Olay açıklama: Kafasına saksı düştü herhalde
Güncelleme Tarihi:
Galatasaray'ın sahasında Alanyaspor'u 2-0 mağlup ettiği maçın ardından spor yazarları değerlendirmelerde bulundu.
Süper Lig'in 13. haftasında Galatasaray, sahasında Aytemiz Alanyaspor'u konuk etti. Sarı-Kırmızılılar sahadan 2-0 üstün ayrıldı. Bu maç sonrası spor yazarları değerlendirmelerde bulundu.
Bu rakibe karşı Galatasaray bildik yüksek temposuyla başladı. Oyunu rakip ceza sahasına yıktı. Mbilla’nın sakatlanıp çıkmasından sonra Alanya orta çizgiyi dahi geçemez oldu. Ancak bunun Selçuk’un çok yüksek enerji sarfiyatıyla saplandığını söylemek lazım. İkinci yarıda ileride hiç top tutamamaz oldular. N’diaye’nin sarı kart cezası korkusu da bunda en ez Selçuk’un yorulması kadar rol oynadı. Oyun orta sahaların kolay geçilip git gellerine döndü. Bu git gellerde Alanya ceza sahasına girecek bir plan üretemedi. Galatasaray ise dönenleri toplayıp ileride oyunu tutacak bir pas sürkülasyonu sağlayamadığı için savunma kenarlarını oyuna sokamadı. Sonuçta Haydar’ın güzel kurtarışları oyunu uzun süre tuttu. Galatasaray, Fernando’nun yokluğunun ne anlama geldiğini oyunda gördü ama Vagner Love’un yokluğunda bu skorborda yansımadı. Tudor’un tek santrfora dönüşü de enteresan. Galatasaray’ın ligde çift santrforla oynaması gereken ilk maç buydu. Son maç da geçen haftaki. (Mehmet Demirkol - Fanatik)
BAKMADAN GEÇME!
Dün baktığınızda Galatasaray evinde, tribünleri önünde bir maça çıktı. Bir de rakibin olmazsa olması Vagner Love yoktu. Yüksek tempolu başlayacağı belliydi Galatasaray'ın.. Ndiaye beğenmezdim ama bugün beğendim. Belhanda savunma arkasına bitirici/ölücü pas dediğimiz pasları atan ligin bir numaralı oyuncusu. Tıpkı Sergen Yalçın gibi... Eksikleri yok mu var tabii ki... Oyuncuların geneli dün görevini yapmaya çalıştı. Yasin'e bakalım. İlk yarı en çok koşan oyuncuydu. Geçen seneki koşu mesafelerinde de iyiydi. Sabah kalktığında oynamıyor, otobüste oynamıyor, maç yemeğinde oynamıyor ama soyunma odasında sakatlık sonrası oynuyor.Bu kendini nasıl hazır tuttuğunu gösteriyor. Geçen hafta Tudor'un stratejisinde, "Başakşehir en yakın rakibim.. Yeneyim de geçeyim" mantığıyla çift santrfor başladı. Bak bugün tek oynadın, bir sürü pozisyon yakaladın. Başakşehir maçında işi koparmak istemedi.Şimdi 4 maçı kaldı önünde. Devreyi liderbitirme ihtimali çok ama çok yüksek. Bizim Tudor ile ilgili düşüncelerimiz, genel düşüncedir.. Bu takım lider ve hemen de gündeme yardımcı antrenör Aykan Akman'ı getiriyorlar. Bir anda Ayhan tartışılmaya başladı. Şimdi bir düşünelim, ben İgor Tudor'um, eve gittim puan durumuna baktım, ezeli rakipler; Beşiktaş ile 6, Fenerbahçe ile 9, Başakşehir'in 3 puan önündeyim. Bu yorumlar sonrası, "Bunların hepsi hasta ya" derim. "Ben uzaya mı çıkayım" derim. Demekle haklı mı haklı. (Rıdvan Dilmen - Fotomaç)
Hem Beşiktaş, hem Fenerbahçe, hem Başakşehir yatıp kalkıp İgor Tudor'a dua etsinler! Galatasaray takımı Tudor'a rağmen lider, ama rakipler onun sayesinde lidere yakınlar! Bakınız! Tudor, sezon başında kurulan bu takımı ilk haftalarda sahaya doğru çıkarıyordu. Sonra kafasına saksı düştü herhalde! "Ben futbol dâhisiyim, hatta futbol sihirbazıyım" diyerek şımardı ve başladı iyi giden takımla oynamaya. Üçlü defans, bilmem nasıl orta saha, bilmem nasıl forvet! Futboldan iyi 100 kişiye sorun; "Türkiye'de hangi takıma karşı çift santrfor oynatılmaz?" diye... Yüzde 100'ü de "Başakşehir" der. Ama dahi (!) Tudor, çift santrforla çıktı, 5 tane yedi, kıç üstü oturdu. Dün akşam şu gözüktü, Tudor yukarıdan fırçayı yemiş. Tahmin ediyorum yanındaki Ayhan da aynı muameleyi görmüş. Ve bunlara demişler ki "Dalga geçmeyin. Tabi senatörlüğü bırakın, işinizi yapın." Çünkü dün akşam ikisinin de suratından bu net okunuyordu... Arkadaşlar! Tudor, Türk futbol kamuoyuna bir iyilik de yaptı. Dedi ki; Benim Galatasaray'ım açık ara ligi götüreceğine, diğerleri de gelsinler hep beraber oynayalım daha heyecanlı olur.... Bu da bizim görevleri yapanların işlerine gelir. Maçta çok kaliteli futbol yoktu. Ama heyecanlı bir 90 dakika oynandı. İki takım da zaman zaman futbolun gerektirdiği disiplinden koptular. Bazen basket maçına benzedi, bazen voleybol maçına…. (Erman Toroğlu - Fotomaç)
BAKMADAN GEÇME!
Galatasaray’ın kendi evinde Alanyaspor önünde alacağı galibiyet, herhalde hiç kimse için sürpriz sayılmazdı. Hele bir de maç öncesinde Malatya’dan Beşiktaş’ın puan kaybettiği haberi gelince, 3 puanlık Alanya maçı bir anda 5 puanlık maça dönüştü. Alınan bu sonuçla günün en şanslı adamı olan Tudor, çekirge misali bir kez daha zıplamış oldu... Attığı gol ve yaptığı asistle galibiyeti getiren Yasin’in, ısınırken sakatlanan Tolga’nın yerine ilk 11’de sahaya çıkması, oyuncu değiştirmeyi öğrenemeden teknik direktörlük lisansı almayı başaran Tudor’un en büyük talihiydi. Haftalardır yedek kulübesinde oturan Yasin’in özellikle ilk yarıda en çok koşan oyuncu olması ve bu performansı aslında beni hiç şaşırtmadı. Sadece bu önemli veri bile diğer oyuncuların, (dolayısıyla da takımın) neden 4-5 haftadır bu kadar kötü olduğunun aslında açık bir göstergesiydi. Tabii Yasin’in de iyi çalışıp, kendisini oynayacakmış gibi hazır tuttuğu gayet iyi anlaşıldı. Peki, ‘Bu oyun Beşiktaş derbisine yeter mi ?’ diye soracak olursanız... Bence yetmez. Zaten Tudor da bunun farkındadır. O yüzden de kafasında, önce beraberlik ve 6 puan farkı koruma düşüncesi olacaktır. Uygulayabilirse paçayı kurtarır. Ama oraya sadece beraberlik için gidilirse... İşte o zaman, Galatasaray için en büyük tehlike bu olur! (Erhan Telli - Habertürk)
Kaptan Selçuk oyunun yönetiminde yer alırken oyunun patronu olması gereken Belhanda korner atışlarının dışında G.Saray'ın çabuk oynama isteğine ayak uyduramadı. Bu kadar yüksek maliyeti olan Belhanda'nın "Bal yapmayan arı" görüntüsünden uzaklaşıp oyuna ağırlığını koyması gerekiyor. Ndiaye güçlü fiziği, koşu kalitesi ve mücadeleci yapısıyla orta alanı tek başına kontrol etti. Ndiaye hırslı bir oyuncu ama bazen "Çok şey yapayım derken" top kayıplarıyla süt veren ineğin süt çanağını döken sakarlığına benziyor. Ndiaye basit oynadığı sürece katkı verir. Eğer Tudor'un hiç oynamadığı halde ön liberoda düşündüğü Denayer ile Tolga sakatlanmasaydı Yasin oynamayacaktı ve biz de kanatları bu kadar hızlı ve etkili kullanan, keyif veren, göze hoş gelen ataklar yapan bir G.Saray'ı göremeyecektik. Kadro istikrarına inanırım. Ünlü İtalyan hoca Lippi'nin dediği gibi: "Her oyuncuya hem yararlı olduğu hem de vazgeçilmez olduğunu hissettireceksiniz. Ve tüm kadronun 'biz' diye düşünmesini sağlayacaksınız." Bu kadro yapısı dilerim Tudor'un aklını başına getirir, rekabeti sürdürür ve "Ben yaptım oldu" gibi sabit ve maceracı düşünmesini engeller. Gerçek şu ki; Love- Fernandes ikilisinin olmaması, M'Billa'nın sakatlanıp çıkması Galatasaray adına büyük şans old. (Levent Tüzemen - Fotomaç)