Güncelleme Tarihi:
Reklamlardan birinde bir hacıyatmaz var. Sürekli yeniden, yeniden bir şekilde ayağa kalkıyor. 2008/9 sezonu nasıl biterse bitsin, Fenerbahçe’nin derbi galibiyetleri akıllarda kalan notlardan olacak. Tam bitti bu sezon derken, sarı lacivertliler bir kez daha hayata bağlanmanın bir yolunu buldular, Süper Lig’imizde yarışmadan kopmadan bir hafta daha atlattılar.
Edip Uras yazıyor |
Maç öncesi kadrolar oluşurken, Aragones’in elinde fazla seçenek yoktu. Orta alanda Selçuk / Josico ikilisini bozmadan oynasa, bir yabancıdan vazgeçmek zorunda kalacaktı. İspanyol, Alex’i tercih etti, Deivid’i Guiza’nın arkasına aldı. Kanatlarda Kazım ve Uğur. Fenerbahçe’nin bu sezon en eksik gözüktüğü orta alanda Selçuk’un tek başına kalması ya üstün bir Selçuk performansı ya da Fener için kötü bir gün anlamına geliyordu aslında. Buna karşılık Beşiktaş, Fenerbahçe’nin bu zayıflığını çok da zorlayacak bir kadro sürmedi sahaya. Bobo ve Holosko yedek kulübesinde başladılar maça. Kadro itibarı ile Fenerbahçe’nin hücum edip, Beşiktaş’ın durdurup vuracağı bir maç tahmin ediyorduk.
Hesaplar ön direklerin kralı Selçuk’un maçın başında gelen golü ile bozuldu. Rüştü ve Beşiktaş savunmasındaki ‘eşleşme’ hatası Selçuk’un süzülerek attığı kafayı ağlarla kucaklaştırdı, maça Fenerbahçe önde başladı. Kadroların yapısı Beşiktaş’a hemen baskı kurma şansı vermedi, karşılıklı pozisyonlar maçın çok gollü olacağına işaret ediyordu. Beşiktaş gol şansını Fenerbahçe takımı sayesinde yarattı. Rakip alandaki atağı faulle kesilen Gökhan Gönül, konu hakkında yardımcı hakemle sohbeti uzatıp, arkadaşlarından hiçbiri de sohbetten boşalan koridoru doldurmayınca, Nobre son vuruşlarda ne kadar etkili olduğunu bir kez daha gösterdi. Beraberlik geldi.
Bu sezon diğer ezeli rakibinde olduğu gibi ‘na-favori’ maça başlayan sarı lacivertli ekibin imdadına bu sefer Beşiktaş savunması yetişti. Defansın arkasına düşen topa hareketlenen ‘ıssız adam’ Guiza aşırtma vuruşlarda ustalığını gösterdi, zor pozisyonu kolaylaştırdı, Kadıköylüler yeniden öne geçti. Kolay gol atmam dercesine maç içinde iki ‘bunu da atamayacaksan’ golü kaçıran Guiza’nın son vuruş sihri geri geldiğinde çok gol atacağı kesin. Doğru koşular, doğru pozisyonlar aldı dün maç boyunca, bir ‘şapka numarası’ bulması işten değildi.
Derbinin üçte biri bittiğinde gelen üç gol ve açık futbol daha fazlasının teminatıydı aslında ama 42’de oyunun kaderi Cisse’nin kırmızı kart görmesiyle değişti. Beşiktaş bir anda Kadıköy deplasmanında, bir gol gerideyken bir de adam kaybetti, belki de maçın başından beri ilk kez ibre Fenerbahçe’den yana döndü.
Alex’in orta alanda sergilediği pasif futbol aslında Fenerbahçe’yi de maçın başından beri 10 kişi gibi gösteriyordu sahada. Özellikle Josico / Alex değişikliğinden sonra Fenerbahçe’nin mücadele gücü zaten eksik rakibine oranla yükseldi, Beşiktaş beraberlik için atak yaptığı dakikalarda kaybettiği toplarla kalesinde yarım pozisyonlar vermeye başladı. Yarım pozisyonları tamamlamak yerine üçe bir, dörde iki yakaladıkları durumlarda Fenerbahçeliler ya beceriksiz ya da bencildiler. Uğur, Kazım ve Guiza fark kapısı aralayacak golü bulamayınca Beşiktaş oyunda kaldı. Özellikle Kazım’ın sağında ve solundaki boş arkadaşları yerine tribünleri bile zor tutturan şutundan sonra topun dönüp Holosko’nun direğin az ötesinden kaçırdığı pozisyon sonrası saha içinde Deivid, Guiza ve Kazım arasında hararetli sohbetler yaşandı.
Siyah beyazlı takım elinden geleni son ana kadar yaptı. Uzatma dakikalarında Edu ve Lugano’nun aldıkları pozisyon mükemmele yakın olmasa Holosko ofsaytta kalmayacak ve belki de şu anda maçın kahramanı olacaktı. Bitiş düdüğü çaldığında Fenerbahçe hem üç puan hem de biraz daha zaman kazanmıştı. Beşiktaş doğrudan kazanmaya gelse daha kolaylaştıracağı maçtan eli boş dönmüş oldu.
Fenerbahçe’nin kadro, moral ve özgüven takviyesine ihtiyacı bitmiş değil. Özellikle devre arasına kadar olan bölümde kayıpsız devam etmek zorundalar, sadece derbi kazanarak ligde bir yere varılmıyor. Bu tek maçlık performanslar belki çeyrek asırdır alınamayan Türkiye Kupası’nda işe yarayabilir. Sarı lacivertliler kapanıp bekleyen her takım karşısında yine zorlanacak, yine Ankaragücü maçı sahneleri yaşayacak, önemli olan takviye süvari ordusu yetişene kadar dünkü gibi ‘iyi zamanlanmış’ goller bulabilmeleri ve mücadeleye devam etmeleri.
Hacıyatmaz neden yatmıyormuş? Ağırlık merkezi en altta olduğu sürece. Bu zincirin en altında, cephenin önünde kim var? Sahada mücadele eden futbolcular. Dün statta bir pankart vardı: ‘Bu formanın hakkını veren, asla yalnız kalmaz’. Hacı yatmazın sezon sonuna kadar ayakta kalmasının formülü işte burada ‘yatıyor’.