Güncelleme Tarihi:
Dünyayı gezen adam
HÜSEYİN Baraner... Merkezi Almanya'da bulunan turizm devi Öger Tours'un genel koordinatörü... 43 yaşında...
Antalya'daki turizmcilerin çok yakından tanıdığı bir isim. Türkiye'nin değil, belki de dünyanın en çok gezen adamı... Belki değil, şüphesiz öyle... Çünkü, ‘‘Küba'ya tam 150 kez gittim’’ diyorsa, gerisini düşünün artık.
Genelde Almanya'da yaşıyor. Gezmekten evlenmeye bile fırsat bulamamış. Daha doğrusu, evlilik ona göre değil. Kendisi öyle diyor. Tanıdıklarına, arkadaşlarına, ‘‘Merhaba’’sı olanlara benden bir dost tavsiyesi; sakın ola ki, ‘‘Gel, seni başgöz edelim’’ diye öneri götürmeyin. Bu konuyu gündeme getiren çok yakın arkadaşlarına dahi acayip kızıyor. Kızıyordan öte kırıyor.
Gitmediği ülke sayılı... Sormadım ama, gitmedikleri Afrika'nın balta girmemiş ormanlarıyla ünlü birkaç ülkesi diyebilirim. Gittiği ülkelerde ne var, ne yok, nerede kalınır, nerede ne yenilir, içilir ondan iyi bilenine rastlamak zor. Sorun, isim, isim en ince ayrıntısına kadar öğrenin... Bilmem ne kokteylinin içindeki karışımları dahi sorabilirsiniz... En büyük benim diyen yörenin uzmanı rehberler, yanında dut yemiş bülbül gibi...
TÜRKİYE AŞIĞI
Tam bir Türkiye aşığı... Fanatiği demek daha doğru bir kelime... 22 ülkeye 1 milyona yakın turist gönderiyor. Bunlardan 800 binini ise Türkiye'ye... Bu rakamdan Antalya'nın payına düşen turist 500 bini geçiyor. Her gün, turistin ilgisini çekebilecek yeni bir ülke arayışında. ‘‘Aklımda, 4 yeni ülke var. Ama gizli. Rakiplerimiz duyarsa olmaz’’ diyor.
Türkiye'deki her gelişme onun için çok önemli. Çünkü, kötü bir haberden borsa nasıl etkileniyorsa, turizm de öyle... Sürekli, ileriye dönük hesaplar peşinde... Siyasette uzun vadede ne olabilir, hangi koltuğa kim gelir, kim giderin cevaplarını arıyor. Sadece Türkiye'de değil, turist gönderdiği 22 ülke için aynı şeyleri düşünüyor.
Ağırlıklı bir insan portresini yansıtan bu sohbeti, Antalya'dan, uçakla yaklaşık 15 saat uzaklıktaki Küba'da yapıyoruz. Hem de bir minibüste ve ülkeyi baştan sona karış karış dolaşırken... Elinde mikrofon, bir Kübalıdan daha iyi anlatıyor Küba'yı... Tarih, tarih, semt, semt biliyor bu şirin adanın geçmişini ve her yerini... ‘‘Köşeyi dönünce bir ev göreceksiniz. İşte, o ev İtalyan zenginlerinden Du Pond'un evi. Hani, çakmağı ile ünlü adamın’’ diyor mesela... Köşeyi dönüyoruz bahsettiği ev karşımızda... Sonra, bir kilometre uzaklıktaki başka bir evden söz ediyor. O da, ünlü Amerikalı gangster Al Capone'nin evi... Al Capone, Küba'ya ne zaman gelmiş, ne kadar kalmış, hepsi hafızasında...
TATİL ÜLKESİ
Küba, insanların gitmeyi, tatil yapmayı, en çok arzuladıkları 10 ülkeden biri.. Ülkenin sadece tatil kenti Varadero'nun Antalya ile örtüşen özellikleri var. Deniz, kum, güneş her yerde aynı ama, süper lüks tesisler bir tek orada toplanmış. Yıldızlı tesislerin yıldızları bizdeki gibi bedavadan dağıtılmamış. Hakeden tesise verilmiş. Verirken de kılı kırk yarmışlar. 4 yıldızlı otelleri bizdeki 5 yıldızlardan çok daha iyi... Personelde bizimkilerle yarışacak kadar epey mesafe almışlar.
Ülke olarak genelde bizden 20-25 yıl geride gibi görünen Küba, turizmde bu mesafeyi kapatmış. Tarihi çok iyi koruyorlar. Trinidad gibi uluslararası koruma altındaki bir kentte çivi çakmak bile mümkün değil. Puro ve ağaç oymacılığı turistlerin hediye olarak en çok ilgi gösterdiği iki kalem...
Eğlence dünyası müthiş... Havana'daki Tropicana Şov, Varadero'daki Kabera bunlardan en görkemlisi... Tropicana şovu izlemek için içkiler hariç 80 dolar, yani 50 milyonu aşkın para ödemek gerekiyor. Buna rağmen, şov hergün tıklım tıklım...
Hüseyin Baraner, Türkiye'de bu tür organizasyonların olması gerektiğini söylüyor. Olmadığı için de kızıyor. Fakat, Türkiye'deki turizm konusunda hiç umutsuz değil, ‘‘Türkiye 1999'da en çok turist çeken 18'inci ülkeden 21'inci sıraya düştü. Bunu 5 yıl içinde 10'uncu sıraya getireceğiz’’ diyecek kadar da iddialı.
Çok paranız olsa Antalya'da turizm adına ne yaparsınız?
Kimse gemi taşımacılığına yatırım yapmıyor. Benim param olsa ilk yapacağım iş 440 milyon marka malolduğu söylenen dünyanın en güzel gemisini alırım. Adını da Antalya Lüks koyarım veya ne bileyim, Türkiye'yi çağrıştıran bir isim bulurum. Yılda 50 bin turiste en pahalı fiyatla Akdeniz'i gezdiririm. İlk yapacağım iş bu.
Bu iş tutar mı?
Ben çok uzun vadeli düşünen insan olduğum için bazı insanlara düşüncelerim uçuk gelebilir. Bu işi yaparsak, inanın gemideki bir kabin bile boş kalmaz. 1998'de dünyanın en büyük gemisinde haftada bin turisti ağırladık. 26 bin dolaştırdık 26 haftada. Kaleiçi'nde yemek veriyor, saat 16.00'da gemiye bindiriyorduk. İskenderiye, İsrail, Kıbrıs, Rodos veya Rodos, Atina, Kuşadası, İstanbul ve Antalya turu yaptırıyorduk. Bazı tarihlerde beni arayıp rezervasyon yaptırmak isteyenlere dolu olduğumuz konusunda inandıramıyordum.
GEMİ YOK
Bu işe neden devam etmiyorsunuz?
Malum kişi yakalanıp Türkiye'ye getirilince, tüm turlar iptal edildi. Kiraladığımız gemiyi İspanyollar kaptı. Sırf Antalya'nın o gemiden kaybı nereden bakarsan bak 15 milyon marktır. Bu kadar basit bir iş böyle kazanılır, böyle de kaybedilir. Çünkü, bu gemi sayesinde Antalya merkezine 26 bin zengin turisti getirip ayak bastırıyorsun. Her biri 500 veya bin marklık alışveriş yapmış olsa, ki yaparlar, bıraktıkları parayı bir düşünün. Öyle ki, bazı zengin turistler karısına, sevgilisine 5 bin marklık mücevher veya 7 bin marka verip halı alıyor.
Neden, şimdi kimse bu işi yapmıyor?
Birkaç tane uyduruk takatukadan başka doğru dürüst gemi yok. Antalya Ticaret Odası çok ortaklı bir gemi yapsın. Herkes versin 25 bin dolar. 6 senede kendisini amorti eder. 2001 yılına girdik. Yunanlılar'da 1946'dan beri var. Bir-iki sene geride değiliz. 55 sene gerideyiz. Bugün Alanya-Antalya arasında neden lüks bir gemi çalışmıyor anlamıyorum. Sabah 09.00'da Antalya'dan kalkar, 13.00'te Alanya'ya iner. Değeri 150 mark olsun. Akşam 01.30'da geri gelir, 07.00'de Antalya'dan yine kalkar. İşte, bu bizde niye yok? Antalya-Alanya yolu aslında otobüslerle yapılan bir macera turu... Adamlara, tur bu güzergahta tur satamıyoruz. Çünkü korkuyor ve çekiniyorlar. Bunlar olduğu zaman Türkiye turizmden çok para kazanmaya başlayacak.
TURİST BOĞULUYOR
Özleminiz bu mu?
En büyük özlemlerimden birisi, sabah denizi gören bir yerde uyandıysam eğer, limanda 40 tane büyük gemi görebilmek. Gerçek turizm budur. O kadar büyük denizlerin var, sen dar yollarda insanları sıkıştır, bunu anlamakta zorlanıyorum.
Başka anlamakta zorlandığınız ne var?
Turistlerin itilip kakılmalarını... Mesela, Kemer'e veya Side'ye gittiğimde kendimi hapishaneye giriyormuşum gibi hissediyorum. Herkes saldırıyor, bir şeyler satmaya çalışıyor. Benim de bazen yanımda bayan arkadaşım oluyor. Ona bir şeyler almak istiyorum. Hemen yanıma birisi geliyor. Yahu, bırak adamı, malı bir ellesin, bir dokunsun. Belki hesap yapıyor. Bu kızıma, çocuğuma, eşime olur mu diye. Sen bir geliyorsun, adamın kafası karışıyor. Adama, ‘Hoşgeldin’ de, hatta konuşma, sempatik bir kafa hareketi yap, dikil orada. O adam kalır, ondan sonra alışveriş yapar. Malı satmak için psikoloji de bilmek gerekiyor.