Güncelleme Tarihi:
Tercihini yap Karşıyaka
BİR zamanlar Körfez'de nazlı nazlı süzülen ‘‘Karşıyaka Vapuru’’ artık ne yazık ki S.O.S. veriyor...
Selçuk Yaşar camianın önüne, ‘‘Son 5 yılda 5 trilyon verdim. 500 kişi 1'er milyar verse 500 milyar, bin kişi 5'er milyar verse 5 trilyon eder’’ formülünü koyuyor...
Özer Kırca, ‘‘Karşıyaka'da 50 tane Selçuk Yaşar yaşıyor’’ diyor...
Önder Baysoy, ‘‘300 milyarlık kaynak yaratılırsa göreve devam edecek misiniz?’’ sorusuna, ‘‘evet’’ diyemiyor.
Seyhan Evlioğlu, ‘‘Gücümüzün tükendiğini bas bas bağırdım. Sesimi kimse duymak istemedi’’ diyor...
Allah aşkına söyleyin... Yukarıdakilere ve buna benzer açıklamaları yapmaktan, okumaktan hala sıkılmadınız mı? Tamam... KSK büyük camia... Ama rakamlar da çok büyüdü. Transfer paraları, bonservis ücretleri, maaşlar, deplasman giderleri, malzeme harcamaları, tesis bakım giderleri. Say saya bildiğin kadar. Nefes alsan para. Üstelik bir branş için de değil. Futbola, basketbola, voleybola, hentbola, tenise, yelkene, judoya ayrı ayrı bütçe. Kaynak desen yok. Herkes tutturmuş: ‘‘Baba bize para ver.’’ Kulübünü çok seven insanlar bile astronomik rakamlar yüzünden sinmiş durumda.
KSK bana göre yol ayrımında... Onur Kurulu bir an önce toplanıp, ‘‘Biz şu branşa ağırlık verip, diğer branşlardaki faaliyetlerimizi dondurma (veya yetiştirici olarak sürdürme) kararı aldık’’ şeklinde açıklama yapma cesaretini göstermeli. Tek branşa ağırlık vermeye başladıktan sonra da boş durmayıp, diğer branşları yeniden faal hale getirecek düzenli gelir kaynaklarını hayata geçirebilmek için çeşitli formüller üzerinde çalışmalı. Duran çarkı yeniden çevirebilmek için zamana ve çok çalışmaya ihtiyaç var. ‘‘Bir baba evlatları arasında ayrım yapamaz. Hepsine aynı şevkat ve sevgiyi göstermeliyim’’ düşüncesinin KSK'yi hızla bataklığın derinliklerine doğru çektiği ortada. Gerçekçi olun ve tercihinizi yapın... Yarının çok geç olabileceğini de unutmayın...
NOSTALJI
EGE'nin gözde kulüplerinden birine başkan olduğu zaman ortalık toz dumandı. Takım dağılmış, borç gırtlağa dayanmış, bir zamanlar 1.Lig'de Fenerbahçe'ye tarihinin en ağır yenilgisinin acısını tattıran kulüpten eser kalmamıştı. Gelişmeleri büyük bir endişeyle izleyen bütün camia, ‘‘Beyaz atlı prens’’ini bekliyordu. Ateşten gömleği sırtına giydi, ‘‘Battı’’ denilen kulübü ayağa kaldırdı, hatta 1.Lig'in kapısına kadar getirdi. Biliyorum, fotoğrafa bakıp tanımak oldukça zor. Ama size ipucu. Gülüşüne bakın. Hala tanıyamadınız mı? Aydınspor Başkanı Tansel Önder canım.
Yanılıyor muyum?
KENDİ kulüplerinde ikinci plana itilen, forma şansı bulamayan, ama transfer oldukları takımlarda fırtına gibi esen futbolcuları görünce, yüreğim ‘‘cızzz’’ eder. Gençlere sırt çeviren ‘‘Yıldız’’ hastası teknik adamların kulaklarını çınlatırım hep. Benim için, İlkan çok güzel bir örnek. Göztepe'de doğru dürüst şans bulamadı İlkan... Ama İstanbulspor'da vitrine çıktı, ‘‘Bu çocuğu nasıl satmışlar?’’ dedirtti. Onun yıllar sonra Göztepe'ye dönmesine çok sevindim. Kanatsız bir uçağa benzeyen Göztepe'nin nihayet adam gibi bir adam aldığını düşündüm. Ne yazıkki İlkan, Eleme Grubu'nda beni hayal kırıklığına uğrattı. Yönetim ve Ümit Kayıhan'ın da memnun olduğu söylenemez. Yoksa, Nazilli'den Abdülgani'yi almak için neden çırpınsınlar? Bari, Play-Off'ta toparlan be İlkan. Benim tanıdığım İlkan, Göztepe'yi sırtlar görürür. Yoksa yanılıyor muyum?
Omuzlarda taşıyalım
BAYRAMIN üçüncü günü Spor Servisimizde sürpriz iki ziyaretçi vardı. Fethiyespor Başkanı Canbolat Gürbüz ile eşi Ayşen Hanım... Çikolatalarını alıp, Fethiye'den İzmir'e bayramımızı kutlamaya gelmişler. Hem tanıştık, hem de uzun uzun sohbet ettik. İkisi de çok renkli insanlar. 67 yaşındaki Gürbüz, Fethiyespor'da forma giydiğini, kaptanlık yaptığını, üç kez başkanlık koltuğuna oturduğunu, kulübün zor günler geçirmesi nedeniyle ısrarlara dayanamayarak dördüncü kez görevi devraldığını anlattı. Ayşen Hanım eşinin başkan olmasına karşı, ama Fethiyespor'u çok sevdiği her halinde belli. Gürbüz iddialı mı iddialı. ‘‘Bu yıl ligi altıncı bitiririz, gelecek sezon şampiyonluğa oynarız’’ diyor. Kulüp aşkı dedikleri bu olsa gerek. Borçları bahane edip, kulübün önünden geçmekten bile korkan gençleri düşünürsek, Gürbüz gibileri omuzlarda taşımak lazım.
Mor menekşeler
BAŞLIĞA bakıp da, sakın Fatih Terim'in Fiorentina'sından bahsedeceğimi falan sanmayın. Konumuz, İzmirspor ile V.Manisa arasında yaşanan Yıldırım Uran kavgası. Uran'ın, Manisa'dan ayrılmayacağını açıklamasından bir gün sonra Cemal Dönmez ile konuştum. Dönmez, ısrarla ‘‘Pazartesi günü Genel Koordinatör olarak İzmirspor’da göreve başlayacak’’ diyordu. Ertesi gün telefon eden Cengiz Ergün, ‘‘Hocamız görevinin başında’’ deyince iş iddiaya bindi. Kimin kazanacağını merakla beklerken, Mustafa Akyıldız'a, ‘‘Biriniz pazartesi günü çok kötü moraracak!’’ diye espri yaptım. Akyıldız, moraran taraf olmayacaklarını savundu, ama yanıldı. Çünkü Uran, Manisa'da kaldı. İzmirspor cephesinden yapılan açıklama ise komikti: ‘‘Bazı basın organlarında çıkan haberlerden rahatsızlık duyuyoruz!’’
Hızını alamadı
İZMİR futbolunda Yüksel Kepoğlu'nun çok çok özel bir yeri var... Altay, Karşıyaka, Göztepe, Bucaspor, İzmirspor derken hızını alamayan Yüksel, şimdi de yakın arkadaşı Ümit Birol'un hatırını kıramayarak 1.Amatör Küme'deki Y.Bornovaspor'da forma giymeye başladı. Bakalım, Y.Bornova'dan sonra sıra kime gelecek? Yüksel de, bu futbol sevgisi olduktan sonra, Altınordu, Yeşilova, Çiğli Belediyespor vs. oynar, kendi rekorunu daha da geliştirir... Bravo Yüksel..
GÜLÜMSE
Şaşkınlığın böylesi
TEMEL ve iki arkadaşı Trab- zon'a gitmek üzere tren garına gelirler. İlk tren 1 saat sonradır. Bileti alıp, lokantaya girerler. Sohbet, muhabbet derken, treni kaçırırlar. Yine bilet alırlar. Bu kez kahveye giderler. Sohbet uzar da uzar. Tabii tren yine kaçar. Üçünü kez bilet alırken, görevli, ‘‘Bu son tren’’ diye uyarır. Üç kafadar bu kez pastanede beklemeye başlar. Pastalar, kekler, çörekler derken, saate bakarlar. Bir saat dolmak üzere. Hemen gara koşarlar. Tren yeni hareket ediyor. Biri ilk vagonu, diğeri son vagonu yakalar. Temel ise, giden trenin arkasından gülmeye başlar. Gişe memuru, ‘‘Üç treni kaçırdın, arkadaşların gitti, sen kaldın. Ağlanacak haline gülüyorsun be adam’’ diye bağırır. Temel cevap verir: ‘‘Uy hemşerum. Onlar beni geçirmeye geldiydu, ben ona güleyrum.’’
BİR SOLUKTA
VEYSEL CİHAN
Doğum tarihi, yeri:
4 Şubat 1976, Nevşehir
Boy, kilo:
1.86 cm, 82 kg.
Kulübü:
Denizlispor
Oynadığı takımlar:
Avanos Gençlik, Nevşehirspor, Denizlispor
Kaç kez milli oldu:
Olmadı
Öğrenim durumu:
Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü 3. sınıf öğrencisi
Medeni durumu:
Bekar
Lakabı:
Yok
Fobileri:
Uçağa binmek
Hobileri:
Kitap okumak, müzik dinlemek
Parfümü:
Jean Paul
Arabası:
Passat
Beğendiği sanatçılar:
Sezen Aksu, Tarkan
Hangi takımı tutuyor:
Denizlispor
Beğendiği futbolcu:
Hakan Şükür (İnter)
Futbolcu olmasaydı ne olmak isterdi:
Teknik direktör