Güncelleme Tarihi:
Ergül, ilk bisiklet yarışına emaneten aldığı bisikletle katıldığını ve ikinci olduğunu da açıkladı.
Türkiye Bisiklet Federasyonu'nun dergisi "Bisiklet"in altıncı sayısına röportaj veren Nusret Ergül, çok özel açıklamalarda bulundu. Ergül'ün "Bisiklet" dergisinde yer alan röportajı şu şekilde:
- Bize spor yaşantınızı kısaca anlatır mısınız?
- Ben bisiklet sporuna başlamadan önce yaklaşık 3 yıl futbol oynadım. O yıllarda Sanat Enstitüsü'nde öğrenciydim. Beden Eğitimi öğretmenimiz aynı zamanda Beden Terbiyesi Bölge Müdürü olan Sayın Bekir Ziya Eytemiz'di. Sayın Eytemiz beni basketbol, voleybol ve atletizm takımlarına da seçmişti. Bu arada ben Zaferspor'da sağ açık olarak futbol oynuyordum. Bir süre sonra Mehmet Şan'ın antrenörlüğünü yaptığı İdmanyurdu genç takımına geçtim ve 3 yıl kadar futbol oynadım. Atletizm dalında 10 bin metre yarışlarında Konya 2'ncisi, sırıkla yüksek atlamada 1'inci olmuştum.
- Bisiklet sporuna nasıl başladınız?
- İyi bir futbolcu olmayı hayal ederken 1960 yılı Nisan ayında yerel gazetelerde ve mağaza vitrinlerinde düz bisiklet yarışlarının düzenleneceğini yazan afişler gördüm. Bu yarışlara katılmak istiyordum, ancak bisikletim yoktu. Fethi eniştemin kardeşi Mehmet Gülnaz'dan emaneten aldığım Automoto marka düz bisikletle yarışlara katılmıştım. Bu yarış eski İstanbul yolunda 10 kilometre olarak yapılmış ve 5 hafta devam etmişti. 88 kişi arasında 2'nci olmuştum. Bisiklet yarışlarının son günü öğleden sonra sarı-yeşil renkli eski Konyaspor'a karşı 3-1 galip geldiğimiz maçta sağ açık kaptan olarak oynadım. O günkü maçta kafayla bir de gol atmıştım. Bu maçta Hasan Altıoklar, Hafız Hikmet, kaleci Aziz ve Yener Soysal da oynamışlardı. Bisiklet sporuna ilk adımımı bu maçtan sonra atmış oldum.
- Yarış bisikletiyle ilk ne zaman yarıştınız?
- Lisanslı bisikletçiliğim Konya Şekerspor'da başladı. Emanet bisikletle katıldığım düz bisiklet yarışmalarının 2. ve 3. haftalarında 1'inci olunca Nezir Ağabey'in (Nezir Sonakın) dikkatini çekmişim. Bana yarış bisikleti verdi. Bu bisikletle 3 hafta süren pist yarışlarına katılıp birinci olunca bu defa Konya Şekerspor Bisiklet Takımı'na alındım.
Takımda Nezir Sonakın, Mustafa Mest, Ahmet Yağcıoğlu, Kaya Tokgöz, Saim Kıyıcı ve Dursun Ali Akdere gibi zamanın ünlü sporcuları vardı. Artık futbolu bırakıp bisiklet antrenmanlarına ağırlık vermeye başlamıştım. İlk yol yarışımı 1960 yılında Antakya'da Hatay Bisiklet Turu'nda koştum ve 18. olmuştum. Pist yarışlarında ilk müsabakam ise Haziran 1960'ta Ankara'ya karşı oldu. Nezir ağabey 4'lü takımda kendi yerine beni koşturdu. O gün Ankara'yı geçmiştik. Aynı yıl Türkiye Pist Yarışları'na katılıp Sait Toy'a geçilip maalesef elenmiştim.
- Aldığınız ilk Türkiye birinciliğini hatırlıyor musunuz?
- Tabi ki hatırlıyorum. İlk Türkiye birinciliğini 1961 yılında Adana'da yol yarışında kazanmıştım. Balıkesir'de pistte tur atlama yarışı da ilk Türkiye birinciliğim olmuştu.
- O tarihlerde pist yarışlarının yapıldığı bisiklet veledromu kaç ilde vardı?
- Türkiye'de bisiklet veledromu sadece Konya ve Balıkesir illerinde vardı. Yanılmıyorsam o tarihlerde Balkanlar'da başka bisiklet veledromu yoktu.
- Konya Atatürk Stadyumu'ndaki mevcut bisiklet veledromu şimdi müsabakalarda kullanılıyor mu?
- Maalesef o gün balkanlarda tek olan veledrom bugün koşulan yarışlarda kullanılamıyor. Zira şimdiki pistlerin nizami ölçüleri ve eğimi değişti. Mevcut pist 500 metre, oysa şimdiki yarışlar 200 ve 333 metrelik pistlerde yapılıyor.
- Konya o tarihlerde bisiklet sporunun adeta merkeziydi. Milli Takım sporcularının hemen hemen hepsi Konyalı sporculardan oluşmaktaydı. Dünya Bisiklet Yarışları'na katılmanız nasıl oldu, takımda hangi Konyalı bisikletçiler vardı?
- Bisiklet sporu Konya'da yapılan en eski spor dallarından biridir. Konyalı bisikletçiler o tarihlerde milli takımın deyim yerindeyse bel kemiğiydi. Katıldığımız dünya şampiyonalarına gelince; 1962 yılında İtalya'da yapılan Dünya Şampiyonası'na gitmiştik. Takımda Nezir Sonakın, Ertan Tezer, Rifat Çalışkan, Kocaeli'nden Muzaffer Öztürk ve ben vardım. Milano'da yapılan 190 kilometrelik Dünya Şampiyonası'nda 134 sporcu arasında 51. olmuştum. Rakiplerimiz 8,5 kilogramlık biz 11,5 kilogramlık bisikletlerle yarışmıştık. Nezir Sonakın, Rifat Çalışkan, Ertan Tezer, Kasım Şen ve ben 1963 yılında Belçika'da Dünya Yol Şampiyonası'na katılmıştık.
Ben bu dünya şampiyonasında düşüp zaman kaybetmeme rağmen en iyi sonucu alarak 27. olmuştum. O tarihlerde dünyanın en ünlü bisikletçisi Eddy Merx birinci olmuştu. Türk takımından yarışı sadece ben bitirmiştim. Ardından 1964 yılında Nezir Sonakın, Rifat Çalışkan, Hasan Kılıç, Çetin Yüce ve ben Fransa'da yapılan Dünya Şampiyonası'na gitmiştik. 174 bisikletçinin katıldığı 190 kilometrelik yarışı 34. sırada tamamlamıştım. 1966 yılında Hollanda'da yapılan Dünya Şampiyonası'na katılmıştım. Milli takım arkadaşlarım Rifat Çalışkan, Çetin Yüce ve Gürol Atasoy'du. 180 sporcunun iştirak ettiği 194 kilometrelik yarışı tempoya ve parkura dayanamayıp hepimiz terk etmiştik. İspanya'da yapılan Dünya Şampiyonası'na İtalyan antrenörümüz Gino Bartulicci beni götürmedi. Dünya şampiyonalarına böylece 4 kez katılmış oldum.
- Dünya şampiyonalarının dışında hangi yarışmalara katıldığınız?
- 1964 yılında Almanya'da yapılan Avrupa Şampiyonası'na Rifat Çalışkan ile ben katılmıştım. Bu şampiyonada 18. olmuştum. Alman Bisiklet Federasyonu yetkilileri benim Wolksvagen Otomobil Fabrikası Bisiklet Takımı'nda kalmamı istemişlerdi, ancak ben bu teklifi kabul etmemiştim. 1963'te İtalya'da Akdeniz Oyunları'na katılmıştık. 13 takım arasında 5. olmuştuk. Ferdi klasmanda 122 sporcu arasında 21. olmuştum. 1965'te Tunus'taki Akdeniz Oyunları'na ise Mustafa Cengiz, Gürol Atasoy ve Çetin Yüce katılmıştık. Bu yarışmada Çetin virajı alamayıp düşünce üçüncülüğü 4 saniye farkla kaybetmiştik. Ben ferdi sıralamada 15.'likteydim. Bulgaristan, Yugoslavya (Saraybosna), Türkiye ve Marmara Bisiklet turlarında bir çok kez yarıştım. Etaplar kazandım. Pist yarışlarında defalarca Türkiye şampiyonluğu aldım. Pistte yarıştığım yıllarda hiç geçilmedim. 1962 yılında İzmir, Aydın, Denizli gidiş-dönüş yarış birincisi olmuştum. 1966'da Türkiye Bisiklet Turu'na Arjantin'den takım getiren eski milli bisikletçilerden Kirkor Cambazyan, beni kendisinin yerleştiği Arjantin'e götürmek istedi. Ancak Konya'ya ve ülkeme sporcu ve antrenör olarak daha yapacağım çok iş olduğuna inandığından ülkemi bırakıp uzaklara gitmek istemedim.
- Bisiklet sporundaki başarılarınızın arkasında hangi antrenörler vardı?
- İlk antrenörlerim Nezir Sonakın ve Mustafa Mest ağabeylerimdir. Pist yarışlarına Saim Kıyıcı ağabeyim çalıştırırdı. Geceleri bile idman yaptığımı hatırlıyorum.
- Bisiklet antrenörlüğüne nasıl başladınız?
- 1964-1966 yıllarında Ankara Muhafızgücü'nde askerlik görevi dönüşü bir süre daha faal sporculuk yaptıktan sonra 1969'da sporculuğu bırakıp antrenörlüğe başladım. 1970'te o zamanki adıyla Konya Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü'ne Sayın Cemil Ergen'in bölge müdürlüğü döneminde Türkiye'de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün ilk kadrolu bisiklet antrenörü oldum. 1972'de Balıkesir'de Nenco Hristov'un kurs hocalığı yaptığı seminere katılıp antrenörlük diplomamı aldım. İlk milli takım antrenörlüğüm 1974 yılında Türkiye Turu'nda idi. Bundan sonra Libya, İran, Yugoslavya, Bulgaristan, Polonya, Sofya bisiklet turlarında milli takım antrenörü olarak görev yaptım.
- Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü'nün 1960'lı yıllarda Jawa marka bir motosikleti vardı. Bu motosikleti antrenmanlarda mı kullanıyordunuz?
- Evet bu motosikleti bölge müdürlüğüne Devlet Malzeme Ofisi'nden (DMO) benim teklifim üzerine aldırmıştık. Ben sporcuların yol ve pist antrenmanlarına bizzat bisikletle iştirak ediyordum. Ancak bu bir antrenör için çok yorucu oluyordu. Özellikle interval antrenmanlarda çok zorlanıyordum. Durumu Nezir (Nezir Sonakın) ağabey ile Nail ağabeye (Nail Bülbül) açtım. Onlar da antrenmanlarda ve müsabakalarda kullanılmak üzere bir motosiklet alınmasını Bölge Müdürlüğü'nden talep etti. Sayın Cemil Ergen'de beni Devlet Malzeme Ofisi'nden Jawa marka motosiklet almak üzere İstanbul'a gönderdi. İstanbul DMO'den 4 lira karşılığında alıp getirmiştim. Bu motosiklet yakın zamana kadar İl Müdürlüğü'nde faal olarak kullanıldı. Bu motosiklet en son Köy Hizmetleri Bisiklet Antrenörü Ayhan Aytekin tarafından kullanılmaktaydı.
- Milli takım antrenörlüğü dışında hangi kulüplerde hocalık yaptınız? Yetiştirdiğiniz milli bisikletçiler kimlerdi?
- TEK Meram Spor Takımı'nı 4 yıl çalıştırdım. Şekerspor ve Köy Hizmetleri takımlarını da bir süre çalıştırmıştım. Yetiştirdiğim ve kendileriyle gurur duyduğum milli biskletçiler; kendi oğlum Savaş Ergül başta olmak üzere üzere Hasan Can, Mehmet Küçükçerezci, Mevlüt Bora, Tevfik Erdoğdu, Erol Küçükbakırcı, Yusuf Ecevit, Yaşar Tekin, Ömer Ali Erikci, Nurettin Kirpiksiz, Aziz Ay, Hüseyin Tığlı, Seyit Kırmızı, Harun Sencan, Adnan Tam, Ergun Esenkaya, Ali Azınç, Ufuk Özak, Bayram Çevirici, Fazlı Meral, Mustafa Şeker, Erol Öztorun, Harun Şencan, Harun Meşin, Hasan Gazyağcı, Hasan Özdengül, Davut Berber, Mehmet Şafakcı, Ünver Karagözcüler…
- Sporculuğunuz döneminde beğendiğiniz bisikletçiler kimlerdi?
- Nezir Sonakın, Rifat Çalışkan, Ertan Tezer, Mustafa Cengiz, Hasan Selçuk, Sadık Keleş, Çetin Yüce, Gürol Atasoy, Sait Toy, Celal Fidan, Fehmi Kürkçü, Aytekin İpek, Hasan Kılıç, Cengiz Sanbol, Aytekin İpek, Kasım Şen…
- Mutlaka unutamadığınız bir çok anınız olmuştur. Bize bir kaçını anlatır mısınız?
- 1963 yılında Belçika'daki Dünya Bisiklet Yol Şampiyonası'ndaydık. Bu müsabakaya 186 bisikletçi katılmıştı. Yarışmada bir Rus bisikletçinin peşine takılmış gidiyorken önümüzde bir grup yere düştü. Yol kapandığından ben de onlara çarpıp düştüm. Kalktığımda bir de baktım ön jant yok. İtalyan'ların ekip otosundan jant alıp yarışa devam ettim. Ön grubu artık görüyordum. Ancak tek olduğumdan onları yakalayamadım. Yarışı birlikte götürdüğüm Rus Kapitanov 25., ben de 2 dakika 27 saniye farkla 27. bitirmiştim. O yarışta rakiplerimin bisikleti 8,5 kg., benim koştuğum bisiklet ise 11,5 kilogramdı. Yarışma anında bir defa lastiğim patlamıştı. Eğer rakiplerimle aynı imkanlara sahip olsaydım ve önümdeki grup yere düşmeseydi bu yarışı birinci bitirebilirdim. Bu şampiyonada İtalyan bisikletçi Vicentini 5 saat 10 dakika 20 saniyelik derecesiyle birinci olmuştu. Benim derecem ise 5 saat, 16 dakika 15 saniye idi. Bu şanssızlık beni o yılki dünya şampiyonasında çok iyi bir dereceden etti. Fakat her şeye rağmen o ana kadar hiç bir Türk bisikletçisinin ulaşamadığı dereceye ulaşmıştım. O tarihteki gazeteler "Türkler 21 ülkeyi geçti. Nusret Ergül dünya klasmanında 27. oldu" diye yazıyordu. 1966 Türkiye Turu'nda Balıkesir'deyiz.. Başta gazeteciler olmak üzere "Kaptan, yüzümüzü ne zaman güldüreceksin?" diyorlardı. O günkü ulusal gazeteler, "Nusret Ergül kendinden bekleneni veremedi" diye yazıyordu. Bu yazılanları okuyunca kendi kendime bu müsabakada hayatımın yarışını koşacağıma söz verdim. Ertesi gün oldu, Balıkesir-Bandırma etabını koşacaktık. O güne kadar hiç bir Türk bisikletçisi bu etabı alamamıştı. Yarışın sabah saatlerinde Bulgar Dimiter Kotev, ben ve Gürol Atasoy grubu bırakıp öne geçtik. Kotev, "Daha çabuk çevir Nusret!" diyordu. Finişe az kala arkaya kalıp aniden atak yaptım. Yol parkeydi ve çok sarsıyordu. Son viraja içeriden girdim. Kotev virajı dıştan alınca avantaj sağladım. Kotev çok sıkı çevirdi, fakat çizgiyi önde geçip birinci olmuştum. Bitiş yeri ana baba gününe dönmüştü. Beni omuzlarına aldılar. Bu yarışı hiç unutamam. 1969 yılında Konya'da yapılan Türkiye Şampiyonası'nda Seyit Kırmızı ile Hasan Selçuk önden kaçtılar. Ben Bulgaristan'dan iltica eden Ali Hüryılmaz'ı kontrol ediyordum. Dönüşte Hava Lojmanları'nın önünde gruba yetiştik. Ben finişte Ali'ye bakarken Kocaeli'nden Hasan Sert aradan atağa geçip birinci oldu. Yarışı Hüryılmaz 2. ben 3. bitirdik. Kendi memleketimde yarışı kaybetmek bana çok ağır gelmişti. Çimlerin üzerine yığılıp hüngür hüngür ağlamıştım.
- Sizin gibi başarılı bisikletçi olmak isteyen gençlere önerileriniz nedir?
- Her şey sevgiyle başlar, gençler her şeyden önce bu spor dalında başarılı olmak istiyorlarsa bisiklet sporunu sevmeliler. Çok çalışmalı, arkadaşlarına saygılı olmalı, uyku ve gıdalarına da dikkat etmeliler. Antrenman zordur, ama iyi çalışan için müsabaka kolaydır. Sistemli bilimsel çalışan başarıyı yakalar. Bazı sporculara bakıyorum idman sevmiyorlar. Oysa biz… Daha önce de değindiğim gibi geceleri bile idman yaptığımız olurdu. Şimdiki gençler bizlerden daha şanslı. Biz 11,5 kilogram civarındaki bisikletlerle dünya şampiyonalarına, olimpiyatlara katılıp dereceler alırdık. Oysa bu günkü yarış bisikletleri rakiplerimizin kullandıkları bisikletlerden çok da farklı değil. Bugünkü sporcuların giydikleri formaları, eşofmanları bizler giymedik.
- Sporun istediği disiplin ve anlayış okul içinde olduğu hepimizce bilinmekte. Okul içi spora önem verilmeden, bütün imkân ve destekler seferber edilmeden, sadece bisiklette değil diğer spor dallarının da sağlıklı ve sağlam bir yapıya kavuşmasını beklemek zor görülüyor, ne dersiniz?
- Bisiklet spor dalının zorluklarını hepimiz bilmekteyiz. Yetenekli sporcu seçmek ayrı bir zorluk, bulduğumuz yetenekleri eğitip performans sporcu haline getirmek ayrı bir zorluk. Tabi ki sizin belirttiğiniz gibi bu spor dalını diğer branşlarda olduğu gibi okullara yayabilirsek bu branşta da şu anda ileri gitmiş ülkeleri yakalama şansımız olur. Atletizmde veya jimnastikte olduğu gibi bisiklet branşı da okullar arası yarışma takvimine alınmalı, okullar arası bisiklet şampiyonaları düzenlenmeli.
NUSRET ERGÜL KİMDİR?
Bisiklet sporunun gelmiş geçmiş en iyi sporcularından biri olan Nusret Ergül, 1941 Konya doğumlu. Altınçeşme İlköğretim Okulu'ndan mezun olduktan sonra Karma Orta Okulu'na devam etti. Bir yıl sonra Ankara Ulus'taki Sanat Enstitüsü'ne kayıt oldu. Birinci sınıfta iken Konya Sanat Okulu'na nakil yaptırdı ve bir süre Tesfiye Bölümü'ne devam etti. Bisiklet sporuna 1960'ta başladı. Ertesi yıl milli takımdaki yerini aldı. İlk antrenörleri Nezir Sonakın, Saim Kıyıcı, Mustafa Mest ve İtalyan antrenör Cinno Bartoluci idi. 8 kez Türkiye Bisiklet Turu'na, 4 kez dünya şampiyonasına katılan Ergül, 155 defa milli formayı giydi. 1966'da askerlik görevi dönüşü tekrar Şekerspor'da faal sporculuğa devam etti. 1970'te Konya Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü'ne kadrolu antrenör olarak atandı. Bisiklet Federasyonu teknik kurullarında görev yaptı. 1993'e kadar antrenörlüğe devam etti ve aynı kurumdan emekli oldu. Evli ve 4 çocuk babası.