Güncelleme Tarihi:
Kadir İnanır, çocuk istiyor, şu sıralar işleri yoğun ama ilk fırsatta bitirecek bu işi...
Sürmene'de İsmailoğulları derler, bir kalabalık ailenin üyesidir, Kadir İnanır. Babası 'Laz Deli Mehmet' Fatsa'dan evlenince, orada doğar, oralı olur. Çok uzun yıllar sonra da, kendisi gibi Karadenizli türkücü Ümit Tokcan'ın seslendirdiği 'Hekimoğlu' türküsünü sinemaya inat, bizzat kendi yakar Kadir İnanır. 'Fatsa' denildi mi, yüreği cız eder hala. Yayla yürekli ve de hırçın, sahillerin ele avuca sığmayan bu kara yağız delikanlısı o yıllara dönüverir birden.
İSTANBUL ADAMI YER BİTİRİR
'Bir başkaydı 50'li yılların Fatsa'sı. Yürekli insanların yaşadığı, pırıl pırıl bir sahil kasabası işte. Deniz bozulmamış, hamsi bozulmamış, insan ilişkileri bozulmamış bir dönem. O zamanın ağbileri de ağbiydi. Saygı ve sevgi boldu, örnek alınacak çok şey vardı çocuk olarak. Böyle bir ortamda, pırıl pırıl bir kasabada doğup büyümenin avantajlı olduğunu uzun yıllar sonra anladım. Şanslıydım.'
İlk ve orta eğitimini Fatsa'da tamamlayan Kadir İnanır, lise için İstanbul düşleri kurar. 14 çocuklu ailenin, en küçük ferdinin bu isteği aile meclisinde kabul görür. Yıl 1962'dir ve dünyalar da Kadir'in olur.
'İstanbul. Destansı ve güzel olduğu kadar da alçak bir şehir. Adamı yer bitirir.'
Anadolu içgüdüsüyle İstanbul'da mücadeleye girişir, Bizans'a teslim olmaz hiçbir zaman. Bu Kadir'in onur savaşıdır.
'Haydarpaşa Lisesi'nde okumaya başladım. Edebiyat hocası Lütfiye Geniş'i, felsefeci İsmet Demirel'i unutamam. Gerçekten de benim üzerimde büyük hakları vardır. Bana çok şey öğrettiler, sağolsunlar. Yatılı okudum. Sağlam arkadaşlarım vardı. Dayanışma içindeydik her zaman.
Sonrasında da Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu yılları gelir ama öncesi, yani sineması vardır Kadir İnanır'ın. Gönül koyduğu, yüreğinin her zerresini verdiği sinema. İlk mücadelesini Karadeniz'deki ailesine karşı verir. Özellikle 'Artist' lafı, bir deli Karadeniz rüzgarı gibi eser Fatsa'da, aile büyükleri önce şiddetle karşı çıkar bu olaya. Ama Kadir de Fatsalı'dır, o da başkaldırmayı sever, ölümüne inatçıdır hem de. Bir zıtlaşma ve inatlaşma ki, sormayın.
SİNEMA EN BÜYÜK SEVDAM
1967 yılında Saklambaç Gazetesi'nin Fotoroman Kralı seçilen Kadir İnanır artık sinemadadır. O günlerden bugünlere gelmek, taviz vermeden filmlerde oynayabilmek, adını duyurabilmek zordur. Ama dedik ya, o inatçı bir Karadenizlidir. Üstelik gözü de kara mı karadır!
'Sinema en büyük sevdamdır benim. Bu işe gönül koymuşum, yüreğimi koymuşum bir kere. Benim mücadelem sinemada oldu.'
Kadir İnanır'ın bugüne kadar adının hiçbir skandala karışmadığı bir büyük gerçektir. İnanır, bu konunun altını çizerken, Fatsa'yı hatırlatır...
'Benim attığım adımı bile izleyen bin kişilik bir ailem var Fatsa'da. Bu insan kalabalığının en gözde insanıyım. Aleyhimde çıkan yazılar onları tarifsiz incitir, üzer. Bu nedenle yıllarca yaşantıma hep aşırı dikkat etmişimdir. Ben de bazıları gibi sabahlara kadar orda burda içki içseydim, belki benim de başıma olmadık işler gelecekti. Ama her zaman ölçülü yaşamaya özen gösterdim.
Kimbilir, kendime olan güvenimin ışığında, sinemada sözünü söylemiş, görevini yapmış bir insanın huzuru ile bir gün politikaya soyunabilirim belki de. Kimbilir.'
İLK FIRSATTA EVLENECEĞİM
Filmlerinde yüzlerce kez sevdalar yaşamış Kadir İnanır. Peki ya gerçek hayatında! Kendi üslubuyla konuşurken, bu konuya da değinip, yüreğini açtığı olur İnanır'ın.
'Çok büyük aşklarım, sevgilerim oldu. Benim gibi coşkuyla yaşayanların doğaldır sevgileri sık sık yaşamaları. Ne var ki, ömürleri uzun ömürlü olamadı hepsinin. Belki, toplum değerleri ve çok sıkı bağlarla bağlı olduğum ailemle kültür çatışmasıdır bunun nedeni. Bir de belki, ülke sorunlarıyla yoğunlaşan mesleki onurum bu ilişkilerde beni sorumsuzluğa itmiş olabilir.
Ayrıca benim ortamımda, gözlemlediğim evliliklerin yüzde doksanı ayrılıkla noktalanıyor. Böyle bir ortamda dünyaya getirilecek iki üç çocuğun terkedilmesi onursuzluğunu yaşayamazdım.
Ama hiç evlenmeyeceğim diye bir şey yok. Sokaktan geçen elalemin çocuklarını seviyorum hala. Çocuk istiyorum. Şu sıra işlerim yoğun ama ilk fırsatta bitireceğiz bu işi.'
Kadir İnanır'ın 'bitereceğiz bu işi' dediği evlilik, nikah, düğün dernek. Peki, bu şanslı hanım kim mi?
'Benim toplum içindeki konumuma sahip çıkması lazım. Bu çok önemli. Kaşı gözü, boyu bosu sonra gelir.'
İŞTE KADİRİZM GERÇEĞİ
Sinemaya adanan bir ömrün, maddi olarak karşılığı da merak edilir çoğu kez. Ama Kadir İnanır'ın bu konuya bakışı çok farklı.
'Parayı pulu düşünseydim, bugünlere gelemezdim. Ayrıca ne Koç, ne Sabancı. Bu ülkenin en zengini benim. Cebimde beş param olmasa da, Anadolu'ya çıksam, herkes beni misafir etmek için birbiriyle yarışır. Anadolu'nun taşına toprağına yazılmış Kadir İnanır adı. Bu yüzden benim gibi serveti olan yoktur bu ülkede.'
Bir ara ortaya atılan 'Kadirizm'e gelince az ama öz konuşur ünlü aktör.
'Başarılı olduğumu ben değil sinema sanatına gönül verenler söylüyor. Halk söylüyor. Bunun için de büyük bir kavga verdiğimi herkes biliyor. Bir Kadirizm lafı çıktı bir ara. Bunu ben demiyorum. Ne var ki, ben bir şey demesem de, bir farklılığımın olduğu ortada. Ben farklılığımı şöyle özetlemek istiyorum. Bunu ister Kadir İnanır'ın özü olarak, ister Kadirizm olarak kabul edin...
Hiç yalan konuşmayan, kimsenin namusuna yan gözle bakmayan, ezilenin yanında, ezenin tam karşısında, en sert biçimde tepki gösteren, kimseye saygısızlık yapmadan, kıskanmadan, hırsızı bile zaman olup takdir eden bir yapım var.'
Bazıları onu hep çatık kaşlı, maço, inatçı ve sert yakıştırmalarla anar, öyle kabullenir. Oysa Kadir'in herkese göstermediği ama görmesini bilenlere hissettirdiği çok önemli özellikleri vardır. Onu çok iyi tanıyanlara göre, bütün bunlar çocuk yüreğini korumak içindir. Ve o, Anadolu'dan İstanbul'a geldiği gün kadar saf ve temiz kalmayı başarmış kentli bir Köroğlu'dur.