve gördüklerine inanamadılar. Biz burada gerçekten dünya standartlarının üzerinde iş yapıyoruz.
Geçen yıl Acıbadem’in satışına nasıl karar verdiniz?
- Ben satmadım. Bunu en baştan anlatmam lazım. İlk kez 2000’de bir halka arz yaparak Acıbadem’in yüzde 15 hissesini halka açtık. Dubai merkezli Abraaj Capital’le yüzde 50-50 ortak olduk. Geçen yıl Abraaj çıkmaya karar verdi. Yerine IHH Integrated Healşcare isimli bir holding geldi: Malezya hükümetinin yatırım fonu Khazanah ile Japonya’nın en büyük grubu Mitsui’nin ortak olduğu bir şirketti. Bir kısım hissemi o holding hisseleriyle takas ettim. Şimdi o holdingde yönetim kurulu üyesiyim. Şu anda dünyanın ikinci büyük hastane zinciri haline geldik: Singapur’da, Malezya’da, Hindistan’da, Çin’de, Brunei’de, Hong-Kong’da hastanelerimiz var.
Bu noktalara geleceğinizi hayal eder miydiniz?
- Elde ettiğim bu ekonomik güç hayal edilebilir bir şey değildi. Malatya’nın Arapgiri ilçesinden kalkmışsınız gelmişsiniz, parasız yatılı okumuşsunuz, üniversitede okurken iki yerde çalışmışsınız... Şimdi çok şükür, düşünemediğimiz şeylere sahibim. Hep hayal kurup hayallerimi gerçekleştirmeye çalıştım. Ben duş alırken bile hayal kurarım. Herkes “olur mu” der, “olur” derim “yeter ki isteyin, isteyin ama çalışın”.
En büyük başarınız ?
- En büyük başarı Acıbadem mi? Hayır. Mesela Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımı’nı dünya şampiyonu yaptım. Türkiye’de dünya şampiyonu olan tek takım sporudur. Yine şampiyonlar ligi kategorisinde final oynayan
ilk takımdır. Öncesinde voleybol maçları 20-30 seyirciyle oynanıyordu, sayemizde tribünde yer kalmadı.
Para değil iş odaklıyım
En sevdiğiniz kitap nedir?
- Aslında çok fazla kitap okuyamıyorum, iş yoğunluğundan fırsat bulamıyorum. ‘Şu Çılgın Türkler’i okudum, enteresan bir kitap. Milli duygular açısından okunmalı.
Hayatta para sizin için nelerin ölçüsü?
- Hep iş odaklı birisiyim, para odaklı değilim. Kendi paramı değerlendiren home ofis var, bana haftada bir rapor verirler. Parayla ilgilensem işe konsantrasyonum azalır. Para benim için bir sonuç, amaç değil.
Gençlere tavsiye edeceğiniz özlü bir söz var mı?
- Hayatta en iyi iş, biten iştir.
Otoparkı yasaklayınca kıyamet koptu
İlk başta hastane otoparkı küçüktü. Hekimler park edince üç-beş araçlık yer kalıyordu. Hekimlere “Kimse aracını hastane otoparkına koymasın” dedim. Tabii kıyamet koptu. “Olur mu” dediler “hastanelerde otoparkın en iyi yeri hekimlere ayrılır”.
“Hasta, aracını park edemiyor. O zaman bir gelen bir daha gelmez.” dedim hepsini ikna ettim.
Şike süreci yüzünden futbola dair planlarımı rafa kaldırdım
Türkiye Futbol Federasyonu başkanı olmak hayatınızı ne yönde etkiledi?
- TFF başkanlığı yaşanması gereken bir süreçti. Bence iyi de oldu, önemli deneyimler edindim, toplumda bir yere gelmiş insanların maalesef gerçek yüzünü gördüm. Ancak çok talihsiz bir dönemdi. Başkan seçildikten üç gün sonra herhalde dünya futbol tarihinin en büyük olayıyla karşı karşıya kaldık. Üstelik muhataplarımız kötü niyetliydi: Sırf kendi çıkarlarını kollayan bir grup vardı. TFF başkanlığında esas amacım şuydu: Türkiye’de genç futbolcu yetişmiyor. Almanya’da 3 milyon Türk’ten bu kadar çok futbolcu çıkıyorsa burada 70 milyondan çok daha fazlası çıkmalı. Esas amacım Türk gençliğinin önünü açmaktı. Türk gençliğine bilimsel futbolun altyapısını hazırlamak ve iyi yetişmiş futbolcular yetiştirmekti. Şike süreci yüzünden bunların hiçbirine izin verilmedi. Ben işadamıyım, kavga adamı değilim. Bu yüzden bu işin bana göre olmadığını düşünerek de bıraktım.
Acıbadem grubu spor sektöründe aktif, bu konuda daha fazla çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
- Acıbadem Fulya hastanesinde Türkiye’deki ve bölgedeki tek sporcu sağlığı merkezi var. FIFA tarafından mükemmeliyet merkezi akreditasyonu aldı. Sporla iç içeyiz. Artı yurtdışında da birçok kulübün sponsoruyuz. Milli futbol, basketbol, voleybol takımlarının ve Türkiye’deki kulüplerin de sağlık sponsoruyuz. Sağlıkla sporu da ilk defa ben bir araya getirdim. Fenerbahçe yönetimindeyken tüm takımlar devlet hastanelerine giderdi, biz Acıbadem’in kapılarını açtık. Mutlaka bunun Acıbadem’e bir geri dönüşü de vardır ama ne kadardır
derseniz onu ölçmedim.