Onlar 'bizim çocuklar'
Güncelleme Tarihi:
Türk takımlarına transfer olan yabancı futbolcular ülkemizi o kadar kolay benimsiyorlar ki içtiğimiz çaydan söylediğimiz türkülere kadar bizden biri oluyorlar. Ankara’nın bağlarını da söylüyorlar, bizimle sevinip, acılarımızda yanlarımızda oluyorlar.
Fitbol Dergisi ‘bizim çocuklar’ araştırmasıyla bizden biri olan Podolski, Kompela, Meireles, Moritz ve Nouma’yı yazdı...
Lukas Podolski
4 Temmuz 2015’te Galatasaray’a transferiyle başladı Podolski’nin Türkiye serüveni… Bizim gibi olan herkesi bağrımıza basma alışkanlığımızın da getirdiği duygusallıkla, Podolski’nin lahmacun yemesi ve yediği lahmacunu sosyal medya hesaplarında paylaşırken “maşallah” yazması, onu sevmemizi daha da hızlandırdı belki de. “İmza töreninde çay içen Alman oyuncu” olarak akıllara kazınan Podolski’nin çay içerkenki hali hemen hemen her evde, kahvede, sokakta karşılaştığımız insanlardan hiç farklı değildi.
BAKMADAN GEÇME!
Steve Kompela
Kompela denildiği zaman herkesin aklına ilk olarak “Bana pizivink diyo” cümlesi gelir herhalde. Gaziantepspor onu ilk transfer ettiğinde, işin “Akın Akın Kompela”ya kadar varacağını tahmin edemezdi. Türkçeye olan hakimiyetiyle gönüllerimize taht kurması hiç de zor olamamıştı. Öyle ki “Afrika’da birine kızdığım zaman Türkçe küfür ediyorum, hem kimse anlamıyor hem de rahatlıyorum” sözleri, kendini unutulmaz yabancı futbolcular listesinde zirveye taşımıştır diyebiliriz.
Raul Meireles
Ankara’nın Bağları’nı Gülşen’in şarkılarını ezbere bilip söyleyen, Milli Takım’ın maçlarını elinde Türk bayrağıyla izleyen, şampiyon olunca oyun havalarına belki de benden daha iyi ayak uyduran futbolcu kim diye sorarsam, cevap olarak ilk aklınıza gelen Raul Meireles olmayabilir. Ama tüm bunları yüzümüzde gülümsemeyle bize yaşatan ondan başkası değil. Oynadığı futboldan ziyade muzip tarafıyla sevildi belki de Meireles. 2014’te Fenerbahçe’nin kazandığı Süper Kupa’nın töreninde takım arkadaşı Gökhan Gönül’e yaptığı el şakası, Türkçe konuşmak için çabalaması, bize benzeyen her şeyiyle onu kim unutabilir ki?
BAKMADAN GEÇME!
Andre Moritz
Onunla ilk tanışmamız 2007 yılında Kasımpaşa’ya transfer olmasıyla gerçekleşti. Türkçeyi kısa sürede öğrenmesi, sıcakkanlılığıyla o da “işte bizim gibi” dediğimiz futbolcular arasına girdi. Öyle ki sadece temizlik işlerine yardımcı olması için bir kadın ararken attığı Twitter mesajı olay oldu. “İki hafta için bir karı lazım, nerede bulabilirim” yazdı tweeti atarken. Aslında amacı bambaşkaydı. İyi niyetini bizlere geçirmiş olacak ki yazdığını başka yerlere çekmedik.
Pascal Nouma
PASCAL NOUMABelki de bizden biri gibi olmadı Pascal, biz oldu. Ya da biz onun gibi olduk. Söz konusu Pascal Nouma olunca konuya biraz farklı bir açıdan bakmak gerekir. Onun kalbinde Türkiye’nin Türk insanının yeri başka. Pascal’a göre o Türkiye’de ikinci kez doğdu. En sevdiği yemek kuru fasulye-pilav olan biri zaten artık Fransız olamazdı. çArşı’nın “Pascal bizi diskoya götür” tezahüratı kadar samimiydi.