Futbolcu mezarlığı

Dün Mecidiyeköy'de nasıl bir akÅŸam yaÅŸandı? Â

Keyifli, neşeli, güzel, dostça, arkadaşça....

Ya da

Gergin, sinirli, hırçın, kavgacı, keyifsiz..

Sorunun yanıtı apaçık ortada. Futbolun keyfinin buhar olup uçtuğu, sinir uçlarını ortada olduğu, stres dolu gerginlik dolu bir maç izledik.

Peki bunun nedeni belli mi? Maalesef o da ortada, Cüneyt Çakır...

ÇAKIR ALDI SAZI ELİNE... YİNE...

Oyunu futbolcuların elinden alıp kendi oynamaya başladı. Vestel Manisa-Sakarya maçındaki gibi yine başrole soyundu, başardı da... Eğer kendinden bahsettirmekse niyeti, muazzam başarılı oldu. Ama en iyi hakem, maçta sonra hakkında en az konuşulandır... Keşke bunu biliyor olsaydı Sayın Çakır...

Pozisyonları konuşmak gereksiz. Cüneyt Çakır kendine göre doğrusunu yapmıştır... Manisa'daki maçı iptal edip Zorlu Grubu'nu sponsorluktan çekilmeye götüren süreçte de haklıydı, dün de çok haklı. Mesela Gökhan'ı kim olsa atardı ikinci sarı karttan o pozisyonda. Hatta top toplayıcı çocuk bile atılmalıydı... Hem de direk kırmızı karttan. Böylece en az iki maç top toplayamazdı...

BABASI ÇAKIR'I ANLATIYOR...

Cüneyt Çakır'ın hakemliği iyi bilmemeine imkan yok, bir kere baba tarafından hakem. Bütün çocukluğu hakem camiası içerisinde geçmiş, hatta 17 yaşına kadar futbol bile oynamış. Böylece futbolcu psikolojisine son derece hakim olmayı başarmış. Zaten bir hakem için en önemli şey de buymuş.

Yok, bunu ben demiyorum, babası Serdar Çakır anlatıyor... Bir gazeteye vediği röportajda, Baba Çakır demiş ki; "Cüneyt'in en büyük özelliği, oyuncu-hakem yaklaşımı ve seviyesi. Oyuncuyla çok iyi iletişim kurabiliyor."

Baba Çakır'ın söylediklerini kendisi de doğruluyor Cüneyt Çakır. Yok hayır, dünkü yönetiminden bahsetmiyorum, yine bir röportajından alıntılıyorum.

Muhabir soruyor, "Futbol oynarken futbolcu psikolojisini anlıyor musunuz?". Cüneyt Çakır cevap veriyor: "Zaten bu psikolojiyi bilmezseniz sahada işiniz zorlaşır. Bunun için devamlı maç yapmak çok fayda getirir. Biz bile kendi yaptığımız maçlarda anlık tepkiler verebiliyoruz."

Demek ki neymiş, hakemler kendi aralarında devamlı maç yaparak futbolcu psikolojisini anlayacaklarmış. Yoksa mazallah maçlarda ipin ucunu kaçırıp 10 sarı 4 kırmızı kart filan gösterebilir, maçları 12-13 dakika uzatmak zorunda kalabilirlermiş.

Yok, bu son cümleyi ne baba Çakır, ne oÄŸul Çakır söyledi, ben söylüyorum...Â

STEPHAN KÄ°NG UYARLAMASI

Stephan King'i bilirsiniz... Dünyanın en iyi korku-gerilim yazarlarından. Şimdiye kadar birçok eseri yayınlanmış ve kitapları sinemaya uyarlanmış bir yazar. Mesela, Hayvan Mezarlığı diyeyim size, hatırladınız mı?

Konumuzla ne ilgisi var demeyin. Spor yazısına bir tarafından entellektüel sos katmaya çalışmıyorum. Sadece aklıma geldi, yazıya eklemek istedim. Stephan King Cüneyt Çakır'ın hayranıymış, pardon Çakır King'in hayranı...

En sevdiği yazar Stephan King'miş, bunu kendisi söylüyor. Ve de çok sık kitap okurmuş. Basit mantık, Stephan King'in tüm kitaplarını okumuştur muhtemelen...

Acaba dünkü maçta bir uyarlama mı yapmaya çalıştı? Yönetmenler King'in kitaplarını sinemaya uyarlıyor da hakemler sahaya uyarlayamaz mı? Uyarlar elbet... Dün gördük zaten.

Sert bakışlar, keskin tavırlar, her olayda karta davranmalar, çıldıran futbolcular, birbirlerinin boğazına sarılanlar, hayalara tekme atanlar... Kendi çapında bir korku-gerilim filmi seyrettik resmen. Yüreğimiz ağzımızda, ha şimdi ne olacak, kim kimi dövecek, kim kime arkadan tekmeyi yapıştıracak, Lugano hakemi yakalayabilecek mi, Volkan Lincoln'a ne yapacak, maçın sonunda hakem Fenerbahçeli futbolculardan nasıl kurtulacak derken, değme gerilim filmlerine taş çıkardı dünkü maç.

Maç bittiÄŸinde bir süre kendime gelemedim. Futbol maçı mı izledik gerilim filmi mi?Â

Stephan King'in futbola ilgisi var mı bilemem ama dünkü maçı seyretmesi kariyeri açısından faydalı olabilir. Yeni senaryolar yaratabilir. Mesela futbol-gerilim diye yeni bir dal da ortaya çıkabilir. Hazır kendisine hayran bir hakem de var zaten...

Bu arada, maçı seyrettikten sonra bakarsınız Stephan King Cüneyt Çakır'a hayran olur...