Güncelleme Tarihi:
Spor Arena Dış Haber - Özil yaptığı paylaşımda, "Kur'an-ı Kerim yakıyorlar, camileri kapatıyorlar. Okullarını yasaklıyorlar. Din adamlarını öldürüyorlar."
"Erkekler kamplarda tutuluyor, aileleri Çinli adamlarla yaşamaya zorlanıyor. Kadınlar Çinli erkeklerle evlendirilmek zorunda bırakılıyor. Fakat Müslümanlar sessiz. Bu konuda kimsenin sesi çıkmıyor. Orada yasaklılar." şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Çin'de bir takım yatırımları bulunan Arsenal ise, Mesut Özil'in bu mesajına şerh düşmekten çekinmedi.
Kulüp tarafından yapılan açıklamada, "Mesut Özil'in sosyal medyada yaptığı yorumlar üzerine Arsenal açıklama yapma ihtiyacı duymuştur. Paylaşılan şey, Özil'in kendi görüşüdür. Arsenal bir futbol kulübü olarak siyasi konulara karışmama konusundaki çizgisini korumakta kararlıdır" ifadeleri kullanıldı.
Yüzbinlerce insanın öldürüldüğü, işkence gördüğü, yurtlarından sürüldüğü Doğu Türkistan'daki zulme karşı yapılan açıklama üzerine Arsenal'ın açıklama ihtiyacı duyması tepkilere yol açtı.
Arsenal'ın bu açıklamasının ardında ekonomik sebepler yattığı ortaya çıktı. Premier Lig'in Çin'deki yayıncısından tepki gecikmedi. CCTV isimli Çin kanalı, pazar günkü Arsenal - Manchester City maçını yayından kaldırdı. İnternet yayıncısı PPTV de maçı programından çıkardı.
Çin güçlerinin Doğu Türkistan'da gerçekleştirdiği zulüm sürerken söz konusu zulmün örnekleri arasında toplama kampları yer alıyor.
Birleşmiş Milletler'e (BM) göre 1 milyon civarında Müslüman Uygur Türkü Çin'in 'eğitim merkezi' olarak dünyaya lanse ettiği toplama kamplarında tutuluyor. Çin'in 1949 yılından bu yana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan'ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili inşaatlar devam ediyor. Uydu görüntüleri, Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Uygur Türkü'nün tutulduğu toplama kamplarının son bir yılda tam 3 katı büyüdüğünü ortaya koyuyor.
Sincan bölgesinde ve Çin'in değişik yerlerinde gerçekleşen saldırıların ardından bu eylemlerden Uygurları sorumlu tutan Çin, 2014 yılından itibaren 'teröre karşı halk mücadelesi' adı altında yeni bir süreç başlattı. Ancak Uygurlara yönelik kültürel ve dini kısıtlama ve baskılar 2009 yılından itibaren giderek hız kazandı.
Erkeklerin sakal bırakması ve kadınların uzun kıyafet giymesi kısıtlanırken halkın düğünlerde alkol kullanmaya zorlanması da bu uygulamalardan bazıları. Müslüman Uygur Türklerini kamplarda topladığı yönündeki suçlamaları reddeden Pekin, Doğu Türkistan genelinde inşa edilen söz konusu yapıları, dünyaya "eğitim merkezi", "rehabilitasyon merkezi" ya da "mesleki eğitim merkezi" olarak lanse ediyor.
Çin yönetimi, kampların mesleki eğitim merkezi olduğunu iddia ediyor. Doğu Türkistan genelinde on binlerce kişi hükümet tarafından işe alındı. Komünist Parti'ye yakın kişiler, halkın arasına giriyor, istihbarat topluyor ve şüpheli gördükleri kişileri güvenlik görevlilerine bildiriyor.
Geçmişte okul, hastane ya da kamu binası olarak hizmet veren bir çok bina da küçük kamplara dönüştürüldü. Çin'in Doğu Türkistanlıları tuttuğu ve ülkeden kaçan Uygurların ifadesiyle işkence gördükleri kampların sayısı net olarak bilinmiyor.