Hani ben şike yapmıştım

Güncelleme Tarihi:

Hani ben şike yapmıştım
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2005 02:08

‘Hayatım boyunca ‘şike’ gibi çirkinliklere bulaşmadım. Böyle söylentiler çıkmasına rağmen hala Beşiktaş’ta olmam, bana güvenen insanların daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Ben açık bir kitap sayfası gibiyimdir. Hiçkimseden gizlim, saklım yoktur.’

OSCAR Cordoba, çok uzaklardan ülkemize gelip, tüm Türk halkına kendini sevdirmeyi başaran örnek bir futbolcu. Kalecilikteki başarısının yanı sıra sıcakkanlılığı, mütevazılığı ve yüzünden hiç eksik olmayan gülümsemesiyle gönüllerimizde taht kuran Kolombiyalı file bekçisi, sezon sonunda Türkiye’ye veda etmeye hazırlanıyor.

Geçtiğimiz günlerde Beşiktaş ile olan anlaşmasını bir yıl uzatan Cordoba ile evinde uzun soluklu bir röportaj yaptık. Beşiktaş’tan Türk futboluna, özel hayatından, vatandaşı Mondragon’a kadar birçok konuda düşüncelerini anlattı. Cordoba, genel olarak Türkiye’deki hayatından çok memnun olduğunu ifade etti. Ama bir olay var ki, ona çok dokunmuş. 25 Nisan 2004’te Fenerbahçe’ye 3-1 yenildikleri maçtan sonra, bazı Beşiktaş taraftarlarının kendisine ‘şikeci’ damgası vurmasına çok üzülmüş.

Hayatı boyunca böyle bir çirkinliğe asla bulaşmadığını ifade eden Cordoba, ‘F.Bahçe’ye maçı sattığım şeklindeki dedikodulara çok üzüldüm. Böyle söylentiler çıkmasına rağmen hala Beşiktaş’ta olmam, bana güvenen insanların daha fazla olduğunu gösteriyor. Beni merak edenlere, yakın arkadaşlarımla konuşmalarını tavsiye ederim. Hayatım boyunca şike gibi çirkinliklere bulaşmadım. Ben açık bir kitap sayfası gibiyimdir. İsterseniz okursunuz, istemezseniz okumazsınız. Benim en iyi tarafım içinde bir şey saklamamam. İçimde kalmış bir şey yoktur. Söylemek istediğim her şeyi söylerim. Arkadaşlarımdan herhangi biri ‘şike’ konusunda şüphe etseydi, şu an hiçbiri yanımda olmazdı. Hala aynı arkadaşlıklarım devam ediyor’ diye anlatıyor duygularını.

Ardından sözü Beşiktaş’a getirdik. ‘Yeni sezonda taraftarlar nasıl bir Beşiktaş izleyecek’ sorumuza pespembe umutlarla dolu bir cevap verdi Cordoba...

‘Beşiktaş geçen sezonun ikinci yarısında süper bir performans gösterdi. Teknik direktörümüz Rıza Çalımbay yeni sezonun Beşiktaş’ını oluştururken, işte o başarılı takımı temel alarak yola çıktı. Bu temeller üzerinde sağlam bir şekilde ilerleyeceğimize inanıyorum. Beşiktaş, geçen yıldan çok daha iyi olacak. Teknik direktör ve futbolcuların birbirlerini iyi tanıması başarıyı getirecektir. Avusturya ve Almanya’daki kamplarda çok iyi çalıştık. Rıza Çalımbay oyun sistemini herkese ezberletti. Öyle güzel bir hazırlık dönemi geçirdik ki, Avrupa’da bile böyle çalışan takım çok azdır.’

Cordoba, Vicente Del Bosque
’nin neden başarılı olamadığını sorduğumuzda, gerekçe olarak ‘uyum problemini’ gösterdi. Türkler ile İspanyollar’ın futbol anlayışlarının çok farklı olduğunu vurgulayan Kolombiyalı kaleci, ‘Del Bosque İspanya gibi düzenli saha futbolundan geldi. Türkiye’de ise daha hızlı ve stresli oynanan bir futbol var. İspanya’da stres var ama Türkiye’de öyle bir stres var ki, ya bugün oynarsın ya da takımın dışında kalırsın. Del Bosque de bir teknik patron olarak bu olayları en yoğun şekilde yaşadı. Türkiye’de başarılı olabilmek için Türk futbolcusunun psikolojisini bilmek lazım. Ayrıca kulüp yöneticilerini ve taraftarları da öğrenmelisiniz. Del Bosque çok değişik bir insandı. Nasıl bir yapıya sahip olduğunu hiçbir zaman anlayamadım’ diye konuştu.

Röportajımızın bu bölümünde Del Bosque tarafından kadro dışı bırakılmasına da değinen Cordoba, ‘Takımdan dışlanmama çok üzüldüm ama hiçbir zaman sorun etmedim. Çünkü, benim kontratımda sürekli 11’de oynayacağım diye bir madde yok. Teknik direktörüm bana sağ tarafta oyna derse orada oynarım. Dolayısıyla beni oynatmama kararına saygı duydum’ dedi.

Cordoba, ‘Bize Rıza Çalımbay’ı anlatır mısın?’ diye sorduğumuzda, genç teknik direktörünü çok beğendiğini özellikle vurgulayıp, şu ifadeyi kullandı:

‘Ben onu eski teknik direktörüm Popoviç’e benzetiyorum. Onu andırıyor. Çalımbay, kuvvete ve sağlamlığa dayalı bir futbol oynatıyor.’

Profesyonel kariyerinin artık son demlerini yaşayan, futbolu bıraktıktan sonra ne yapacağını şimdiden belirlemiş. Futboldan kazandıklarıyla Kolombiya ve birçok ülkede yatırım yaptığını anlatan Cordoba, ‘Ticareti bilen insanlarla beraberim. Önemli bankacılar, armatörler, borsacılar ve hesap uzmanları ile tanıştım. Çok iyi bir ticari çevrem var. Dolayısıyla gelecek kaygım yok. Futbol yaşantıma nokta koyduktan sonra Kolombiya Futbol Federasyonu’na bir proje götüreceğim. Kolombiya futbolunun daha ileri gitmesi için bir proje hazırladım. Yıllardır bu iş üzerine çalışıyorum. Çok büyük ve güzel bir proje. Kolombiya futbolunun daha ileri gitmesini istiyorum’ diye konuştu.

Röportajımızda konu döndü dolaştı Ailton’a geldi... Cordoba, Beşiktaş’ın iyi bir transfer yaptığını belirterek, ‘Ailton’un ismi bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor. Çok iyi bir golcü. O da Türkiye gibi sıcak bir ülkenin insanı. Dolayısıyla uyum sağlayacağını sanmıyorum. Ailton bana göre çok gol atar’ dedi.

Türkiye’de ilk kez bir gazeteyle evinde röportaj yapmayı kabul eden Cordoba’ya son olarak, özel yaşantısını ve hobilerini sorduk... Kolombiyalı file bekçisi, bu sorumuzu kısaca şöyle yanıtladı:

‘Müzik dinlemeyi çok severim. Özellikle Dominikli sanatçı Sergio Barca’ya hayranım. Sürekli onun CD’lerini dinlerim. Türk müzikleri de hoşuma gidiyor. Türk Sanat Müziği gerçekten çok dinlendirici. Pop şarkılarınız da çok güzel.

Türk yemeklerinde ayrım yapmam ama benim favorim Karadeniz mutfağı. Tabii kebap ve dürümü de unutmamak gerek. Hepsini çok severek yiyorum.

Ben ne politika ne de din açısından fanatik değilim. Türkiye’yi pek bilmem ama Kolombiya’nın siyasetini yakından takip ederim. Kolombiya laik olarak görünen bir ülke. Fakat kanunlar yapılırken, dini görüşlere çok saygılı davranıldı. Din, kanunların içine çok fazla girdi. Türkiye’de kime sorsam, ‘Türkiye Avrupa Birliği’ne girmeli’ diyor. Bana göre bu konunun iyi araştırılması lazım. Avrupa Birliği’ne üye olmak gerçekten iyi mi, kötü mü olacak?’

Barça Rüştü’ye sabredemedi

BARCELONA, Rüştü’ye sabredemedi. Halbuki Rüştü, dünya çapında bir kaleci. Barcelona gibi bir takıma transfer olduysa mutlaka bir sebebi vardır. İspanya’da yabancı futbolcu olarak oynamak kolay değildir. Oranın futboluna adapte olmak için belli bir zaman geçmesi gerekir. Ama Barcelonalılar bekleyemedi. Aynı olay bir zamanlar benim de başıma gelmişti. Aslında dünyada bütün kalecileri aynı sepete koymak lazım. Önemli olan fazla gol yememektir.

Mondragon gitmeliydi

MONDRAGON Türkiye’ye benden bir yıl önce geldi. Kendisiyle çok iyi dostuz. Aynı mahallenin çocuklarıyız. Kolombiya’daki evlerimiz yan yana idi. Mondragon ile rekabetimiz 6 yaşında iken, henüz okula ilk başladığımız yıl başladı. Rakip okullarda okuduk. Basketbol, voleybol ve futbolda sürekli rakip olarak mücadele ederdik. Daha sonra aynı okula gittik ve aynı takımda oynadık. Aramızdaki rekabet oralarda da sürdü, hala da devam ediyor.

Mondragon bence Türkiye’deki misyonunu tamamladı. Lig şampiyonluğu yaşadı, Türkiye Kupası’nı aldı. Gayet başarılı bir dönem geçirdi. Türkiye’de istediği şeyleri yaptı. Bence Galatasaray’dan ayrılıp yeni bir sayfa açması gerekirdi.

Türkiye’nin her tarafı İstanbul gibiyse şahane

İSTANBUL
’u iyi tanıyorum. Muhteşem bir şehir. Diğer bölgeleri iyi bilmediğim için Türkiye hakkında genel bir şey söyleyemem. Ama şunu belirtmeliyim; Türkiye’nin diğer yerleri de İstanbul gibiyse şahane, büyük bir eğlence! Ben Türkiye’yi çok seviyorum. Dünyadaki herkesin bu ülkeyi görmesi lazım. Türkçe bilseydim, burada 3-4 yıl daha kalırdım. Benim en büyük hatam Türkçe öğrenmemek oldu. Dillerini bilmediğiniz insanlarla bire bir konuşamadığınız zaman çok sıkılıyorsunuz ve karşınızdakini de sıkıyorsunuz. Bu tür durumlarda bazen çekip gitmek istiyorsunuz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!