Güncelleme Tarihi:
Oğuz Sarvan’ın Futbol Federasyonu’nun TamSaha Dergisi’ne verdiği röportaj şöyle:
-Sezonun genel değerlendirmesiyle başlayalım isterseniz. Göreve geldiğinizde en çok nelerden yakınıyordunuz, bugün neleri düzeltebildiğinizi düşünüyorsunuz?
“İşbaşı yaptığımızda en önemli şikâyet konusu güvendi. 2.5 yıl önce göreve geldiğimizde hakemlere, “Federasyon bize, biz hakemlere güveneceğiz, siz de bir süre sonra yönettiğiniz maçlarda kamuoyunun güvenini kazanacaksınız” dedik ve işler bu sırada yürüdü. Rahmetli Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan geldi ve bize tam destek verdiğini söyledi. Hakemlerle yaptığı görüşmede de “Eğer sizi arayan biri olursa, bu kişi benim yönetim kurulumdan dahi olsa, 5 dakika içinde beni bilgilendirin. Kafanız rahat olsun” dediğini söyledi. Bu süreçte güven sorunu aşıldı gibi geliyor bana. Onun dışında hakemlerin performanslarıyla ilgili değerlendirme yaparsak… Bu üç senede gözlemcilerde çok büyük bir değişiklik olmadı. Dolayısıyla onların verdiği notların bir anlam ifade etmesi gerekir. Not ortalamalarına baktığımızda 3 sene içinde bir gelişme var. Bu çok açık bir şekilde görünüyor. İlk sezon 8.052 olan hakem notlarının ortalaması ertesi sezon 8.118’e, son sezonda da 8.246’ya yükseldi. İlk geldiğimiz sezon kritik bir maç olmuştu. Fenerbahçe-Kayserispor maçı, onu hatırlıyorum. İkinci sezonun ilk yarısında bir dalgalanma yaşandı. İkinci yarıda ise kamp uygulamasını başlattık. Belirgin bir düzelme oldu ve sezon sonuna rahat bir şekilde gelindi.”
-Bu yükselişi kampla mı açıklıyorsunuz yalnızca? Kamplarda neler yaşandı da bu yükseliş yaşandı?
“Görevi devraldığımızda 172 hakem vardı. Bu hakemlerin 74’ü Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig’de görev yapıyordu. İlk geldiğimiz senenin başında bu sayıyı 36’ya düşürdük. Hakem sayısını azalttığımız zaman, bu otomatik olarak hakemlerin daha fazla maça çıkmasını getiriyor. Sayı azaldığı zaman hakemler daha yoğun bir eğitimden geçebiliyor. En önemli etken ise aynı hakem bir sene sonra tecrübesini ortalama 12 maç artırmış oluyor. Biz göreve geldiğimizde hakemlerin Süper Lig’deki maç ortalamaları 28 maç civarındaydı. Bu ortalama ikinci sene sonunda 40’a, sonra da 52’ye yükseldi. Bence en önemli faktörlerden bir tanesi bu. Kadroda çok fazla değişiklik olmadığı zaman hakemlerin maç tecrübeleri de her sezon artıyor. Hakemlikte en önemli unsur kişilik ve deneyim. Hakem maç yönettikçe hem deneyimi artıyor hem de daha olgun hâle geliyor.”
-Kamplardaki çalışmalara gelirsek…
“Geçen sezondan sonra dış destek gelmeye başladı. Uilenberg’in gelmesi çok önemliydi. Eğitimlerimiz UEFA standardında oluyor. Bunların da etkisiyle hakemlerin not ortalaması ve performansları yükseldi. Kamuoyu ise olaya spesifik bakıyor.”
-Elimizde hakemlerin not ortalamalarını gösteren bir grafik var ve bu grafik bu sezonun üçüncü haftasında ciddi bir düşüşü işaret ediyor. Bunun nedeni sizce nedir?
“Sezon başında bütün hakemlerinizi görmek istiyorsunuz. Dolayısıyla ilk üç haftada bütün hakemlere görev verildi. İlk iki haftada hakemleri maçlara yerleştirdik. Üçüncü haftada ise maç vermek zorunda olduğumuz hakemler oldu. Mutlaka maç verelim diye ısrar ederseniz yanlışlar olabiliyor. Üçüncü haftadaki bariz düşüş bundan kaynaklanıyor. O hafta maçlara, o maçı yönetecek deneyime sahip olmayan hakemleri vermek zorunda kalmıştık.”
-Yani bazı hakemler bazı maçları yönetemez diye bir düşünceniz mi var?
“Bu dünyanın her yerinde böyledir. Hakemin deneyimi ile maç arasında bir ilişki vardır. Bazı maçlar var; seyircisi diğerlerine göre çok daha fazla, kamuoyu yakından takip ediyor. Hakem bir karar verdiği zaman o karar didik didik ediliyor. Hakemin de bu duruma alışık olması gerekir. Bizde 12-13 hakem var ki, aşağı yukarı her zorluk derecesindeki maça çıkabilecek durumda. Derbi maçları için de 8-10 hakemimiz var. Bunun ideali ise 18 hakemdir. 6-7 hakemimizi de bu düzeye getirmek için hazırlıyoruz. İngiltere, Hollanda, İtalya Almanya ligleri ile kıyasladığımızda zaten bu ülkelerde kadroda 18 hakem bulunuyor. Bizde de Süper Lig’de görev alan 25 hakem var. Fakat 10 maçın üzerinde görev alan geçen sezon 13 tane hakem var. Bunlardan 5-6 tanesi 2-3 maçta görev almış. Yani aşağı yukarı bizim sistemimiz de Avrupa’daki örneklere benziyor.”
-O kadroyu siz direkt 18 kişiye indirmeyi düşünüyor musunuz?
“Bizim sistemimiz biraz farklı. Süper Lig’i Bank Asya 1. Lig’le birlikte yürütüyoruz.”
-Bunun faydası ne?
“Bu iki ligde maç yöneten hakemlere üst klasman hakemi diyoruz. Bank Asya 1. Lig hakemleri de Süper Lig hakemi olmanın avantajlarından yararlanıyor. Ona göre maaş, antrenman ücreti alıyorlar ve eğitimden aynı ölçüde faydalanabiliyorlar. Böyle olmasaydı, Bank Asya 1. Lig hakemleri bu üst düzey eğitimden yararlanamayacaktı. Bir yandan da her an Süper Lig’de maç alabilecekleri için motivasyonları yükseltiyor.”
-Uilenberg’in çok faydalı olduğunu söylediniz. Somut olarak ne yaptı Uilenberg?
“Uilenberg 2009 yılının Mayıs ayında Galatasaray- Sivasspor maçına geldi ve Cüneyt Çakır’ı izledi. Maç öncesi ve maç sonrası yorumlarını yaptı. Sonra Cüneyt’i birkaç defa birebir izledi ve Cüneyt nereye geldi. Yani potansiyeli olan birini aldı ve bir yerden bir yere taşıdı. Diğer hakemler için de benzer gelişmeler yaşanacak. Bu arada bizim eğitimcilerimiz de Uilenberg’ten faydalanıyor. Edindikleri bilgileri yavaş yavaş alt kademelere yayacaklar.”
-Hakemlerin not ortalamaları grafiğine dönersek, 6.haftada da bir düşüş görüyoruz.
“Evet, ancak o grafikte dikkat çekici bir nokta daha var. 6. haftadaki düşüş bile, geçtiğimiz sezonun not ortalamasının altında değil. Bir de son üç sezonun not ortalamalarında dikkat çekici bir nokta, 19. haftalardaki düşüşler. Sanırım o haftanın Aralık ayına denk gelmesi ve olumsuz hava koşulları hakem performanslarını etkiliyor.”
-Kamuoyu açısından bakıldığında, hakemlerin en çok eleştirildiği konu kararlarda bir standardın sağlanamaması. İki hakemin aynı pozisyonda verdiği kararlar bazen çok uç noktalara savrulabiliyor. Bunu “Hakemlerin yönetim tarzı böyle” diye açıklayabilir miyiz?
“Hayır, açıklayamayız. Bir defa bütün hakem eğitimlerinin amacı, hakem kararlarında standardın sağlanmasıdır. Her hakemin kişiliği farklı olduğu için bundan doğan farklılıklar olabilir. Hakemin yetiştiriliş tarzından, yapısından da kaynaklanıyor. Ancak bundan sonraki nesillerde böyle farklılıklar yaşanmamalı. Çabamız da bu yönde zaten.”
-Bu sezonun Türk hakemliği açısından en önemli olayı Cüneyt Çakır’ın FIFA klasmanında 1. Kategoriye yükselmesiydi. Bu çıkışı Uilenberg’e mi bağlamamız gerekiyor?
“Uilenberg’in doğrudan şöyle faydası var. UEFA’nın hakemlerden ne istediğini, ne beklediğini anlatıyor. Bu çıkışın Cüneyt’in yapısıyla da ilgili olduğunu düşünüyorum. Çünkü öğrenmeye çok meraklı. Sokaktaki simitçinin fikrini bile dinliyor. Uilenberg’in Cüneyt’le ilgili söylediği bir şey vardı: “Bir önceki maçta eleştirdiklerimi bir sonraki maçta yapmıyor.” Bu çok önemli bir şey. İyi bir hakem olmak için eleştirilere ve gelişime açık olmak gerekiyor.”
-Peki, Cüneyt’in arkasından nasıl bir hakem grubu geliyor?
“Şu anda bütün hakemlerimizin hedefi var. Aralık ayında zaten bazılarının FIFA klasmanında birer basamak yukarı çıkacaklarını tahmin ediyoruz.”
-2012’de Avrupa Şampiyonası’na hakem göndermek için bir ümidimiz olabilir mi?
“Biz göreve geldiğimizde 2014 Dünya Kupası’nı hedeflediğimizi söylemiştik. Cüneyt böyle devam ederse bir ihtimal 2012 olabilir, çünkü Avrupa Ligi yarı finalinde oldukça başarılıydı. Ama tabii bundan sonra göstereceği performans da çok önemli.”
-Sizi en çok rahatsız eden hakem hataları hangileri?
“Hakem bir pozisyonda bir oyuncuya sarı kart veriyor, sonra aynı pozisyonda sarı kartını çıkarmıyor. Herkesin gördüğünü hakem göremediğinde bu kez farklı yakıştırmalar yapılıyor. Bunun izahında çok zorlanıyoruz.”
-Saha performansı anlamında “Bizim hakemlerimiz şu konuda standardı sağladı” dediğiniz bir konu var mı?
“Teknik ayrıntılar pek göze çarpmıyor ama bu yıl barajların mesafesinde bir standart yakalandı O sorunu çözdük. Ama hepsinden önemlisi hakemlerin kendilerine güveni geldi. Kalabalık maçlarda bile hatalar daha az olmaya başladı.”
MÜKEMMEL HAKEMLİK PROJESİ
-Hakemleri baskı ortamından kurtarmak için de çabalarınız var. Bunlardan söz eder misiniz?
“Psikologlarımız var, kamplara geliyorlar. Fakat hakemlikte hâlâ çok önemli bir eksik var. Bakın bir futbolcu sezonda 34 maç oynuyor. Bunun en az 2 katı da antrenman yapıyor. Yani işini, yaparak öğreniyor. Hakemlikte ise eğitimlerin pek çoğu teorik. Uygulama yalnızca haftada bir gün, maçlarda gerçekleşiyor. Bir hakem de maksimum 25 maça çıkabiliyor. Dolayısıyla hakem sık karşılaşmadığı bir olayı sahada karşısında gördüğünde hata ihtimali yükseliyor. Mesela bir pozisyon ceza sahası içinde mi, dışında mı diye tereddüde düştünüz ve yardımcı hakeminizden yardım almanız gerekiyor. Ben hakemlik hayatım boyunca bu pozisyonla iki kez karşılaştım ve ikisinde de yanlış yardım aldım. Çünkü yardımcı bu pozisyona hazırlıklı değil. Veya bariz gol şansı 50 maçta bir defa oluyor ve olduğu zaman da hata yapılıyor. Hâlbuki hakem bunu sık sık tekrar etmiş olsa bu hatalar azalıyor. UEFA’nın bu problemi ortadan kaldırmak için bir projesi var. Uygulama takımları oluşturuluyor ve hakemler bu takımların maçında antrenman yapıyor. İki yarı sahada örnek olay meydana getiriliyor. Bir tarafta ofsayt pozisyonları oluşturuluyor, yardımcı hakem karar veriyor ve bir kamera çekiyor. Ondan sonra bu kararların doğru mu yanlış bu olduğu değerlendiriliyor. Diğer yarı sahada da orta alandan bir top atıyorlar ve oyuncu gidiyor; orada bariz gol şansı, pozisyonun ceza sahası içinde mi dışında mı gerçekleştiği, gol sevinci veya itiraz gibi aksiyonlar oluyor. Hakem bunların ne kadarını kaçırıyor diye bunu da kameraya çekiyorlar. UEFA bunu “Mükemmel Hakemlik” diye bir proje haline getiriyor. Biz de Türkiye’de bunu uygulayacağız. UEFA bu uygulamaya Eylül ayında başlayacak. UEFA’nın 53 üye ülkesi var. Her ülkeden 1 hakem, 2 yardımcı hakem olmak üzere bir grup oluşturulacak ve bu hakemler iki hafta boyunca kampa alınacak. Burada tıp adamları ve psikologlar da olacak. Her defasında 8 ülkeden hakemler davet edilecek. Bu süre içinde kurs görecekler. Onun dışında hafta sonlarında Fransa 2. ve 3 liglerinde maç yönetecekler. Bu maçlar kameraya alınacak ve analizleri yapılacak. Buraya gidecek hakemler 25-30 yaşında ve yabancı dil bilenler arasından seçilecek. Ardından diğer 8 ülkeden hakemler kursa alınacak. Sonraki periyotta aynı hakemler birer haftalık kurslara alınacak ve aradaki gelişme gözlenecek. Başarılı olanlara “Mükemmel Hakem” sertifikası verilecek.”
-Türkiye bu uygulamayı kendi içinde ne zaman yapacak?
“Aynısını biz de yapabiliriz. Bunu uygulayabilecek birkaç ülkeden birisiyiz. Hem ekonomik hem ülke büyüklüğü olarak buna uygunuz. Belirli bir süre sonra her hakem bu sistemden geçmiş olacak ve böylece elimizde hakemlerin bir envanteri bulunacak.”
-Bu işe hangi hakemlerden başlamayı düşünüyorsunuz?
“Önce klasman hakemlerinden başlamak istiyoruz. Orada 150 hakemimiz var. Önce bu hakemleri elden geçireceğiz. Hakemlik öyle bir şey ki, başladığınızda hiç kimse sizin kas yapınızın ya da psikolojik durumunuz bu işe uygun olup olmadığını bilmiyor. Burada her şey ortaya çıkacak. Bir de şu avantajı var; hepsi bir merkezden geçtiği için hakemleri birbiriyle kıyaslama şansımız olacak. Bugünkü sistemde birisi bir hakemi izliyor ve bir yorum yapıyor. Bir başkası da diğer hakemi izliyor ve onunla ilgili bir yorum yapıyor. Ama bu iki hakemi kıyaslayabilecek bir mekanizma yok. Bakın, Türkiye’de hakemin en büyük şikâyeti şu; herkes kendisinde bir yetenek olduğunu, ancak yeterince şans tanınmadığını düşünüyor. Bu sistemle herkese şans da tanınmış olacak.”
-Peki, bu maç antrenmanı sistemi üst klasman hakemlerine de uygulanacak mı?
“Evet uygulanacak. Bu sistem mevcut üst klasman hakemleri için de geçerli. Bu iş araba kullanmayı öğrenmek gibi bir şey. Araba kullanmayı öğrenirken zorlanıyorsunuz ama iki sene ara verseniz bile tekrar direksiyona oturduğunuzda kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Burada da mesela bir bariz gol şansını 20-30 defa tekrar ediyorsunuz. Aradan 50 maç geçtikten sonra o pozisyonla karşılaştığınızda onu hafızanızdan çıkarıp kullanabiliyorsunuz.”
YARDIMCI HAKEM SAYISI AZALACAK
-Yardımcı hakemlerin performansına gelirsek, bu konuda neler söylersiniz? Çünkü en fazla şikâyet ofsayt pozisyonlarından kaynaklanıyor.
“Almanya, İtalya, Hollanda, İngiltere’de 40 veya 42 yardımcı hakem bulunuyor. Bizde yine üst iki lig için 78 tane hakem var. Ama biz bunların 52’sine görev vermişiz. Yani 10 hakem fazlamız var. Dolayısıyla burada da bir azalma olacak. Sayı azaldığı zaman kalite de artacak. Bir grup yardımcı hakem canlı yayın maçlarına çıka çıka müthiş bir gelişme gösterdi. Öyle ki, ekranda çizgi çekildiği zaman ben bile hayret ediyorum, “Bu pozisyonu nasıl yakaladı” diye. Bu başarıdaki en büyük pay çok fazla canlı yayın maçına çıkıp, sonradan hatalarını izleyerek öğrenmeleri. Yani bizim saha uygulamasında yapmak istediğimiz de bu. Alt liglerdeki hakemlerin kendilerini izleme imkânları yok. Bir karar veriyorlar ve doğru mu yanlış mı olduğunu bilmiyorlar. Yardımcı hakemlerde sezon içindeki performanslarına göre bir indirime gideceğiz. Bizim en büyük sıkıntımız hakem-yardımcı hakem işbirliğinde.”
-Peki, yardımcı hakemlerin eğitimi için neler yapacaksınız?
“Önümüzdeki sezon yardımcı hakemler için özel bir hoca gelecek İngiltere’den. 2002 Dünya Kupası finalinin yardımcı hakemlerinden biri olan Philippe Sharp. 15 Mayıs’ta bir kampımıza geldi. Yaz seminerimize de katılacak. Ondan sonra yardımcı hakemlerimizin seminerlerinde kendisinden sürekli yararlanacağız.”
-Hakemleri her hafta kampa alıyorsunuz ancak bu insanların bir de para kazandıkları işleri var. Kampa geldiklerinde işlerinden ayrı düşüyorlar. Bu sorunu nasıl çözeceksiniz? Profesyonel hakemlik konusunda ne düşünüyorsunuz?
“Hakemler kampa katılmaları karşılığında bir ücret alıyor. Bir de önümüzdeki sezon yardımcı hakemler ayda 1, hakemler ise iki defa kampa alınacak. Profesyonel hakemliğe gelince, bunun düzenlemeleri yapılıyor. Yeni talimata göre hakemlerin profesyonel olabilmesi mümkün. MHK’nın teklifi ve TFF Yönetim Kurulu’nun kabulüyle hakemler profesyonel olabilecek.”
-Aldıkları ücretlerde farklılık olacak mı?
“Belirli bir düzeye gelmiş hakemler için profesyonellik söz konusu olacak. Federasyonun sunduğu şartlarla hakemin beklentileri örtüşüyorsa profesyonelliği tercih edebilecekler. İngiltere örneğindeki gibi sezon başında hakeme bir para verilecek, ondan sonra da çıktıkları maça göre para alacaklar.”
-Profesyonellik faydalı olabilecek mi sizce?
“Bence denenmesi gerekiyor. Ne getirip götüreceği konusunda şimdiden bir şey söyleyemeyiz. En azından bir- iki hakemin bu sisteme başlaması ve iyi veya kötü örnek olması gerekiyor.”
-Avrupa Ligi’nde uygulanan çizgi hakemlerine nasıl bakıyorsunuz?
“Bunu aramızda konuşuyoruz. Ama gerçekleşme ihtimali düşük olaylar için orada iki hakemi bekletiyorsunuz. Bu, bir bardak süt için inek beslemeye benziyor. Maçın önemine göre uygulanabilir. O hakemlerin caydırıcı bir etkisi var ama yine de pozisyonları kaçırmaları mümkün. Mesela Galatasaray-Atletico Madrid maçında penaltıyı kaçırdılar. FIFA’dan bununla ilgili bir yazı geldi; kendi liginizde uygulayabilirsiniz ama tüm turnuva boyunca uygulanma zorunluluğu var. Benim aklıma kupa maçlarında belli dönemden sonra uygulama fikri gelmişti ancak FIFA’nın talimatına göre bu mümkün değil.”
-Kulüplerin MHK’yı sık sık eleştirmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
“Hakem notlarını gösteren grafiğe bakarken bir taraftan da yaşananlar geçiyor gözümün önünden. İki sezon önce takımlar sırasıyla eleştiriler yükseltti. Geçtiğimiz sezon ilk yarının sonlarına doğru başladı, ikinci yarı belli bir süre devam etti. Bu sezon bakıyorum yine aynısı var. Bunun temel nedeni şu; sezon başında 4 takım şampiyonluk parolasıyla yola çıkıyor ama sezon sonunda sadece 1 tanesi şampiyon oluyor. Bu durumda diğerleri hakemleri eleştiriyor. Hakemlerin bu inişli-çıkışlı grafiği takımlar için geçerli. İnişe geçen takım en kolay şekilde hakemleri suçlamaya başlıyor.”
-Peki, bu durum nasıl çözülebilir?
“Disiplin yöntemleriyle. Bunun başka bir çaresi yok. Özellikle yöneticilere, futbolculara, antrenörlere çok ciddi yaptırımlar getirilmeli.”
-En çok tartışılan pozisyonlardan biri de ceza sahasına doğru kullanılan toplarda oluşan karamboller. Orada büyük itiş-kakışlar yaşanıyor ve genellikle de hakemler devam kararı veriyor. Bu işin ölçüsü nedir?
“Bakın elimde seminer programı var. Bu seminer programında 6 tane konu başlığı var ve bir tanesi de ceza alanı içindeki tutma ve çekmeler. Bu pozisyonlar bütün dünyada yaşanıyor. Burada işin içine yorum giriyor.”
-Tamam, yorum giriyor ama burada penaltı vermemek gibi bir standart yakalanmış durumda. Bu da hücum eden takımların aleyhine bir tablo çıkarıyor ortaya. Savunan takım, “Ne yaparsam yapayım, nasıl olsa penaltı verilmez” diye düşünüyor.
“Doğru. Buradaki kritik soru şu, “Her çekme veya her tutma penaltıyla değerlendirilir mi?” Oyun kuralları kitabında, itme fauldür diyor. Ceza sahası içindeyse penaltı olur. Peki, top rakip ceza sahasında oynanırken, kaleci kendi ceza sahası içinde rakip futbolcuyu iterse penaltı olur mu? Hakem yorum yaparken, “Bu hareketin sonucunda, hareketi yapan kendisine bir avantaj sağlamış mı?” diye bakar. Demin verdiğim örnekte kimse penaltı çalmaz. Ceza sahası içindeki bu tip pozisyonlar da genellikle topsuz alanda oluyor. Eğer topa vuracak olan adam tutulduysa hakem penaltı vermeli. 25 Temmuz’da seminerde bu konuları ayrıntılı olarak işleyeceğiz.”
-Bu seminerdeki diğer konu başlıklarınız neler?
“Elle oynamalar, ofsayt pozisyonları, oyuncular arasındaki itiş-kakış, faullü oyun ve penaltı ceza alanı içinde mi, dışında mı konuları var.”
OĞUZ HOCA HAKEMLERİ İZLİYOR!
MHK Başkanı Oğuz Sarvan, programını kendisinin yazdığı bir hakem izleme sistemine sahip. Mesleği inşaat mühendisliği olmasına karşın bilgisayar kullanmaya olan merakı, Oğuz Hocaya çok ciddi bir program yazdırmış. Sistemde hakemlerle ilgili bütün veriler kayıtlı. Hakem atamaları yapılırken bilgisayardaki bu veriler kullanılıyor ve hangi maçı hangi hakemin yöneteceği, programın içindeki bilgilerden yola çıkılarak belirleniyor. Hakem atamaları yapılırken dikkat edilecek kritik noktalar var. Bu kriterlerde sapma olduğu anda sistem sesli olarak uyarı veriyor. Hoca, öncelikle hakemin son 3 hafta içinde o takımların maçlarına çıkıp çıkmadığına baktıklarını, ardından hakemin söz konusu iki takımın son maçlarında bir problem yaşayıp yaşamadığını incelediklerini anlatıyor. Buradaki temel amaçlarını da “Hakem ve oyuncular sahaya çıktıklarında kafalarının rahat olması gerekiyor. Geçmişten gelen bir sıkıntı yoksa bu rahatlığı sağlamak mümkün” diye açıklıyor. Üçüncü kriter, hakemle takımların aynı ilden olup olmadığı, dördüncü kriter hakemin cezasının bulunup bulunmadığı. Beşinci kriter ise gerçekten de çarpıcı. Oğuz Hoca, “Eğer hakemin bulunduğu şehrin takımı, bir sonraki hafta o gün yöneteceği maçlardaki takımlardan birisiyle oynayacaksa, sistem uyarı veriyor” diyor. Bunun nedeni ise muhtemel spekülasyonların önüne geçmek. Bir başka kontrol ise hakemin aynı takımın maçına arka arkaya iki kere çıkmaması konusunda yapılıyor. Yani hakem atamaları, ince eleme-sık dokuma aşamasından geçirilerek gerçekleştiriliyor. Bilgisayarda hakemlerin ve gözlemcilerin bütün bilgileri de kayıtlı. Programın bir başka özelliği ise maçlarla ilgili doğru ve yanlış karar verilen bütün kritik pozisyon görüntülerinin de kayıtlı olması. Bu sezona ait 2 binin üzerinde görüntünün yer aldığı sistemde Oğuz Hoca hem bir hakemin bütün kritik pozisyonlarını aynı anda görebiliyor, hem de yapılan hata biçimine göre bir görüntü sınıflandırmasına gidebiliyor. Mesela “ofsaytla ilgili pozisyonlar” seçeneğini tıkladığında, karşısına sezonun ofsayt hataları görüntüleri sıralanabiliyor. Aynı şekilde bir takımla ilgili tüm kritik pozisyonları tek bir başlık altında toplayarak izleyebiliyor.
İSTANBUL / DHA Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan, hakemlerin futbolcular gibi antrenman yapamadığını, ancak hakemlerin pozisyonlara özel planlanan maçlarla hazırlanacağını söyledi. Oğuz Sarvan’ın Futbol Federasyonu’nun TamSaha Dergisi’ne verdiği röportaj şöyle: -Sezonun genel değerlendirmesiyle başlayalım isterseniz. Göreve geldiğinizde en çok nelerden yakınıyordunuz, bugün neleri düzeltebildiğinizi düşünüyorsunuz? “İşbaşı yaptığımızda en önemli şikâyet konusu güvendi. 2.5 yıl önce göreve geldiğimizde hakemlere, “Federasyon bize, biz hakemlere güveneceğiz, siz de bir süre sonra yönettiğiniz maçlarda kamuoyunun güvenini kazanacaksınız” dedik ve işler bu sırada yürüdü. Rahmetli Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan geldi ve bize tam destek verdiğini söyledi. Hakemlerle yaptığı görüşmede de “Eğer sizi arayan biri olursa, bu kişi benim yönetim kurulumdan dahi olsa, 5 dakika içinde beni bilgilendirin. Kafanız rahat olsun” dediğini söyledi. Bu süreçte güven sorunu aşıldı gibi geliyor bana. Onun dışında hakemlerin performanslarıyla ilgili değerlendirme yaparsak… Bu üç senede gözlemcilerde çok büyük bir değişiklik olmadı. Dolayısıyla onların verdiği notların bir anlam ifade etmesi gerekir. Not ortalamalarına baktığımızda 3 sene içinde bir gelişme var. Bu çok açık bir şekilde görünüyor. İlk sezon 8.052 olan hakem notlarının ortalaması ertesi sezon 8.118’e, son sezonda da 8.246’ya yükseldi. İlk geldiğimiz sezon kritik bir maç olmuştu. Fenerbahçe-Kayserispor maçı, onu hatırlıyorum. İkinci sezonun ilk yarısında bir dalgalanma yaşandı. İkinci yarıda ise kamp uygulamasını başlattık. Belirgin bir düzelme oldu ve sezon sonuna rahat bir şekilde gelindi.” -Bu yükselişi kampla mı açıklıyorsunuz yalnızca? Kamplarda neler yaşandı da bu yükseliş yaşandı? “Görevi devraldığımızda 172 hakem vardı. Bu hakemlerin 74’ü Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig’de görev yapıyordu. İlk geldiğimiz senenin başında bu sayıyı 36’ya düşürdük. Hakem sayısını azalttığımız zaman, bu otomatik olarak hakemlerin daha fazla maça çıkmasını getiriyor. Sayı azaldığı zaman hakemler daha yoğun bir eğitimden geçebiliyor. En önemli etken ise aynı hakem bir sene sonra tecrübesini ortalama 12 maç artırmış oluyor. Biz göreve geldiğimizde hakemlerin Süper Lig’deki maç ortalamaları 28 maç civarındaydı. Bu ortalama ikinci sene sonunda 40’a, sonra da 52’ye yükseldi. Bence en önemli faktörlerden bir tanesi bu. Kadroda çok fazla değişiklik olmadığı zaman hakemlerin maç tecrübeleri de her sezon artıyor. Hakemlikte en önemli unsur kişilik ve deneyim. Hakem maç yönettikçe hem deneyimi artıyor hem de daha olgun hâle geliyor.” -Kamplardaki çalışmalara gelirsek… “Geçen sezondan sonra dış destek gelmeye başladı. Uilenberg’in gelmesi çok önemliydi. Eğitimlerimiz UEFA standardında oluyor. Bunların da etkisiyle hakemlerin not ortalaması ve performansları yükseldi. Kamuoyu ise olaya spesifik bakıyor.” -Elimizde hakemlerin not ortalamalarını gösteren bir grafik var ve bu grafik bu sezonun üçüncü haftasında ciddi bir düşüşü işaret ediyor. Bunun nedeni sizce nedir? “Sezon başında bütün hakemlerinizi görmek istiyorsunuz. Dolayısıyla ilk üç haftada bütün hakemlere görev verildi. İlk iki haftada hakemleri maçlara yerleştirdik. Üçüncü haftada ise maç vermek zorunda olduğumuz hakemler oldu. Mutlaka maç verelim diye ısrar ederseniz yanlışlar olabiliyor. Üçüncü haftadaki bariz düşüş bundan kaynaklanıyor. O hafta maçlara, o maçı yönetecek deneyime sahip olmayan hakemleri vermek zorunda kalmıştık.” -Yani bazı hakemler bazı maçları yönetemez diye bir düşünceniz mi var? “Bu dünyanın her yerinde böyledir. Hakemin deneyimi ile maç arasında bir ilişki vardır. Bazı maçlar var; seyircisi diğerlerine göre çok daha fazla, kamuoyu yakından takip ediyor. Hakem bir karar verdiği zaman o karar didik didik ediliyor. Hakemin de bu duruma alışık olması gerekir. Bizde 12-13 hakem var ki, aşağı yukarı her zorluk derecesindeki maça çıkabilecek durumda. Derbi maçları için de 8-10 hakemimiz var. Bunun ideali ise 18 hakemdir. 6-7 hakemimizi de bu düzeye getirmek için hazırlıyoruz. İngiltere, Hollanda, İtalya Almanya ligleri ile kıyasladığımızda zaten bu ülkelerde kadroda 18 hakem bulunuyor. Bizde de Süper Lig’de görev alan 25 hakem var. Fakat 10 maçın üzerinde görev alan geçen sezon 13 tane hakem var. Bunlardan 5-6 tanesi 2-3 maçta görev almış. Yani aşağı yukarı bizim sistemimiz de Avrupa’daki örneklere benziyor.” -O kadroyu siz direkt 18 kişiye indirmeyi düşünüyor musunuz? “Bizim sistemimiz biraz farklı. Süper Lig’i Bank Asya 1. Lig’le birlikte yürütüyoruz.” -Bunun faydası ne? “Bu iki ligde maç yöneten hakemlere üst klasman hakemi diyoruz. Bank Asya 1. Lig hakemleri de Süper Lig hakemi olmanın avantajlarından yararlanıyor. Ona göre maaş, antrenman ücreti alıyorlar ve eğitimden aynı ölçüde faydalanabiliyorlar. Böyle olmasaydı, Bank Asya 1. Lig hakemleri bu üst düzey eğitimden yararlanamayacaktı. Bir yandan da her an Süper Lig’de maç alabilecekleri için motivasyonları yükseltiyor.” -Uilenberg’in çok faydalı olduğunu söylediniz. Somut olarak ne yaptı Uilenberg? “Uilenberg 2009 yılının Mayıs ayında Galatasaray- Sivasspor maçına geldi ve Cüneyt Çakır’ı izledi. Maç öncesi ve maç sonrası yorumlarını yaptı. Sonra Cüneyt’i birkaç defa birebir izledi ve Cüneyt nereye geldi. Yani potansiyeli olan birini aldı ve bir yerden bir yere taşıdı. Diğer hakemler için de benzer gelişmeler yaşanacak. Bu arada bizim eğitimcilerimiz de Uilenberg’ten faydalanıyor. Edindikleri bilgileri yavaş yavaş alt kademelere yayacaklar.” -Hakemlerin not ortalamaları grafiğine dönersek, 6.haftada da bir düşüş görüyoruz. “Evet, ancak o grafikte dikkat çekici bir nokta daha var. 6. haftadaki düşüş bile, geçtiğimiz sezonun not ortalamasının altında değil. Bir de son üç sezonun not ortalamalarında dikkat çekici bir nokta, 19. haftalardaki düşüşler. Sanırım o haftanın Aralık ayına denk gelmesi ve olumsuz hava koşulları hakem performanslarını etkiliyor.” -Kamuoyu açısından bakıldığında, hakemlerin en çok eleştirildiği konu kararlarda bir standardın sağlanamaması. İki hakemin aynı pozisyonda verdiği kararlar bazen çok uç noktalara savrulabiliyor. Bunu “Hakemlerin yönetim tarzı böyle” diye açıklayabilir miyiz? “Hayır, açıklayamayız. Bir defa bütün hakem eğitimlerinin amacı, hakem kararlarında standardın sağlanmasıdır. Her hakemin kişiliği farklı olduğu için bundan doğan farklılıklar olabilir. Hakemin yetiştiriliş tarzından, yapısından da kaynaklanıyor. Ancak bundan sonraki nesillerde böyle farklılıklar yaşanmamalı. Çabamız da bu yönde zaten.” -Bu sezonun Türk hakemliği açısından en önemli olayı Cüneyt Çakır’ın FIFA klasmanında 1. Kategoriye yükselmesiydi. Bu çıkışı Uilenberg’e mi bağlamamız gerekiyor? “Uilenberg’in doğrudan şöyle faydası var. UEFA’nın hakemlerden ne istediğini, ne beklediğini anlatıyor. Bu çıkışın Cüneyt’in yapısıyla da ilgili olduğunu düşünüyorum. Çünkü öğrenmeye çok meraklı. Sokaktaki simitçinin fikrini bile dinliyor. Uilenberg’in Cüneyt’le ilgili söylediği bir şey vardı: “Bir önceki maçta eleştirdiklerimi bir sonraki maçta yapmıyor.” Bu çok önemli bir şey. İyi bir hakem olmak için eleştirilere ve gelişime açık olmak gerekiyor.” -Peki, Cüneyt’in arkasından nasıl bir hakem grubu geliyor? “Şu anda bütün hakemlerimizin hedefi var. Aralık ayında zaten bazılarının FIFA klasmanında birer basamak yukarı çıkacaklarını tahmin ediyoruz.” -2012’de Avrupa Şampiyonası’na hakem göndermek için bir ümidimiz olabilir mi? “Biz göreve geldiğimizde 2014 Dünya Kupası’nı hedeflediğimizi söylemiştik. Cüneyt böyle devam ederse bir ihtimal 2012 olabilir, çünkü Avrupa Ligi yarı finalinde oldukça başarılıydı. Ama tabii bundan sonra göstereceği performans da çok önemli.” -Sizi en çok rahatsız eden hakem hataları hangileri? “Hakem bir pozisyonda bir oyuncuya sarı kart veriyor, sonra aynı pozisyonda sarı kartını çıkarmıyor. Herkesin gördüğünü hakem göremediğinde bu kez farklı yakıştırmalar yapılıyor. Bunun izahında çok zorlanıyoruz.” -Saha performansı anlamında “Bizim hakemlerimiz şu konuda standardı sağladı” dediğiniz bir konu var mı? “Teknik ayrıntılar pek göze çarpmıyor ama bu yıl barajların mesafesinde bir standart yakalandı O sorunu çözdük. Ama hepsinden önemlisi hakemlerin kendilerine güveni geldi. Kalabalık maçlarda bile hatalar daha az olmaya başladı.” MÜKEMMEL HAKEMLİK PROJESİ -Hakemleri baskı ortamından kurtarmak için de çabalarınız var. Bunlardan söz eder misiniz? “Psikologlarımız var, kamplara geliyorlar. Fakat hakemlikte hâlâ çok önemli bir eksik var. Bakın bir futbolcu sezonda 34 maç oynuyor. Bunun en az 2 katı da antrenman yapıyor. Yani işini, yaparak öğreniyor. Hakemlikte ise eğitimlerin pek çoğu teorik. Uygulama yalnızca haftada bir gün, maçlarda gerçekleşiyor. Bir hakem de maksimum 25 maça çıkabiliyor. Dolayısıyla hakem sık karşılaşmadığı bir olayı sahada karşısında gördüğünde hata ihtimali yükseliyor. Mesela bir pozisyon ceza sahası içinde mi, dışında mı diye tereddüde düştünüz ve yardımcı hakeminizden yardım almanız gerekiyor. Ben hakemlik hayatım boyunca bu pozisyonla iki kez karşılaştım ve ikisinde de yanlış yardım aldım. Çünkü yardımcı bu pozisyona hazırlıklı değil. Veya bariz gol şansı 50 maçta bir defa oluyor ve olduğu zaman da hata yapılıyor. Hâlbuki hakem bunu sık sık tekrar etmiş olsa bu hatalar azalıyor. UEFA’nın bu problemi ortadan kaldırmak için bir projesi var. Uygulama takımları oluşturuluyor ve hakemler bu takımların maçında antrenman yapıyor. İki yarı sahada örnek olay meydana getiriliyor. Bir tarafta ofsayt pozisyonları oluşturuluyor, yardımcı hakem karar veriyor ve bir kamera çekiyor. Ondan sonra bu kararların doğru mu yanlış bu olduğu değerlendiriliyor. Diğer yarı sahada da orta alandan bir top atıyorlar ve oyuncu gidiyor; orada bariz gol şansı, pozisyonun ceza sahası içinde mi dışında mı gerçekleştiği, gol sevinci veya itiraz gibi aksiyonlar oluyor. Hakem bunların ne kadarını kaçırıyor diye bunu da kameraya çekiyorlar. UEFA bunu “Mükemmel Hakemlik” diye bir proje haline getiriyor. Biz de Türkiye’de bunu uygulayacağız. UEFA bu uygulamaya Eylül ayında başlayacak. UEFA’nın 53 üye ülkesi var. Her ülkeden 1 hakem, 2 yardımcı hakem olmak üzere bir grup oluşturulacak ve bu hakemler iki hafta boyunca kampa alınacak. Burada tıp adamları ve psikologlar da olacak. Her defasında 8 ülkeden hakemler davet edilecek. Bu süre içinde kurs görecekler. Onun dışında hafta sonlarında Fransa 2. ve 3 liglerinde maç yönetecekler. Bu maçlar kameraya alınacak ve analizleri yapılacak. Buraya gidecek hakemler 25-30 yaşında ve yabancı dil bilenler arasından seçilecek. Ardından diğer 8 ülkeden hakemler kursa alınacak. Sonraki periyotta aynı hakemler birer haftalık kurslara alınacak ve aradaki gelişme gözlenecek. Başarılı olanlara “Mükemmel Hakem” sertifikası verilecek.” -Türkiye bu uygulamayı kendi içinde ne zaman yapacak? “Aynısını biz de yapabiliriz. Bunu uygulayabilecek birkaç ülkeden birisiyiz. Hem ekonomik hem ülke büyüklüğü olarak buna uygunuz. Belirli bir süre sonra her hakem bu sistemden geçmiş olacak ve böylece elimizde hakemlerin bir envanteri bulunacak.” -Bu işe hangi hakemlerden başlamayı düşünüyorsunuz? “Önce klasman hakemlerinden başlamak istiyoruz. Orada 150 hakemimiz var. Önce bu hakemleri elden geçireceğiz. Hakemlik öyle bir şey ki, başladığınızda hiç kimse sizin kas yapınızın ya da psikolojik durumunuz bu işe uygun olup olmadığını bilmiyor. Burada her şey ortaya çıkacak. Bir de şu avantajı var; hepsi bir merkezden geçtiği için hakemleri birbiriyle kıyaslama şansımız olacak. Bugünkü sistemde birisi bir hakemi izliyor ve bir yorum yapıyor. Bir başkası da diğer hakemi izliyor ve onunla ilgili bir yorum yapıyor. Ama bu iki hakemi kıyaslayabilecek bir mekanizma yok. Bakın, Türkiye’de hakemin en büyük şikâyeti şu; herkes kendisinde bir yetenek olduğunu, ancak yeterince şans tanınmadığını düşünüyor. Bu sistemle herkese şans da tanınmış olacak.” -Peki, bu maç antrenmanı sistemi üst klasman hakemlerine de uygulanacak mı? “Evet uygulanacak. Bu sistem mevcut üst klasman hakemleri için de geçerli. Bu iş araba kullanmayı öğrenmek gibi bir şey. Araba kullanmayı öğrenirken zorlanıyorsunuz ama iki sene ara verseniz bile tekrar direksiyona oturduğunuzda kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Burada da mesela bir bariz gol şansını 20-30 defa tekrar ediyorsunuz. Aradan 50 maç geçtikten sonra o pozisyonla karşılaştığınızda onu hafızanızdan çıkarıp kullanabiliyorsunuz.” YARDIMCI HAKEM SAYISI AZALACAK -Yardımcı hakemlerin performansına gelirsek, bu konuda neler söylersiniz? Çünkü en fazla şikâyet ofsayt pozisyonlarından kaynaklanıyor. “Almanya, İtalya, Hollanda, İngiltere’de 40 veya 42 yardımcı hakem bulunuyor. Bizde yine üst iki lig için 78 tane hakem var. Ama biz bunların 52’sine görev vermişiz. Yani 10 hakem fazlamız var. Dolayısıyla burada da bir azalma olacak. Sayı azaldığı zaman kalite de artacak. Bir grup yardımcı hakem canlı yayın maçlarına çıka çıka müthiş bir gelişme gösterdi. Öyle ki, ekranda çizgi çekildiği zaman ben bile hayret ediyorum, “Bu pozisyonu nasıl yakaladı” diye. Bu başarıdaki en büyük pay çok fazla canlı yayın maçına çıkıp, sonradan hatalarını izleyerek öğrenmeleri. Yani bizim saha uygulamasında yapmak istediğimiz de bu. Alt liglerdeki hakemlerin kendilerini izleme imkânları yok. Bir karar veriyorlar ve doğru mu yanlış mı olduğunu bilmiyorlar. Yardımcı hakemlerde sezon içindeki performanslarına göre bir indirime gideceğiz. Bizim en büyük sıkıntımız hakem-yardımcı hakem işbirliğinde.” -Peki, yardımcı hakemlerin eğitimi için neler yapacaksınız? “Önümüzdeki sezon yardımcı hakemler için özel bir hoca gelecek İngiltere’den. 2002 Dünya Kupası finalinin yardımcı hakemlerinden biri olan Philippe Sharp. 15 Mayıs’ta bir kampımıza geldi. Yaz seminerimize de katılacak. Ondan sonra yardımcı hakemlerimizin seminerlerinde kendisinden sürekli yararlanacağız.” -Hakemleri her hafta kampa alıyorsunuz ancak bu insanların bir de para kazandıkları işleri var. Kampa geldiklerinde işlerinden ayrı düşüyorlar. Bu sorunu nasıl çözeceksiniz? Profesyonel hakemlik konusunda ne düşünüyorsunuz? “Hakemler kampa katılmaları karşılığında bir ücret alıyor. Bir de önümüzdeki sezon yardımcı hakemler ayda 1, hakemler ise iki defa kampa alınacak. Profesyonel hakemliğe gelince, bunun düzenlemeleri yapılıyor. Yeni talimata göre hakemlerin profesyonel olabilmesi mümkün. MHK’nın teklifi ve TFF Yönetim Kurulu’nun kabulüyle hakemler profesyonel olabilecek.” -Aldıkları ücretlerde farklılık olacak mı? “Belirli bir düzeye gelmiş hakemler için profesyonellik söz konusu olacak. Federasyonun sunduğu şartlarla hakemin beklentileri örtüşüyorsa profesyonelliği tercih edebilecekler. İngiltere örneğindeki gibi sezon başında hakeme bir para verilecek, ondan sonra da çıktıkları maça göre para alacaklar.” -Profesyonellik faydalı olabilecek mi sizce? “Bence denenmesi gerekiyor. Ne getirip götüreceği konusunda şimdiden bir şey söyleyemeyiz. En azından bir- iki hakemin bu sisteme başlaması ve iyi veya kötü örnek olması gerekiyor.” -Avrupa Ligi’nde uygulanan çizgi hakemlerine nasıl bakıyorsunuz? “Bunu aramızda konuşuyoruz. Ama gerçekleşme ihtimali düşük olaylar için orada iki hakemi bekletiyorsunuz. Bu, bir bardak süt için inek beslemeye benziyor. Maçın önemine göre uygulanabilir. O hakemlerin caydırıcı bir etkisi var ama yine de pozisyonları kaçırmaları mümkün. Mesela Galatasaray-Atletico Madrid maçında penaltıyı kaçırdılar. FIFA’dan bununla ilgili bir yazı geldi; kendi liginizde uygulayabilirsiniz ama tüm turnuva boyunca uygulanma zorunluluğu var. Benim aklıma kupa maçlarında belli dönemden sonra uygulama fikri gelmişti ancak FIFA’nın talimatına göre bu mümkün değil.” -Kulüplerin MHK’yı sık sık eleştirmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? “Hakem notlarını gösteren grafiğe bakarken bir taraftan da yaşananlar geçiyor gözümün önünden. İki sezon önce takımlar sırasıyla eleştiriler yükseltti. Geçtiğimiz sezon ilk yarının sonlarına doğru başladı, ikinci yarı belli bir süre devam etti. Bu sezon bakıyorum yine aynısı var. Bunun temel nedeni şu; sezon başında 4 takım şampiyonluk parolasıyla yola çıkıyor ama sezon sonunda sadece 1 tanesi şampiyon oluyor. Bu durumda diğerleri hakemleri eleştiriyor. Hakemlerin bu inişli-çıkışlı grafiği takımlar için geçerli. İnişe geçen takım en kolay şekilde hakemleri suçlamaya başlıyor.” -Peki, bu durum nasıl çözülebilir? “Disiplin yöntemleriyle. Bunun başka bir çaresi yok. Özellikle yöneticilere, futbolculara, antrenörlere çok ciddi yaptırımlar getirilmeli.” -En çok tartışılan pozisyonlardan biri de ceza sahasına doğru kullanılan toplarda oluşan karamboller. Orada büyük itiş-kakışlar yaşanıyor ve genellikle de hakemler devam kararı veriyor. Bu işin ölçüsü nedir? “Bakın elimde seminer programı var. Bu seminer programında 6 tane konu başlığı var ve bir tanesi de ceza alanı içindeki tutma ve çekmeler. Bu pozisyonlar bütün dünyada yaşanıyor. Burada işin içine yorum giriyor.” -Tamam, yorum giriyor ama burada penaltı vermemek gibi bir standart yakalanmış durumda. Bu da hücum eden takımların aleyhine bir tablo çıkarıyor ortaya. Savunan takım, “Ne yaparsam yapayım, nasıl olsa penaltı verilmez” diye düşünüyor. “Doğru. Buradaki kritik soru şu, “Her çekme veya her tutma penaltıyla değerlendirilir mi?” Oyun kuralları kitabında, itme fauldür diyor. Ceza sahası içindeyse penaltı olur. Peki, top rakip ceza sahasında oynanırken, kaleci kendi ceza sahası içinde rakip futbolcuyu iterse penaltı olur mu? Hakem yorum yaparken, “Bu hareketin sonucunda, hareketi yapan kendisine bir avantaj sağlamış mı?” diye bakar. Demin verdiğim örnekte kimse penaltı çalmaz. Ceza sahası içindeki bu tip pozisyonlar da genellikle topsuz alanda oluyor. Eğer topa vuracak olan adam tutulduysa hakem penaltı vermeli. 25 Temmuz’da seminerde bu konuları ayrıntılı olarak işleyeceğiz.” -Bu seminerdeki diğer konu başlıklarınız neler? “Elle oynamalar, ofsayt pozisyonları, oyuncular arasındaki itiş-kakış, faullü oyun ve penaltı ceza alanı içinde mi, dışında mı konuları var.” OĞUZ HOCA HAKEMLERİ İZLİYOR! MHK Başkanı Oğuz Sarvan, programını kendisinin yazdığı bir hakem izleme sistemine sahip. Mesleği inşaat mühendisliği olmasına karşın bilgisayar kullanmaya olan merakı, Oğuz Hocaya çok ciddi bir program yazdırmış. Sistemde hakemlerle ilgili bütün veriler kayıtlı. Hakem atamaları yapılırken bilgisayardaki bu veriler kullanılıyor ve hangi maçı hangi hakemin yöneteceği, programın içindeki bilgilerden yola çıkılarak belirleniyor. Hakem atamaları yapılırken dikkat edilecek kritik noktalar var. Bu kriterlerde sapma olduğu anda sistem sesli olarak uyarı veriyor. Hoca, öncelikle hakemin son 3 hafta içinde o takımların maçlarına çıkıp çıkmadığına baktıklarını, ardından hakemin söz konusu iki takımın son maçlarında bir problem yaşayıp yaşamadığını incelediklerini anlatıyor. Buradaki temel amaçlarını da “Hakem ve oyuncular sahaya çıktıklarında kafalarının rahat olması gerekiyor. Geçmişten gelen bir sıkıntı yoksa bu rahatlığı sağlamak mümkün” diye açıklıyor. Üçüncü kriter, hakemle takımların aynı ilden olup olmadığı, dördüncü kriter hakemin cezasının bulunup bulunmadığı. Beşinci kriter ise gerçekten de çarpıcı. Oğuz Hoca, “Eğer hakemin bulunduğu şehrin takımı, bir sonraki hafta o gün yöneteceği maçlardaki takımlardan birisiyle oynayacaksa, sistem uyarı veriyor” diyor. Bunun nedeni ise muhtemel spekülasyonların önüne geçmek. Bir başka kontrol ise hakemin aynı takımın maçına arka arkaya iki kere çıkmaması konusunda yapılıyor. Yani hakem atamaları, ince eleme-sık dokuma aşamasından geçirilerek gerçekleştiriliyor. Bilgisayarda hakemlerin ve gözlemcilerin bütün bilgileri de kayıtlı. Programın bir başka özelliği ise maçlarla ilgili doğru ve yanlış karar verilen bütün kritik pozisyon görüntülerinin de kayıtlı olması. Bu sezona ait 2 binin üzerinde görüntünün yer aldığı sistemde Oğuz Hoca hem bir hakemin bütün kritik pozisyonlarını aynı anda görebiliyor, hem de yapılan hata biçimine göre bir görüntü sınıflandırmasına gidebiliyor. Mesela “ofsaytla ilgili pozisyonlar” seçeneğini tıkladığında, karşısına sezonun ofsayt hataları görüntüleri sıralanabiliyor. Aynı şekilde bir takımla ilgili tüm kritik pozisyonları tek bir başlık altında toplayarak izleyebiliyor.