Güncelleme Tarihi:
Ali ECE: Devler Ligi'ndeki gibi
Beşiktaş önde tam saha presle başladı. Galatasaray ise kompakt bir şekilde başlayıp hızlı kontracılarıyla gole gitmeye çalıştı. İlk 25 dakika Beşiktaş topa büyük oranda sahip oldu ancak üçüncü alanda yine sadece orta yapmakta ısrar ettiği için topa sahip olma üstünlüğünü skor üstünlüğüne çeviremedi. Golü erken bulursan derbide seyirci avantajını da katlayıp işi bitirirsin yarılarsın.
Ancak golü erken bulamazsan, sürekli tam saha pres yapmak bu yaş ortalamasındaki takımı yorabilir. Bu yüzden Beşiktaş’ın kendisini tekrar şarj edip etkili olması 35’i buldu. 35’ten itibaren Beşiktaş uzak ortalar yerine daha kısa ve seri paslarla hücum edince oyun üstünlüğünü eline geçirdi. İlk 45’te Fırat Aydınus’un yardımcı video hakemi olsaydı, kaç penaltı kararı verirdi? Tivibuspor’un hasta Galatasaraylı kameramanı Uğur “VAR’a gerek yok abi, Fernando’nun Oğuzhan’a müdahalesinde penaltı var” dedi.
MARIO TOSİÇ
İkinci yarının başında Muslera’nın yaptığı büyük hatadan yediği gol, Taffarel kaleci antrenörlüğünden ayrıldığından beri yaşadığı form düşüşünün sonucu. İlk golden sonra Beşiktaş bu sezon ligdeki açık ara en iyi oyununu sergiledi. Daha önceki iki sezon kendisini şampiyonluğa taşıyan yerden seri verkaçlarla müthiş bir hücum sürekliliği tesis etti. Oğuzhan oyunun temposunu tek taraflı dikte ederken, Belhanda nedeniyle Galatasaray uzun süre 10 kişi oynadı. Tudor yine ilk 11’inden itibaren daha önceki büyük maçlardakilere benzer hatalı tercihler yaptı. Şenol Güneş ise Beşiktaş’a 2017-18 Şampiyonlar Ligi’ndeki tarihi başarıyı getiren anahtar teknik adamlık maharetlerini sergiledi. Beşiktaş bir ara “En kısa sürede ne kadar çok kaçırılabilir?” rekorlarını zorlarken, bu sezon oyununu geliştirmek adına kendisini en çok zorlayan futbolcu olan Tosiç, Mario Gomez klasında bir ayak içiyle maçı kopardı. Cenk Tosun’un bonservisi ne kadar siz tartışın. Beşiktaş yönetimi onu satarsa yerine aynı etkiyi yapabilecek oyuncuyu kaça alabilir, onu düşünsün!
Uğur MELEKE: Şampiyonlar Ligi seviyesi bu...
Aslında Güneş, bu maçı dün gece 21:30’da değil, salı 22:30’da kazanmaya başlamıştı. Birinci sebebi şu: Türkiye Kupası’nda Manisa maçına 11 yedekle değil, 5-6 as, 5-6 yedekle çıkması çok iyi bir karardı. Hem Negredo, Lens, Orkan, Oğuzhan gibi alternatif oyuncularının durumunu gördü, hepsi çok iyi seviyedelerdi gerçekten. Hem, onları as kadroyla harmanlayarak bir arada oynama becerilerini geliştirdi. Hem de as oyuncuların gözünü korkuttu bu performanslar. Quaresma’nın dün gece Beşiktaş kariyerinin en iyi maçlarından birini oynamasında, kulübede görünmez adamlar değil, Lens ve Orkan gibi gerçek tehditler olmasının da etkisi var.
Hakan Ünsal: 1 eksik 1 hata
Sonucu itibarı ile farklı etkileri olacak bir derbiydi. Şenol hocanın Talisca yerine Oğuzhan tercihi yapması, orta sahayı ve maçı kazanma hamlesiydi. Hem Galatasaray’ın kaybettiği maçlarda hem de kendi puan kaybettiği maçlarda rakiplerin orta saha tercihi Şenol hocayı böyle bir seçime iten sebep oldu. Orta sahadaki savaşı kazanan maçı da kazanırdı çünkü her iki takım da kaybettiği maçlarda önce orta sahayı kazanamadı. Tudor’un sol bek tercihi Denayer ise rakibin en önemli isimlerinden Quaresma’yı durdurmak için yapılan bir hamleydi. Linnes’e göre fiziki kalitesi daha iyi ve sert oynama avantajlı olan Denayer’in performansı maçta belirleyici olacak bir pozisyona gelmişti.
TUDOR İSTEDİ
Maçın ilk çeyreğindeki Beşiktaş baskısını sağlayan Şenol hocanın orta saha tercihi, yine bu bölgedeki kayıplar nedeniyle Galatasaray’ın çabuk hücumlarının da sebebi oldu. Galatasaray’ın ilk yarım saat baskı yemesi Tudor’un tercihiydi. Beşiktaş’ı kendi sahasında karşılayıp kazanılan toplarla çabuk çıkma stratejisi ilk yarıda önemli pozisyonlar olarak karşılık buldu. İlk yarıda Galatasaray adına en önemli mesaj; Tudor’un kaybettiği Trabzon ve Başakşehir maçlarından ders çıkardığıydı. Rodrigues ve Feghouli’nin arkalarında oynayan Mariano ve Denayer’e yardımları, Babel ve Quaresma’nın ilk yarıda beklenenin altında oynamasını sağladı.
10’SUZ OYNA DAHA İYİ
Galatasaray adına ilk yarıdaki sorun, orta sahadaki pas sayısının azlığı ve öne çabuk oynanan toplardaki tercih hatası yada kötü paslardı. Buna rağmen girilen 2 net pozisyondan sonra Beşiktaş baskısı ve taraftarın coşkusu biraz olsun kırıldı. Bu bölümde, Belhanda biraz devreye girse Galatasaray baskı da yemez pozisyon da bulurdu. Belhanda’sız oynanan oyuna rağmen iyi bir ilk yarı geçirdi Galatasaray. Darbe hiç beklemedik yerden, en güvenilen adam Muslera’dan büyük bir hata sonucu gelince Beşiktaş ikinci yarının başında rahatladı. Galatasaray’ın gol bulmak için savunmasını öne çekmesiyle, Beşiktaş için istediği geniş pas ve koşu alanları da çıktı.
Sonrasında Beşiktaş, ligde geçen haftalarda girmediği kadar bütün pozisyonlara girmeye başladı. Beşiktaş’ın girdiği pozisyonların şekline ve kaçırdığı gollere kendileri bile şaşırmıştır. Geriye düştükten sonra takımın dağıldığı bundan önceki maçlarda gözükmüştü. Yine benzer bir durum oldu ve ciddi fark olacak pozisyonlar kaçırdı Beşiktaş. Bunun 2 sebebi var. İlki, oyun disiplinine sadık kalmama. İkincisi, dağılma anlarında sorumluluk alacak bir oyuncu eksikliği. İlki Tudor’un işi ve bunu sağlaması lazım. İkincisi ise sezon başından beri beklenti altı oynayan Belhanda’nın. Her ikisi de olmayınca sonuç hüsran. Darbe en güvenilen yerden gelince yıkım büyük olur. Muslera yaptığı hata ile maçın kaderini belirledi. Ama Şenol Güneş maç öncesi ve içi hamleleriyle zaten kazanan adam oldu.
Kanat ATKAYA: Mağlubiyetin kasıntı mimarı
Galatasaray bir önemli maçta, bir derbide daha rakibe boyun eğerken bu utanç tablosunu hakkıyla değerlendirmek gerekiyor. Eğer Beşiktaş karşısındaki mağlubiyeti Muslera’nın “nadir” hatalarından birine bağlarsak yanılırız. Galatasaray bu maçı tıpkı daha önceki benzer maçlarda olduğu gibi gerekli sağlam karakteri gösteremediği için kaybetti. Galatasaray bu maç takımıyla ne yapacağını bilemeyen, kasım kasım kasılmaktan öte bir faydası görülmeyen bir teknik direktöre emanet edildiği için kaybetti.
Galatasaray bu maçı rakibi kadar istemediği, rakibi kadar iyi hazırlanmadığı ve cesaretle oynamadığı için kaybetti. Galatasaray bu maçı kazanmak için değil, bir ihtimal beraberlikle savuşturabileceğini düşündüğü için kaybetti. Galatasaray bu maçı rakibi gibi gücüne değil, şansına güvenerek oynayıp bitirebileceğini düşündüğü için kaybetti. Galatasaray bu maçı kötü bir kadrosu olduğu için değil, kötü yönetildiği için kaybetti. Tane tane anlatayım, Galatasaray yönetimi de anlasın. Igor Tudor’a güveni pamuk ipliğine bağlıydı taraftarın, bu dakikadan sonra imkânı yok düzelmez. Sabah olmadan Tudor yollanmazsa, tribün tarafından haşlanan sadece o “kasıntı beyefendi” olmaz.
Beşiktaş ihtiyaç duyduğu galibiyeti isteyerek, ter dökerek, bir an olsun maçtan kopmayarak, sonuna kadar hak ederek kazandı; tebrik ederim. Igor Tudor’a da büyük ihtimalle bir daha adını duymayacağımız takımlarda sürdüreceği kariyerinde başarılar dilerim. Haydi şimdi çıksın, basın toplantısında buçuklu puan hesabı yapsın. Aferin ona, aferin ona bu kadroyu emanet edene! CENK Tosun perdeyi açarak, Galatasaray’ın olası direncini yerle yeksan ederek kahramanlık payesini hak etti.