Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2000 00:00
Taner BATURLAR Karabulutları dağıtan adam SİZİ bilmem, ama ben 1.Lig'den fena soğumuştum. Altay ve Göztepe'nin düşmesinin ardından Denizlispor'un da yıldızlarını satması keyfimi çok kaçırmıştı. Birkaç hafta maç özetlerini izledim. İzmir'e, Denizli'ye hizmet veren yıldızları başka takımlarda gördükçe yüreğim ‘‘cızz’’ etti. Horoz'un 4 maçta 3 yenilgi 1 galibiyet alıp, UEFA hesapları yaparken, ‘‘İnşallah 1.Lig'de kalırlar’’ havası yaratması da çorbanın tuzu biberi oldu. Ama takımın başına Yılmaz Vural geçtikten sonra, Denizlispor'a sanki sihirli bir değnek değdi. İlk 4 maçta 1 galibiyet, 3 yenilgi alan, 4 gol atıp, 8 gol yiyerek 13'üncü sıraya inen Horoz, 5 maçta 3 galibiyet, 2 beraberlik elde etti, attığı 9 gole karşılık, kalesinde 5 gol gördü. Puan cetvelinde de 13'üncülükten 7'nciliğe tırmandı. Müthiş çıkış beni de keyiflendirdi doğrusu... Vural'ı telefonla arayıp, kutladım. ‘‘Bu değişiklik nasıl oldu?’’ diye de sordum. Vural önce, ‘‘Oturmuş bir kadro var!’’ düşüncesinin yanlış olduğunu anlattı. Dümene geçtiği zaman, kadroda 10 yeni, 17 eski futbolcu bulunduğunu hatırlattı. Şimdi 12-12'lik eşitliğin sağlandığını dile getirdi, geçen sezonki ideal 11'den sadece El Saka, Yousef, Ali ve Veysel'in şu anda forma giydiğini hatırlattı. Denizlispor'un ilginç bir yapısı var. Kaleci yabancı, stoperler El Saka ve Yousef Mısırlı, Sylla Gineli, libero Badra ise Tunuslu. Türkiye'de yabancı kontenjanının hepsini defans için kullanan başka takım yok. Vural, ‘Üç büyükler dahil en iyi defans bizde’’ diyor. Tablonun değişmesini de kaliteli kadro, anlayış farkı ve çok çalışmaya bağlıyor. Yılmaz Vural'a, ‘‘Bu takım UEFA hedefine ulaşabilir mi?’’ diye sordum. ‘‘Yönetim, hedefi ilk 10 olarak değiştirdi’’ diye cevap veren Vural, isabetli iki takviye daha yapılması halinde çıtanın yeniden yükselebileceğini söyledi. Vural bu... Onun olduğu yerde iddia da vardır. UEFA hedefine inşallah ulaşılır da, Egeliler'in göğsü kabarır... Balıklama atladık KARŞIYAKA'nın Önder Baysoy başkanlığındaki yeni yönetiminde Yasemin Dikmen'in de yer alması hepimizi çok sevindirdi doğrusu... ‘‘Şu küfürü önleyelim de, bayanlar, aileler de maça gelebilsin’’ diye çaba harcarken, Dikmen'in yöneticiliğe soyunması harika. Ama istemeden de olsa bir hata yaptık. Başkan Önder Baysoy, ‘‘Dikmen, Karşıyaka'nın ilk bayan yöneticisi’’ diye açıklamada bulununca, diğer meslektaşlarımız gibi biz de balıklama atladık. Ne de olsa bu bilgiyi veren başkandı. Nilgün Zenger telefon edip, ‘‘Taner, ben 1994'te hem Karşıyaka Belediye Meclisi'nde, hem de kulüpte yöneticilik yaptım. Unuttunuz mu?’’ diye sitem edince başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Zenger'den ve unuttuğumuz başka bayan yöneticiler varsa hepsinden özür diliyorum. Demek ki, açıklamayı başkan bile yapsa araştırmak lazım... Sezar’ın hakkı Sezar’a TANSEL Önder, Aydınspor Başkanı... Geçen sezon, ‘‘Battı, batıyor’’ denilen kulübü aldı, nerelere taşıdı. ‘‘Aydınspor'dan bir şey olmaz’’ diyenler bile, mucizeler yaratarak Antalya'da 1.Lig'in kapısına kadar dayanan Efeler'in, Çaykur Rize önünde kurban edilişine isyan etti. Siyah-beyazlılar, bu yıl da İzmir takımlarının belalısı. Kısıtlı imkanlara, camianın büyükleri arasındaki kısır çekişmelere rağmen, başarıdan başarıya koşuyorlar. Önder'in, Altay zaferinden sonra, ‘‘Başarımızın mimarı Teknik Direktörümüz Kenan Korkmaz'dır. Ne kadar isabetli kararlar aldığımız ortada’’ diyerek Sezar'ın hakkını Sezar'a verdi. Başarıları üstlenip, kötü sonuçlarda topu başkalarına atanlar ders alsın. Keşke her kulüpte Önder gibi başkanlar olsa... Hapisten tahliye ALTAYLI olup da, Kulüp Müdürü Fehmi Çelikaltay'ı tanımayan yoktur herhalde. Zaten, İzmir kulüplerinde eskilerden kim kaldı? İzmirspor'da Halil Erdoğan'ı yıllar önce kaybettik. Karşıyaka'da Tuncay Kökbuğur emekliye ayrıldı. Kalbine yenik düşen Göztepe Kulüp Müdürü Esat Özbenlikan'ın acısı henüz çok taze. Nazar değmesin, Çelikaltay hala işinin başında. Ne zaman takıldığımız bir konu olsa kendisini arar, tecrübesinden yararlanırız. Bizi hiç kırmaz, üzmez. Fehmi Amca, Gaziemir Vali Kutlu Aktaş Tesisleri'nde bir süredir hapis hayatı yaşıyordu. Odasında pencere olmadığı için günleri dört duvar arasında, gün ışığına hasret geçiyordu. Başkan Mahmut Özgener, ‘‘Hücre gibi büro olmaz’’ diyerek duruma el koydu. Odaya pencere yaptırıldı, Fehmi Amca'nın da yüzü güldü. Eeee, bu yaşta hapis hayatı çekilir mi? Aman Başkan BUCASPOR Başkanı Yusuf Muhafız dobra dobra konuşmayı seven bir insan. Çeşitli konularda birçok yönetici politik cevaplar vermeyi tercih ederken, Muhafız, düşüncelerini açık açık dile getirmekten çekinmiyor. Bazı kesimlerin antipatisini toplasa bile hiç olmazsa kıvırmıyor. Buca-Y.Salihli maçını ben izleyemedim. Özgür ve Zafer'e gösterilen kırmızı kartların haklı mı, yoksa haksız mı olduğu konusunda yorum yapamayacağım. Ama hakem Süleyman Gencer'in, Muhafız'ı çok kızdırdığı belli. Burnundan soluyan Muhafız'ın söyledikleri yenilir, yutulur gibi değil. Aman Başkan... Nafiz Zorlu, geçen sezon MHK ve Muhittin Boşat'a savaş açtı, başına gelmeyen kalmadı. Biraz sakin ol, Bucaspor'u da kaybetmeyelim! NOSTALJI GAZETEMİZDE yaptığımız bir röportajda, ‘‘Juventus'u bile çalıştırırım’’ diyerek kendine olan özgüvenini gözler önüne sermişti. Y.Turgutlu ve Marmarisspor'da şampiyonluk yaşamış, siyah-beyazlı ekibi iki kez Ekstra Play-Off'a taşıyarak mucize yaratmıştı. Gönlü, uzun süredir İzmir'deydi. Şampiyonluğa soyunan bir takımın dümenine geçmeyi çok istiyordu. Ve sonunda muradına erdi. 1982-83'te KSK'de Suat Mamat'ın yardımcılığını üstlenen Hayri Zabun, 18 yıl sonra yeşil-kırmızılı ekibe teknik patron olarak döndü. BİR SOLUKTA ZAFER UYSAL Doğum tarihi, yeri: 7 Ocak 1976, Amasya Boy, kilo: 1.75 cm, 67 Kulübü: Göztepe Oynadığı takımlar: Taşova, Kırklareli, Hatay, Ankaragücü, Elazığ, Y.Yozgat Kaç kez milli oldu: Olmadı Öğrenim durumu: Trakya Üniversitesi
Spor Akademisi 4.sınıf öğrencisi Medeni durumu: Bekar Lakabı: Yok Fobileri: Kapalı bir yerde veya suyun altında kalmak Hobileri: Müzik dinlemek, kitap okumak,
sinema, gezi Parfümü: Gio Armani Arabası: BMW Beğendiği sanatçılar: Onur Akın, Sezen Aksu Hangi takımı tutuyor:
Galatasaray Beğendiği futbolcu: Okan (Galatasaray) Futbolcu olmasaydı ne olmak isterdi: Pilot Papağan ve İsa İTALYA'da Vatikan yakınlarında bir eve gece hırsız girmiş. Hırsız evin içinde karanlıkta ilerlerken arkasından bir ses gelmiş: ‘‘Seni ben görüyorum, İsa da görüyor!’’ Hırsız panik içinde bir köşeye sinip ve fark edilmemeyi ümit ederken ses tekrar yükselmiş: ‘‘Seni ben görüyorum, İsa da görüyor!’’ Hırsız, kendine seslenildiğinden emin olunca el fenerini açıp, sesin sahibini aramaya başlamış ve bakmış bir papağan. Şaşkınlıkla söylenmiş: ‘‘Konuşan sen miydin!’’ Papağan tekrar konuşmuş: ‘‘Evet’’ Bunun üzerine hırsız: ‘‘Ama sen papağansın!’’ Papağan cevap vermiş: ‘‘Evet, ben papağanım. Ama İsa da doberman...’’
button