Terim de Yanal da yönetimle uyumsuz
Güncelleme Tarihi:
Hürriyet Gazetesi Spor Konseyi futbolda öne çıkan gelişmeleri değerlendirdi.
Mehmet Arslan, Güneri Çıvaoğlu, Güntekin Onay ve Uğur Meleke, moderatör Kenan Başaran’ın sorularını yanıtladı.
Konseye yöneltilen sorular şu şekilde:
1- Büyükler kayıkçı kavgasını bırakmıyor. Kavganın sebebi elbet şampiyonluk ve dolayısıyla Şampiyonlar Ligi geliri. Ama bu Avrupa performansıyla 2021-22’de Devler Ligi hayal olacak....
2- G.Saray-PSG maçı sonrasında Fatih Terim başta olmak üzere, ‘zafer’ havası estirildi. 80’lerin manşetlerini gördük. Oysa Türkiye dünya şampiyonu Fransa’yı yendi. Bu zihinsel irtifa kaybı neden?
3- Kadrosu zenginleşse de Ersun Yanal, F.Bahçe’nin sezon başı ivmesini sürdüremedi. Yanal sadece “Şampiyon olacağız” diyor. O şampiyon yapan Yanal ile bu Yanal arasında bir fark var mı?
4- Abdullah Avcı, kendi anlayışının aksine, topa en az sahip olduğu maçta lider Alanya’yı 2-0 yenip nefes aldı. Alanya maçı sizce Avcı için sisteminde revizyon için bir reçete olmalı mı?
5- Beşiktaş kongresine 12 gün kaldı. Hürser Tekinoktay dışında resmen adını açıklamış bir aday henüz daha yok. Beşiktaş camiası böyle bir seçim sürecini nasıl hazmedebiliyor?
6- A Milli Takım Arnavutluk ve Fransa ile iki kritik maça çıkıyor. Bu iki maçtan siz nasıl bir sonuç bekliyorsunuz? Arnavutluk’u yenersek “EURO 2020 tamamdır” diye bilir miyiz artık?
BAKMADAN GEÇME!
Güneri Cıvaoğlu
KONUŞUN, ÜSLUBA DİKKAT
1- Anayasa Mahkemesi daha yeni ‘kişilerin söylem hakkı, fikirlerini açıklama hakkı’ konusunda karar verdi. “Yargının bu hakkı ihlal etmemesi gerektiği” yolunda karar verdi. Düşünün... Mahkeme kararı için bile yüksek yargı ‘fikir özgürlüğünün gerekliliğini’ vurgulayan karar alıyor. Burada ‘yargı ve adalet kavramlarının’ değeri düşüyor mu? Adalet gibi devletin temeli olan bir kavram için bile böyle özgürlükler himaye ediliyorsa elbette ‘Süper Lig’in adaleti’ de tartışılabilir. Özgürlükleri kısıtlayarak, eleştirilere set çekerek kurumların değeri korunamaz. Ancak... Hukukun bir diğer temel kuralı ‘hakkın suistimal edilmezliğidir’. Bu bakımdan oyuncusundan, hocalara, hakemlere, kulüp başkanlarına ve federasyona kadar herkes özen göstermelidir. Kelimeler özenle seçilmelidir. Üslup, iddia ve eleştiri hakkı çerçevesinde olmalıdır. Örneğin... ‘Orta oyunu’ ifadesi amacını çok aşan bir iddiayı yansıtıyor. Bir de ‘suç ve ceza’ arasında orantıya da işaret etmek isterim. Cezalarda da ‘adaletsizlik’ takımların maçlarda aldığı sonuçları etkileyecek orantısızlıkta olursa ligin değerini olumsuz etkiler.
OYSA ‘KİMSE YENİLMEZ DEĞİL’ DERDİ
2- Fransa Milli Takımı ile PSG’yi aynı ortak paydaya koymak ne denli doğru? PSG, dünyanın en seçkin ve pahalı oyuncularının da bulunduğu bir takım. Ayrıca Fransa Milli Takımı’nı bir kez yenmiş olmak ‘genelleme’ yapmak için baz oluşturmaz. Bunu ‘istisnalar kaide teşkil etmez’ temel kuralıyla ifade ediyorum. PSG’nin ‘pahalılığı’ özde dünya yıldızlarını oynatıyor anlamındadır. Öte yandan Fatih Terim’in yıllardır bildiğimiz “Bizim için her takım birdir, hiçbiri yenilmez değildir” söylemini de dikkate alıyorum. Tarafsız bir futbolsever için ilk belirttiğim durum geçerlidir: Bir G.Saraylı olarak benim için ise bu ikincisi makbuldür.
BAKMADAN GEÇME!
YANAL ARTIK DAHA İHTİYATLI
3- F.Bahçe hiç kuşkusuz geçen yıllara göre çok daha iyi. Şükrü Saraçoğlu’nun dolu dolu olması da bunun bir göstergesi. Aldığı mağlubiyete bakarak ligin tamamı için değerlendirme yapmak doğru değil. Ali Koç’un başkanlığı olumlu etkisini göstermeye başladı. Eski Ersun Yanal ile şimdiki Ersun Yanal arasında cesur futbol konusunda tereddütler seziyorum. Buna ‘ihtiyat’ da denebilir. Büyük kulüplerin durumuna bakıyorum bana göre de şampiyonluk ibresi Fenerbahçe’ye daha yakın.
AVCI VE TAKIMI NEFES ALDI
4- Topa sahip olma yüzdesi ne yazık ki Süper Lig’de artık çok da önemli bir gösterge olmaktan çıktı. Yan ve geriye paslarla uzun süre topa sahip olmak marifet değil. Avcı bu galibiyetle kendine, takımına ve taraftara nefes aldırdı. Bu arada ‘sınama-düzeltme’ dokunuşlarıyla, intibak dönemini geçirmekte olduğunun da altını çizeyim. Kongre arifesinde olan bir kulüpte ister istemez psikolojik etkilenmeler oluyor...
BAKMADAN GEÇME!
BENCE BEŞİKTAŞ HAZMETMİYOR
5- Hazmediyor mu? Sanmam. Ancak başka şansı da yok Beşiktaş’ın. Zor günler geçirirken Abdullah Avcı’nın ve oyuncularının sorumluluğu daha da büyük. Taraftar da kongreye değil takımına desteğe odaklanmalı.
ARNAVUTLUK BÜYÜK ADIM OLUR
6- Maç sonucu olarak bu galibiyet küçük bir adım ama “2020 tamam için” büyük adım. Gene de emin değilim.
BAKMADAN GEÇME!
- HAFTANIN ENLERİ -
HAFTANIN OLAYI: BELHANDA’YA VERiLMEYEN PENALTI
Galatasaray iyi oynamasa da Belhanda’ya penaltı verilse kazanabilirdi. Penaltının verilmemesi ligin gidişatı üzerinde etkili olmuştur.
HAFTANIN TAKIMI: BEŞİKTAŞ
Ligin liderine ilk yenilgiyi tattırırken, kendisi de üzerindeki karabulutları dağıttı. Stratejik bir galibiyetti bu.
TEKNiK DiREKTÖR: ÜNAL KARAMAN
Beyefendi tarzıyla çok beğendiğim Karaman, maçı çeviren az ama öz hamlelere imza attı.
HAFTANIN FUTBOLCUSU: BAIANO
GençlerbirliĞi’nde dikkatle takip ediyorum. Çok iyi bir futbolcu. Sakatlanması talihsizlik oldu.
HAFTANIN HAKEMi: CÜNEYT ÇAKIR
Ligin en kıdemli ve ünlü hakemi. Ama VAR’ın uyarılarını da dikkate alarak, gençlere çok iyi örnek oldu.
Mehmet Aslan
KÜÇÜK iKTiDAR YETİYOR!
1- Yanıtı çok basit kendi yetersizliklerini çeşitli bahanelerle başkalarına fatura ediyorlar da ondan.
1-Kazanırlarsa o müthiş becerileri sayesinde.
2-Kaybederlerse, hakem ve TFF yüzünden. Çünkü o küçük iktidarlarını kaybetmek istemiyorlar. Bunun için de eleştiri yapan gazeteciyi, hakemi, TFF’yi, rakibi düşman gösteriyorlar. Nasılsa onlara gözü kapalı inanan fanatik küçük azınlıkları var. O yetiyor onlara. Türkiye’de şampiyon oldular mı, yeter. Türkiye’deki alışkanlıkların hiçbirini Avrupa’da sergileyemiyorlar. Çünkü oradaki otorite anında cezayı kesiveriyor.
BAKMADAN GEÇME!
HABER RÜŞVETi SAYESiNDE!
2- PSG maçından sonra okuduklarıma, duyduklarıma inanamadım. Fransızlar ertesi günkü Türk gazetelerini okusalardı, maçı kaybettiklerini düşünürlerdi. Galatasaray, o maçta fark yiyebilirdi. Çok net. Ama bunları okudunuz mu? Hayır. Neden? Çünkü kahrolası, iğrenç bir alışkanlık yaratıldı sosyal medya sayesinde. Gazeteci takip ettiği takımın haklarını korumakla yükümlü sayıyor kendini. Hepsi birer küçük Fatih Terim ya da Ersun Yanal sanki. Doğru ve samimi eleştirinin olmadığı yerde futbol gelişir mi? Haber rüşveti ve tehdidi sayesinde bu ortamı yöneticiler ve teknik adamlar yarattı. Ve bundan alabildiğine nemalanıyorlar. O gazetecilerin ve fanatik trollerin sayesinde gölgeleri büyüyor ama futbol küçülüyor.
KOÇ VE YANAL UYUMLU DEĞiL
3- VAR tabii ki. Yanal’ın F.Bahçe’de mutlak iktidar olduğuna inanmıyorum. Ali Koç’un camia üzerindeki, takım üzerindeki mutlak otoritesi sayesinde Yanal sanki diken üzerinde bir görüntü sergiliyor. Bu önemli. Çünkü bir takımın iki otoritesi vardır. 1-Parayı veren. 2-Formayı veren. Bu ikilinin uyumu, takımın uyumunu beraberinde getirir. F.Bahçe’de bu ikili arasında sorun olduğunu söylemiyorum. Ama uyum konusunda ciddi kaygılarım var. Yanal’ın gerçek Yanal olamamasının nedeni bana göre bu. Aslında benzer bir uyumsuzluk Fatih Terim ile G.Saray yönetimi arasında da var. Terim’in son açıklamalarını iyi okuyun. F.Bahçe, kolay çözülen bir sisteme sahip. Alanya, Ankaragücü ve Antalya, orta alanı kapatıp, hızlı hücumlarla çözdüler Yanal’ın Fenerbahçe’sini. Ve buna bir çare üretemedi Yanal.
BAKMADAN GEÇME!
AVCI SiSTEMiNDE ISRAR ETMELi
4- Avcı, bir hayalle geldi. Üç kötü sonuç aldı. Şimdi diyoruz ki, “Sistemi değiştir, olmuyor.” Neye dayanarak? Futbol ve skorlara. Başka bir bilgimiz var mı? Yok. Alanya şanssızdı. Kazanmalıydı. Ama Beşiktaş kazandı diye bu sistemi uygulamasını istiyoruz. Avcı, inandığı sistemde ısrar etmek zorunda. Zor kararları liderler alır. Ve hayalleri liderler gerçekleştirir. Avcı, çalışmaya, sisteme ve antrenmana camiasına da inandırmak zorunda.
NEREDE ORMAN’A ATIP TUTANLAR?
5- Geçen günlerde Hürriyet yazdı. Mayıs’a kadar 700 milyon TL ödenmesi gereken borç var. Fikret Orman bıraktı. Nerede onun için atıp tutanlar? Haydi, Beşiktaş sizi bekliyor! Çıkın, ‘O parayı şu kaynaklardan yaratacağız’ deyin! Bu sözüm Orman’a atıp tutanlara. Ya çıkın, ya da sonsuza kadar susun!
BAKMADAN GEÇME!
ARNAVUTLUK MAÇI ÇOK ZOR
6- Fransa maçından çok daha önemli bir maç, Arnavutluk maçı. Kazanırsak “2020 tamamdır” benim için. Ama zor maç. Hem de çok ama çok zor bir maç. Teknik adam değişikliği ile birlikte 4-5 yeni oyuncu ile bambaşka bir takım oldu Arnavutluk. Dahası, eğer bizi yenerlerse onlar da iddialı bir hale gelecek. Bu bakımdan tüm ülke bu maçı çok önemsemeliyiz. “Tamam ya da devam” maçına çıkıyoruz.
- HAFTANIN ENLERİ -
HAFTANIN OLAYI: AVRUPA MAÇLARIMIZ
Dört takımla mücadele ettiğimiz Avrupa kupalarından sadece 2 puan çıkartabildik. İlk hafta maçlarında da sadece 1 puan alabilmiştik. Bu çok vahim bir tablo.
HAFTANIN TAKIMI: BEŞiKTAŞ
Çok iyi oynadığı için değil. Yol ayrımı bir maçta lider ve iyi bir oynayan Alanya’yı yenip nefes aldığı için.
TEKNiK DiREKTÖR: AYKUT KOCAMAN
Konyaspor’da yine sabırla çalışmanın ve akılcı davranmanın ne olduğunu gösteriyor.
HAFTANIN FUTBOLCUSU: JAHOVIC
68 süper Lig maçında 32 gole ulaştı. Bunun adı istikrar demek. Yaşı genç olsaydı büyüklere önerirdim.
HAFTANIN HAKEMi: ARDA KARDEŞLER
Üç elle oynama pozisyonunda penaltı beklentisine tereddütsüz “Hayır” dedi ve haklıydı.
BAKMADAN GEÇME!
Uğur Meleke
AVRUPA ÖDÜLÜ VERİLSİN
1- Özünde TFF bunun için var; ülkenin menfaatine olan hamleleri yapmak için. Tüm bu bahsettiğiniz problemler esasında 3 adımda çözülebilir. Başkan, teknik adam ya da futbolcu, hakem kararı hakkında kim konuşursa konuşsun, anında ağır cezalandıracaksn. Geleneksel medya veya sosyal medyadaki hakem hakaretleri için hukuk yoluna gideceksin, gerekirse yüzlerce dava açacaksın, ekrandaki-internetteki kulüp amigolarını susturacaksn. Üçüncü adım da, Avrupa'da kazanılan puanı ödüllendirmek. Ligde puan eşitliğinde ikili averaj yerine Avrupadaki kulüp puanına göre sıralama yapılabilir bence.
DENİZLİ'NİN 10 KATISIN
2- Benzer ölçekteki maddi eşitsizlik, Galatasaray, Denizli veya Ankara deplasmanına gittiğinde de yok mu? Galatasaray bütçesi de, Denizli’nin-G.Birlinin 8-10 katı değil mi. Ama bu yıl Galatasaray'ın İstanbul dışındaki 4 maçta yalnzca 1 galibiyeti var. Demek ki hiçbir müsabaka oynanmadan kazanılmıyor-kaybedilmiyor. PSG, bir maça Marquinhos-Gueye-Verratti orta üçlüsüyle çıkıyorsa zaten rakibi karşılama endişeleri olduğunu gösterir bu. Maalesef Galatasaray bu durumu ancak 40. dakikada anlayabildi.
BAKMADAN GEÇME!
KAZANAN TAKIM BOZULMAMALI
3- Türkiye’de berbat bir ezber var. Kazanan takım değişmez’ diye. Türklere göre bir maç kazanıldıysa tüm aksaklıklar görmezden gelinir. 11’in değişmesi için mutlaka bir galibiyetin beklenmesi gerekir. Ve ne gariptir ki, en donanımlı hocalar bile bu hataya düşebiliyorlar. Yanal’ın sağ açık Ozan-sol açık Tolga tercihi derbide işe yaramış zannedilebilir, ama içeride Antalya’ya karşı sahadaki yetenekli oyuncu sayısını artırmalısınız. Şampiyonluk söylemi için bir şey diyemem, halen 15.’nin bile zirveye mesafesi 6 puan. Herkes şampiyonluktan bahsedebilir şu anda.
DEPLASMANA REÇETE
4- Burada defalarca konuştuk, Avcı geriden pasla çıkmak, topa sahip olmak ve 90 dakikayı domine etmek istiyor ama as kanat oyuncular N’Kodou – Diaby (ve Lens), geniş alan ve kontra atak oyuncuları. Nitekim Alanya, topu Beşiktaş’la paylaşan, şutlarda 14-7, kornerlerde 8-4 üstünlük kuran bir top oynayınca, maçın yıldızları N’Kodou ve Diaby oldular. Bu maçtaki oyunun, İstanbul’daki maçların yüzde 80’i için bir reçete olduğunu sanmıyorum. Ama deplasmanlar için pekala model bir galibiyetti bu.
BAKMADAN GEÇME!
KEYFİ İSTİFA ÖNLENMELİDİR
5- Fikret Orman’ın Ekim ortasında kulübe yaşattı bu kriz, bence gelecek için de bir uyarı fişeği anlamı taşımalı. Tüzügü bir ‘mücbir sebep’ cümlesi eklenerek, sonraki yıllarda lig devam ederken, keyfi istifanın önü kesilmeli. Ayrıca bir başkan keyfi istifa kararı alsa bile, seçim tarihi olarak sadece Ocak ve Haziran ayı belirlenebilmeli.
İZLANDA ÇÖZER
6- İzlanda umutlarını 9. maç gününe, yani Türkiye maçına taşımak isteyecektir. Muhtemelen de düğüm 14 Kasım'da çözülüceğini, burada İzlanda'yı yenerek vizeyi alacağımızı düşünüyorum. 11 Ekim'de Arnavutluk'u yenip, 14 Ekim'de Paris'e keyif almaya, çekinmeden kendi topumuzu oynamaya, bu takımı sadece 4 ay önce yenmiş olduğumuzu unutmadan cebur bir futbol sergilemeye gideceğimizi umuyorum.
BAKMADAN GEÇME!
-HAFTANIN ENLERİ-
HAFTANIN OLAYI: ZİRVE DİP FARKI 4
7 hafta tamamlandı ve birinci ile onuncu arasında sadece 4 puanlık fark var. Yine çok rekabetçi bir sezon yaşıyoruz.
HAFTANIN TAKMI: MALATYASPOR
Başakşehir ve Ankaragücü’nden sonra Denizli’ye karşı da 1-0’la yetinmediler, oynamaya devam ettiler.
TEKNİK DİREKTÖR: BÜLENT KORKMAZ
Kadıköy’de Fenerbahçe karşısında 46 ile 60 arası oynattığı cesur futbol, galibiyetin anahtarıydı.
HAFTANIN FUTBOLCUSU: ADIS JAHOVIC
Çok yürekli bir futbolcu. Bence seneye de UEFA Avrupa Ligi’nde kendisinden çok söz ettirebilecek bir golcü...
HAFTANIN TAKIMI: S. MARCINIAK
Galatasaray - PSG maçının Polonyalı hakemini dik duruşu, kararlılığı ve cesaretiyle çok beğendim.
Güntekin Onay
KAOSTA DEBELENİYORUZ
1- Ülkede futbolun ekseni kaydı. Saatlerce hakem kararlarının konuşulduğu programlar var. Oyun sadece hakem üzerinden değerlendirilen bir oyuna dönüştü. Orta saha mücadelesi ve taç pozisyonların başka ülkede konuşmaya kalksan gülerler. D.Zagrep, Slavia Prag, Wolsburg, gibi mütevazi takmlar bile deyim yerindeyse taş gibi futbol oynuyor. Bizde iyi futbol talep eden bir toplum da yok. Varsa yoksa kavga dövüş hakaret. Kısır döngü ve kaos içinde debeleniyoruz.
BAKMADAN GEÇME!
TERİM HEP İDDİALIYDI
2- PSG tabii ki daha güçlü bir takım. Ancak 1 milyar euro denilen kadronun 600 milyon euroluk kısmı sahada yoktu. G.Saray rakip kaleye isabetli tek şut atmadan ve 7-8 net pozisyon verdiği bir maç oynadı. Terim her zaman iddialı ve cesur kimliğiyle fark yaratmıştır. 3-0'dan Real’i eleyemeyeceğini de biliyordu. Ama savaştı. G.Saray, Avrupa'da imkansızı başaran bir camia iken son yıllarda başarısızlığı kabul eden,1-0'lık yenilgiye sevinen noktaya nasıl geldi? Anlamak mümkün değil. Gurur veren yenilgi olsa olsa Salzburg’un Liverpool’a yenilgisi olur.
YANAL İYİ İŞ ÇIKARTIYOR
3- Fenerbahçe'nin medyada abartıldığı kadar yüksek bir kadro kalitesine sahip olduğunu düşünmüyorum. Santraforu daha 16 ay önce alt ligdeydi. Stoper, sağ bek ve sol beki hala yok. Düşünün, uluslar arası düzeyde kendini ispat etmiş iki oyuncusu var. 39 yaşındaki Emre ve Gustavo, onlar da ön libero. Onlar da maç kazandıracak pozisyonda oynamıyorlar. Takımda Kruse dışında başka yaratıcı oyuncu yok. Yanal iyi iş çıkartıyor. F.Bahçe baskılı ve tempolu oynayabiliyor. Enerjisi yüksek takım.
BAKMADAN GEÇME!
TEK OYUNDAN VAZGEÇMELİ
4- Avcı mutlaka takımını başarıya götürecek en doğru oyunu bulacaktır. Hiçbir teknik adam bindiği dalı kesmez. Pas oyunundan ziyade hibrit bir oyun anlaşıyı bulması gerektiğini düşünüyorum. Rakibe ve skora göre değişkenlik gösteren, ancak prese dayalı kompakt bir geçiş oyunu. Gerektiğinde pas oyununa da dönebilen bir yapı. Şu an için Beşiktaş'ın en büyük eksiği şunlar: 1- Rakip ceza sahası içine topu sokmak.2- Rakip ceza sahası içinde yeterli sayısal çoğunluğu sağlayamamak. Avcı ilk olarak bunları çözmeli.
GÜÇLÜ LİSTE YAPAN YOK
5- Seçim kararı ani oldu ve aday olması düşünülenler hazırlıksız yakalandı. Herkes nabız yokluyor. Güçlü bir liste yapan yok. Aday çıkmazsa ve Orman yine kazanıp devam ederse bundan sonra camiada kimsenin onu eleştirmeye hakkı olmaz. Kombineyi bırakın, forma bile almayıp sosyal medyada acımasızca ahkam kesen binlerce kişinin olduğu bu konjonktürde başkanlığa soyunmak da iyi cesaret.
BAKMADAN GEÇME!
ASLINDA BÜYÜK ÖLÇÜDE BİTTİ
6- Arnavutluk'u yenersek “Euro 2020 tamam" diyebiliriz; hatta Fransa ile liderlik maçına çıkarız. İzlanda'nın Arnavutluk yenilgisiyle aslında bu iş büyük ölçüde bitti. Ancak yine de oynanacak 4 maç daha var. Hata yapmamalıyız.
-HAFTANIN ENLERİ-
HAFTANIN OLAYI: İKİ BÜYÜK 1 GOL BİLE ATAMADI
Savunmacı diye itham edilen Konya bile 4 gollü kazanırken, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin bu hafta gol atamaması kaydadeğer.
HAFTANIN TAKIMI: ANTALYASPOR
Ersun Yanal’ın da Fenerbahçe’nin de Kadıköy’deki serisine son verdi. Üstelik iyi de oynayarak yaptı bunu.
TEKNİK DİREKTÖR: BÜLENT KORKMAZ
Teknik direktörlük kariyerinin en istikrarlı dönemini geçiriyor. Geçen sezonun üzerine koyarak ve olgunlaşarak devam ediyor.
HAFTNIN FUTBOLCUSU: ADIS JAHOVIC
Göztepe, Konya ve şimdi de Malatyaspor... Üzerindeki forma değişiyor ama çizgisi değişmiyor.
HAFTANIN HAKEMİ: SERKAN TOKAT
Kasımpaşa-Konya maçında başarılı bir yönetim gösterdi. VAR masasıyla da uyumlu bir görüntü çizdi.