Harbi ukala ile harbi muhabbet

Güncelleme Tarihi:

Harbi ukala ile harbi muhabbet
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2002 23:15

Çocukken benim ağızdan dolma tek namlulu bir tüfeğim vardı. Avcı babam armağan etmişti. Önce barutu koyup bir tıpayla sıkılardım. Sonra mermiyi koyardım. Namlunun içine bu nevaleyi ittirip koyan düz ve ince sopanın adı HARBİ'ydi.

Harbi delikanlı sözü de işte bu tüfek harbisinden galattır. Eğrisi, büğrüsü, gıllıgışı olmayan adam için söylenir. Erman Toroğlu'nun delikanlılığı bir miktar tarihe karışmış ama harbiliği devam ediyor. Bu nedenle seveni çok, sevmeyeni daha çok!..

OĞUZ ARAL

Sana sanattan kırmızı kart gösteriyorum Ermancığım


ERMAN TOROĞLU

Ben de sana cacıktan sarı kart gösteriyorum sarmısağı fazlaydı

- Erman TOROĞLU: Televizyon izleyicisi, gazete okuru eyyama alıştırılmış. Futbol piyasasının yazarı, söylevi, sadece üç büyük İstanbul takımının dilinden konuşuyor. Anadolu takımları üvey evlat. Önce spor yazarı vardı. Sonra bu spor yazarları sadece futbol yazdıkları için futbol yazarı oldular. Derken hızlarını alamayıp kulüp yazarlığı yapmaya başladılar. Sen hiç Bayern Münih yazarı, Livırpul yazarı duydun mu? Dünyada yok böyle bir eyyamcılık! Gazeteyi, televizyonu elinde tutan hakemleri de etkiler.''

- Oğuz ARAL: Nasıl etkiler?''

- Bir örnek vereyim, iki yıl önce Haci, herkesin gözü önünde hakemin ayağına bastı, karnına dirsek attı, küfür etti... Sahada bir ırzına geçmediği kaldı. Hakemde onu oyundan attı. Ve Haci 3 maç ceza aldı. Sonra ne oldu?

-Ne oldu?

-Bir yaygara koptu, hakem 4 maç ceza aldı. Hakemler etkilenmesin de ne etsin?

- Çocukken de böyle zört zört konuşur muydun?

- Kendimi bildim bileli doğru bulduğumu söylerim.

- O zaman çok sopa yemişsindir.

- Yok canım, eskiden de böyle iri kıyımdım. Mahallede ayı derlerdi. Şimdi de kabzımallığımızdan galat Hormonlu Erman diyorlar.

- Kabzımallık nereden esti?

- Mersin'de biraz bağımız bahçemiz vardı. İşe yarasın dedik. Öyle başladı.

- Tabii, haytalık edip okumadın.

- Kim demiş, biz bürokrat aileden geliyoruz, sıkıysa okuma. Cerrah olmak istiyordum. Ama ağabeyim doktor oldu. Ben de Ankara Üniversitesi Kamu Yönetimi'ni bitirdim.

- Kamu Yönetimi mi, maç yönetimi mi daha zor?

- Tabii, maç yönetimi. Çünkü bu arada seni yönetmeye çalışan sahada 22 kişi ve tribünde onbinlerce kişi var.

- Hakemliğinde sahadan çok adam attın mı?

- Çook... Ama kırmızı kartımı her çıkarışımda çok üzüldüm.

- Futbol oynarken hiç atıldın mı?

- Taze futbolculuk yıllarımda evet. İlk atılışım Ankaragücü-Altınordu maçında bir 2 buçukluk yüzünden oldu.

- 2 buçukluk ne demek?

- Kenarda top toplayan çocuklara 2 buçukluk derdik. O zamanlar yevmiyeleri o kadardı. Rakip sahadaki maç çok gergindi, bir küme düşme maçıydı ve yenik durumda olduğumuz için acele ediyorduk. Top taca çıktı. 2 buçukluk topu bir türlü vermiyor. Aklınca zaman çalıyor. Yalvar yakar oldum ama nafile... Üstüne üstlük bir de 'Hattir lan ib..' ile başlayan bir küfür döşendi. Sonra da hakem gelip herifin gırtlağını elimden zor aldı. Ben de soyunma odasının yolunu tuttum tabii. O yüzden hakemlik yaparken gözüm hep 2 buçuklukların üstündeydi.

ÖZAL SEVGİSİNİ ANLADIĞIM AN

- Hakemken unutamadığın bir maç oldu mu?

-Oynatmadığım Beşiktaş-Bursaspor maçını unutamam. Maça tam başlayacakken Cumhurbaşkanı Özal'ın vefat haberi geldi ve ulusal yas ilan edildi. Ben de maçı tatil ettim. Tribünler tıklımtıkaç... Maç tatil olduğu için şimdi küfür kıyamet başlayacak dedim. Fakat, tüm seyirci gık demeden başı önünde stadı sessizce terk etti. Özal'ın ne kadar sevildiğini o zaman anladım. Bu mezenin içinde patates, yumurta, küçük gümüş soğan, maydanoz, ketçap ve mayonez var değil mi?

- Bakıyorum yemekten anlıyorsun.

- Üstelik iyi de pişiririm. Özellikle tatlı ve pastayı iyi yaparım.

- Başka merakların?

- Ayakkabı merakım vardır. Markası ve parası önemli değil. Rahat ve şık pabuç görünce dayanamam.

- Ömrünün yarısını sıkı ve kramponlu futbol ayakkabıları içinde geçirince rahat bir pabuç giyen adam ayağını cennette zanneder. Sanatla aran nasıl?

- Müziği severim. Hem Klasik Batı Müziği'ni hem Türk Müziği'ni ayırmadan dinlerim.

- Son olarak tiyatroya ne zaman gittin?

- Öhhö, valla 15 yıl filan oluyor.

- Ya, resimle aran nasıl?

- Harbi konuşayım, bu modern resim dedikleri bol bulamaç boya sürmeye bozuluyorum.

- Neden?

- İki fırça çırpıştırıp adamı aptal yerine koyuyorlarmış gibi geliyor bana.

- Futbolu seviyor musun?

- Seviyorum tabii.

- Çünkü anlıyorsun. Hayatında top görmemiş birini maça götürsen, 'Bu adamlar yuvarlak bir taş uğruna niye itişip kakışıyor, elleri dururken niye ille de ayaklarıyla vuruyorlar?' diye düşünüp canı sıkılır. Anlamadığımız bir işi sevmeyiz. Böylece sana sanattan kırmızı kart gösteriyorum Erman'cığım.''

- Ben de sana cacıktan sarı kart gösteriyorum ağabeyciğim... Cacığın sarmısağı fazlaydı, piyazın da sirkesi!..

En çok ukalalıktan para kazandım

- Futbol oynadın...

- Tam 19 yıl... İki kez de milli oldum.

- Hakemlik yaptın.

- 9 yıl...

- Yorumculuk?

- 11 yıldır da yorumculuk diğer adıyla futbol ukalalığı yapıyorum.

- Hangisinden ne kadar para kazandın? 10 üzerinden orantılı söyle ve kabzımallığı da unutma.

- Futbolcu olarak 10 üzerinden 4 kazandım. O rakam şimdiki futbolcularda 8-9... Kabzımal olarak onda 3... Hakemlikten onda yarım. Hele İzmir, İstanbul’a gidince cepten yediğin de olur. Düşünebiliyor musun 20-30 milyon dolarlık takımların kaderi senin elinde ve sana dilenciye sadaka misali 3-5 kuruş veriyorlar... Ben, bunun mücadelesini çok yaptım. Şimdi bir hakem arkadaş ayda 3 maç yönetirse eline 2 buçuk milyar geçiyor. Bizim zamanımızla kıyaslarsan adeta Rokfeller hayatı.''

- Gelelim gazete ve televizyon ukalalığına.

- Ukalalıktan kazancım gazetede 10 üstünden 5, televizyonda 7... Ama yemin ederim en zor kazandığım paradır. Haftada en az 3 maçı seyret. Uçakla oradan oraya koşuştur. Stüdyoda ders çalış, bir sürü pozisyonu tekrar tekrar izle ve şaşı ol... Sonra gecenin köründe bir otelde biraz şekerleyip tekrar Ankara'ya evine uç!

- Hanım bu işlere ne diyor?

- İllallah diyor. Önce futbolcu bir eşi vardı. Sonra hakem bir kocası oldu. Şimdi de futbol çenebazı bir koca... Ben olsam çekemem!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!