Flaş Şenol Güneş iddiası! 'Şampiyon yapsa da...'
Güncelleme Tarihi:
Yazarımız Kenan Başaran, futbol gündemine dair soruları yanıtladı...
İşte Kenan Başaran ile yaptığımız söyleşi
-Spor otoritelerinin büyük kısmı Cocu ile Fenerbahçe evliliğinin uzun süreceğine inanmıyor. Öte yandan Başakşehir maçında takımda iyi yönde bir kıpırdanma oldu. Bu iyi gidişat Cocu'yu kurtarabilir mi?
Ben Ali Koç’un muhabirleri ağırladığı FBTV’deki “Bir facia olmazsa Cocu ile devam ederiz” ve “Devre arasında değiştirme şansımız var” sözlerinin çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu sözlerle Cocu zaten aslanların önüne atıldı. Şimdi siz büyük bir değişim için Cocu’yu getirdiyseniz, ona inandığınız için getirmişsinizdir. O halde kapalı kapılar ardında muhasebenizi en acı durumlara göre yapacaksınız. Yani diyeceksiniz ki “Bu sancılı bir yol. Sonunda ışık var. Ama ışığı görene kadar kör kuyalara düşebiliriz. Ama direneceğiz” dersiniz. Yani tıpkı Fenerbahçe’nin stadındaki ‘Haklıyız kazanacağız’ marşındaki gibi bir tavır alacaksanız. Herkes Cocu’yu suçluyor ama ben buna katılmıyorum. Beşiktaş derbisinin ardından Cocu’nun gözden kaçan bir sözü var: “Ben kaptırdığı topu geri almak için 80 metrede koşan bir takım istemiyorum. Ama bazen elinizdeki kadroya göre de hareket etmek zorundasınız”… Ne diyor? “Elinizdeki kadro”… Yani Hollandalı diyor ki “Bu kadro yeterli değil”… Peki bu kadronun sorumlusu kim? Yeni sistemde Comolli’dir… Ha, Aziz Yıldırım’dan devralınan mali durum beklenenin çok üstünde mi kötü çıktı? Olabilir. Ama siz “Gelecek” diyorsanız, kasanın her durumuna göre ‘A’, ‘B’ ve ‘C’ planını yapacaksınız. Başakşehir maçında Fenerbahçe seonun en iyi futbolunu oynadı. Çok sayıda gol pozisyonu harcandı. Bir takım hücum yapamıyorsa, pozisyon üretemiyorsa teknik direktöre fatura çıkartılır. Ama 3 metreden gol atılamıyorsa, buradan kabahat oyuncudadır… Cocu giderse yanlış kadro oluşturulduğu için gitmiş olacak..
BAKMADAN GEÇME!
-Taraftar ısrarla Ersun Yanal'ı istiyor. Öte yandan Ali Koç da seçim kampanyasında Ersun Yanal'ın sorulması üzerine, "Siz benim hayal ettiğim Fenerbahçe'yi anlayamamışsınız" şeklinde yanıt vermişti. Sizce Cocu, Ali Koç'a hayal ettiği Fenerbahçe'yi verebilir mi?
Ali Koç’un ‘iş adamı’ kimliğine sürekli vurgu yapılıyor. İşadamları pragmatist olur. Yani kârını nerede görüyorsa oraya gider. Koç, bu kimlikle hareket ederse Yanal’ı getirir. Ama Yanal bu saatten sonra faydalı olamaz. Ve bana göre Yanal, maratoncu değil, 100 metrecidir. Sezon başında gelmeliydi. Ben Yanal ile 3 sezon çalışmam… Bakın Yanal, bir sezon içinde bile büyük inişler çıkışlar yaşayan bir hoca. Takımı nisanda şampiyon yaparken, ilk devrede topladığı puanların kredisini kullanmıştı. Koç’un hayalinin gerçek olması için takım ve teknik heyet kadar iyi bir yönetim de lazım. Futbolda başarı için başkanların güçlü ikinci ve üçüncü yöneticilerinin de olması lazım. Ali Koç, Samandıra’ya gidip moral verecek, Ali Koç, tribündeki sataşmalara cevap verecek, Ali Koç, taraftarın içine girip teskin edecek ve Ali Koç bir yanda da kulüpteki yapışıla dönüşümü sağlayacak… Bu zaten Aziz Yıldırım’ın modeliydi ve artık yürümez hale geldiği için değişim ihtiyacı doğdu. Diğer yandan, Koç’un tarafa kulak vermesi iyi güzel ama bunun bir çizgisi olmalı. Bakın Rize’de tribünün içine kadar gitmesini bir çok kişi alkışladı ama ben yadırgadım. Koç, Yanal isteğine de “Evet” derse o zaman inisiyatifi tamamen kaybeder. Bu işin sonu yok. Yakın zamanda Dursun Özbek de sosyal medya reaksiyonlarına göre kararlar aldı. Mesela, Arda Turan’dan bu yüzden vazgeçti…
-Fenerbahçe'de kadro dışı kararları haftaya damga vurdu. Sizce kadro dışı bırakılan Volkan Demirel, Aatıf ve Dirar gibi isimlerin takım oyuncuları üzerinde olumsuz etkisi var mı?
En çok Aatıf’a şaşırdım! Yahu eskiden futbol takımlarında grupçuluğun da bir raconu vardı: Hani takımı taşıyan bir isim olursun, 3-5 senelik bir mazin olur da kalkar “Buralar/bunlar benden sorulur” dersin… İddialara göre Aatıf ‘Kuzey Afrikalılar Grubu’nun lideriymiş(!) Yani taraftarın çoğu zaman “Niye oynatılıyor” dediği bir isimden söz ediyoruz. Asıl mesele Volkan Demirel… Türkiye’de her şeyden önce şu “Ağabeylik müessesi” kalkmalı… Koç’a göre Volkan, ‘ağabeylik’ yapsın diye takımda tutulmuş… Koç, Fenerbahçe’yi herkesle barıştırma vizyonuyla da geldi. Bakın gelir gelmez Kulüpler Birliği toplantılarına katıldı. Beşiktaş Başkanı Orman da Kadıköy’deki derbiye gitti…Volkan ise bir çok derbide gerilimin merkeziydi. Bu sezon bile galibiyete sevinen Kayserisporlular ile gerilime neden oldu. Hani ‘yeni Fenerbahçe’ ile davranış açısından en uyuşmaz isim. Ama performans olarak bakarsanız, bugün kaleye geçse, sezon sonuna kadar formayı bir daha vermez. Harun Tekin, onun yerine doldurmuş değil. Koç’un ilkesel olarak sezon başında Volkan Demirel’e teşekkür etmesi lazımdı. Çünkü mizacı gereği kenarda oturmayı kolay kolay kabullenecek bir isim değil. Hele de yerine oynayan ondan daha iyi değilse. Haliyle, ne kadar ağabeylik yapsa da ani bir kaş çatması bile “Sorun yaratıyor” diye algılanırdı.Gölgesi ağır bir isim. Misal Harun bir hata yaptığında bence gözlerinin önünde film şeridi gibi önce Volkan Demirel geçer… Bu tür kadro dışı bırakmalar, iyi sonuçlar alınmazsa, sonuçları daha da ağır olabiliyor…
BAKMADAN GEÇME!
Terim ligdeki radikal değişikliğiyle maçı kazandırdı. Öte yandan santrfor yokluğu takımın elini ciddi şekilde zorluyor. Terim ocağa kadar dayanacaklarını belirtirken bir yandan da UEFA yaptırımı sarı-kırmızılıların ensesinde. Galatasaray'ın bu girdaptan çıkışı nasıl olur?
Galatasaray’da soru hâlâ doğru sorulmuyor! Soru “Niye santrfor alınmadı” değil, soru şudur: “Yahu bu Gomis niye satıldı?” “Zam istedi”, “İyi teklif geldi”… Bunlar beni ikna etmiyor… Ben bu ayrılığın maddi olmaktan ziyade ego çatışmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bir ipte iki kral oynamaz! Terim, ocak diyor ama UEFA incelemesinden sıkıntılı bir durum çıkarsa, belki de sezon sonuna kadar dayanmak zorunda. Terim, mazaretleri sevmez. Sezon başında UEFA’dan transfer yasağı gelmesi ihtimaline karşın Terim’in yönetime, “Ben bu kadroyla da idare ederim” şeklinde beyanları oluğunu okuduk gazetelerde. Ozan Kabak’ı nasıl bir yere taşıyorsa,pekala Sinan Gümüş’ü de taşıyabilir. Terim, Türkiye’deki en güçlü teknik direktör. Stoperi golcü oynatacağı gibi golcüyü kaleci de yapabilir yani! Çünkü o, yönetimden bile güçlü. Ali Koç, F.Bahçe’ye sportif direktörlü kurumsal bir model kurmaya çalışırken Galatasaray’da sadece ‘Terim modeli’ var… Ve bu model 1996’dan beri Türkiye futboluna damga vuruyor. Galatasaray’ın kadro zaafiyeti var ama şöyle de bir avantajı var: F.Bahçe yarıştan koptu, Beşiktaş kendi gölgesiyle kavga ediyor ve Başakşehir de eski havasında değil…
-Belhanda'nın Porto maçı sonrasında verdiği görüntü çok eleştirildi, performansı da tatmin etmiyor. Takımın en fazla kazanan isimi Feghouli ama sahada beklenen etkiyi yaratamıyor. Ocak ayında bu oyuncular ekseninde bir revizyon bekliyor musunuz?
Geçen sezon Aboubakar, Porto-Beşiktaş maçı sonrası siyah beyazlıların soyunma odasına gelip güle oynaya poz vermişti. Bizim çok hoşumuza gitmişti… Oysa Porto maçı kaybetmişti… Bakın ‘işe yabancılaşma’ diye bir kavram vardır. Bu futbolcular iki üç günde bir maç oynuyor. Dolayısıyla bir yengiliyle dünyaya küsmüyorlar. Ya da galibiyetle aylarca havada kalmıyorlar. Şampiyonluk sevinci bile 24 saat sürüyor. Yani bu tür davranışları yadırgamanın manası yok. Performanslara gelince.. Yine aynı noktaya geliyoruz: Ozan Kabak’ın performansında, Donk’un attığı golde nasıl ki altın payeyi Terim’e veriyorsak o zaman Belhanda ve Feghouli’nin düşük performansında da hocaya sorulmalı… Şenol Güneş, “Yıldızı sönenleri parlatıyor” dedik kaç yıldır. O zaman, yıldızı sönenleri de ona fatura etmek lazım değil mi? Klopp ne diyor? “Ben antrenmana inanırım”. Bu ekonomik krizde elindeki malzemeyi her zamankinden daha verimli hale getireceksin ve bu da teknik direktörlerin işi.. Bir motivasyon ustası olan Terim’in Belhanda ve Feghouli’de neden etkisiz kaldığını da anlamakta zorlanıyorum.
BAKMADAN GEÇME!
-Şenol hoca maç sonunda bu kadro şampiyon olacak güçte dedi. Beşiktaş bu gidişatla şampiyonluk ipini göğüsleyebilir mi?
Kağıt üstünde Beşiktaş şampiyon olabilecek kadroya sahip. Ama bu iş kağıt üstündeki görüntüyle olmuyor. İki yıl üst üste Şampiyonlar Ligi müziği dinleyen ve bunu çok seven Beşiktaş, öncelikle Avrupa Ligi’ne konsantre olmakta çok zorlanıyor. Başakşehir bile bu kupadan vazgeçme lüksüne sahipse Beşiktaş da bu kulvarı düşük profilde oynamayı düşünebilir. Geçen sezonki Fenerbahçe kupa maçından bu yana Beşiktaş’ın kimyası bozuk. Yönetimle Güneş arasında olduğu gibi Güneş ile takımı arasında da kimyasal bir bozulma var. Konya’da Güneş’i iddialı konuşturan bu sezon ilk defa işaretleri görülen ‘takımdaşlık ruhu’ oldu. Yani Beşiktaş, Vida’ya teşekkür etmeli, atıldığı için. Çünkü bu sayede sahada birbirine el kol sallayan oyunculardan ziyade gol yediğinde ağlayan oyuncular görüldü. Bence de Gökhan Gönül’ün o görüntüsü bir simge olabilir Beşiktaş için bu sezon. Gönül’ü görüntüsü bana Serdar Kurtuluş’un Akhisar’daki ağlayan görüntüsünü hatırlattı. Bazen 3 puan alırsınız ama bu sadece 3 puandır. Bazense 2 veya 3 puan kaybedersiniz ama çok şey kazanırsınız. Büyük bir yanılsama yoksa şayet, Beşiktaş, Konya’da takımdaşlık ruhunu kazandı. Bunu da korursa evet, şampiyon olabilir… Elbet buna yönetimin de omuz vermesi lazım. Aksi halde Güneş’li dönemin en erken kopuşunu da yaşayabilir yarıştan.
-Beşiktaş puan olarak iyi konumda olmasına rağmen eski ihtişamlı futbolundan uzak. Sizce bunun ana sebepleri ne?
Çünkü Güneş yoruldu… Her sene takımın omurgasını yeniden kurmaktan yoruldu. Ekonomik nedenlerle futbolcuların satılması, yoğun sükülasyonu da beraberinde getirdi. Ve herkesin aklı Sosa ve Gomez’li kadroda kaldı. Başarılar bazen ayak bağınız olur keza başarılı oyuncular da. Galatasaray yıllarca Hagi’nin yerini doldurma tartışmalarını yaşadı. Fenerbahçe hâlâ yeni Alex’ini arıyor. Beşiktaş da Sosa’sını ve hatta Gomez’ini arıyor. Dediğim gibi geçen sezonki Fenerbahçe kupa maçı hem takımın hem de yönetimin tadını kaçırdı. Kupada yanlış strateji izlendi. Yani başkanın bir sezon önce ‘Süt Kupası’ dediği kupa için siz ertesi sezon ‘ölümüne’ duygusuyla oynayıp, bu yüzden lig şampiyonluğunu kaybediyorsunuz. Hatırlayın, Şenol Güneş, kritik Galatasaray derbisi öncesi flaş röportajda yayıncı kurulaş “Söyleyecek bir şeyim yok” deyip gitti… Yani derbiyi sahaya çıkmadan kaybetti. Bu tavrı da yönetimde hiç iyi karşılanmadı. Ama Güneş, taraftarın en çok sevdiği isim. Kaptan Oğuzhan bile tribüne çağrılmazken her maçtan sonra Güneş çağrılıyor. Haliyle bu sezon da yola devam edildi. Ama ben Guti ve İlhan Mansız’ın ‘B planı’ olduğunu düşünüyorum. Red Kit’in dediği gibi “İçimden bir ses Güneş şampiyon yapsa da sezon sonu gidecek” diyor…
BAKMADAN GEÇME!
-Arda Turan cezasını Fenerbahçe maçı ile birlikte tamamladı. Sizce futboluyla tekrar eski Arda'yı görür müyüz?
Görmezsek, şaşırmam ve yadırgamam… “Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum” der ya Cemal Süreya… Teşbihte hata olmaz diyerek, Arda Turan’ın durumu biraz böyle… Hani “Siz hiç Barcelona’dan ayrıldınız mı? Ben bir kere ayrıldım mahvoldum” diye uyarlamak mümkün. Ben de olsam mahvolurum. Dünyanın zirvesinden bir anda Başakşehir’e geliyorsunuz. Üstelik arada eski yuvası Galatasaray’a gitmi ihtimalleri oluşmuşken… Nou Camp, atmosferinden boş tribünlerine önüne… Şurası ayrı: Başakşehir yönetimi Arda Turan’a büyük kıymet veriyor. Belki bu kıymeti Galatasaray’da bilge göremeyebilirdi. Lakin Arda Turan, çok duygusal bir futbolcu. Bu aynı zamanda onun ‘aşil tendonu’u… Oku oraya nişanlayan Arda’yı deviriyor. Milli takım sürecinde bunu yaşadı. Arda Turan, bir gün içini dökmeden eski günlerine dönemez gibi geliyor bana…
"Artık iyi niyet aramıyoruz!" Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, hakemler ve VAR uygulaması hakkında çok sert açıklamalar yaptı. İzlemek için videoya tıklayınız...
