HAGİ'Yİ SEVİYORUM!.. Seneler evvel, 1993'tü galiba...Hürriyet'te beraber çalıştığım sevgili meslekdaşım Zeynep Atikkan, yüreği pır pır ederek genç kızlık yıllarının şehri Paris'e uçtu. Onca gazetecilik tecrübesine rağmen, heyecandan eli ayağı tutmuyordu dense, yeridir.Sebep?.. Marcello!Zeynep, Avrupa sinemasının "maestro"su 70'lik Marcello Mastroianni ile Rue des Cassettes'de, yağmurlu bir pazar sabahı yürüdü. Bej pardösü, elinde Burberries şemsiye, "Ben maço değilim"i hep vurguladığı halde, tüm kadınların kalbini titreten bir efsane ile sohbet etti. Yazılarını yayına hazırlarken ne büyük bir mutluluğu paylaşmıştık...Marcello, 1996'da Fellini'nin yanına gittiğinde, Zeynep, Viyana'dan yazdı bu sefer. O şefkatle, sımsıcak bakan erkek için söyledikleri, mutlaka sinema literatürüne geçmeli:"Amerikalılar onu hiçbir zaman anlayamadılar... Çünkü, o bir Akdenizli idi. Gücünü, coşkusunu Akdeniz'in lacivert köpüklerinden alan bir Akdenizli."Evet, öylesine güçlüydü ki, sinemada bir erkek için düşünülebilecek hemen her karakteri canlandırdı. Kendisini hep kadınların fethettiğini itiraf edecek kadar komplekssiz, hayata onca bağlılığına rağmen ölümden korktuğunu açıkca söyleyecek kadar yürekli, efsane şöhretine rağmen sıradan bir hayatı yeğleyecek kadar yetenekli, şablonlardan uzak, derin kişilik sahibi, gene Zeynep'in deyişi ile "bireysel bir kahraman", "bencillik çağı"na hiç uymayan, sevgi dolu iyi biri.Her zaman "anti-kahraman"lara şiddetle ihtiyacımız var. Marcello gibi, Kemal Sunal gibi, Hagi gibi.Hagi de bir Akdenizli. Coğrafyası, tarihin bir cilvesi nedeniyle, Karadeniz sahiline düşmüş olsa da...İçi içine sığmayan, kimi zaman fevri, her gördüğü yanlışlığa müdahale eden, sevdiği her şeye ölümüne sahip çıkan (tıpkı
Galatasaray'da yaptığı gibi), coşkulu biri. "Her şeye itiraz ediyor, takımı teknik direktörü yok sayarcasına yönetiyor, hakemlerin üstüne yürüyor, ama kimse adama bir şey diyemiyor" deniyor.Hikâye...Adam Akdenizli işte. Bize yakın. Çok yakın olduğu için de, kusur etse bile, kusuruna bakılmıyor. İşin özeti bu... O bizden biri: Bize bizi hatırlatıyor, sımsıcak. Her kaydettiği gülden sonra, ışıl ışıl yanan gözleri unutulabilir mi?Hagi dosyamı karıştırdım. Arkadaşlar, yazının geri kalan kısmında, Türk futboluna emek verenlerin Hagi için söylediklerinden ufak alıntılarla başbaşa bırakıyorum sizleri.Ama, önce haftasonunun Hagi ile ilgili manşetleri:"UEFA'dan HAGİ'ye AFAROZ"Hay kalemine sağlık!.. Allah sizi inandırsın, UEFA'ya sövgüler yağdırırken, henüz bu manşeti görmemiştim. Ceza nire, afaroz etmek nire? İşin endavesi kaçtı derken, tam da bunu kastediyordum."CEZA'DAN SEFA'YA"G.Saray UEFA'nın şok cezasıyla sarsıldı, Kocaeli maçına kötü başladı. Bir Hagi klasiği ile uyandı. İki serbest vuruş golü ile Hagi gene takımını sırtında taşıdı."HAGİ BİZDE OLSA, BİZ YENERDİK"Kocaelispor Teknik Direktörü Rasim Kara. 4-1 kaybettikleri maç ertesinde."HAGİ'ye PRANGA!""Hakemler kendilerini önemli kabul ettirmek istiyorlar. Ceza çok ağır. Vurduğum zaman gol oluyor. Bunu engellemenin en güzel yolu da cezaydı. Ben önemli oyuncu olduğum için bunu yapıyorlar."4-1'lik Kocaeli maçı ertesinde, Hagi konuşuyor. Kişi kendini bilmek gibi irfan olmazmış.Şimdi de alıntılar:"BIRAKMA BİZİ HAGİ"25 metreden çakan Rumen futbolcu tribünleri ayağa kaldırdı.Taraftarlar, sezon sonu futbolu bırakacak olan süperstara böyle bağırdı. (16 Ocak 2000).Galatasaray forması ile 96'ncı kez sahaya çıkan ve 43'üncü golünü atan Hagi, bu sezon 8 karşılaşmada rakip ağları tam 7 kez havalandırdı.Bir adet fotoğraf altı başlığı:"Hagi'nin işi gol yazmak."(Rakamlara bakar mısınız? Üstelik, haberde, Hagi'nin 100 maç barajını geçtikten sonra, kendisi için 50 golü hedeflediği kaydediliyor.)"TERİM'İN YERİNE HAGİ"Rumen yıldızdan gizli hazırlık."(Hagi'nin Fatih'in veliahtı olarak lanse edildiği bu
haber biraz siyasi, beni aşar. Ama, alt başlık ilginç:)"Aslan'ın süperi, 'Fatih Hoca giderse, göreve talip olurum' dedi.(İlerde, niye olmasın?????Takımı öylesine iyi tanıyor ki...)"SERGEN-HAGİ A.Ş. SUNAR""İzmir'de Göz-Göz'ü Sergen ve Hagi dağıttı: 2-0""Cim-Bom, kümede kalma ümitlerini her geçen hafta tüketen Göztepe karşısında sonuca kolay gitti. Sergen maçın hemen başında Hagi'den gelen topu ağlara gönderdi. Hagi'nin attığı golde de ortayı yapan süperstar, Rumen futbolcu ile iyi bir ikili oluşturdu."(Şimdi Sergen'in yerinde yeller esiyor. Ama, derdi günü takımı toparlamak olan Hagi için, isimler önemli değil ki...)"HAGİ'ye SERVET""Rumen yıldızın 1 yıllık ücreti dudak uçuklatır: 3.5 milyon $""İşte, 'Galatasaray'ın patronu Hagi' iddiasını kuvvetlendirecek gerçek. Yönetim Hagi'ye futbolu bırakmaması için, Okan, Suat, K.Hakan, Ergün ve Ümit'in aldığı toplam parayı ödüyor.""Onun adı Hagi... 4 yıldır Galatasaray'ı sırtında taşıyor, başarıdan başarıya koşturuyor. Rumen yıldızın Cimbom'dan gelen inanılmaz teklif sayesinde futbolu bırakmayı bir yıl ertelediği ortaya çıktı."(Teklif, maç başına değil, garanti para. Lucescu'yu tam 6'ya katlayan bir para. Ayrıca, tüm primlerden yararlanmayı da kapsıyordu.) Hakan Şükür bir TV kanalındaki telefon bağlantısında, "EURO 2000'de Hagi ile ilgilenip beni ikinci plana attılar. Bu tavırlara kırıldığım için Galatasaray'dan ayrıldım. Yönetim, Hagi gibi bana para önerse, bugün Galatasaray formasını giyecektim" demez mi? iyi de, önüne gelen her on toptan ancak bir ya da ikisini gole tahvil edebilen ben miyim? Kaçırdığı gol fırsatının haddi hesabı yok. Hakan Şükür inanılmaz gollere, hem de hayli "estetik" imzalar attı. Ama, her topa dokunduğunda gol atan bir usta ile kendisini nasıl kıyaslayabiliyor, hiç anlayamadım.)Bakın Hagi nasıl konuşuyor:"Herkes bizi karıştırmaya, çorbaya çevirmeye çalışıyor. Kasıtlı haberler çıkartılıyor. Ama bunlara hazırlıklıyız. Lucescu çok iyi ve tecrübeli bir hoca. Benim yardımıma hiç ihtiyacı yok. Ben sadece 10 numaralı formayı giyen bir futbolcuyum."Galatasaray'da hocalık yapmak isterim. Bu, önümüzdeki iki üç sene içerisinde gerçekleşebilir. Ama, şimdi söz konusu bile değil. Hakan, Arif ve Terim'i özledim. Onları özlüyorum.""HAGİ ÇOK BÜYÜK..."Herkesin, "şimdiye kadar Hagi'nin sırtına bindi gitti" dediği Teknik Direktör Lucescu, Hagi konusunda herkesten yardım istiyor:"Eğer Hagi, İtalya ya da İspanya'da oynasaydı, sanırım bu kadar ceza almazdı. Hagi, Rumen milli takımından sonra, Türkiye'yi ikinci ailesi ve vatanı gibi görüyor. Platini ve Maradona gibi daha birçok ünlü yıldızın 30-31 yaşında futboldan koptukları bir futbol dünyasında, Hagi'nin 36 yaşında böyle bir performansı ortaya koyması, O'nun ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu gösterir.""Fanatik"in 17 Eylül 2000 tarihli haberinde, Suat Kaya'nın söyledikleri çok ilginç:"Hagi oyun içinde çok etkili bir oyuncu. Herkesi kendine hayran bırakıyor. Rakiplerin korkulu rüyası. Böyle bir adamı engellemek için yapılacak tek şey O'na ağır ceza vermekti. Onu da yaptılar."Tekrar Lucescu'ya dönüyoruz:"HAGİ GİBİSİ GELMEZ."Lucescu, UEFA'yı kastederek, "Avrupa futboluna yön veren insanların böyle bir değere sahip çıkması gerekir. Çünkü, O, dünyanın en iyisi" diyor ve ekliyor:"Hagi, hem kişiliği, hem de futbolu ile örnek olacak bir insan. Türkiye de Hagi'nin ikinci vatanı. Türkiye'yi ne kadar sevdiğini, milli marşlarınızda, elini göğsüne koymasından anlamanız gerekir."(Ağzı olup da ileri geri konuşan "bir kısım medya mensupları"na duyurulur.)Lucescu yerden göğe kadar haklı. Yediği golle -ki, o ana kadar kurtardığı golün sayısı belirsizdi-
BeÅŸiktaÅŸ'ın ÅŸampiyonluk umutlarını yerle bir etmiÅŸti Fevzi. Türk futbolunun en büyük kalecisine futbol camiası hemen sahip çıkmış, takım arkadaÅŸları "Kendini bırakma" diye yanında yer almışlardı. Ben de, BeÅŸiktaÅŸ beni hiç mi hiç ilgilendirmediÄŸi halde, tüm kalbimle Fevzi'nin o talihsiz gol ertesi ÅŸoka girmesine, güzel eÅŸinin gözyaÅŸlarına çok üzülmüştüm. Kahrolmak yerine, bir an önce toparlanmasını dilemiÅŸtim."NE HAGÄ° Ä°LE NE HAGÄ°'SÄ°Z""5 maç ceza haberini aldığımızda, Kocaeli maçına gidiyorduk. Yanımda Ä°smet AÄŸabey (Tongo) var. uzun bir sessizlikten sonra, Ä°smet AÄŸabey, biraz sıkıntılı, biraz sinirli, 'Hagi'siz de oynamaya alışmalıyız' dedi."Ä°ÅŸte, sorun burada baÅŸlıyor. Balkanlar'ın Maradonna'sı, sadece Balkanlar'ın deÄŸil, Avrupa'nın da. Galatasaray'a geldiÄŸi günden beri yaptıkları ortada. O'nun önderliÄŸinde, takım kupaları birer birer topladı. Bunu hisseden UEFA, açarsak! 'Utanmaz Efendilerin Futbol Ayıbı' bir kez daha harekete geçti. Avrupa'nın başına bela olmadan, Hagi'nin kellesini aldılar. Sorgusuz, yargısız. Haçlı seferlerinin tetikçisi, Monaco maçının hakemi Ä°spanyol, görevini baÅŸarıyla tamamlamıştı. Tüm futbolcuları verdiÄŸi kararlarla çıldırtmış, kabak Hagi'nin başına patlamıştı. UEFA da bu fırsatı kaçırmayarak, bastı 5 maçlık cezayı."(Yalçın Dümer "Haçı seferleri tetikçisi" derken, sittin senedir Türk halkında kompleks yaratmış bir "negatif" ÅŸablonu tekrarlıyor. Åžablonlardan mümkün olduÄŸunca uzak durmak gerektiÄŸine inandım hep. Ancak, UEFA'nın önyargılı kararına iliÅŸkin tespitine tamamen katılıyorum.)"HAGÄ°'nin SERÃœVENÄ°"Attila Gökçe, "Kritik" adlı köşesinde, Galatasaray-Kocaeli maçının genel bir tablosunu çiziyor. Sonra da, sözü Hagi'ye getiriyor:"Ama bu tablo içinde, hem UEFA'nın beÅŸ maçlık afaroz kararına raÄŸmen, sorumluluk duygusuyla oynayan, istifini bozmayan, üstelik daha da sakin görünmeye çalışarak piÅŸmanlığını vurgulayan bir Hagi vardı. Hagi, dün ilk golü atarken hakeme barajı iÅŸaret edip kafaları karıştıran birkaç hareket yaptığı ve Kocaelispor takımını ÅŸaşırttı. O dağınık atmosferde golünü çaktı. onu marke eden ahmet Aslaner fazla sert deÄŸildi. Yakından, vurmadan, kırmadan kontrol etmeye, gözaltında tutmaya çalıştı. Ama Hagi bu. Hele sakinse, deÄŸmeyin keyfine..."Dün karışık duygular içinde maça böyle baÅŸladı. Açılış ve kapanış gollerini attı, sadece iÅŸine baktı. Tebrikler Hagi... Ve de, geçmiÅŸ olsun... Ä°nÅŸallah bir daha böyle yanlışlak yapmaz, böyle de cezalar almazsın."Halep oradaysa, arşın da burada. Gözümün gördüğü kadarıyla ben Hagi'nin vahim bir hata yaptığına da inanmıyorum. Fakat, takımın onsuz kalmasını asla istemiyorum. Haklı öfkesine de bayılıyorum. Tek mesele, Jupp Derwall'in dediÄŸi gibi, büyük oyuncunun mutlaka sahada olması gereÄŸi. Öfkeni dizginle, namerdin eline koz verme; sahada ol Hagi.Tüm içtenliÄŸimle söylüyorum: Seni çok seviyorum Hagi.Jülide ERGÃœDER - 2 Ekim 2000, Pazartesi Â
button