Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2006 00:00
Bütün dünyada genetiği değiştirilmiş pek çok bitki yetiştirilmekte. Mısır, domates, patates, pirinç, buğday, kolza ve soya bunlardan sadece bazıları. Dünya genelinde ekilen soya fasulyesinin yarısı böceklere karşı dirençli olan genetik soya bitkisinden elde edilmekte.
Dünya genelindeki tarım alanlarının %6-7’sinde artık genetik bitkiler yetiştirilmekte. Ve bunların yaklaşık olarak %60’ı da Tarımsal Biyoteknoloji Uygulamalarının Etüt Edilmesi İle İlgili Uluslararası Hizmetler’in (ISAA) açıklamasına göre, Monsanto firmasının Roundup Ready (RRS) türü soya bitkisinden oluşmakta.
Bu soya türü de, diğer birçok genetik bitki gibi, belli başlı tarım ilaçlarına karşı dirençlidir. Roundup Ready soyasının duyarsız olduğu tarım ilacı glisofat. Bu ilacın olumsuz yönü ise, kısa veya uzun vadede yok edilmesi çok zor olan yabani otların çoğalmasına yol açması.
Bir zamanların yeşil altını
"Yeşil altın" olarak da tabir edilen soyanın geniş alanlarda ekimi Arjantin’de 1996 yılında başlamıştı. Ürünün önemli bir kısmı hayvan yemi için kullanılmakta ve Avrupa’ya da ihraç edilmekte.
Özellikle de "deli dana" krizinden sonra soya sayesinde büyük kazançlar elde edildi ve büyük toprak sahipleri hala kazanmaya devam ediyor da. Fakat öte yandan sorunlar çığ gibi büyüyor. Soya ekim alanları sadece iki yıl içinde ikiye katlanınca küçük çiftçilere yol göründü. Gerçi doğrudan ekim yöntemi toprağı korur, fakat ne var ki Monsanto’nun glisofat içerikli Roundup soyası verimli Pampa topraklarını mahvetti.
Buenos Aires Üniversitesi bilim adamlarının tahminlerine göre, yalnızca 2003 yılındaki soya ekimi, topraktan yaklaşık olarak bir milyon ton azot ve 227.000 ton fosfor çaldı.
Ayrıca dirençli yabani otların çoğalması da ayrı bir sorun. Bu sorun Monsanto’ya rakip Syngenta firmasını sevindirmişe benziyor. Syngenta şu sıralar yabani otlara karşı üretmiş olduğu yeni ilacını sürdü piyasaya.
Avrupa’da yasaklanan ilaç
Yabanileşmiş soya ve Roundup’a dirençli diğer arsız otlar Arjantin’de büyük bir sorun haline geldi, diyen İsviçre firması Syngenta, çiftçilere Gramoxone ilacını öneriyor artık. Oysa bu ilaç çok zehirli olması nedeniyle İsviçre ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde uzun bir süre önce yasaklanmıştı.
Genetik türün çok fazla yaygınlaşmasından Monsanto’nun çalışma yöntemi de sorumlu tutulmakta. Çünkü kuruluş Arjantin’de patent vermeye yanaşmayınca, çiftçiler soya tohumlarını satmaya başladılar ve böylece yasadışı ticaret doğdu.
Günümüzde Arjantin’de ekilen soyanın %98’i RRS soyası. Monsanto bu gelişmeye uzun bir süre seyirci kaldı, sonuçta kendi ürünü olan Roundup tarım ilacıyla da gayet iyi kazançlar elde etti. Fakat 2004 yılında yasadışı ticaret yüzünden birden bire lisans ücreti istemeye başladı.
Kuruluşun bu isteği, bunu ödemeye hiç de hevesli olmayan Arjantinlilerde soğuk duş etkisi yaptı ve ithalatçılar Monsanto ile mahkemelik oldular, meselenin ne şekilde sonlanacağı henüz bilinmiyor bile.
Romanya’da durum
Monsanto öte yandan bazı Avrupa ülkelerinde de genetik ürünler için uygun koşullar yakaladı. RRS soya tohumu örneğin Romanya’da uzun yıllar çiftçilere satılmaya devam edildi.
Greenpeace (Avusturya) organizasyonunun bilimsel verilere dayanan tahminine göre Romanya’da ekilen soya bitkisinin %90’ı genetik. Ancak resmi sayılar daha düşük. Tarım bakanlığı sözcüsü Adrian Tibu’nun açıklamasına göre, Romanya’daki toplam ekim alanlarının sadece yüzde birine soya ekilmekte. Ancak soya ürünlerinin yaklaşık olarak %75’i genetik değişimden geçmiş.
Avrupa Birliğine girmeye hazırlanan Romanya, genetik soya ekimine 2007 yılından itibaren son verecek. Sonuçta Avrupa Birliği’nde Monstanto’nun soyasına izin verilmemekte.
Fakat Romanya, soya ekimini durdurduktan sonra genetik soyadan öyle hemen kurtulamayacak. Romanya’daki durum biraz kaotik. Kontrollerle sorunlar yaşanmakta, aralarında tohum alışverişinde bulunan çiftçiler, genetik soya ürünlerine dikkat etmiyorlar. Tarım bakanlığının tüm tohum pazarını denetleyemediğini Adrian Tibu da kabul ediyor.
Kurtulma şansı var mı
Hiç kimse genetik soyadan ne şekilde kurtulabileceğini kesin olarak bilmiyor. Öneriler "en iyisi tarlalara nadasa bırakmak"tan "katı kontrollere" kadar uzanıyor.
Brezilya’daki genetik soyanın temizlenmesi ile yabancı bir uzmanın tahmini şöyle: Gerçi Brezilyalı çiftçileri genetik soya ekmeye pek meraklı değiller, ama tarlayı "temizlemek" (glifosat zehriyle) için birkaç yılda bir ekmek istiyorlar. Genetik soyadan kurtulmak burada sorun olmuyor. Başka bir bitki türü ekerek, son ekimden kalan soya filizlerinin kökünü kazımak mümkün. Brezilya’da genelde sığ toprak işlemi uygulandığı için, soya fasulyeleri toprağın derinliğine inmeden yeniden filizleniyor ve toprakta daha uzun bir süre kalmıyor.
Bununla birlikte transgenetik bitkilerin toprakta ne kadar kalıcı olduğu belirsiz. Bu soruyu yanıtlamak o kadar kolay değil. Çünkü bu durum transgenetik bitkinin biçimine (kök, bitki, fasulye vb) de bağlı. Gerçi topraktaki DNA’nın yok edilmesiyle ilgili araştırmalar yok değil, ama soyayla ilgili olanları yok henüz.
Ve artık genetik bitkilerin ekolojik riskleri üzerinde çok sayıda araştırma bulunsa da, genetik bitkilerinden kurtulmayla ilgili doğru dürüst bir çalışma yok.