Göz tansiyonu üzerine son bilgiler

Güncelleme Tarihi:

Göz tansiyonu üzerine son bilgiler
Oluşturulma Tarihi: Haziran 24, 2006 00:00

İstanbul’da glokom (göz tansiyonu) alanında dünya çapında bilim insanları, sinsi hastalık olan göz tansiyonu glokomdaki son gelişmeleri tartıştılar.

Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) Glokom Birimi ev sahipliğinde Merck ilaçlarının desteğiyle yapılan toplantıya 12 ülkeden glokom alanında akademik seviyede uzmanlar katıldı. Ankara Üniversitesi Tıp Fak. Göz Hastalıkları A.B.D. Öğretim Üyesi ve Türk Oftalmoloji Derneği Glokom Birimi Başkanı olan Prof. Dr. Erol Turaçlı toplantı ile ilgili sorularımızı yanıtladı:

Sayın Turaçlı, toplumda glokomun görülme sıklığı nedir?

Prof. Dr. Turaçlı: Glokom’un toplumda - 40 yaşın üstünde - görülme sıklığı yüzde 2’dir. Yaş ilerledikçe, özellikle 80 yaşın üstünde bu oran yüzde 12’ye kadar çıkıyor. Irk da önemli bir risk faktörü.

Bu, kişinin hayatından, sicilinden yaşam boyu gitmeyen bir hastalıktır. Maalesef kişi tıpkı diyabette olduğu gibi glokom ile beraber yaşamayı da öğrenmelidir. Bunu öğrenmesinin yolu da hekimiyle düzenli, yakın iletişimdir. Hekimi ona gerekli uyarılarda bulunmalıdır. Hasta tedavi sırasında da dikkatli olmalıdır. En ufak bir anormallikte hekimine gitmeli anlatmalıdır.

Genel olarak risk faktörlerini ve Türkiye’deki durumu açıklar mısınız?

Prof. Dr. Turaçlı: Genel anlamda risk faktörleri arasında, kalp damar hastalıkları, diyabet, ileri derecede miyopluk yada ailede glokom görülmesi gibi faktörleri sayabiliriz. Yurdumuz için özel bir risk faktörü de, akraba evlilikleri. Yani genetik geçişin önemli rolü var. Yüzde 12 ile 20 oranındadır bu sıklık. Bu bize akraba evliliğin tehdidini getiriyor. Daha doğum aşamasında kendini gösterebiliyor. Bebeklik glokomları Türkiye’de oldukça yüksek. Göz içi basıncının dikkate alınma yaşı da genetik geçiş faktörü nedeniyle 30’lu yaşlara indi. Eskiden hep 40 ve 40’lı yaşlardı..

Yapmış olduğumuz bir çalışmadan söz edeyim. Akraba evlilikleri göz ününe alınarak, 1996 Ğ 1998 yılları arasında 19 ailenin 100’e yakın bireyinin kan numuneleri araştırıldı ve ortaya glokomla ilgili söz ettiğim husus bilimsel olarak ortaya kondu. Orta Doğu’da da durum bizdeki gibi. Bunlar çarpıcı ve önemli bulgulardır.

Bu uluslararası toplantıya geri dönecek olursak, bu tip toplantıların sizler açısından önemine kısaca değinir misiniz?

Prof. Dr. Turaçlı: 2001’de başlayan bu tip uluslararası toplantılar çok önemli. Çok çeşitli ülkelerden uzmanların fikir alışverişleri büyük fayda sağlıyor. Uzmanlar meslektaşlarıyla hem tecrübelerini hem de konuyla ilgili görüşlerini paylaşma fırsatı buldular.

Bu gibi toplantılar vesilesiyle siz basın mensuplarıyla görüşme fırsatı bulup, hastalık hakkında topluma doğru mesajlar verilmesi çok önemli. Glokom, ciddiyet arz eden bir hastalıktır. Türkiye’desıklığı fazla, ihmali körlüğe yol açan bir hastalık çünkü. İhmal nasıl oluyor? Hastanın hekime gelmemesi; hekime geç gelmesi veya eksik tedavi görüp görmesini kaybetmesi. Burada bir kopukluk var ki bu bizi yine risk faktörlerine döndürüyor.

Hastalığın tedavisi ve Türkiye’nin bu konudaki durumu ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Prof. Dr. Turaçlı: Tedavide temel amacımızü hastalarımızın yaşam kalitesini sarsmadan, mevcut görmesini korumaktır. Bu toplantıda glokom’un yüzlerce çeşidi ve risk faktörü masaya yatırıldı. Hastalardan gelen sorular ele alındı. Glokom’un ana risk faktörü, göz içi basıncının yüksek olmasıdır. Toplantının ana konusu; göz içi basıncı her yüksek olan veya yüksek olmayıp normal değerlerde olup görmesini kaybeden kişinin durumunun ardında neler, ne gibi risk faktörleri olabileceğini konuşmaktı; arayışlardır. Özellikle, oküler kan akımı dediğimiz gözdeki kan akımıyla ilgili paylaşımlar oldu. Çünkü oküler kan akımı kontrolü bu hastalık için hayati önem taşır.

Ne mutlu ki, Türkiye’deki cihaz ve imkanlar dünya ile başa baş gitmektedir. Bu iki anlama geliyor: Birincisi, hastayı erken tanımlama, yakalama şansına sahibiz. İkincisi, yorumda ve takipte tedavimizin etkin olup olmadığını anlamak için güçlü bir seçenek bize sunuyor. Türkiye, göz sağlığı konusunda bugün çok ileri safhalara gelmiş durumda. Cihaz ve donanıma çok büyük yatırım yapılıyor. Hekimler de yurtdışı konferanslarına katılarak da kendini sürekli yenileyebiliyor. Böylelikle vatandaşa da bunları yansıtabiliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!