İnsanlar nedense tükürüğe pek yüz vermezler. Bebeklerin salyalarının akması anneleri pek rahatsız etmese de, yetişkinlerin tükürükleri herkesin pek görmek istemeği bir vücut salgısıdır. Oysa bu masum sıvı yaşamsal bir öneme sahiptir. Yaraları iyileştirir, mikropları etkisiz hale getirir. Mükemmel bir yağlayıcı maddedir; tükürük sayesinde rahatça
yemek yiyebilir, konuşabilir, öpüşebilir ve üflemeli çalgıları çalabiliriz.
Şimdi doktorlar hastalıkların teşhisinde tükürüğün kan kadar yararlı olduğunu fark ettiler. Öyle ki bir gün gelecek bir kabın içine tüküreceksiniz ve kalp hastalığından kansere dek vücunuzu etksi altına alan hastalık çok kısa bir sürede teşhis edilebilecek.
Dişler için hammadde
‘Pek çok insan tükürüğü mide bulandırıcı ve yararsız bir salgı olarak görür’ diye konuşan Columbia Üniversitesi’nden Ağız ve Diş Sağlığı Fakültesi’nden Profesör Irwin Mandel, ‘Oysa bu insanlar tükürüğün ne kadar önemli olduğunun farkında değil. Bunu ancak tükürüğü yetersiz olan insanlar anlayabilir’ diyor.
Tükürük üretmeyen insanlar kuru bir ağıza sahip olmanın yanısıra dişlerinin çürümesine de engel olamazlar. Tükürük tampon vazifesi görerek, ağızın pH’ını hafif bir şekilde alkalin düzeyinde tutar.
Aksi takdirde ağızda başlayan sindirimin ilk aşamaları dişerin çürümesine yol açan bakteriler için ideal bir asit ortamı yaratırdı. Tükürük ayrıca yüksek kalsiyum ve fosfat iyonları yoğunluğu içerir.
Bunlar dişlerin temel hammdeleridir. Diş minesinin mikroskopik lezyonları bu şekilde yeniden mineral kazanır ve böylece dişler tükürük tarafından korunmuş olur.
Mükemmel ortam
Fakat tükürüğün mikrop barındırdığı yönündeki kötü şöhreti de pek yanlış değildir. ‘Ağız, bakteri, virüs ve mantarların gelişmesi mükemmel bir ortamdır.
Sıcak ve karanlıktır, gün içinde içine çeşitli yiyecekler girer ve küçük girinti ve çukurlar yiyeceklerin takılıp kalmasına neden olur’ diye konuşan Forsyth Enstitüsü’nden diş doktoru ve ağız mikrobiyoloğu Donna Mager, ‘Bu mikroplara bağlı olarak bir insanın çenesine yumruk atmak son derece teklikelidir. Yumruk attığınız kişinin dişinin elinize geçmesi ciddi bir enfeksiyona yol açabilir’ diyor.
Ağız mikropları zararsız
Bütün bu kötü şöhretli mikroplar size nadiren zarar verir; yanağınızın iç kısmını kaza ile ısırdığınız zaman mikrop kapmaz. Çünkü tükürüğün içinde kendisine özgü çok sayıda antikor ve antimikrobiyal bileşim bulunur.
Bunlar bakterilerin yaşamalarına izin vermez. Tükürük hatta HIV’i etkisiz hale getirir. AİDS’in oral seks ile bulaşmamasının nedeni budur. Yanaklar ve diş etleri, normal deriden daha hızlı iyileşir ve iz bırakmaz. Hayvanların işgüdüsel olarak yaralarını yalamaları da bu nedenledir.
‘Ağzımızın içindeki bakterilerin pek çoğu bizim dostumuzdur’ diye konuşan Mager, ‘Ağız boşluğunun içinde yaklaşık 700 ağız bakterisi yaşar.Ağızda çok sayıda farklı habitat (organizmanın doğal yaşam yeri) vardır. Dişlerin yüzeyi, dilin üzeri ve yanağın içi gibi.. Dilin üzerinde gelişen bir organizma, damak veya dişin üzerindekinden çok farklıdır. Vücudun hiçbir yerinde bu kadar farklı habitat barınmaz’ diyor.
Ağız mikroplarında bölgesel farklılıklar
Mager ağızdaki bakterilerin her yerde aynı olmadığını ve insanların yaşadığı bölgelere göre farklılık gösterdiğini ortaya çıkarttı. Kuzey Amerikalıların ağzında Güney Amerikalılara göre farklı koloniler yaşıyor.
Diyabet gibi sistemik hastalıklar da bakteriyel popülasyonda değişikliklere neden olabiliyor. Şaşırtıcı olan obez kadınlardaki ağız bakterilerinin normal kilolu kadınlardan farklı oluşu.
Son yıllarda bilim adamları tükürüğün vücut ile ilgili çok sayıda bilgi içerdiğini keşfettiler. Örneğin tükürükte seks hormaonlarının ölçülmesi artık sağlam bir temele oturtuldu. Yeni HIV testleri tükürükteki virüslere antikor saptaması yapabiliyor. Hatta doping tespiti bile tükürükten yapılabiliyor.
Tükürüğün kana göre avantajları
Bir gün gelecek ağız salgılarının analizi yaygın hale gelecek. Moleküler biyoloji ve mikrofluidik bilimi sayesinde tükürükten teşhisi mümkün kılacak küçük biyolojik malzemenin ayrıştırılma işlemi yaygınlaşıyor. Teşhis sıvısı olarak tükürük, kandan daha üstün özelliklere sahip. Örneğin örnek almak için eğitilmiş personele ve deri altı iğnesine gerek kalmıyor.
Amerikan Diş ve Çene Araştırmaları Enstitüsü, tükürükten teşhis cihazlarının üretimi için yedi ayrı ekibi destekleme kararı aldı. Bu projelerin çerçevesinde biyologlar, diş doktorları ve biyo-mühendisler biraraya gelerek çeşitli teknolojiler üzerinde araştırmalarını sürdürüyor.
Bunlar enfeksiyon parçacıklarının kokusunu alabilecek yapay burunlardan, kanserle ilişkili RNA parçacıklarını tespit edecek genetik testlere dek uzanan çok çeşitli yöntemleri içeriyor.
Hedef uzak değil
Mikrofluidik bilimi (nanolitre boyutlarındaki sıvı damlalarını insan saçının kesidi ölçeğinde üretilen kanallarda yol almasını sağlayan bilim) biyo-markörlerin ayrıştırılmasını, bunların analiz edilmesini, büyütülmesini mümkün kılacak.
‘Kavram olarak hedefimizin çok uzağında değiliz’ diye konuşan Enstitü’nün yetkililerinden Lawrence Tabak, ‘Bunu başaranlar biyo-mühendislerdir. Bu insanlar bir oda dolusu çok gelişmiş cihazı kredi kartı boyutlarına indirgemeyi başardılar’ diyor.
New York Üniversitesi Dişçilik Fakültesi’nden Daniel Malamud’un ekibi, sözgelimi, minyatürleştirilmiş genetik analiz ve bağışıklık tekniklerinden yararlanarak, genel çocuk enfeksiyonlarını kolayca teşhis edecek bir cihaz geliştirdi.
Artık biliniyor
Çocuklarda görülen solunum yolu enfeksiyon hastalıklarının hemen hemen tümü yedi viral veya bekteriyel nedene bağlıdır. Ancak hasta çocuk doktora götürüldüğünde doktor bu yedi neden hangisinin devrede olduğunu bilemez.
Malamud’un mikro-fluidik cihazı, dört mikroskopik kanaldan yararlanarak örneği aynı anda tarar. İlki, enfeksiyon yaratan unsura karşı insan antikorunu araştırır; ikincisi patojenin yüzeyinde antijen arar; üçüncü ve dördüncüsü viral RNA veya bakteriyel DNA’yı büyütür.
Örnek daha sonra dedektör kağıdına akar ve burada pozitif olan unsur fosforlu sinyal olarak parlar.
Bugüne dek tükürüğün içinde biyomarkörlerin nasıl ortaya çıktığı ve ne anlama geldiği net bir şekilde açıklanamıyordu. ‘Tükürük düzeyi ile kan düzeyinin oranı, alkolde olduğu gibi mükemmel olabilir’ diye konuşan Malamud, ‘Veya glikozda olduğu gibi tümüyle anlamsız da olabilir. Tükürük örneğinde glikozu ölçebilirsiniz. Ancak bu ölçümün kan düzeyi ile aralarında en ufak bir korelasyon yoktur’ diyor.
Ağız kanseri
Dişeti hastalıkları ve ağız kanseri gibi durumlara odaklanmak bu engelin aşılmasına yol açabilir. UCLA’daki bir ekip tükürükte bulunan bir RNA’yi analiz ederek ağız kanserini tespit etmeyi başardı.
Discover dergisinin Ekim 2005 sayısında yer alan habere göre, birkaç yıl içinde bu yedi araştırma grubu tümüyle otomatik, masaüstü teşhis cihazlarını geliştirmeyi umuyor. Bu cihazlar klinik, dişçi muayenehanesi, hatta evde bulundurulabilecek.
Bu ölçekte tahliller hem daha ucuz hem de daha hızla yapılabilecek. Kolları daha az delinecek, boğazları kazınmayacak, idrar örneği vermeyecek olan hastalar, tükürüğü eskisinden daha fazla sevecekler.