Güncelleme Tarihi:
Aynadaki çirkin yüz
TÜRKİYE Spor Yazarları Derneği'nin, Antalya'da düzenlediği seminerde spor basınının ustalarından Öcal Uluç ile Şansal Büyüka'nın yaptığı konuşmalar hala kulaklarımda çınlıyor...
‘‘Futbola boğulduk’’ diye haykıran Öcal Uluç, spor basınının aynadaki yüzünü yansıtırken, ‘‘Şu anda içeriye herhangi bir branştaki şampiyon sporcumuz girse, kaçımız tanıyabiliriz? Kaçımız, Federasyon başkanlarını tanıyoruz?’’ diye sordu... Kimseden ‘‘çıt’’ çıkmadı. Reyting ve tiraj kaygısının, yazılı ve görsel basını nasıl kolları arasına aldığının herkes farkındaydı çünkü...
Ya Şansal Büyüka'nın özeleştirisi: ‘‘AGB'den her sabah patronun önüne reyting raporları geliyor. Ellerim titreyerek bakıyorum. Türkiye genelinde 23 ildeki 1951 deneğin zevki, programların içeriğini yönlendiriyor. Durum böyleyken, diğer branşlara ağırlık vermemiz, eğitici programlara öncelik tanımamız imkansız. Varsa, yoksa reyting. Reyting ne zaman tarihe karışacak, o zaman her şey yoluna girecek. Ben, düzene tek başıma karşı çıkamam. Çıkarsam, yerime başkasını getirirler.’’
İzmir'e döndüğüm zaman Yılmaz Coşkun'un, Erol Yaşar'ın anısına yazdığı yazıyı okudum. ‘‘Anderson'un kılına, Baliç'in tüyüne, Hagi'nin bilmem neyine sayfalar ayıran anlı şanlı spor medyası, gazetecilik anlamında bu ülkenin son 30 yılına damgasını vuran Erol Yaşar'ı kaybettiğimizi, tek sütunda duyurdu. Helal olsun size’’ diye feryat ediyordu Yılmaz Coşkun... Aynada gördüğümüz yüz gerçekten çirkin... Ama spor basınının iğneyi kendisine batırması da güzel bir gelişme. Önemli olan bu eleştirilerden ders alıp, el ele vererek aynadaki o çirkin yüzü de değiştirmek.
NOSTALJİ
HAKEM babanın, hakem oğluydu o... 26 yıllık hakemlik hayatına gözyaşları içinde nokta koyarken; 203 lig, 50 uluslararası karşılaşmada düdük çalmanın, toplam 705 maçta görev almanın gururunu da taşıyordu. Artık MHK bünyesindeki Eğitim, Planlama, Araştırma Komisyonu'nda (EPAK)
görev yapacak. Fotoğraf sizi şaşırtmasın. Hakemlikte doruğa çıkmasına rağmen, gençliğinde futbol da oynadı. Üniversite takımındaki mevkii solbekti. ODTÜ'nün, Harp Okulu ile 7 Ocak 1976'ta yaptığı maçtan önce çekilen bu fotoğrafta Oğuz Sarvan'ı tanımamak imkansız gibi...
Bir de taksiyle kaçsaydı
KUŞADASI'ndaki seminerde Hilmi Ok, hakemlere ‘‘Akıllı olun’’ tavsiyesinde bulunurken, başından geçen bir olayı da anlattı:
‘‘Eskişehirspor ile Mersin İ.Y, Eskişehir'de karşılaşıyor. Şampiyonluk ipini göğüslemesi için Eskişehir'e beraberlik yetiyor. Tribünler tıklım tıklım. Maç başladı, kalesinde etten duvar ören Mersin kontrataktan gol attı. Eskişehir tek kale oynuyor, ama bir türlü gol gelmiyor. Tribünden atılan yabancı maddelerden biri yan hakemin başına geldi. Maçı tatil etmem lazım. Ama böyle bir karar versem, stattan sağ çıkamayız. Yan hakem sedyeye yatırıldı. Ben de sedyenin ucundan tutarak soyunma odasına gittim. Herkes dışarı çıkmamızı beklerken, yardımcılarımla arabaya atlayıp stattan kaçtık. Radyodaki spiker, (Maçın devam etmesi için hakemleri bekliyoruz) diye anlatmaya devam ediyor...’’ Bu anı, bana Serdar Çakman'ı hatırlattı. Çakman, Kocaeli-F.Bahçe maçını tatil etti, hakemlik hayatı bitti. Bir de stattan taksi ile kaçsaydı, kim bilir başına neler gelecekti...
Mendo, ille de kıracak...
KALECİ Menderes'i hatırlarsınız... Göztepe, Buca, Marmaris derken, Van'a giden Menderes'i (Mendo) canım. İstanbul Atatürk Havaalanı'nda karşılaştık. (Boşta bulunup, elimi uzattım. Keşke, uzatmaz olsaydım. Parmaklarım kırıldı!) Futbolu bıraktığını düşünüyordum... ‘‘Nerelerdesin?’’ diye sordum. Gümüşhane Doğanspor'da oynadığını söyledi. Yaş 38 ve hala sahalarda... Şaşırmadım desem, yalan olur. Üstelik, 1 ve 2.Lig'de oynayan en yaşlı futbolcu olduğunu altını çizerek belirtti. Menderes, yeşil sahalara 41 yaşında veda eden İtalya Milli Takımı'nın efsane kalecisi Dino Zoff'un rekoruna gözüne dikmiş, ‘‘İlle de kıracağım!’’ diyor. Rekoru kırar mı bilmem, ama benim parmaklarım hala sızlıyor...
GÜLMECE
Temel ve sarışın
TEMEL ile Cemal bir gece kulübünde içki içiyordu. Temel, Cemal'e barda oturan güzel sarışını göstererek, ‘‘Bu kadını tavlayacağım’’ dedi. Bara giden Temel, sarışına, ‘‘Birlikte içki içebilir miyiz?’’ diye sordu.
Aralarında şöyle bir diyalog geçti:
Kadın: ‘‘BMW araban var mı?’’
Temel: ‘‘Yoktur.’’
Kadın: ‘‘İki katlı, geniş bahçesi olan villan var mı?’’
Temel: ‘‘Yoktur.’’
Kadın: ‘‘Herhalde bankada yüksek meblağlı hesabın da yoktur.’’
Temel: ‘‘Yoktur’’
Kadın: ‘‘O zaman çek arabanı...’’
Temel, yıkılmış durumda Cemal'in yanına döndü...
Temel: ‘‘Ula Cemal, benim limuzini sana versem, senin BMW'yi bana verir misin?’’
Cemal: ‘‘Veririm.’’
Temel: ‘‘Acaba benim bankaya gitsem, bana bir hesap açarlar mı?’’
Cemal: ‘‘Açarlar.’’
Temel: ‘‘Bunları hallettik de, acaba babama villanın üçüncü katını nasıl yıktıracağız?’’
3 SORU 3 CEVAP
1 Eğer müsabaka, oyun kurallarına uygun olarak oynandığı sırada üst kale direği kırılırsa ve onarımı ya da değiştirilmesi mümkün değilse maç yarıda bırakılır mı?
- Evet. Üst kale direği, kalenin bir parçasıdır ve daima yerinde bulunması gerekir.
2 Sahayı ikiye ayıran orta çizgiye bayrak dikilmesi gerekli midir?
- Hayır. Söz konusu bayrak ihtiyaridir.
3Oyun alanının kesik çizgilerle işaretlenmesine izin verilebilir mi?
- Kesik çizgilere izin verilmez.
BİR SOLUKTA
DAMİR MRSIC
Doğum tarihi, yeri:
25 Ekim 1970, Tuzla
Boy, kilo:
1.90 cm, 90 kg.
Kulübü:
Troy Pilsner
Oynadığı takımlar:
Sloboda Dita, Croatia Split, Netaş, Tuborg (Troy Pilsner)
Kaç kez milli oldu:
25 kez
Öğrenim durumu:
Spor Akademisi mezunu
Medeni durumu:
Bekar
Lakabı:
Mrşa
Fobileri:
Yok
Hobileri:
Müzik dinlemek
Parfümü:
Bvlgari
Arabası:
BMW
Beğendiği sanatçılar:
U-2
Hangi takımı tutuyor:
Yok
Beğendiği basketbolcular:
Harun Erdenay (Ülker), Teo Czmic (Troy)
Basketbolcu olmasaydı ne olmak isterdi:
Şarkıcı