Primatolog Sarah Blaffer Hrdy’ye göre, evrimsel geçmişimizdeki kolektif çocuk büyütme uygulaması, insanlarda empati duygusunun gelişmesine büyük katkı sağlıyordu. Oysa günümüzde bu duyguyu yitirmek üzereyiz. New Science dergisi, Hrdy ile yaptığı söyleşide atalarımızın çocuk yetiştirme alışkanlıkları ile bugünkü uygulamayı karşılaştırıyor.
Bugünkü yaşam tarzımızdaki en büyük sorun nedir?
Sarah Blaffer Hrdy- Bireysel arzular ve anne olma arzusu arasında, uzlaşı olasılığı olmayan bir gerilim var. Evrimsel bir çerçeve içinde olayı ele alırsanız, uzak geçmişimizde yumurtlayabilen her kadın hamile kalıp anne oluyordu.
Kadın, zaman içinde sosyal statü peşinde koşmaya başlayınca hamile kalmak istenilen bir olay olmaktan çıktı. Uzak geçmişimizde çocuğu büyütmek için çevrenizdeki insanlardan yardım istemek normal karşılanıyordu. Oysa günümüzün yalnız kadını artık çocuk doğurmaya pek sıcak bakmıyor.
Bu gerilimin nedeni modern istekler mi?
SBH: Evet. Özellikle modern Batı toplumlarında şişirilen bireysellik ile çocuk yetiştirmedeki kolektivizm birbiriyle çatışır. Oysa kolektif çocuk yetiştirme bize atalarımızdan kalan bir mirastır. Bugün çocuklarımızı yetiştirme şeklimiz insan türünün duygusal ve bilişsel özelliklerinin değişmesine yol açıyor.
Bu bizi ne şekilde değiştiriyor?
-Bana kalırsa giderek daha az empatik oluyoruz. Biliyoruz ki empati duygusunun ortaya çıkışı hem kalıtsal özelliklere, hem de spesifik yetiştirme şekline bağlı. Empati insanoğlunun sosyalleşmesini ve işbirliği yapmasını sağlayan birkaç özellikten biridir.
Empati hakkında bildiğimiz birkaç şeyden biri de, bu potansiyelin ancak belirli yetiştirme koşullarında ifade edilebildiğidir.
Burada tehlike şu: Eğer bu koşulları baskılar veya ortadan kaldırırsanız, empatik olmak ne kadar yararlı olursa olsun, doğal seçilim bunu korumaz. Kullanılmayan özelliklerin bir daha geri gelmeyecek şekilde yitirildiğini unutmamak gerekiyor.
Nerede yanlış yapıyoruz?
-Geçmişimizden kopup, bundan etkilenmeyeceğimizi düşünmekle kendimizi kandırıyoruz. Alloaile içinde yaşamak yerine, insanlar giderek iki kişilik ailelerin içine hapsoluyor. (Allo, Latince’de, öbürü, diğeri anlamında kullanılır. Dolayısıyla alloaile diğer kadınlar, erkekler, çocuklar ve özellikle büyük anne ve büyük babalardır.)
Politikacılar, çekirdek ailelerin "altın çağ"ı temsil ettiğini düşünseler de, insan aile yapısının geçmişine bir göz attığımız zaman çocukların yalnızca anne ve babaları tarafından yetiştirilmelerinin nadir görülen bir uygulama olduğunu görüyoruz.
Çok sayıda insan tarafından beslenmeye alışan çocuklar dünyayı zararsız, tehlikesiz bir yer olarak algılar ve buna göre tepki verir. İhmal edilme riski altındaki çocuklarda büyük baba veya büyük annenin ne denli önemli bir fark yarattığını bilemezsiniz.
Bu, annelerin önemini azımsadığımız anlamına gelmemeli. Burada, annelerin çok büyük bir sosyal destek aldığını ve bu ortamlarda evrildiğimizi vurgulamak istiyorum. Çocuklar insani potansiyellerinin tümünün gelişmesi için bu sosyal bağlara ihtiyaç duyarlar.
Bu sizi ve çocuklarınızı da etkiledi mi?
-Benim üç çocuğum var. En küçüğü 19 yaşındaki oğlum. Evimde şu anda küçük çocukların olmasını veya geniş bir ailem olmasını çok isterdim, çünkü oğlum çocukları çok seviyor.
Son yapılan araştırmalar, çocuklarla uzun zaman geçiren erkeklerdeki testosteronun düştüğünü ve prolaktin düzeylerinin yükseldiğini gösteriyor.
Şimdi çevrenize bir bakın. Genç erkekler, testosteron yükseltici, şiddet içeren şeylerle kuşatılmış durumda. Bunun diğer ucunda ise geniş bir aile var ve bu testosteronu düşürüyor.
Alloaile içinde yaşamak geçmişte kural mıydı?
-Bilim adamlarının çoğu bu konuda hemfikir. Çocuk bakımının ailenin tüm fertleri tarafından üstlenildiğine inanılıyor. Bugün pek çok geleneksel aile böyle yaşıyor.
Çocuk bakımı pahalı bir uğraş. Avcı-toplayıcı topluluklarda, bir çocuğu doğumundan 18/19 yaşına kadar getirmek için 18 milyon
kalori gerekir.
Bu özellikle anneler için çok ağır bir bedeldir, çünkü varolan çocuk daha bakım isterken, yeniden hamile kalabilir. Böylece ikisini tek başına büyütmesi imkansızdır.
Kalorinin bol olduğu koşullarda alloaile yine de gerekli mi?
-Varoluşun kullarını zaman içinde değiştirdik. Örneğin, Batı toplumlarında bir obezite salgını var. Bu da kız çocukların daha erken bir evrede buluğ çağına girmesi ve daha erken yaşta anne olabilme özelliklerine kavuşması anlamına gelir.
Eskiden bir kızın küçük yaşta hamile kalma şansı az da olsa vardı. Ama kızların yumurtlayabilmesi için belirli bir kiloya çıkmaları gerekirdi. Bu da kızın geniş aile çevresi tarafından beslenmesine bağlıydı.
Oysa bugün kızlar sosyal destekleri olmasa da erkenden yumurtlayabiliyorlar ve aile desteği olmadan da hamile kalabiliyorlar.
Peki bundan sonra ne olur?
-Şunu bilmeliyiz ki geçmişimizde alloailesinden veya ailesinden ilgi ve destek görmeyen bir çocuğun hayatta kalması olanaksızdı. Aç ve susuz kalmasının yanı sıra dövülme tehlikesi ile de karşı karşıya kalabilirdi.
Günümüzde çocuğunuzu karanlık bir odada tek başına bir gün boyunca terk edebilirsiniz ve geri geldiğinizde çocuk oradadır. Modern dünyamızda çocuklar her türlü ihmale maruz kalsalar da hayatta kalabiliyorlar.
Buna hayatta kalmak denirse?
-İşte sorun burada yatıyor. Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden Mary Ann Mason tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, ABD’de fen bilimlerindeki kadın akademisyenlerin yüzde 50’si, sosyal bilimlerdeki kadın akademisyenlerin ise yüzde 62’si çocuksuz (erkelerde bu oranlar yüzde 30 ve yüzde 39).
Benim kanımca bu kadınlar yeterince sosyal destek alamadıkları için anne olmamışlardır. Çocuğu olanların da alloaile desteği aldığını sanmıyorum. Bu koşullarda ben tüm bedeli çocukların ödediğini düşünüyorum.
Bir keresinde annesinden istediği ilgiyi alamayan bir çocuğun başını duvarlara vurduğuna tanık oldum. Anne kişisel uğraşlarına o kadar dalmıştı ki, çocuğuna gereken ilgiyi gösteremiyordu.
Bugün çocuklar nasıl büyütülüyor?
-Genç insanlar genellikle bana gelip bu soruyu soruyorlar. Ben de onlara başka bir çift ile yapay olarak geniş aile oluşturmalarını öneriyorum. Bu çok pratik bir öneri. Ancak evlerin geniş aile için tasarlanmamış olması sorun yaratıyor.
Çocuk yuvaları ve bakımevleri için ne söyleyeceksiniz?
-Çocuk bakımı konusunda daha fazla bilimsel araştırma yapılması ve uygulamaların bu araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre düzenlenmesini arzu ederdim.
Şu anda yapılmakta olan çalışmalarda tek bir annenin bakımı altındaki çocuk veya yuvadaki çocuk model alınıyor. Bu da bir yanlış bir ikilem yaratıyor. Çünkü bu çalışmalarda incelenen yuvalardaki çalışanlar, ücretleri düşük olduğu için veya çok sayıda çocuktan sorumlu oldukları için çocuklara yeterli desteği veremiyorlar.
Bu durum nasıl değişir?
-2003 yılında Berlin’de gerçekleştirilen Dahlem Semineri’nde az daha ağlıyordum. Bu seminer anne ve çocuk arasındaki ilişki üzerineydi. Ancak annenin çocuğun ihtiyaçlarına cevap vermesi için gerekli olan sosyal önerilere odaklanılması gerekirken, katılımcılar çocuğun kendini güvende hissetmesi için nelere ihtiyaç duyduğuna odaklandılar. Ne olursa olsun, yuvalardaki sistemin en iyi şekilde nasıl oturtulması gerektiğine odaklanmalıyız. Geniş aile şu anda olanak dışı olduğuna ve anneler dışarıda çalışmak zorunda olduğuna göre, şu anda elimizdeki tek seçenek yuvalar.
Şu anda ne üzerinde çalışıyorsunuz?
-Bir kitap üzerinde çalışıyorum. Adı "The Origins of the Ties That Bind". Kitap yavrularını bir komün içinde büyüten maymunları anlatıyor ve bizim de maymunlardan geldiğimizi ima ediyor.