Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2006 00:00
Uzun bir yolculuktan sonra ülkemize de gelen kuş gribinin görüldüğü yerlere göre tahmini rota çizildi. Bu rota kuşların göç yolu ile az çok örtüşüyor ve virüsün göçmen kuşlarla bulaştığını kanıtlar gibi. Bilim adamları bu konuda yine de kuşkulular. Bazı gözlemler gerçekten de akıl karıştırıcı.
Televizyon ekranında orta yaşlı bir adam, mutfağındaki tencereden tavuk parçalarını koparıp yiyor. "İşte görüyorsunuz ben yiyorum" derken, kırmızı tencerenin üzerine örtülmüş alüminyum folyoyu kaldırarak yediği tavuğu da göstermeyi ihmal etmiyor. Sözünü ettiğimiz kişi Aydın Valisi Mustafa Malay. Vali kümesteki tavukları kestirip, derin dondurucuya yerleştirmiş, tavuk hastalıklı bile olsa pişirilip yenir, yeter ki en az 70 derecede pişirilsin diyor.
Kuş gribi ülkemizin doğu sınırından batı sınırına kadar yayıldı. Bir iki hafta içinde yarım milyonun üzerinde kanatlı hayvan öldürüldü. Virüs onlarca insana bulaştı, hastalıklı tavukları pişirip yiyen dört çocuk öldü. Bu dört çocuk Güneydoğu Asya dışında H5N1 yüzünden hayatını kaybeden ilk kurbanlar.
İşte bu nedenle de Türkiye’de yaşananlar Avrupa’yı telaşlandırdı. Virüs Avrupa sınırlarına gelip dayanmıştı sonunda, şimdi ne olacak?
Virüsün kanatlı hayvanlarda hızla yayılması mutasyona uğramasını kolaylaştırabilirdi ve böyle bir olasılık yok da değil. Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) Türkiye’de hastalanan iki çocuktan alınan iki örnekte genetik değişimler tespit etti.
Bunun ne kadar önemli bir değişim olduğu bilinmiyor henüz, ama mutasyon, kuş hücresinden çok insan hücresiyle daha kolay birleşmesine izin veriyor ki bu da insandan insana bulaşan virüsün doğmasına neden olabilir, diyor WHO’nun viroloji uzmanı Mike Perdue.
Bulaşma riski yüksek
Türkiye’den alınan virüs örnekleri 2003 yılında Hong Kong ve 2005 yılında da Vietnam’da saptanan mutasyon özelliklerine benzemekte.
Uzakdoğu’da ilk vakalar 8-9 yıl önce çıktı ortaya. Çin’de 1996 yılından bu yana beş kişi hayatını yitirdi. Virüs 1997 yılında Hong Kong’da 18 kişiyle bulaştı, hastalananlardan altısı öldü. Bu arada Kamboçya, Vietnam, Tayland ve Endonezya’da da ölüm vakaları yaşandı.
Hastalık ülkemizde özellikle de çocukları vurdu. Testleri pozitif çıkan ilk 14 hastadan sadece ikisi 20 yaşından büyüktü. Herhalde yetişkinler daha önce geçirdikleri grip enfeksiyonları nedeniyle daha güçlü bağışıklık sistemine sahipler.
Akciğerlerden kana
Hasta tavuğun kanatlarında virüs birkaç gün yaşayabilirken, insan cildinde etkisi birkaç saat içinde geçiyor. Gözler, burun ve ağızdan bedene giren virüs solunum yollarındaki mukoza hücrelerine yerleşerek biran önce diğer hücrelere yayılarak çoğalmaya çalışıyor.
Ancak insan, hastalık semptomlarını bedeninde milyonlarca virüs dolaşmaya başladıktan sonra hissediyor.
Yüksek ateş, öksürük, solunum zorluğu gibi belirtiler, hastaların dört ila beş gün içinde hastaneye baş vurmalarını kaçınılmaz kılıyor. WHO uzmanları bundan sonraki üç günün hayatta kalmak için çok önemli olduğunu söylüyorlar. Koçyiğit ailesinin üç çocuğu ve nüfus kütüğünde 12 yaşında görünen ama biyolojik yaşı on altı olan Fatma Özcan’ın da tedavisi gecikmişti.
Kuş gribi saptanan her yerde kanatlı hayvanlar öldürülmeye devam ediliyor. Virüs hayvanlar arasında ne kadar çok yayılmaya devam ederse insana bulaşma tehlikesi azalmakta, dolayısıyla da mutasyona uğrayıp "süper virüse" dönüşme riski de. Bu yüzden virüsün diğer hayvanlara bulaşmadan, temizlenmesi büyük önem taşımakta.
İnsandan insana
Dünya genelinde milyonlarca kuşa bulaştı virüs ve durmadan sekiz gen parçasında değişime uğruyor, hatta bir kez diğer kuş gribi virüsleriyle bile birleşti. Böylece yeni bir H5N1 türü ortaya çıktı ve 2005 yılında Çin’de ilk kez yabani kazları öldürdü.
Daha sonra yapılan incelemelerde söz konusu virüs kökünün kümes hayvanları ve fareler için son derece tehlikeli olduğu ortaya çıktı. Tayland’daki bir hayvanat bahçesinde kaplanların hastalandığı haberi ortaya çıktı. Ve kuş gribi virüsü iki kez insandan insana da geçti. 2004 yılında Taylandlı ailenin fertleri virüsü birbirine bulaştırmıştı.
Uzmanlar çok bulaşıcı olan ve insandan insana kolayca bulaşan bir süper virüsün henüz gelişmediğini söylüyorlar. Tayland’daki vakada virüsün daha fazla kişiye bulaşmamasının sebebi bu şekilde açıklanıyor. Ya da aile hastalandığında yanlarına kimse yaklaşmamıştı diyor uzmanlar.
Bilim adamlarının en büyük korkusu kuş gribi virüsünün insanda görülen "normal" grip virüsüyle kaynaşıp bir "süper virüs" haline dönüşmesi. Bu açıdan bakıldığında grip vakalarının minimum seviyede ortaya çıkması "süper virüs" tehlikesini azaltabilir.
Süper virüs tehlikesi
Kuş gribine karşı etkili olmayan grip aşısı da bu konuda yararlı olabilirdi. Ortada grip virüsü yoksa, kaynaşma da olmaz ama grip vakalara ne kadar çoğalırsa mutasyon riski de yükselir.
Kuş gribinin dünyanın birçok yerine yayılması göçmen kuşlara bağlanıyor. Virüs, gerçekten de belli başlı göç yolları üzerinde tespit edildi. Başlıca ördek ve kaz gibi su kuşları, diğer kuş gribi virüslerini de taşıyabiliyorlar. H5N1 soğuk suda direncini kolay kolay yitirmemekte. Hastalık taşıyan bir ördeğin dışkısı bir göle düştüğünde üç hafta boyu diğer hayvanlara bulaşabiliyor diyor uzmanlar.
Ülkemiz komşu Rusya’yla birlikte dünyanın en önemli göç yolu üzerinde yer almakta. Sonbaharda on binlerce kuş Sibirya’dan yola çıkarak, Karadeniz bölgesi üzerinden Afrika’ya doğru yol alıyorlar. Bu yüzden virüsün ortaya çıkması neredeyse kaçınılmazdı.
Yabani kuşlar Ğmı?
Kanıtlar ilk bakışta gerçekten de yabani kuşların virüsü yaydıklarını gösteriyor, fakat bilim adamları buna rağmen Güneydoğu Asya’dan Avrupa’ya uzanan kesin rotayı çizmekte zorlanıyorlar. Burada dikkat çekici nokta, virüsün görüldüğü bölgelerde yabani kuşların da ölmüş olmasıdır.
Televizyon ekranında orta yaşlı bir adam, mutfağındaki tencereden tavuk parçalarını koparıp yiyor. "İşte görüyorsunuz ben yiyorum" derken, kırmızı tencerenin üzerine örtülmüş alüminyum folyoyu kaldırarak yediği tavuğu da göstermeyi ihmal etmiyor. Sözünü ettiğimiz kişi Aydın Valisi Mustafa Malay. Vali kümesteki tavukları kestirip, derin dondurucuya yerleştirmiş, tavuk hastalıklı bile olsa pişirilip yenir, yeter ki en az 70 derecede pişirilsin diyor.
Kuş gribi ülkemizin doğu sınırından batı sınırına kadar yayıldı. Bir iki hafta içinde yarım milyonun üzerinde kanatlı hayvan öldürüldü. Virüs onlarca insana bulaştı, hastalıklı tavukları pişirip yiyen dört çocuk öldü. Bu dört çocuk Güneydoğu Asya dışında H5N1 yüzünden hayatını kaybeden ilk kurbanlar.
İşte bu nedenle de Türkiye’de yaşananlar Avrupa’yı telaşlandırdı. Virüs Avrupa sınırlarına gelip dayanmıştı sonunda, şimdi ne olacak?
Virüsün kanatlı hayvanlarda hızla yayılması mutasyona uğramasını kolaylaştırabilirdi ve böyle bir olasılık yok da değil. Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) Türkiye’de hastalanan iki çocuktan alınan iki örnekte genetik değişimler tespit etti.
Bunun ne kadar önemli bir değişim olduğu bilinmiyor henüz, ama mutasyon, kuş hücresinden çok insan hücresiyle daha kolay birleşmesine izin veriyor ki bu da insandan insana bulaşan virüsün doğmasına neden olabilir, diyor WHO’nun viroloji uzmanı Mike Perdue.
Bulaşma riski yüksek
Türkiye’den alınan virüs örnekleri 2003 yılında Hong Kong ve 2005 yılında da Vietnam’da saptanan mutasyon özelliklerine benzemekte.
Uzakdoğu’da ilk vakalar 8-9 yıl önce çıktı ortaya. Çin’de 1996 yılından bu yana beş kişi hayatını yitirdi. Virüs 1997 yılında Hong Kong’da 18 kişiyle bulaştı, hastalananlardan altısı öldü. Bu arada Kamboçya, Vietnam, Tayland ve Endonezya’da da ölüm vakaları yaşandı.
Hastalık ülkemizde özellikle de çocukları vurdu. Testleri pozitif çıkan ilk 14 hastadan sadece ikisi 20 yaşından büyüktü. Herhalde yetişkinler daha önce geçirdikleri grip enfeksiyonları nedeniyle daha güçlü bağışıklık sistemine sahipler.
Akciğerlerden kana
Hasta tavuğun kanatlarında virüs birkaç gün yaşayabilirken, insan cildinde etkisi birkaç saat içinde geçiyor. Gözler, burun ve ağızdan bedene giren virüs solunum yollarındaki mukoza hücrelerine yerleşerek biran önce diğer hücrelere yayılarak çoğalmaya çalışıyor.
Ancak insan, hastalık semptomlarını bedeninde milyonlarca virüs dolaşmaya başladıktan sonra hissediyor.
Yüksek ateş, öksürük, solunum zorluğu gibi belirtiler, hastaların dört ila beş gün içinde hastaneye baş vurmalarını kaçınılmaz kılıyor. WHO uzmanları bundan sonraki üç günün hayatta kalmak için çok önemli olduğunu söylüyorlar. Koçyiğit ailesinin üç çocuğu ve nüfus kütüğünde 12 yaşında görünen ama biyolojik yaşı on altı olan Fatma Özcan’ın da tedavisi gecikmişti.
Kuş gribi saptanan her yerde kanatlı hayvanlar öldürülmeye devam ediliyor. Virüs hayvanlar arasında ne kadar çok yayılmaya devam ederse insana bulaşma tehlikesi azalmakta, dolayısıyla da mutasyona uğrayıp "süper virüse" dönüşme riski de. Bu yüzden virüsün diğer hayvanlara bulaşmadan, temizlenmesi büyük önem taşımakta.
İnsandan insana
Dünya genelinde milyonlarca kuşa bulaştı virüs ve durmadan sekiz gen parçasında değişime uğruyor, hatta bir kez diğer kuş gribi virüsleriyle bile birleşti. Böylece yeni bir H5N1 türü ortaya çıktı ve 2005 yılında Çin’de ilk kez yabani kazları öldürdü.
Daha sonra yapılan incelemelerde söz konusu virüs kökünün kümes hayvanları ve fareler için son derece tehlikeli olduğu ortaya çıktı. Tayland’daki bir hayvanat bahçesinde kaplanların hastalandığı haberi ortaya çıktı. Ve kuş gribi virüsü iki kez insandan insana da geçti. 2004 yılında Taylandlı ailenin fertleri virüsü birbirine bulaştırmıştı.
Uzmanlar çok bulaşıcı olan ve insandan insana kolayca bulaşan bir süper virüsün henüz gelişmediğini söylüyorlar. Tayland’daki vakada virüsün daha fazla kişiye bulaşmamasının sebebi bu şekilde açıklanıyor. Ya da aile hastalandığında yanlarına kimse yaklaşmamıştı diyor uzmanlar.
Bilim adamlarının en büyük korkusu kuş gribi virüsünün insanda görülen "normal" grip virüsüyle kaynaşıp bir "süper virüs" haline dönüşmesi. Bu açıdan bakıldığında grip vakalarının minimum seviyede ortaya çıkması "süper virüs" tehlikesini azaltabilir.
Süper virüs tehlikesi
Kuş gribine karşı etkili olmayan grip aşısı da bu konuda yararlı olabilirdi. Ortada grip virüsü yoksa, kaynaşma da olmaz ama grip vakalara ne kadar çoğalırsa mutasyon riski de yükselir.
Kuş gribinin dünyanın birçok yerine yayılması göçmen kuşlara bağlanıyor. Virüs, gerçekten de belli başlı göç yolları üzerinde tespit edildi. Başlıca ördek ve kaz gibi su kuşları, diğer kuş gribi virüslerini de taşıyabiliyorlar. H5N1 soğuk suda direncini kolay kolay yitirmemekte. Hastalık taşıyan bir ördeğin dışkısı bir göle düştüğünde üç hafta boyu diğer hayvanlara bulaşabiliyor diyor uzmanlar.
Ülkemiz komşu Rusya’yla birlikte dünyanın en önemli göç yolu üzerinde yer almakta. Sonbaharda on binlerce kuş Sibirya’dan yola çıkarak, Karadeniz bölgesi üzerinden Afrika’ya doğru yol alıyorlar. Bu yüzden virüsün ortaya çıkması neredeyse kaçınılmazdı.
Yabani kuşlar mı?
Kanıtlar ilk bakışta gerçekten de yabani kuşların virüsü yaydıklarını gösteriyor, fakat bilim adamları buna rağmen Güneydoğu Asya’dan Avrupa’ya uzanan kesin rotayı çizmekte zorlanıyorlar. Burada dikkat çekici nokta, virüsün görüldüğü bölgelerde yabani kuşların da ölmüş olmasıdır.
Kuş gribi virüsü ilk olarak nerede ortaya çıktı?
Bugünkü bilgilere göre H5N1 tipi kuş gribi ilk olarak 1983 yılında ABD’nin Pennsylvania eyaletinde ortaya çıktı ve burada tavuk çiftliklerinde toplu ölümlere yol açtı. Salgının önlenmesi için 20 milyon tavuk öldürüldü.
Burada insanlara bulaşmayan virüs, 1995 yılında Meksika’da, 1996’da Çin’de ve 1997 yılında da Hong Kong’da ortaya çıktı. Enfeksiyon Hong Kong’da ilk olarak bir insana bulaştı ve bir çocuk kuş gribi nedeniyle yaşamını yitirdi. Hong Kong’da geçen yıl 18 kişi hastalandı ve bunlardan üçte biri iç kanama yüzünden öldü.
Olası bir salgının önlenmesi amacıyla Hong Kong’da 1,6 milyon kanatlı hayvan öldürüldü. Hong Kong’da virüsün mutasyon geçirme olasılığı büyüktü, çünkü pazar yerlerinde satılan canlı tavuklar nedeniyle insanlar tavuklarla temas halindeydi.
Mesela Çin’deki Qinghai gölünde 2005 ilkbaharında yaşanan toplu kuş ölümleri ilginçtir. Bölgede 5000’i aşkın kaz, martı ve karabatak kuşuna H5N1 virüsü bulaştı.
Fakat hayvanların hastalığı kümes hayvanlarına bulaştırmış olmaları pek olası görülmemekte. Çünkü gölün yakınındaki bölgelerde tavuk yetiştirilmemekte. Moğolistan’ın Hövsgöl bölgesindeki olay da buna benziyor. Burada 80 kaz ve kuğu ölüsü bulunmuştu.
Türkiye-Çin benzerlik
Bundan kısa bir süre önce Rusya’nın Novsibirsk bölgesinde tavuk ve yabani ördek ölümleri bildirilmişti. Virüs bir müddet sonra daha batıdaki Çelyabinsk kentinde ve Kazakistan’da görüldü.
Uzmanlar özellikle de son yayılım alanını, virüsün göçmen kuşlardan bulaştığına dair bir kanıt olarak görüyorlar. Virüs geçen Ekim ayında Romanya, Türkiye ve Hırvatistan’da ortaya çıktı. Genetik incelemeler Türkiye’deki virüs kökünün, Çin’deki Qinghai gölünden ve Rusya’daki Novosibirsk bölgesinden alınan örneklere büyük benzerlik gösterdiğini ortaya koydu.
Bu yüzden kimi bilim adamları kuş gribinin göçmen kuşlardan bulaştığına inanıyor ve uzmanlar ördek, kaz veya kuğuları en tehlikeli virüs taşıyıcıları olarak görüyorlar.
Almanya’daki bir hayvan sağlığı araştırma enstitüsünde görevli Anja Globig, yabani kuşların %3’ünün çeşitli grip virüsleri taşıdığını söylüyor. Ancak bu virüslerden birçoğu zararsız. H5N1 gibi çok bulaşıcı virüs tipleri daha çok birbirine yakın yaşayan kümes hayvanları arasında gelişip çoğalmakta.
Tavuklar zaten normalde de kuş gribine yakalanmaya daha yatkınlar. Araştırmacılar bu yüzden H5N1 virüsünün yabani kazlarda veya domuzlarda görülmesine şaşırıyorlar. Çünkü virüsü taşıyan yabani kuşların göç edecek, dolayısıyla da hastalığı yayacak durumda olup olmadıkları bilinmiyor hala.
Şaşırtıcı diğer nokta
Bazı uzmanlar hastalıklı göçmen kuşların öldüklerini dolayısıyla da hastalığı yayamayacaklarına inanıyorlar. Hastalık belirtileri göstermeyen sağlıklı göçmen kuşlarda bugüne kadar H5N1 virüsü saptanmamış.
Diğer şaşırtıcı bir nokta da virüsün ilk kaynağından tam dokuz yıl sonra diğer bölgelere yayılmaya başlamış olması. İşte kimi araştırmacılar bu yüzden, "eğer virüsü yayanlar doğrudan doğruya yabani kuşlar olsaydı, hastalık, çok daha önceleri ve çok daha geniş alanlara yayılmış olurdu" diyorlar.
Göçmen kuşların birçoğu sonbaharda Karadeniz bölgesinden Afrika’ya uçtu. Ama buna rağmen Afrika’da henüz bir virüs vakası ortaya çıkmadı.
Ayrıca Asya’da Hindistan, Tayvan veya Filipinler’de şimdiye kadar kuş gribi vakalarının görülmemesi de ilginçtir. Göçmen kuşlar öte yandan Sibirya ve Bering boğazı üzerinden virüsü Kuzey Amerika’ya da taşımış olmalılar, ama bugüne kadar hiçbir hayvanda görülmedi.
Bilim adamlarının asıl tehlikeyi göçmen kuşların oluşturmadığını söyleseler de Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO), yabani kuşları hala tehdit olarak görmekte. Hatta organizasyon bir raporunda, H5N1 virüsünün Avrupa’ya yayılma riskinin, güneyden göçen kuşların Rusya’dan gelenlerle karışmaları halinde artacağını bildirdi.
Nilgün Özbaşaran
Kaynaklar: Dünya Sağlık Örgütü, Spiegel, Die Zeit, www.vogelgrippe-virus.de