Galip ama mutsuz

Güncelleme Tarihi:

Galip ama mutsuz
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 20, 2005 00:00

‘Dünyanın sayılı hocalarından biri olarak anılan ben, Türkiye’de ‘Cahil, deli, akılsız, kültürsüz’ diye eleÅŸtiriliyorum. Bu ortamda nasıl mutlu olabilir ki insan. Bana bu ülkede ÅŸampiyonluk sevincini bile yaÅŸatmadılar.’BEŞİKTAÅž maçından hemen sonra Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, soyunma odasından çıktı ve basın toplantısı için medyanın karşısına geçti. Önce karşılaÅŸma hakkındaki görüşlerini sıraladı. Kısa açıklama sonrası herkes toplantının bittiÄŸini düşünürken, Daum konuÅŸmaya devam etti. Kızgındı, öfkeliydi. Öfkesi sesine yansıyordu. Yardımcısı Murat KuÅŸ, Alman hocanın sözlerini Türkçe’ye çevirirken, yumuÅŸatıyor, daha özenli kelimeler seçiyordu. Ama Daum kızgındı. ‘Aptalca sorular’dan söz ediyor, ‘Artık böyle sorularla muhatap olmaktan bıktığını’ dile getiriyordu. Daum bir büyük maçı kazanıyor ama bunun sevincini bile yaÅŸayamıyordu. Aslında Daum’u en çok zorda bırakan olaylar geçen yıl Hooijdonk’la yaÅŸadığı problemin kamuoyunda hep aleyhinde yankı bulmasıydı. Bu yıl da Anelka ve Alex’le sorunu olduÄŸu izlenimi yayılması onu çok sinirlendirmiÅŸ ve yıldız oyunculara yönelik haberler ve eleÅŸtirilerden aşırı alınır olmuÅŸtu.Neler oluyordu? Türkiye yabancı teknik direktörler için bir ‘cennet’ deÄŸil miydi? Bol bol para kazanıyorlardı... Ama Daum mutlu deÄŸildi? Niye? Teknik direktörlerin ceplerini dolarlarla, Euro’larla dolduran Türkiye, bunun karşılığında onları linç mi ediyordu?* * * Bu sorunun yanıtını Daum, ‘Evet’ diyerek veriyordu yakınlarına. Linç edildiÄŸi izlenimi ediniyordu. Ve sonra sıralıyordu düşüncelerini;‘Türkiye yabancı teknik adamlar için bir cennet gerçekten. Harikulade bir ülke. Mali açıdan pekçok teknik adam için bir cennet de olabilir. Ama benim için deÄŸil. Çünkü ben ve ekibim Avusturya’da daha çok para kazanıyorduk. Fenerbahçe’yi tercih ettik, çünkü paradan da önemli olan; hedefleri büyük büyük bir kulüple çalışmak istedik. Ama bana bu ülkede ÅŸampiyonluk sevincini bile yaÅŸatmadılar. Åžampiyon olduk, ‘Daum gitsin’ dediler. Niye gitsin Daum? Ne yaptı da gidiyor? Ben geldiÄŸimde Fenerbahçe ligi kaçıncı sırada bitirmiÅŸti, hatırlayan var mı? Åžimdi nerede Fenerbahçe... Bunu görmüyorlar mı?’Peki ya mutluluk.. Yaptığı iÅŸten keyif alıyor muydu Daum?‘Nasıl mutlu olayım ki.. Ä°ki üniversite bitirmiÅŸ, birkaç yabancı dil bilen, 33 yılını futbola adamış Alman Ligi’nin en genç teknik adamı olmuÅŸ, dünyanın sayılı hocalarından biri olarak anılan ben, Türkiye’de ‘Cahil, deli, akılsız, kültürsüz’ diye eleÅŸtiriliyorum. Ne aptallığım, ne de deliliÄŸim kaldı. ‘Parası olabilir ama kültürsüz’ diyorlar benim için. Bunu bana söylüyorlar. Yani Almanya’da bin kiÅŸiye konferans veren Daum’a... Bu ortamda nasıl mutlu olabilir ki insan.... Nasıl galibiyetlerin keyfini çıkarır ki.’* * * Gazete okumayı da, okunanları dinlemeyi de istemiyordu. Ama eleÅŸtiriler mutlaka bir yerden kulağına geliyordu. Haftada bir ya da iki kez golf oynamaya gidiyordu. Kimi zaman oradaki arkadaÅŸları aktarıyordu eleÅŸtirileri. Ve onlar da soruyorlardı, ‘Senin hiç mi hatan yok?’ diye. ‘Elbette hatam var. Mesela geçen yıl oynadığımız Zaragoza maçı. Zaragoza’yı eleyecek güçteydik. Bunu bugün bile söylüyorum. Ben basın mensuplarının yaptığı iÅŸe saygı duyuyorum. Beni eleÅŸtirsinler, ‘Taktikleri hatalı’ desinler, ‘Antrenmanları yetersiz’ desinler, ‘Hatalı transfer yaptı’ diye yazsınlar. Hatamı söylesinler ki, ben de anlayayım, ders alayım. Ama bunu yapmıyorlar. KiÅŸiliÄŸime saldırıyorlar.’Christoph Daum, tüm bu sıkıntılarını yakınlarına anlatıyordu. Hatta bir örnek de veriyordu:‘Almanya’dan beni gazeteciler ve dostlarım arıyor. ‘Senin ÅŸahsi bir kavgan mı oldu ki, bu kadar ağır eleÅŸtiriliyorsun’ diyorlar. Onlara, ‘Hayır’ diyorum. Siz buradaki resmi farklı algılıyorsunuz. Tercüme hatası var, diyorum. Ama bazen kendimi tutamayacağımı hissediyorum. Yardımcım Murat Kuş’a da söyledim. ‘Her ÅŸeyi bire bir tercüme etme. Sinirleniyorum, ne olur dikkat et Murat.’ Galip geldiÄŸimiz maçlardan sonra bile galibiyet keyfini süremiyorum. Bana, ‘Niye suratın asık?’ diyorlar. O gerginlikle nasıl rahat olayım.’* * * Dedikodudan çıkıp gazete sayfalarına yansıyan fısıltılar da rahatsız ediyordu Christoph Daum’u:‘Fenerbahçe’den kovulmak istiyormuÅŸum, böylece yüklü bir tazminat alacakmışım. Böyle bir ÅŸey olabilir mi? Ä°ki kulüpten kovulsan, artık üçüncü kulüp sana iÅŸ teklif etmez. Ben profesyonel bir insanım. Takımımın galibiyetinden para kazanıyorum. Dolayısıyla biz herkesten daha çok kazanmak istiyoruz. En hasta taraftardan daha çok baÅŸarı istiyoruz. Düşünün, Milan maçını 87 dakika iyi oynadık. Son 3 dakikada kaybettik. Bütün hata bana yüklendi. Ben çıkın oynayın dedim, futbolcular çıktı 87 dakika iyi oynadı. Son 3 dakikada da ben kaybedin mi dedim? Böyle ÅŸey olur mu?Peki hiç mi güzel ÅŸeyler yaÅŸanmıyordu. Bu soruya da açık yüreklilikle yanıt veriyordu Alman teknik direktör:‘İnsanları yönlendiren, acımasız eleÅŸtiriler beni üzüyor. Tribündeki insanların, sokaktaki insanların davranışları ise beni etkiliyor. Fenerlisi, Galatasaraylısı, BeÅŸiktaÅŸlısı soruyor, ‘Senden ne istiyorlar?’ diye. Allah’tan BaÅŸkan ve yönetim arkamızda. Onların varlığını hissediyoruz. Birlikte bir hedef belirledik. Ä°nanarak ilerliyoruz. Beni mutlu eden bu.’* * * ‘Kaptanın kurdu dalgalı denizde belli olur’ diye bir söz vardır. Daum 3 yıldır Türkiye’nin en dalgalı denizinde, yani Fenerbahçe’de. Ve hala boÄŸulmadı. Fenerbahçe ve Daum hala zirvede. Böyle bir teknik adama baÅŸarısız demek biraz haksızlık oluyor gibi geliyor bize..Siz ne dersiniz?Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!