Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2004 00:00
Oğuz ARALSpor yazarı kovanına çomakBundan 50 yıl önce futbol maçı yazıları gazetelerde ancak 3-4 sütun yer alırdı. O da sadece pazartesi günleri... Çünkü, maçlar pazar günü oynanırdı.Abdi İpekçi, Milliyet’te tam sayfa sporu başlattı. Müthiş bir kadro kurdu. Necmi Tanyolaç, Halit Kıvanç, Doğan Koloğlu ve daha birçok spor adamı yazıp çizmeye başladılar. Diğer gazeteler de her gün tam spor sayfası yayınlamaya başladılar. Okurun ilgisi arttı ve gazeteleri arka sayfadan okumaya başladı. Namık Sevik de eski futbolcuları spor yazarı yapmaya başladı. Tüm gazetelerde Gündüz Kılıç, Samim Var, Turgay Şeren, Vedat Okyar gibi ünlü futbol yıldızları önce spor yazarı, sonra da futbol yazarı oldular. Sonunda da takım yazarı olma kararında kaldılar.
Fenerbahçe yazarı,
Galatasaray yazarı diye dünyada pek görülmemiş bir yazar türü yarattılar.Yalnız, her futbol ünlüsü yazar olamadı. Örneğin futbolun kralı Metin Oktay ya da Ordinaryus Profesör Lefter’in futbol yazıları pek tutmadı.Ama futbolcuların dağdan gelip bağdakini kovması niyetiyle gazetecilerde hafiften bir homurtu başladı. Çünkü İslam Çupi, Kahraman Bapçum, Abdülkadir Yücelman, Hıncal Uluç gibi yazarlar yazılarına yaratıcılık da kattılar. Futbolcu yazarlar da ‘Edebiyat başka futbol başkadır’ deyip tuz bastılar. Hálá yerin altından ya da üstünden bir rekabetliktir gidiyor...*Benim, Manfred Mişel adında Alman bir arkadaşım var. Onun da bir oğlu var. Geçen yıl Spor Yazarlığı Fakültesi’ni bitirdi ve yazar oldu. Bu çocuk önce Almanların lisesi olan 4 yıllık Gimnazyum’u bitirdi. Ardından 4 yıl da spor yazarlığı üniversitesi bitirdi. Bir gece delikanlıyı sıkıştırıp bu okulda neler öğrettiklerini sordum. ‘Spor tarihi, spor sosyolojisi, en az 8 spor dalında ihtisas ve en az 4 dalda spor yapmak, gazetecilik, en az 3 yabancı dil’ ve daha bir sürü dersini anlattı durdu.*Tabii, bizim yazarlarımızda allameyi cihan olmalarını beklemiyoruz. Ama bir kısmı hiç olmazsa futbolu ve kurallarını, bir kısmı da yazı dilini öğrensinler. Reyting uğruna antrenörleri, futbolcuları ipe çekmesinler. Hele hele futbol terörüne benzin sıkmasınlar.*Zaten var olan tatlı bir rekabeti Alp Ulagay’la biraz daha şenlendirmek istedik. Hem futbola hem de gazeteciliğe bir faydamızın olmasını diledik.GAZETECİ SPOR YAZARLARIZEKİ ÇOL (Vatan)Oynamak bilmek değildir!İnsanların geldiği yer önemli değil ama işi nasıl yaptığı çok önemli. Türkiye’de spor yazarlarının yüzde 80’i sporu bilmiyor. Sporun ekonomisi, felsefesi, kültürel etkisi, turizme katkısı üzerine hiç düşünmemiş bile. En ağırlık taşıyan spor futbol, buna karşın spor yazarlarının büyük bölümü kuralları hiç bilmiyor. Üstelik futbolu sürekli çirkinliklerle bezenmiş bir oyun gibi sunuyorlar. Bu sporun zarafet, estetik, keyif, rekabet ve heyecan gibi yönlerini hiç ele almıyorlar bile. Kısacası futbolu tüketmek için her şeyi yapıyorlar. Futbolculuğu döneminde önemli bir isim olmak hiç önem taşımıyor. Çünkü spor yazarlığında bir sporu yapmış olmak değil bilmek önemlidir. Bugün bile futbolu bilmeden oynayan bir sürü futbolcu var.MEHMET DEMİRKOL (Milliyet)Sevgilisine hiç yazmamıştır ama sayfalarca döşeniyorSpor yazarlığı deyince vurguyu yazarlık kelimesine yapmak lazım. Burada iş önce yazarlık yani yazdığını okutabilmekte. Bunu yapabilen futbolculuktan gelme çok yazar yok. Genelde şu söylenebilir. Hayatta sevgilisine hiç mektup yazmamış adam sayfalarca spor yazısı döşeniyor. İkinci önemli nokta şu, gazetecilik doğru mesafede durabilme işidir. Futboldan gelenlerin bunu yapabilme şansı çok düşük. Hepsi eski futbolcu, şu anda kongre üyeliği yapıyorlar. Bu yüzden eski kulüplerine mesafeli kalamıyorlar. Bir kısmında adam kıyıcılığı var. Türkiye’nin dünya futbol sahnesine son 20 yılda çıktığını düşünürsek bu kıyıcılık biraz dayanaksız kalıyor.AHMET ÇAKIR (Zaman)Yüzde 99’u dilekçe bile yazamazFutbolun içinden gelen ve gelmeyen spor yazarları konusunda en fazla düşünen kişilerden biriyim. Ama spor yorumcularının yazarlık üzerine 10 saniye bile düşünmemiş olmaları beni çok incitiyor. Anadilinden bile haberi olmayan yorumcu diye ortaya çıkıyor. Bence en sakat nokta şu: Futbolculuktan yazarlığa geçişte bir kontrol mekanizması yok. Futbolu bırakan doğrudan spor yazarlığına geçebiliyor. Halbuki bu isimlerin açabileceği bir kursta en az bir ay ders görmesi lazım. Bu bir aylık kursta hem gazeteciliğin gerektirdiği mesleki becerileri edinirler hem de yazı yazmayı öğrenirler. Şu anda tüm futbol yazarlarının yüzde 99’u bir dilekçe bile yazabilecek durumda değil. Bir diğer nokta da, bizdeki spor yazarlarının ahlak zabıtalığı yapması. Örneğin Turgay Abi, maç analizi konusunda hiçbir şey bilmez. Her maçın başında gözüne birini kestirir, yazısında da sürekli onu eleştirir.ORHAN AYHAN (Tercüman)Paraya, unvana doymuş oluyorlarFutbolculuktan gelen spor yazarları yazı yazmayı nereden bilsin ki? Yazı yazmayı bilmeye gerek var da, adamları paraya doyurmuşsun, unvana doyurmuşsun. Öğrenmeye de mecbur değil! Bu meslekte en az parayı mutfaktaki gezeteci alır. Futboldan gelip de kendi yazısını yazan sadece birkaç isim var. Zaten onlar sadece yorumcudur. Benim için gazeteci değillerdir. Gazeteci dediğin haber yakalayan kimsedir. Bir bölümünün cebinde sarı basın kartı var ama nadiren röportaja giderler. Futbol oynadıkları için bu işin ince taraflarını bilebilirler ama bazıları hálá kuralları bile bilmiyor. Bazen de çok sert eleştiri yazıyorlar. Önemli mevkilere gelince 30-35 sene önceyi, hatalarımızı, gaflarımızı unuturuz. Bir de sadece tuttukları takım hakkında yazıyorlar. Bazıları eski kulüplerinde görev peşinde koşuyor.KAZIM KANAT (Sabah)Çoğu cahil, yazılarını başkaları yazıyorSpor yazarları futbol oynamış olmalı mı konusuna bakarsak şöyle diyebiliriz. O zaman hiçbir erkekten doğum uzmanı olmazdı. Spor yazarlığında önemli olan akademik kariyerdir. Bu konuda kafa yormak önemlidir.
BeÅŸiktaş’ın eski teknik direktörü Gordon Milne şöyle derdi: Yeter ki insanlar futbol oynasın. Amatör ve profesyonel arasındaki tek fark seyirci farkıdır. Bence futbolculuktan gelen spor yazarları komplekslerini bir türlü yenememiÅŸler. Hálá futbolculuk dönemlerindeki alkışları özlüyorlar. Büyük çoÄŸunluÄŸu cahildir. Bir-iki kiÅŸi hariç yazılarını kendileri yazmıyor. BirçoÄŸu kağıda üç-beÅŸ satır karalıyor sonra bu, gazeteciler tarafından yazı haline getiriliyor. Ãœstelik tekrar camiaya dönebilme umudu taşıyorlar. Eski kulüplerine göz kırpıyorlar. Bir de futbolculuklarında çok eleÅŸtirildikleri için çok kırıcı oluyorlar. En tehlikelisi de hiç kimseyi beÄŸenmiyorlar. Mesela Turgay Åžeren 40 yıl sonra bir Rüştü’yü beÄŸendi. Onu da belki beÄŸeniyorum dedi. Futbolu bırakınca hiçbir ÅŸey yapamazsam spor yazarlığı yaparım diye bir anlayış var.FUTBOLCU SPOR YAZARLARIERMAN TOROÄžLU (Hürriyet)ÇoÄŸu futboldan anlamıyorBir futbol yazısı olayı net bir ÅŸekilde anlatmalı. Hem haber hem yorum gibi yazılmalı. Çünkü iyi yazı edebiyat parçalamak deÄŸildir. Öyle bir ÅŸekilde yazılmalı ki ilkokul talebesi bile anlamalı. Futboldan gelen bir spor yazarının elbette avantajları var. Bir kere futbolcunun hayatını bilir. Sahada, soyunma odasında neler yaÅŸadığını görmüştür. Ayrıca yöneticinin ne yaptığını bilir, seyircinin ve hakemin nasıl davrandığını da... Gazetecilikten gelen spor yazarlarının bazıları şöyle bir hata yapıyor. Maç eleÅŸtirisinde maçın pozisyonlarını anlatıyor. Halbuki o pozisyonlara yol açan sebepleri anlatabilmeli. Ama birçoÄŸu bu sebepleri sezecek kadar futboldan anlamıyorlar. Bir de yakından biliyorum ki her maça göre önceden üç-dört farklı yazı yazan ve sonuca göre bu yazıyı gazetesine gönderen yazarlar var. Spor yazarlığına en çok zarar veren olaysa bu takım yazarlığı meselesi. Spor yazarlarının büyük çoÄŸunluÄŸu sadece kendi takımının maçına gidiyor. Bir sorsak sezon başından beri baÅŸka kaç takımın maçını izledin diye çoÄŸu olumsuz cevap verecektir.GÖKMEN ÖZDENAK (Sabah)Tekmenin acısını biz bilirizBizim futbolcu kökenliler olarak avantajımız sahanın sadece içini deÄŸil, diÄŸer yönlerini de tanımak. Öyle tribünde oturup yorum yazmak kolay. ÇoÄŸu yorumcu için futbol oynamak kolay, şöyle vursun demek kolay. Halbuki oyunla ilgili detayları gazeteci bilmez. Gol vuruÅŸ anında futbolcu ne düşünür bilmez. Oradaki zamanlamayı tanımaz. Futbolun görünmeyen temel ilkelerini, teknik özelliklerini nasıl öğreniyorlar? Öğrenmeleri mümkün deÄŸil. Bir tekmenin acısını nasıl öğrenecekler? Bir de bazı gazeteciler var. Maçı izlemek yerine yazısını yazıyor. Sonra da penaltıyı kim yaptı diye bize soruyor. En büyük becerileri de ÅŸu kelimelerle oynayıp insanları yanıltıyorlar. Futboldan gelen yazarlar daha çok okunuyor. Gazeteci kimliÄŸindeki yazarlar bundan rahatsızlık duyuyor. Bu yüzden saldırgan bir tavır sergiliyorlar.TURGAY ÅžEREN (Star)Abuk sabuk yazanlara hadlerini bildiriyorumFutbolun kurallarını biliyorsanız, bir de spor kültürünüz varsa futboldan gelmenin avantajı çoktur. Bir de ben hep halkın anlayabileceÄŸi bir dille yazdım. Burada okuyucuyla bütünleÅŸebilmek önemli. Okuyucunun kafasındaki fikre yakın yazarsan sempati toplarsın. Tersi de var tabii. Bazen tenkitte dozu kaçırdığımda bazı spor yazarlarına tazminat ödediÄŸim de oldu. Bizden sonraki kuÅŸaklar spor yazarlığında pek tutunamadı. Ä°lk baÅŸladığım dönemde sadece Galatasaray üzerine yazmıyor, tüm maçlara gidiyordum. Sonra bu takım yazarlığı çıktı. Bunu da Hıncal Uluç baÅŸlattı. Futbolculuktan gelenler sadece oynadıkları takımları yazmaya baÅŸladılar. Bir ara Fenerbahçe maçlarını yazdım. Ama büyük tepki aldım. Bir de, Türkiye’de futbol iyice popüler bir hale gelince, diÄŸer yazarlar da futbol yazmaya baÅŸladılar. Halbuki futboldan hiç anlamıyorlar. Abuk sabuk yazıyorlar. Onlara hadlerini bildirince, bir de sertçe bildirince dayanamıyorlar. DOÄžAN KOLOÄžLU (Vatan)Zamanlama nedir bilemezler ki!Öncelikle yazarlık kabiliyet ister. Halbuki Türkiye’de bir çeliÅŸki var: Spor yorumculuÄŸunda yazarlık özelliÄŸi aranmıyor. Bunun için hem tecrübe hem dile hakimiyet hem kültür gerekir. Böyle bir uzmanlık için devamlı okumak, yabancı yayınları takip etmek ve bu iÅŸe kafa yormak gerekir. Öyle adamlar var ki telefonda birkaç kelime söylüyor sonra onun yazısını topluyorlar. Futbolculuktan gelmek şöyle bir avantaj saÄŸlar: Futbol oynamışsanız zamanlama denen ÅŸeyi çok iyi bilirsiniz. Çünkü futbolda amaç topla buluÅŸmaktır. Zamanlamayı çok iyi ayarlamak gerekir bunun için. Futbol oynamamış bir spor yazarı bunu bilemez.HALÄ°T DERÄ°NGÖR (Cumhuriyet)Bakmakla öğrenilseydi ciÄŸercinin kedisi kasap olurduHer ÅŸey bakmakla öğrenilseydi ciÄŸerci dükkanının önündeki kedi kasap olurdu. Muhakkak ki bir ÅŸeyi iyi bilmek için olayın içine girmek lazım. Bir insan soyunma odasının kokusunu almamışsa, o 100 metrelik sahayı bir ucundan bir ucuna koÅŸmamışsa, topa hiç kafa atmamışsa, korner atmamışsa ne kadar spor yazarı olabilir ki! Olur ama yüzeysel olur. 1937’den beri futbolun içindeyim ben. O tarihten beri her ÅŸeyi gördüm. Mesela ben de diÄŸer sporları izlemeyi çok seviyorum. Televizyonda basketbol izlemeyi seviyorum. Ancak ‘Basketbolu eleÅŸtir’ deseler yapamam. Ama futbolda, hiç top oynamadığı, hatta hiç sahayı görmediÄŸi halde uzman olanlar var!VEDAT OKYAR (Hürriyet)Ben ayda bir giderim onlar hep gazetedelerMesela ben 28 senedir bu iÅŸi yapıyorum. Sadece BeÅŸiktaÅŸ yazarıyım. Bunu üstüne basa basa söylüyorum. Yanlız BeÅŸiktaş’ı yazarım. Spor yazarlığında da BeÅŸiktaÅŸlı olmanın faydasını gördüm. Daha ısınma hareketleri sırasında sahadaki futbolcunun o günkü form durumunu anlarsınız. Futbol oynamamış spor yazarları arasında iÅŸini çok iyi yapanlar var. Ama, bazen adeta oynamış gibi yazıyorlar. Bir de bu iÅŸe daha ciddi bakıyorlar. Ben ayda bir giderim gazeteye, onlar hep oradadır.Â
button