Güncelleme Tarihi:
Bizim soyunan aydın
Bırakın, ‘‘Çıplak’’ demeyi, ‘‘Soyunma’’ lafını dahi kabul etmiyor, Mustafa Avkıran... Ben, ‘‘Soyunmak’’ dedikçe o, ‘‘Bunu öyle kodlamamalıyız’’ diyor ısrarla...
Avkıran'ı, Antalyalı çok yakından tanıyor. Çünkü o, Antalyalı... Antalya Devlet Tiyatrosu'nun da eski müdürlerinden... Halen, bu tiyatronun kadrolu oyuncusu... Ancak o, çoktan İstanbul'a yelken açmış biri... Şimdi, televizyon dizilerinde oynuyor, sahneye koyduğu bir oyunu da prömiyere hazırlıyor.
Gazetelerde, soyunan aydınlar arasında adını okuduğumda gözlerime inanamamıştım. Ta ki, fotoğrafını olay kitapta görene kadar sürdü bu inanmamışlığım... Kafama takılan, ‘‘Niçin soyundu?’’ ve ‘‘Şimdi pişman mı?’’ sorularına cevap bulmak için aradım, yaşadığı İstanbul'da buldum onu... Ve, sonuçta bu tele-sohbet çıktı ortaya... Önce konuşmak istemedi. Nedenini sordum, şunları sıraladı gerekçe olarak:
‘‘Bu olay, iyice yıprattı beni. Arayan herkes bunu soruyor. Gazeteler, televizyonlar peşimde. Ama, ben konuşmamaya karar verdim. Antalya'dan arıyorlar dediklerinde, ailemle ilgili bir şey var zannedip telefona çıktım.’’
Üzerlerine gidilmesi anlaşılan çok üzmüş ve gerçekten yıpratmış onu ve arkadaşlarını... Sitem dolu sözleri ve titreyen sesinden anladım içinde bulunduğu ruh halini...
Sohbeti kabul ettiğinde, başka başka konulardan girdik söze ve yine döndürüp dolaştırıp getirdik bizim asıl hikayeye...
T
iyatronun yanısıra bazı filmlerde ve dizilerde de oynuyorsunuz galiba?
Kayıkçı adında Türk-Yunan ortak yapımı bir filmde oynadım. Yılan Hikayesi dizisinde rol aldım. Şimdi, yeni projeler üzerinde çalışıyoruz. Şu an daha çok tiyatro yapıyorum.
Antalya Devlet Tiyatrosu'nun kadrolu sanatçısı ve üstelik Antalyalısınız. Antalya'dan kopup neden İstanbul'a yerleştiniz?
Antalya'dan kopmadım aslında. Ama, Antalya Devlet Tiyatrosu'nun dışında çok fazla talep var. Zaten rejisör olmanın, olmazsa olmaz koşullarından biri devlet tiyatrolarıyla benim sözleşmem. Devlet tiyatrolarının herhangi bir tiyatrosunda çalışmaya her zaman hazırdım. Batakhane Güzeli'nden sonra Ankara ve Van'da yaptım. Gelecek yıl da üç ayrı şehirden reji yapmam için teklif var. Ama, bu benim Antalya'dan koptuğum anlamına gelmiyor. İki yıldır şartlar bunu gerektiriyordu. Bu yıl Van Devlet Tiyatrosu, bu oyunu programına almıştı. Benim yapmamı istediler.
Antalya'yı aştım mı demek istiyorsunuz ?
Bu ülkenin her yerinde olmaktan, bu ülkede tiyatro yapmaktan keyif alıyorum. Belki de 6 yıl sonra yeniden Antalya'da, yeniden Ankara'da, yeniden Van'da iş yaparım. Başka insanlarla konuşmaya, başka insanlarla buluşmaya, üretmeye ihtiyacım var.
SÜREÇ TAMAMLANDI
Antalya o konuda sizi tatmin etmedi mi?
Tatmin olayı değil. Antalya'da çok önemli şeyler yaptık. Antalya'daki tiyatrolarla ilgili ilk tiyatro hareketiyle ilgili çok şey yaptık. Bu anlamda Antalya'nın bana yetmediğini asla düşünmüyorum. Ancak şunu diyebiliriz; bu bir süreçti, bu süreç tamamlandı. Kendi adıma söylüyorum bunu. Acısıyla, tatlısıyla çok fazla şey yaşandı. Her güzel şey gibi bu da bitiyor. Yani, bir şekilde benim de yeniden beslenmeye ihtiyacım var.
Okulda ders vermekteki amaç bu mu?
Okuldaki hocalığıma gelirsek, yıllardır Güzel Sanatlar Fakültesi'nin tiyatro bölümünü açmak için konuşuyorduk. Ama, Mimar Sinan Üniversitesi de benden üç yıldır hoca olmamı istiyordu. Bu yıl izin verdi Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve ben haftada bir gün bile olsa İstanbul'a gelip ders verdim. Şimdi bu çok önemli bir şey. Bir nesil geliyor alttan ve ben çok genç değilim, çok yaşlı da değilim. Ama onlarla buluştuğum noktada çok önemli bir takas gerçekleşti. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Benden öncekilerin nasıl geldiğini merak ediyorum. Benden sonrakiler de beni merak ediyor. Ben bu buluşmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden, Antalya yetmedi, şöyleydi, böyleydi demek yerine, tümden bir iyileştirme, geliştirmeden bahsetmeliyiz.
Bir gün yine Antalya olabilir mi?
Benim kadrom Antalya'da zaten. Antalya her zaman olacak. Çünkü, ben Antalyalıyım. Ve, Antalya'da tiyatro yapmayı çok önemsiyorum.
Antalya'dan bahsederken acısıyla, tatlısıyla dediniz. Bunlardan bahsetmek ister misiniz? Burada, sizi kıran oldu mu?
Hayır bahsetmek istemem.
Son gündeme gelen bir kitap var...
32 Büst ya da alt ismi; 32 fotoğraf için Yalanlar kitabın adı.
Size soyunma teklifi kimden geldi?
Aslında öyle kodlamamalıyız bunu... 1998'in sonunda Bülent Erkmen bir kitaptan söz etti. Bundan 35 yıl önce Amerika'ya yerleşmiş bir yazarın Faruk Ulay'ın bir kitabıydı... Bu kitap, göğüs filmi çekiliyormuşçasına fotoğrafları çekilmiş 32 aydının fotoğrafları üzerine yazmasını istediği yalanlardan oluşan bir yapıydı. Bu yapı, yazılardan oluşur. Yazıların içine sırlanmış büstlerimiz var. Bu kitabın cildi, yapı karakteri tamamen aynı. Ama medya, kendi yöntemiyle bunun yazılarını, cildini, nesnel halini tasarımcıların adlarını tahrip edip, yokmuşçasına davranarak birden bire o sırlanmış fotoğrafları açtı. İçinden bizim özellikle de kitabın genelini oluşturan yaş ortalaması 40'ın üzerindeki aydınların fotoğraflarını teşhir etti. Bu ciddi bir saygısızlıktı.
SAYGISIZLIK YAPILDI
Kitapta asıl vurgulanmak istenen neydi?
Asıl olan soyunmak değildi. Orada, özellikle Bülent Erkmen'in fotoğrafçıdan istediği şuydu. Ben de orada fotoğraf çektirenlerden biri olarak söylüyorum. Nötr, gerçekten göğüs röntgeni çekiliyormuşçasına nötr bir hal yakalanması isteniyordu. Burada, bütün yaygara kadınların da göğüs filmi çektirirken göğüslerini açmalarından çıktı. Çünkü, oralarda kadın erkek ayrımı yoktur. Buralarda da olmamalı. Bu kitabın mekanında da olmamalıydı. Ama medya, kitabı bir mankenin yaptığı kaçamakla aynı statüde değerlendirince yer yerinden oynuyor. Bizim yaptığımız işin tartışılması gereken tek yeri vardı; kültür ve sanat programları. Kaldı ki, böyle olmasını çok umuyorduk. Ancak, ülkede her şey çok hızlı hareket ediyor. Ne yazık ki, korkutucu bir hızla karşı karşıyayız. Bu 32, Bülent Erkmen'le birlikte 33 kişi, çok ciddi bir tahribatla karşı karşıyayız. Bu iş beni çok yordu. Bunun arkasında durmayı hep seçtik, hep seçeceğiz. Ama, gerçekten siz de bunu yaparsanız çok üzülürüm. Benim söylediklerim bir bütün. Bir yerini kesip onu yayınladığınızda, onu tahrip ediyorsunuz ve bu tahrip kötü bir şey.
Bu fotoğrafları çektirirken, böyle bir tepki alacağınızı tahmin edemediniz mi?
Burası Türkiye. Bu ülkedeki şartları biliyoruz. Burada, mutlaka bir deformasyonla karşılaşacağımızı biliyorduk.
Fotoğrafları çektirdiğiniz gün, bu tepkilerle karşılaşacağınız söylenseydi, yine de çıkıp böyle poz verebilir miydiniz?
Tabiatıyla. Hiç kuşku yok ki, sonunda bu tepkiler çok daha fazla büyüyebilir. Ama, ortada benim geri adım atmamı gerektirecek bir durum yok. Bu iş, doğru bir iş. Bu iş, dünyanın en önemli tasarımcılarından biri olan Bülent Erkmen tarafından tasarlanıyor. Ben Bülent Erkmen'i her zaman bir usta görürüm. Görmeyi de sürdürüyorum. Kaldı ki, Beşinci Sokak Tiyatrosu'nu kurduğumuz dört kişiden biridir Bülent Erkmen... Şu anda dünyanın neresine giderseniz gidin, onun sanatçı kalitesine, onun tasarımlarının güçlülüğüne herkesin tavrı aynıdır. O, çok önemli tasarımcı. Bir tek şunu haketmiyordu. Bülent Erkmen veya bu diğer 32 aydın, hiçbir zaman medyada böyle yer almadılar.
Üzüldünüz mü?
Dehşet bir seviyesizlikle karşı karşıya kalınca tabii ki üzülüyorsunuz.
Ama bir takım gelenek ve görenekleri de unutmamak lazım. Bu kitapta en çok tepkiyi de kadınların, özellikle de evli kadınların soyunması çekti. O konuda bir şey söylemek istemiyorum.
YİNE SOYUNURUM
Siz yine teklif gelse, yine aynı amaçla poz veririm diyebiliyor musunuz?
Evet.
Peki, Antalya'dan tepki aldınız mı?
Asla. Tam tersi desteklediler.
Evli misiniz?
Evet.
Eşinizden bir tepki geldi mi?
O, çok mutlu oldu, benim bu halime...
KİM KİMDİR
38 yaşında, Antalya doğumlu. 1983-1993 yılları arasında İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda oyuncu ve yönetmen olarak çalıştı. 1993’te Devlet Tiyatrosu'nun kuruluş çalışmaları için Antalya'ya atandı. İki yıl Antalya Devlet Tiyatrosu'nun müdürlüğünü yaptı. 1995'te kendi isteğiyle müdürlük görevinden istifa etti. O yıldan bu yana, Antalya Devlet Tiyatrosu kadrosunda oyuncu ve yönetmen olarak görevini sürdürüyor. Murathan Mungan'ın yazdığı, kendisinin sahneye koyduğu, ‘‘Dumrul ile Azrail’’i 1 Haziran'daki prömiyerine hazırlıyor. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda sahne dersi veriyor. Evli.