Güncelleme Tarihi:
“Az hata isabetli çok top kullanma” genel prensibiyle başladı iki takım da karşılaşmaya. Spahija çok doğru tercihle, adapte olamayan Kinsey’in yerine ribaund üstünlüğünü elde tutmak adına May’i takıma almıştı. May de gecenin gizli kahramanı oldu. Fenerbahçe son maçtaki hatasını tekrarlamamak için pota altından hücum kullanmayı tercih etti. Birbirlerini yokladıkları ilk çeyrekte Galatasaray’ı oyunda tutan Jerry ve Shumpert’ın peş peşe attıkları üçlükler oldu.
İkinci periyotta bu sefer üçlük bombardımanı sırası Fenerbahçe’deydi. Jasikevicius, Ömer Onan, Tomas ve hatta May dışardan yüksek isabetli sayılar ürettiler. Galatasaray ise bu kez Tutku ve emektar Haluk ile karşılık vererek geri adım atmayacağını gösterdi. Yüksek gerimli ilk yarı teknik fauller eşliğinde 49-49 berabere geçildi. Fenerbahçe’nin, Mahmuti’nin kısa süreli çok alan savunmasına hazırlıklı olduğu ve pabuç bırakmayacağı, verdiği karşılıklardan belli oldu.
Mahmuti’nin hatası Ermal
Shumpert-Oğuz Savaş düellosu olarak geçen üçüncü çeyrekte de oyundaki denklik bozulmadı. Spahija adına olumlu olan Galatasaray’la beraber kısalmamasıydı. Lavrinovic ve Kaya’nın neredeyse maçın tamamında olumsuzluklar sergiledikleri gecede Fenerbahçe, iki uzunlu kalmakta ısrar ederek ribaund hakimiyetini ev sahibine kaptırmadı. Çoğunlukla iyi rotasyonlar yapan koç Mahmuti’in dünkü yanlışı çok iyi işler yapmakta olan Ermal Kurtoğlu’nu yanında oturtmasıydı.
Gece yarısı kuşağı
Son çeyrek tam bir geceyarısı kuşağı filmi gibi geçti her iki takım için. Haluk’un kritik top kayıplaryla gelinen son 2 dakikada, önce bir üçlük daha sonra turnikeden bulduğu sayılarla Ömer (28 dakikada, 20 sayı, 2 ribaund,1 asist) neticeyi ilan etti. Son toplar ve faul yapma kararlarında koç Spahija bu kez hata yapmayınca Fenerbahçe kupayı alan taraf oldu.
Seri öncesi ancak yüzde 20 şans verdiğimiz Galatasaray, bu oyunu ve seyircisiyle basketbolumuzun geleceği için olumlu ışıklar yakan takım olurken, Kanarya akıllı ve uzun vadeli planlamasının semeresini görerek şampiyon oldu.